Bahara merhaba demeye hazırlandığımız şu günlerde, memleketin üzerine çöken karabulutlar bir mevsim değil, bir zihniyetin habercisi sanki. Gözaltılar, tutuklamalar, baskı, sansür… TOMA’lar, biber gazları, plastik mermiler sokakların diline çevrilmiş tehditler oldu.
Özgürlük karaborsada.
Umut hacizde.
Nefes almak, sadece bedensel değil, zihinsel bir mücadeleye dönüşmüş halde.
Ve tüm bunların ortasında, hayat ısrarla akıyor.
Futbol da öyle.
Fenerbahçe ve Bodrumspor, işte bu ağır havada çıktılar sahaya. Ama Bodrum’un havası bir başkadır; gündüz güneşi, akşam meltemi insanı diriltir.
Bu kez o dirilişin adı Fenerbahçe oldu. Avrupa'ya vedanın ardından Samsun beraberliğiyle lider Galatasaray’ın 9 puan gerisine düşen Sarı-Lacivertliler, Bodrum'da farklı bir galibiyetle yeniden umuda tutundu.

Fenerbahçe, oyunun genelinde rakibine bariz üstünlük kurdu. Jose Morais’in gelişiyle çıkışa geçen Bodrumspor, bu baskıya karşı koyamadı. Öyle ki, ilk yarı dolduğunda ev sahibinin penaltı dışında pozisyonu bile yoktu.

Fenerbahçe ise savunmada sağlam, orta sahada dirençli, kanatlarda etkiliydi. Hücumda ise fena iş bitirici.
Oğuz, yine sahanın en iyilerindendi. Sarı-Lacivertliler öyle baskı kurdu ki, ilk yarıda sezonun en yüksek gol beklentisine ulaştılar ve golleri arka arkaya sıraladılar.
Skiniar, Oğuz, Szymanski ve Talisca'nın penaltıdan attığı gollerle de, daha devre bitmeden maçı fiilen bitirdiler.
İkinci yarıda Bodrumspor 4 oyuncu değişikliğiyle biraz canlandı, sahada roller değişti. İyi de pozisyon buldular ama kalede Irfan Can'a takıldılar.
Son dakikalarda Fredy'in süper golü ve direkten dönen şutu Bodrumspor adına sadece bir teselliydi. Çünkü atı alan Üsküdar'ı geçmişti.
90 dakika sonunda skor tabelasında "Bodrumspor: 2-Fenerbahçe: 4" yazıyordu.

Bodrum'un simge ismi Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir'in en sevdiği selamlama sözcüğü "Merhaba"ydı.
Fenerbahçe de geriye düştüğü şampiyonluk yarışına bu galibiyetle "Merhaba" dedi.
Hem de Beşiktaş-Galatasaray derbisi öncesi.