Fikret Bila
CHP’nin atması gereken adımlar
Yerel seçimlerden birinci parti çıkmayı başaran CHP iktidar yolunda önemli bir fırsat yakaladı.
CHP, 2019 yerel seçimlerinde de büyük bir başarı sağlamış, İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Mersin başta olmak üzere sosyal belediyecilik hizmetleriyle halkın desteğini büyütmeyi başarmıştı.
Ancak bu başarıyı 2023 cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerine yansıtmayı başaramadı.
14-28 Mayıs 2023 seçimlerini kaybeden CHP, 31 Mart 2024 yerel seçimlerini kazandı.
CHP’nin bu başarıyı önümüzdeki genel seçimlere taşıyabilmesi için atması gereken adımlar var.
Bunların başında parti içi demokrasiyi yerleştirmek geliyor.
Eylül başında yapılacak Tüzük Kurultayı bu adımın atılması için büyük fırsat oluşturuyor.
CHP, Tüzük Kurultay’ında adayların belirlenmesi konusunda önseçimi esas yöntem haline getirmeli. Adayların merkezden belirlenmesi uygulamasına son vermelidir. Sadece partiye büyük katkısı olacağı düşünülen uzmanlar için Genel Başkan ve Genel Merkez yönetimine yüzde 5 oranında bir kontenjan hakkı tanınabilir.
CHP, Bülent Ecevit’in liderliğinde 1970’li yıllarda bu yöntemi uygulamış ve büyük başarılar elde etmiştir.
Bugün de CHP’nin adaylarını CHP üyeleri belirlemelidir.
Prof. Dr. Hurşit Güneş’in son günlerde sık sık vurguladığı gibi partinin Merkez Yönetim Kurulu (MYK) genel başkanın atamasıyla değil Parti Meclisi tarafından seçilerek oluşturulmalıdır. Genel Merkez yönetimi atamayla değil seçimle belirlenmelidir.
CHP’nin, iktidar yürüyüşünü güçlendirmesi için, “CHP Nasıl İktidar Olur?” kitabımda detaylı olarak incelediğim gibi atması gereken adımların başında işçi sınıfı ve yoksul kesimle bütünleşmesi gerekiyor.
CHP, sadece iyi eğitimli, meslek sahibi, büyük kentlerde ve kıyı kentlerinde yaşayan beyaz yakalıların partisi olmak yetinmemeli, Toplumsal Hareket Sendikacılığı’na öncülük ederek işçi sınıfı ve yoksul kesime ulaşmalıdır.
DİSK’in Araştırma Dairesi’nin saptamalarına göre Türkiye’deki işçilerin sadece yüzde 11’i sendikalı ve sadece yüzde 7’si toplu sözleşmeden yararlanabiliyor.
İşte bu nedenle CHP sendikalaşma politikasını esas almalı. Sendikacılığın sadece belli sürelerde işverenle toplu sözleşme masasına oturmaktan çıkarılması için Toplumsal Hareket Sendikacılığı’nın hayata geçirilmesine öncülük etmeli.
Prof. Dr. Sencer Ayata’nın CHP Genel Merkezi’ne sunduğu raporlarda vurguladığı gibi Toplumsal Hareket Sendikacılığı, öz itibariyle toplumsal muhalefetle bütünleşmiş sendikacılığı ifade ediyor.
Toplumsal muhalefetin desteğini kazanan, onunla bütünleşen ve birlikte mücadele veren sendikacılık anlayışıyla CHP sendikalaşmanın yaygınlaşmasını sağlayabilir.
CHP, Bülent Ecevit’in “ekonomik demokrasi” olarak tanımladığı kooperatifleşmeyi yönettiği belediyeler eliyle teşvik ederek yoksul kesimi üretime katabilir. İzmir, İstanbul ve Ankara belediyelerinde bunun başarılı örnekleri hayata geçirildi. Bu uygulama diğer CHP’li belediyelerde de zaman yitirilmeden yaygınlaştırılmalıdır.
CHP’nin atması gereken bir diğer adım partiyi kadınlara ve gençlere daha fazla açmasıdır.
1989 yılında Berlin Duvarı’nın yıkılmasından ve 1991 Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra Avrupa’da gerileyen sosyal demokrat partiler kadın ve gençlik hareketlerini sahiplenerek yeniden güçlenmeyi ve iktidar olmayı başardılar.
Alman Sosyal Demokrat Partisi (SPD) 2007’de hazırladığı Hamburg Programı’nda kadın hareketine bakışını “Gender Mainstreaming” kavramıyla öne çıkardı.
Bu kavramın anlamı; toplumsal cinsiyet eşitliğinin tüm politika ve programlara yerleştirilmesi, hayatın tüm alanlarının toplumsal cinsiyet eşitliğine göre yeniden düzenlenmesi.
Türkiye’nin toplumsal cinsiyet eşitliği sorununu ağır yaşayan bir ülke olduğu düşünülürse CHP’nin bu konuyu neden öncelemesi gerektiğini daha iyi anlaşılır.
CHP’nin partiyi açması ve söz sahibi yapması gereken bir kesim de kuşkusuz gençler.
CHP toplumsal dinamizmi artırmak için genlik kollarına önem vermeli. Gençlik dernekleri ve hareketleriyle bütünleşmelidir. CHP’yi geleceğe taşıyacak olan gençlerdir.
CHP zaman yitirmeden bu politikaları hayata geçirmelidir.