Galatasaray kazanıyor ama...

Bugün Galatasaray'ın ve milli takımın efsanesi Metin Oktay'ın ölüm yıldönümü. Onu anmadan maça başlamak olmaz.
Metin Oktay, sadece futbolun değil, bir dönemin vicdanıydı.
Onu “Taçsız Kral” yapan şey, rakip fileleri havalandıran sayısız gol değil sadece, sahadaki asaletiydi.
Futbolu bir kavga değil, bir şölen gibi oynadı.
Tribünlerin ona duyduğu saygı, rakip taraftarın bile alkışlaması boşuna değildi.
Şöhreti paraya tahvil etmeyen, halkla aynı otobüse binen, gülüşüyle dost, vefasıyla kardeş olan bir insandı.
Onu anlatan en kısa cümle belki de şudur. Gol kralıydı ama gönül krallığını daha büyük bir onur saydı.
Metin Oktay, futbolun efendisi, insanlığın çıplak vicdanı olarak hafızalara kazındı.
Saygıyla analım ve maça geçelim.
Galatasaray, Eyüpspor karşısına yeni transferleri kaleci Uğurcan ve İlkay Gündoğan’la çıktı.
Uzun bir aradan sonra Icardi de ilk on birdeydi. Fakat sahada yaşananlar beklentilerin çok uzağındaydı.
Milli maç arasının ritim kaybı mı, yoksa güneşin altında gündüz vakti oynanması mı bilinmez; ilk yarı, futbol değil adeta bir curcuna havasındaydı.

Yirmi futbolcu, Eyüpspor ceza alanının önünde birbirine dolanmış gibiydi. Ne düzen vardı ne de akıl. İki taraf da temposuz, üretkenlikten uzak bir görüntü çizdi. Galatasaray’da Leroy Sane’nin uyumsuzluğu, Icardi’nin formsuzluğu gözlerden kaçmadı.
Tribünler umutla bir kıvılcım bekledi ama ilk yarı boyunca sahada elle tutulur tek bir pozisyon bile görülmedi.

Okan Buruk ikinci yarıya dokunuşunu yaptı. Sara'nın yerine oyuna giren Barış Alper, adeta sahaya fırtına gibi indi. Daha 15 gün önce transfer ücretinde düzenleme istediği için sosyal medyada linç edilen, yerden yere vurulan genç oyuncu, bu kez eleştirilerin değil alkışların odağıydı.
İki şutunu kaleci Felipe mucizevi bir refleksle çıkardı, bir füzesi ise üst direkte patladı.
Barış Alper’in kıvılcımıyla ateşlenen Galatasaray sonunda aradığı golü buldu. Dakikalarca sahada görünmeyen, gölgeler arasında kaybolmuş gibi oynayan İcardi, doğru yerde doğru zamanda topa dokundu ve ağları sarstı.
Sonra Barış Alper'in asistinde Yunus ikinci golü attı.
Gollerden sonra Icardi ve Yunus'un tribünlere Metin Oktay selamı göndermesi, hem bir vefa borcunun ifadesiydi hem de Ali Sami Yen ruhunun hala yaşadığının hatırlatmasıydı.
Bu maçı tek cümleyle özetlemek gerekirse: Barış Alper öncesi ve Barış Alper sonrası.

Galatasaray, onun oyuna girişiyle nefes aldı, pozisyon üretti ve golleri buldu. 15 gün önce en ağır hakaretlere uğrayan, sosyal medyada linç edilen genç futbolcu, sahada en güçlü cevabı verdi. Belki de bu akşam ekran başında veya tribünde olan kimi taraftar, yazdıklarından ve söylediklerinden utanmıştır.

Barış Alper, tam anlamıyla bir futbol emekçisi. Ve her emekçi gibi emeğinin karşılığını isteme hakkına sahip. Onu değerli kılan, yalnızca bu hakkı savunması değil, sahaya döktüğü terle, koşusuyla, şutuyla bu hakkı hak etmesidir.
Galatasaray sahadan 2-0’lık galibiyetle ayrıldı ve 5'te 5 yaptı ama tabelenin arkasında bazı soru işaretleri kaldı. Bu futbol, Avrupa’da Eintracht Frankfurt karşısında yeterli olur mu? Tribünlerin aklındaki en büyük kaygı bu.

Osimhen yetişecek mi? Çünkü Icardi, gol atmasına rağmen hâlâ eski keskinliğinden uzak. Uzun sakatlıkların ardından geri dönüşün kolay olmadığını sahada açıkça hissettiriyor.

Daha da önemlisi, Leroy Sane… Dört maçtır sahada var ama aslında yok. Ne pas trafiğine katılabiliyor, ne de hücumun dengesini sağlayabiliyor. Galatasaray’ın umutlarını büyütecek en kritik soru şu: Sane ne zaman kendini bulacak?

Aslan kazanıyor ama Avrupa yolunda asıl mesele, bu kazanırken geride kalan boşlukları nasıl dolduracağı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Sedat Kaya Arşivi

İmamoğlu davası Türkiye için bir fırsat

03 Aralık 2025 Çarşamba 15:49

Faşizmin başkenti: Google

02 Aralık 2025 Salı 09:38

Okan Buruk: Hakemi bırak felsefeye bak

26 Kasım 2025 Çarşamba 10:39