Yazıya sen de mi İbrahim Kalın diyerek başlayacağım.
Sen de mi?
Ne yaptı diyeceksiniz?
Tek adam rejimini beyinlere kazımayı hedefleyen politikanın aleti oldu.
Nasıl mı?
Şöyle, önceki gün ekranların karşısına geçti ve dedi ki;
‘Balıklı Rum Hastanesi’nde çıkan yangına Cumhurbaşkanımızın talimatıyla derhal müdahale edildi. Valilik, İçişleri Bakanlığı, itfaiyemiz yangını kontrol altına aldı.’
Cumhurbaşkanı talimat vermeye belediye harekete geçmeyecek miydi?
İtfaiye yangına müdahale etmeyecek miydi?
Hastane yanıp kül mü olacaktı?
Cumhurbaşkanı söndürün talimatını geciktirseydi yangın Zeytinburnu ilçesini yaşanmaz hale mi getirecekti?
Ne diyelim…
İyi ki Cumhurbaşkanı var, iyi tek adam yönetimine geçtik veriyor talimatı anında her sorun çözülüyor şükürler olsun mu diyelim…
Bakanları, bakan yardımcılarını üst düzey bürokratları biliyorsunuz.
Cumhurbaşkanı’nın talimatıyla, Cumhurbaşkanı’nın önderliğinde demeden lafa başlamıyorlar.
Savunma Bakanı sınıra gidiyor, Cumhurbaşkanı’nın talimatıyla geldim diyor.
Dışişleri bakanı Almanya dışişleri Bakanı ile görüşüyor, Cumhurbaşkanı’nın talimatıyla diyor.
Şehircilik Bakanı sel felaketinin yaşandığı bölgeye gidiyor; Cumhurbaşkanı’nın talimatıyla geldim diyor.
Talimat gelmese kıllarını kıpırdatmayacaklar.
O kadar abarttılar ki alay konusu oldular…
İnsanlar acıkınca bir şeyler yemek için Cumhurbaşkanı’ndan talimat mı bekliyorsunuz diye soruyor…
Yemeği bilmem ama yatmak, uyumak için ‘izin’ beklediklerini tahmin ediyorum.
Saray’dan izin aldıklarını düşünüyorum…
Cumhurbaşkanı’nın yüksek müsaadeleri olursa istirahate çekilmek istiyorum!...
Dedim ya bu tek adamın ülkeyi yönettiğini, tek adamın karar verici olduğunun beyinlere kazınması için yapıyorlar. Tek adamın gücünü göstermek için. Tek adamın her şeye yetişen, her konuda en doğru kararı veren güç olduğunu belleklere işletmek için izlenen politikanın temel direği.
Cumhurbaşkanlığı sözcüsü, Cumhurbaşkanı’nın başdanışmanı İbrahim Kalın farklıydı…
Veya ben öyle görüyordum…
Felsefe doktorası yapmıştı. İslam düşüncesi, İslam felsefesi konusunda önemli eserler vermişti.
Ondan fazla kitabı var.
Akıl ve Erdem, Varlık ve İdrak konusunda önemli çalışması var. Bu alanda YouTube kanalında yayınlanan sayısız söyleşisi var. Girin YouTube ‘Kendi Gökkubbemiz’ yazın felsefe ağırlıklı kısa söyleşilerini izleyin.
Faydalanırsınız. Derinlikli söyleşilerdir.
Kendisi profesördür. AKP döneminin dandik profesörlerinden değildir. Kendisi Büyükelçi’dir. Eski vekil olduğu için değil, hak ettiği için o unvanı aldı.
Sadakatten değil, liyakatten büyükelçi oldu.
Ve bu kişi çıktı ekranların karşısına hastane yangınının Cumhurbaşkanı’nın talimatıyla söndürüldüğünü söyledi.
O an kariyerini sıfırladı.
Düşünün İslam felsefesi konusunda derinlikli bilgiye sahip olan, öğrenci yetiştiren, konferanslar veren kişi bile yangına Cumhurbaşkanı’nın müdahale ettiğini söyleyebiliyor.
Cumhurbaşkanı talimat vermese yangının sönmeyeceğine insanların inanmasını istiyor.
Bu sözcüklerin dudaklarından döküldüğü o an…
Bütün kitaplarını yaktı…
Bütün makalelerini çöpe attı…
Bütün video söyleşilerini sildi…
Sabah gazetesinde dün Engin Ardıç ‘Türkiye’nin genel eğitim ortalaması ilkokul üçüncü sınıf’ diye yazmış.
Cumhurbaşkanı sözcüsü Kalın da aynı görüşte olmalı ki, AKP seçmenini etkilemek için yangının Cumhurbaşkanı talimatıyla söndürüldüğü palavrasını atmaktan çekinmemiş.
Düzey ilkokul üçüncü sınıf… Ne söylersen inanırlar…
Cumhurbaşkanı’nın doğru olmadığı kanıtlandığı halde ‘camileri yaktılar, camide içki içtiler, altılı masada HDP de var, CHP PKK ile ilişkili, Kabataş’ta türbanlı kızımıza saldırdılar’ demesi bundan herhalde…
Seçmen ilkokul üçüncü sınıf seviyesinde…
Durun bir dakika…
Yoksa…. Bakanların söyledikleri her cümlenin başına ‘Cumhurbaşkanı’nın talimatıyla, Cumhurbaşkanı’nın önderliğiyle, Cumhurbaşkanı’nın vizyonuyla’ demesi felsefeci sözcünün fikri miydi?
Herkese söyletiyordu da sonunda kendi de ağzından mı kaçırdı?
Her tek adamın propaganda kurmayı vardır...
