
Mehmet Akif Cenkci
Emeklilikte mağdur bırakıldılar! 5000 prim gün ve kısmi emeklilik hakkı ne zaman teslim edilecek?
Merhaba kıymetli okuyucularım,
2023 yılında yürürlüğe giren EYT (Emeklilikte Yaşa Takılanlar) düzenlemesi, uzun yılların mücadelesinin ardından kamuoyunun gündeminde önemli bir dönüm noktası oldu. Milyonlarca vatandaş, yaş şartının kaldırılmasıyla birlikte emeklilik hakkına kavuştu. Ancak bu düzenlemenin gölgesinde kalan çok önemli bir kesim var. 5000 prim günüyle emekli olmayı bekleyenler ve 3600 prim günüyle kısmi emeklilik hakkı arayanlar.
Bugün bu iki grup, sessizce unutulmuş durumda. EYT adıyla çıkarılan yasa, zannedildiği gibi herkese adil bir çözüm sunmadı; sadece yaş engelini kaldırarak kısıtlı bir rahatlama sağladı. Oysa sorun çok daha derin ve çok daha yaygındır.
YARIM KALAN BİR DÜZENLEME: HAKKIN TAMAMI DEĞİL, BİR KISMI TESLİM EDİLDİ
1999 öncesi mevzuatın temelinde, kadınlar için 20 yıl sigortalılık süresi ve 5000 prim günüyle; erkekler için ise 25 yıl sigortalılık süresi ve yine 5000 prim günüyle emeklilik hakkı bulunuyordu. Ayrıca, 15 yıl sigortalılık süresi ve 3600 prim günü ile kısmi emeklilik imkânı da tanınmıştı. Erkekler 55 yaşında, kadınlar ise 50 yaşında kısmi emekli olabiliyorlardı. Ne var ki, 8 Eylül 1999 sonrası yapılan köklü değişikliklerle bu haklara yaş şartı getirildi ve emeklilik ciddi şekilde zorlaştırıldı.
EYT düzenlemesiyle yaş engeli kaldırıldı ama yalnızca belirli bir tarihten önce sigortalı olanlar için. 5000 günü tamamlayan ve emekliliği hak ettiğini düşünen yüz binlerce vatandaş için bu düzenleme bir umut yaratmışken, beklentiler tam anlamıyla karşılık bulmamıştır. Bugün hala primini doldurmuş ama yaş şartına takılan 3600 günle kısmi emeklilik bekleyenler, bu eksik düzenlemenin mağdurları olarak sistemin kenarında durmaktadır.
Emeklilikte Yaşa Takılanlar ve Emekliler Federasyonu, yarım kalan 5000 prim ve kısmi emeklilik hakları için mücadele etmeye devam ediyorlar. Onlar EYT sonrası yarım kalan hakları için her platformda varlar. Talepleri ise; EYT’nin tas tamam çıkmasıdır.
Kısmi emeklilik hakkı, sosyal güvenlik sisteminin en temel adalet mekanizmalarından biridir. Özellikle çalışma hayatına kesintili şekilde katılmış, çocuk büyütmüş, kayıt dışı istihdam nedeniyle düzenli prim ödeyememiş olanlar için bu hak, sosyal güvenliğin güvence rolünü yerine getirmesi açısından kritik önemdedir. Ancak bugün geldiğimiz noktada, 3600 gününü doldurmuş ama yaşını bekleyen vatandaşlar için “kısmi emeklilik” yalnızca adı kalan bir haktır. Gerçekte ise bu kişilerin sisteme katkısı görmezden gelinmektedir.
3600 günle emekliliğe hak kazanmış bir vatandaş, yıllarca çalışmış, vergi vermiş, prim ödemiştir. Ama bu katkısı karşılığında sisteme tam olarak entegre edilmemiştir. Yaş sınırı hâlâ orada durmaktadır.
SOSYAL DEVLET OLMAK, HATIRLAYAN DEĞİL HATIRLATAN DEVLET OLMAKTIR
Anayasa’nın 60. maddesi, her vatandaşın sosyal güvenlik hakkına sahip olduğunu güvence altına alır. Ancak bu hakkın yalnızca bir kesime tanınması, geri kalanların ise sistemden dışlanması, sosyal devlet anlayışıyla bağdaşmaz. Sosyal güvenlik sistemleri; yalnızca çalışanı değil, çalışamayanı da, çalışamamış olanı da korumakla yükümlüdür. Adalet, sadece eşit uygulamayla değil, ihtiyaç ve mağduriyetleri dikkate alan bütüncül yaklaşımla sağlanabilir.
5000 prim günüyle emeklilik hakkı yeniden ele alınmalı, bu kişilere yaş şartı dayatılmadan emeklilik kapısı açılmalıdır. Bu kişiler zaten sistemin yükünü yıllarca sırtlamış, prim ödemiş ve emekliliği hak etmiştir. 3600 günle kısmi emeklilikte yaş şartı yeniden düzenlenmelidir. Özellikle kadınlar için ev içi emeği, kayıt dışı çalışmayı ve sosyal güvenlikten uzak yaşam biçimlerini gözeten özel düzenlemelere ihtiyaç vardır. Bu düzenlemeler yapılırken, prim günü esas alınmalı, sistemin finansal sürdürülebilirliğiyle birlikte vatandaşın sosyal güvencesi birlikte düşünülmelidir.
EYT bir başlangıçtı ama tamamlanmamış bir dosya olarak önümüzde duruyor. Bugün 5000 günü dolmuş ama yaş engeline takılmış vatandaşlarımız, 3600 günle yıllardır emekliliği bekleyen kitleler göz ardı edilirse, sosyal güvenlik sistemi yalnızca belli bir kesimin sistemi haline gelir.
EYT ile başlayan düzenlemeler, 5000 gün ve 3600 gün mağdurlarını da içine alacak şekilde genişletilmeli; sosyal güvenlik gerçek anlamda “herkesin hakkı” haline getirilmelidir.
Çünkü emeklilik, bir lütuf değil; çalışanın alnının teriyle hak ettiği onurlu bir yaşamın güvencesidir.