Her alanda. Ekonomide, siyasette, sokakta, meydanlarda sert günler yaşayacağız.

Hele seçime doğru doz iyice artacak…

Hava kurşun gibi ağır olacak.

Hava zaten ağır. Baksanıza Saray’a en yakın gazetenin başyazarı seçim öncesinde CHP’nin kapatılmasını bazı etkin muhaliflerin yurt dışına sürgüne gönderilmesini bile önerdi.

Belli ki birileri kulağına fısıldamış!..

Belli ki şimdiden suyu kaynatmaya başlamışlar!..

Ekonomi başlı başına bir alem. Kriz ötesi resmen buhran. Maalesef çıkış yolu yok. Çünkü bizi yönetenler ne yaptıklarını bilmiyor. Sen sağ ben selamet anlayışıyla ilerliyoruz.

İnsanlar eski yaşamlarını özler hale gelince, yaşam düzeyleri düşünce, üç kuruşun hesabını dönüp bir kez daha yapmaya başlayınca, iki yaka bir araya gelmeyince ister istemez sinirler geriliyor.

Görüyorum, herkes patlamaya hazır bomba gibi… Herkes bi vesileyle sinirlerini boşaltmak istiyor, herkes kavgaya hazır.

Siyaset üstüne üstlük gergin toplumsal yapının üzerine benzinle gidiyor. İktidar partisi seçmenini konsolide etmek, oy kaybını durdurmak için kutuplaşmayı körüklüyor.

Kendinden görmediklerinin sinir uçlarına basıyor.

Muhalefeti yerden yere vurmak, aşağılamak, itibarsızlaştırmak adına her türlü yaftalamayı yapıyor.

En hafif söz; terörist, vatan haini.

Gerisini düşünün!..

Muhalefet de cevabı yapıştırınca ekonomik gerginliğe siyasi gerginlik de ekleniyor. Gerginlik katlanıyor.

Hafta başı yaşananlara bakalım. Araya 10 Kasım Ata’mızı saygı ve sevgiyle anmamız girdi, yazamadım. Ama durum ciddi.

Erdoğan genellikle hedefine Kılıçdaroğlu’nu koyardı. Ona verirdi veriştirirdi. Akşener’e pek bulaşmazdı. Gerçi yine doğrudan hedef almadı ama partisini suçladı, AKP’li Türkkan’ın bir vatandaşa ağır küfür etmesini büyük mesele yaptı.

Akşener de altında kalmadı. Türkkan’ın büyük hata yaptığını bedelini ödeyeceğini söyledi, özür dilediğine dikkat çekti.

Ve eski defterleri açtı…

Erdoğan’ın eski sözlerini gündeme taşıdı.

Ananı da al git laflarını…

Askerlik yan gelip yatma yeri değildir sözlerini…

Saymayayım ve diğerlerini.

Sen de özür dile dedi.

Bu kavgaya hazırım mesajıydı. Erdoğan kavgadan kaçmaz, Akşener de öyle. Önümüzdeki günlerde

AKP/İYİ Parti kavgasına hazır olun.

Daha doğrusu Erdoğan/Akşener kavgasına…

Yüksek dozda!

Provokasyonlara da hazır olun. İktidar/Saray adam tutacak Akşener’in yurt gezilerini provoke edecek demiyorum. Ama yerel yöneticiler veya göze girmek isteyenler kendilerine vazife çıkarabilirler.

Ortam müsait.

Bir tarafta iktidara yaslanmanın getirdi rant düzenini savunanlar var. Mesela müteahhit ordusu, onların taşeronları. Yanlarında çalışan işini kaybetme korkusunu yaşayan işçileri de ekleyin…

Hatta bekçileri bile listeye koyabilirsiniz?

Çoğu AKP’ye üye olduğu için bekçi oldu; endişeli olmaları normal.

Öbür tarafta giderek yoksullaşan, kirasını ödemekte zorlanan, okula giden çocuklarına hırka alamamanın ezikliğini yaşayan milyonlar var.

Dikkatinizi çekerim. Asgari ücret gündemde ya. Buna odaklandık. Ekonomik hayatın merkezine asgari ücreti koyduk. Halbuki bu ülkede asgari ücretin yarısıyla, üçte biriyle çalışan 7 milyondan fazla kişi var.

Onlar da gergin.

Kısaca….

AKP iktidardan giderse yaşantım sarsılır diyenler gergin.

AKP iktidarda kalırsa sürünmeye devam edeceğim diyenler gergin.

Toplum gergin…

Gergin toplumlarla oynamak kolaydır. Her türlü provokasyona açıktır.

Aman dikkat!..

Peki iktidarın yegane temsilcisi, yani Tayyip Erdoğan tepkili kitleyi ikna etmek, sakinleştirmek için çaba sarf ediyor mu?

Hayır!..

Elinize dizinize dursun diyor…

Nankörlük etmememizi söylüyor.

Tarihin akışında gördüğümüz diğer otokratlar gibi!..