Serpil Yılmaz
Halkın Oyu Bereketlidir, Boşalan Kasalar Dolar
Mazbatasını alan her CHP’li belediye başkanı devraldığı AKP’li belediyelerin borç yükü, israf ve kayırmacılık tablosu ile karşılaşıyor.
Bunların her biri adliyeye yansısa, mahkemelerin başını kaşıyacak zamanı kalmaz.
Yerel ekonominin kalbinin attığı, üstelik İBB Meclis çoğunluğu da iktidarda olan İstanbul’da son 5 yılda verilen hizmetlerin kıymeti bugün daha çok ortaya çıkıyor.
Ekrem İmamoğlu, 2019 seçimlerinde İstanbul’u 25 yıllık AKP yönetiminden alarak İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanlığı koltuğuna oturduğunda topal ördekti.
İBB Meclis’inde CHP’li üye sayısı azınlıktaydı. O nedenle önerilerinin neredeyse hepsi geri çevriliyordu. İmamoğlu bu şartlarda üstlendiği belediye başkanlığı görevinde başarılı bulundu ve 31 Mart seçimlerinde 39 ilçenin 26’sını alan bir CHP ile tam yol ileri gitme fırsatı yakaladı.
BORÇLAR AYAĞINA PRANGA OLUR MU?
Yeni eklenen 12 ilçeden gelen borç yükü, önümüzdeki 5 yılda İmamoğlu’nun ayağına pranga olur mu? Bu soru aslında bana göre yanıtı verilmiş bir soru.
Nedenini açıklayayım.
İmamoğlu 2019 yılında İBB Başkanlığı koltuğuna oturduğunda kasada yalnızca 7 milyon lira vardı.
İBB’ye bağlı ticari işletmeler, şirketler borç içindeydi.
Üstelik bütçe ve plan yapmayı zorlaştıran, Covid-19 salgını gibi nereye evrileceği belirsiz ekonomik bir yıkım ortamında; ülkenin bütün kaynaklarının Ankara’nın emrinde olduğu, insanların nefes almasının tek öncelik olduğu günlerden geçildi.
Dünya ilk kez bu ölçekte ve uzun süreli bir küresel salgınla mücadele ederken neredeyse dahiyane çözümlerin gerekli olduğu aylar…
Üstelik İmamoğlu’nun 27 Haziran 2019’da mazbatasını alıp göreve başlamasının üzerinden yalnızca bir yıl geçmiş; 11 Mart 2020 günü itibariyle Türkiye eve kapanmıştı.
Seçmen İmamoğlu’nun mücadeleci yanını siyaset hayatının erken evresinde yenilenen 2019 İstanbul seçimlerinde test etti.
İmamoğlu’nun aldığı yüzde 48.8 oya itiraz eden AKP; yenilenen oylamada oy oranını 5.4 puan yukarı çekerek yüzde 54.2’ye çıkarmasına hizmet etti!
Tüm devlet mekanizmasının tek kişinin iradesine bağlandığı, kamu kaynaklarının umarsızca yandaşlara aktarıldığı bir döneme son vermek bile İstanbul’da kaynak geliştirici bir etki yaptı.
ETE KEMİĞE BÜRÜNEN CHP BELEDİYECİLİĞİ
Sayıları sıfırken 100’ün üzerinde kreş açılması, öğrenci yurtlarının hizmete sokulması, Kent Lokantaları, çocuklara ücretsiz süt dağıtımı, ulaşımda Anne Kart’lar gibi sosyal destekler sınırlı da olsa CHP belediyeciliği silüetinin ete kemiğe bürünmesine yol açtı.
Aynı saptamaları Ankara, Mersin belediyeleri için de yapabilirim. Diğer CHP belediyelerinin çalışmalarını izlemediğim için burada isimlerini anamıyorum ama şunu da biliyorum; Eğer 2019 seçimlerini alan 11 CHP’li büyükşehir belediye başkanından birisi “yanlış” yapsaydı, CHP’nin 2024 yerel seçimlerden birinci parti olarak çıkması mümkün olmazdı.
Böylesi bir durum, belediyelerin CHP’nin seçim zaferi üzerine yaptığı pozitif etkiden daha fazla negatif etki yaratabilirdi.
CHP’ye geçen AKP belediyelerinde ortaya çıkan karanlık tablo 2019’da da yaşanmıştı. Aştılar, halkla kucaklaşmayı başardılar!
Seçmen “güçlüden” yanadır. Zoru başaran CHP belediyeleri bir yanda, öbür yanda emeklisine asgari ücret kadar artış sağlama gücünü bile yitiren AKP öbür yanda…
Emekliler 25 yıldır “yenilmez, aşılmaz” gördükleri Erdoğan’ın ağzından “Size bu zammı veremem…” dediğini duydular.
5 yıldır gerek yargı, gerekse de idari olarak köşeye sıkıştırılan İmamoğlu’nun “yenilmezlik” hikayesi, Ankara Büyükşehir Başkanı Mansur Yavaş’ın rekor oyu (60.44) ile yarışan Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer’in (59.52) yoksulluğu eze eze ilerleyişinin önü açık…
İBB’NİN DE KASASI BOŞALTILMIŞTI
İmamoğlu’nun israf frenine basması, sosyal belediyecilik inisiyatifleri önemliydi elbette ama bugüne ışık tutması açısından kadrosunun “değer üretmeye” dönük işler geliştirmesinin çok daha kıymetli sonuçları alınmaya başlandı.
2019’da İmamoğlu ekibi yönetimi AKP’den devraldığında; İBB hizmetlerinin mali yükünü çeken ve aralarında KİPTAŞ, İGDAŞ, İSKİ, Metro, Hamidiye Su, İETT gibi kurumlarda hizmete ayrılması gereken kaynaklar buharlaşmıştı.
İBB kasasında 7 milyon TL bırakılmıştı ki bununla yaklaşık 85-90 bin çalışanı olan bir kurumda maaşlar bile ödemez durumdaydı.
İBB İştiraklerden Sorumlu Baş Danışmanı Ertan Yıldız seçim öncesi görüşmemizde bana şunları söylüyordu:
“Geriye dönüp baktığımızda, 5 yıl önce İBB’nin yönetimi devralındığında şirketlerin pek çoğunun durumu iç açıcı değildi. Yönetim devralınan döneme kadar iştirak şirketleri bir bütün olarak yönetilmiyor, her şirket büyük ölçüde birbirinden bağımsız birimler olarak faaliyet gösteriyordu. Buna karşın şirketlerin ana faaliyetlerinden elde ettiği gelirlerle ayakta durabilmelerinden ziyade, özellikle mali yönden zayıf olanlar İBB tarafından fonlanarak yıl sonlarında karlı hale getirilmesi sağlanıyordu. Haziran 2019’da devralınan 14 şirket zarardaydı. Şirketlerin ödenmemiş vergi ve SGK borcu 700 Milyon TL olup, borçlarını vadesinde ödeyememekten dolayı 10 iştirak şirketi ihalelere giremiyordu. Vergi borçları kapatıldı, SGK borçları ise yapılandırılarak ödendi. İGDAŞ’ın BOTAŞ’a olan 2.6 Milyar TL tutarındaki borcun tamamı da yıllar içinde ödendi. Haziran 2019’da 14 şirket zarardayken şu an gelinen noktada 2023 yılını itibarıyla Beltur ve Metro İstanbul dışındaki tüm şirketler karda kapattı. Göreve gelindiğinde yarım bırakılan pek çok proje tamamlandı. Yatırımlar 2023 yıl sonunda 3.8 Milyar TL seviyesinde gerçekleşmiş olup 2024 bütçesinde 9.1 Milyar TL’dir.”
KARLILIĞIN KATLANMASI BEKLENİYOR
Kaynak geliştirici projelerin katkılarıyla; 2024 yılında 2 milyar TL, 2025 yılında 8.2 milyar TL, 2026 yılında ise 9 milyarın TL üzerine karlılık öngörülüyor.
73 bin çalışan ve 2023 itibarıyla 109 Milyar TL cirosu ile Türkiye’nin en büyük 5 holdinginden birisi olan İBB İştirakler başardıysa; belediye borçlarını açıklayan Afyonkarahisar, Denizli, Sancaktepe gibi tüm belediyeler başarabilir…
Artık CHP’nin elinde denenmiş bir “sosyal belediyecilik” modeli var. AKP’nin de geçmiş 5 yıldan aldığı dersler olmalı. Yerel hizmetleri daha üst seviyelere taşıyabilirler.
Mümkün olan ve beklenen bu.