Bahadır Özgür

Bahadır Özgür

Bay 976’nın MASAK raporundaki marifetleri ve ‘militan bürokrasi’

Ekrem İmamoğlu’na operasyon henüz başlamadan ortaya atılan ilk ‘delil’, MASAK raporlarıydı. İktidara yakın medya, TV’lerdeki yaygaracı güruh ve sosyal medya aparatları aynı anda hücuma geçti. Önce, “MASAK yolsuzlukların hepsini belgeledi” denildi. Ardından, “MASAK organize suç örgütünün para transferlerini ortaya çıkardı” iddiası sürüldü. Peşinden, “MASAK muhalif gazetecilerin Medya AŞ’den aldıkları paraları buldu” tevatürü yayıldı.

Peki sonuçta ne oldu? 6 adet MASAK raporunun içinden iddiaları destekleyen tek bir cümle çıkmadı. Zaten maksat, MASAK’ın gizemli perdesi kullanılarak, şüyuu vukuundan beter bir hali egemen kılmaktı. İstediler ki rakamlar havalarda uçuşsun, uzun uzun tapu ve banka transferleri ortalığa saçılsın, kafalar karışsın, herkes bunu konuşsun…

Oysa İstanbul Üniversitesi öğrencilerinin o ilk barikatı yıkmasıyla beraber, aylardır üzerinde çalışılan planın propaganda ayağı bir iskambil kağıdı kulesi gibi çöktü. ‘Turbun büyüğü’ terör iddiasından çeteye, yolsuzluktan firari sanıklara bel bağlamaya kadar geriledi. Lakin burada karşımıza yandaş medya yaygaracılığının ötesinde, çok daha tehlikeli bir durum çıkıyor: Militanlaşmış bürokrasi!

Nedir bu? Niye tehlikeli?

Somut olay üzerinden tartışalım. Bakın MASAK’ın raporlarında nasıl bir ‘militan bürokrat’ tavrı sergilenmiş…

BAY 976’IN YAZDIĞI 3 RAPOR

MASAK raporlarında hazırlayanın ismi yer almaz. Sadece bir numara yazılıdır. Elimizdeki raporlardan 3’ünü hazırlayan kişi de ‘Bay 976.’ En fazla onun raporları gündem oldu. Şimdi maharetli Bay 976’nın raporlarında yaptığı ‘incelikli’ dokunuşlarının bazılarını inceleyelim.

İlk raporu, Ekrem İmamoğlu, Mahir Polat, Murat Ongun ve Resul Emrah Şahan’ın para transferlerinin ‘terörün finansmanı’ ile ilgisi üzerineydi. Banka ve tapu kaydı dökümlerini raporuna koyarken kafasına göre bir milat belirledi. Mesela; İmamoğlu için 2000’lere kadar giderken, diğerleri için ihtiyaç neyse, o tarihte durdu. Kıstas ne, bilmiyoruz. Onlarca kişinin kimlik bilgileri, normal olarak, açık açık yazılmışken, yalnızca bir kişinin gizlendi. O kim miydi? Kemal Kılıçdaroğlu. Kimlik bilgisi karalandı. Bugüne kadar yazılmış binlerce MASAK raporunda özellikle birisi seçilip bilgileri karartıldı mı hiç? Hani ‘buraya bir çentik’ atayım der gibi, Bay 976.

Çentikleri bununla sınırlı değil elbette. Teknik analiz yaptığı rapora acayip bir yorum ekliyor. “FETÖ’nün belediye imamının, Beylikdüzü Belediyesi’ne danışmanlık hizmeti sunduğuna dair istihbari bilgi olduğu” cümlesini koyuyor. Bilgi nerede, yok. Bir ceza almış mı, o da yok. Beraat etmiş. Üstelik söz konusu kişi, “Tek kuruş almadım” açıklamasını yapmış. Olsun; Bay 976’nın derdi elalemin konuşacak konusu olsun! Benzer bir tuhaflığı, yıllardır faaliyette olan bir araştırma şirketinin başına ‘sözde’ kelimesini ekleyerek yapıyor. 416 sayfalık Ayhan Bora Kaplan raporunun herhangi bir yerinde, açıkça çetenin olduğu belirtilen şirketler için bile ‘sözde’ lafı kullanılmadı. Lakin Bay 976, kayyum atamaya and içmiş savcıya bahane sunacağım diye, 40 yıllık ezber olan ‘terör literatürünün’ en müphem kavramını tozlu tavan arasından çıkarıp yapıştırıyor şirketin tabelasına. Mahir Polat’a da 50 TL’lik EFT’sini, “terör örgütü üyesine gönderildi” diye iliştiriyor. Ortada ceza var mı, tutuklanmış mı? Yok. Ne yapıyor şimdi? Sosyal medyada özgürce tweet atıyor.

Bay 976’nın diğer raporu İmamoğlu ile ilişkilendirilen Reform Enstitüsü’ne dair. Birkaç örnekle oraya da bakalım.

Necati Özkan ve Mehmet Ali Çalışkan bu dosyadan tutuklu. Öyle bir dava sicili dökümü yapmış ki konuya uzak biri baksa, “Vay canına! Memleketin en tehlikeli örgütü açığa çıkarılmış” der. Nitekim Bay 976, “silahlı terör örgütüne üye olma” iddiasıyla açılmış soruşturmaları özellikle renklendirmiş. Ne de olsa çoğu kimse soruşturmaların içeriğine, hepsinin ‘takipsizlik’ ile sonuçlandığına bakmaz.

Bay 976’nın üçüncü raporu ‘terör bağlantısı’ için savcının da en güvendiği HDP’li Azad Barış üzerine. Detayı geçelim, ilk raporunda Azad Barış’ın sahibi olan şirkete ‘sözde’ diyerek ‘terör’ iması yapan Bay 976, herhalde bunu unutuyor ve konuyla ilgili esas raporunda ‘sözde’ filan demiyor. Nasıl oluyorsa birkaç gün arayla hazırlanmış iki rapor arasında kalan şirket bir ‘sözde’ oluyor bir normal. Başka bir örnek daha verelim. İmamoğlu’nun avukatı Mehmet Pehlivan gözaltına alınmıştı. Savcının sorduğu soru, MASAK raporuna göre Reform Enstitüsü’ne 1.5 milyon lira para transfer etmesi. Pehlivan böyle bir transferin olmadığını banka belgeleriyle sundu. Karşılığını da yurt dışına çıkış yasağıyla aldı. Benzer şekilde CHP kurultayı ile bağlantılı olarak hazırlanan ve büyük kısmının gazetecilerin banka hesaplarının oluşturduğu MASAK raporunun en sonunda, “şaibeli bir işlem bulunamamıştır” bölümü yer alıyor. Fakat yandaşa banka dökümü yeterli. Yaygaracı güruhu için “milyonlarca lira gazetecilere aktarıldı” şayiasının zehir gibi ortalığa salınması yeterli. Varsın gazeteciler derdini kadıya anlatsın!

İşte haftalarca üzerinde tepinilen MASAK raporlarında, teknik bilgilerin dışında ‘bulgu’ niyetine yer alan bazı bilgiler bunlar. Burada raporları yazan Bay 976’nın şahsında bir başka şey daha görüyoruz esasında. Nedir o?

REJİMİN MAKİNESİ: ‘MİLİTAN BÜROKRASİ’

Bürokrasi için Türkiye’de eskiden beri farklı eleştirel tabirler kullanıldı. Osmanlı’dan beri Batıcı, modernleşme yanlıları için ‘güdümlü’ deniliyordu. Cumhuriyet döneminde uzun süre ‘bürokratik vesayet’ kavramı kullanıldı. 2000’lerin başında Recep Tayyip Erdoğan, ‘atanmışlar-seçilmişler’ ayrımını keskinleştirerek meseleyi ‘bürokratik oligarşi’ diyerek formüle ediyordu. Nitekim türetme delillere dayandırılan Ergenekon, Balyoz gibi davalar da adeta bir ‘sivil darbenin’ yolunu açan 2010 Anayasa Referandumu da ‘vesayetin ortadan kaldırılması’ fikri üzerinden savunuluyordu. Hatta 15 Temmuz’la beraber devlet içindeki iktidar ortağı bir kliğin tasfiyesi de benzer bir mantık üzerine bina ediliyordu.

Bürokrasideki bu uzun süren değişim, büyük oranda makamların ve imtiyazların yandaşlar arasında pay edildiği bir iktidar alanı olarak değerlendirildi. Bu alanın korku, suç ortaklığı ve maddi çıkar ile güdüldüğü düşünüldü. Dolayısıyla, tıpkı ölü hayvan bağırsağından geleceği tahmin etmeye çalışan antik Roma’nın büyücüleri gibi, bürokratik çatlaklardan sızanlar üzerinden bir iktidarın geleceği okunmaya çalışılıyor bazen. Oysa bürokraside her zaman klikler, dürüstler, emir kulları, işine bakanlar vs. bulunur. Önemli olan makinenin işleyişi ve ana kumandasında kimlerin bulunduğu.

Görünen o ki, artık sadece partili kimliği ile tanımlanamayacak militan bir bürokrasi yaratıldı. Kendilerini rejimin asli parçası sayıyorlar. Muhafızlık görevini üstleniyorlar.

Bay 976’nın MASAK raporlarındaki marifetleri de liyakatsizlikten, cahillikten, korku ya da sadakatten değil, böyle bir anlayıştan ileri geliyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Bahadır Özgür Arşivi