Ayşenur Arslan

Ayşenur Arslan

Neler oluyor neler!

1986 yılında Nokta Dergisi’ndeydim. Dergi de kapak konularımız da pek meşhurdu o sıralar. El atmadığımız tabu.. Dokundurmadığımız siyasetçi kalmamıştı..
Bu yüzden Alman Yeşiller milletvekili Claudia Roth dergiye ziyaretimize geldiğinde şaşırmadık. İçinden “yakın arkadaşa” dönüşen bir kadın çıktığında da..
Aslında Caretta Carettalar için gelmişti ilk kez. Ama geldiğinde buralarda neler olduğunu anladı. Ve artık “bizler” için de gelmeye başladı.
O günleri ve Claudia’yı hatırlayınca aklıma hep plastik bir yaka iğnesi gelir. Trafikteki kırmızı işaretine benzeyen el şeklindeki küçük iğne “ARKADAŞIMA DOKUNMA” demekti.
12 Eylül sonrasında yaşananlara karşı “DUR” demekti.

O günlerden bugüne, yani 40 yıldır ne yazık ki hiçbir şey değişmedi. Gazetecilere, barış isteyenlere, sanatçılara dokundular.. Ve sıra, gençlere.. Hatta liselilere geldi.
Bu 40 yılı bizlerle yaşayan.. içimizdeki bazıları gibi Erdoğan’a inanıp Avrupa’da savunan Claudia Roth belli ki artık gerçekle yüzleşmiş.

t24’te sevgili Cansu Çamlıbel’e konuşmuş. Bir yandan -tabiri bağışlasın- günah çıkartırken bir yandan da Avrupa’nın bakışını anlatmış:

ÇOK SAFMIŞIM: “Otoriter eğilimler Türkiye’yi zayıflattı, Türkiye’yi zayıflatan kendi hükümetinin eylem ve kararları. Erdoğan demokrasi söylemini benim gibi romantik Avrupalıları kandırmak için kullandı, şimdi bunu görüyorum ve saf olduğumu fark ediyorum. Umarım zenginler de İstanbul’un seçilmiş belediye başkanını bu şekilde hapsetmenin ne kadar pahalı olduğunun farkına varırlar.

GENÇLER GELECEKLERİ İÇİN SAVAŞIYOR: Bu kadar çok genç öğrencinin sokakta olması dokunaklıydı. Bugün konunun sadece İmamoğlu ile ilgili olmadığını ve demokratik bir ülkede yaşamak istiyorlarsa gelecekleri için savaşma zamanının geldiğini ilk anlayanlar gençler oldu. Bu yüzden onları gelecekleri için savaşan kişiler olarak görüyorum. Geleceklerini otoriter bir rejimde değil, demokratik bir ülkede görmek istiyorlar.

ERDOĞAN’A İNANDIK: Avrupa'da başlangıçta, bence çok fazla kişi Erdoğan'ın Kemalist hükümetlerden sonra gerçekten bir tür demokrasi kurmak istediğine inanıyordu. Ancak en başa dönüp Erdoğan’ın en baştaki açıklamalarını analiz ederseniz, hedeflerine ulaştıktan sonra demokrasi tramvayından ineceğini aslında kendisi baştan söylemişti. Bu yüzden geriye dönüp baktığımda Erdoğan'ın demokrasi söylemini, benim gibi romantik Avrupalıları kandırmak ve aslında iyi şeyler yaptığına inandırmak için kullandığını görüyorum.

“KÜRT DEĞİL BÖLME GİRİŞİMİ”: Tıpkı AB'nin bu koşullar altında hiçbir şey olmamış gibi Erdoğan'la el sıkışmaması gerektiği gibi, Kürt halkının da Erdoğan'ın Kürt girişiminin arkasındaki gerçek stratejiyi görmesini umuyorum. Ben bunu muhalefeti bölme girişimi olarak görüyorum. Eğer bir barış süreci olsaydı, tüm siyasi tutuklular derhal serbest bırakılmalı. Ahmet Türk ve diğerleri derhal tekrar belediye başkanı olarak görevlerine dönmeli. Selahattin Demirtaş neredeyse 9 yıldır hapiste. Bu tabloya bakınca, bu son hamlenin CHP adaylarına oy veren Kürtlerin desteğini bölmek için Erdoğan’ın devreye soktuğu bir oyun olmasından endişe ediyorum.

*. *. *

Endişe haksız diyen öne çıksın!!
Başından bu yana atılan her adımın Erdoğan’ın iktidara gelmesi.. Ve muhafaza edilmesi için olduğunu görmedik mi!
Gülen Cemaati’nin kumpaslarını ben oturduğum yerden görüyordum da bütün istihbarat kurumları elinin altındaki Erdoğan mı görmemişti?
Avrupalılar ve içimizdeki İrlandalılar benden / bizlerden daha mı saftı?
Rasim Ozan Kütahyalı “sistemin artık padişahlık olduğunu” söylüyor. Ona göre asker, polis ve tüm devlet aygıt da padişahın kontrolünde. Bu yüzden muhalifler bunu kabullenmeli.. Erdoğan’a biat etmeli.
Her şeyden önce Erdoğan ve ekibinin, algı yönetiminde ROK ve arkadaşlarına güvenmesi bence çok acıklı. Yaşanacakları onun ve mesela Cem Küçük’ün ağzından duymamız rejimin karakterini ortaya koyuyor.

Belki PARATONER işlevi görsünler diye seçilmişlerdir! Hatırlasanıza, Öcalan konusunda ilk çıkış ROK’tan gelmişti. O şimşekleri üzerine çekti.. Sonra Bahçeli ve çok daha sonra da Erdoğan sahneye çıktı.

Bu proje ile İmamoğlu kumpası boşuna eş zamanlı çıkmadı karşımıza!!
ROK’lar, Küçük’ler kamuoyunu ikna edebilir mi bilmem.

Ama gençler görüyor.. Gelecekleri için mücadele ediyor.. Geri adım atmıyor..
DEV GENZ pankartını görüp de DEV GENÇ’in 2025 versiyonu veya yeni bir örgüt zannedip Basel’i tutuklanan savcılık ancak güldürüyor gençleri. Bilsinler.

Bu örnek ve çok daha fazlası Ankara’da tozu dumana kattı. Şu da bugünün en dikkat çekici notu:
“Gazeteci Deniz Zeyrek, Erdoğan’ın İmamoğlu soruşturmasını yürüten yargı mensubuna "Hani dosyanız çok güçlüydü" diye tepki gösterdiğini ve yargı mensubunun "Efendim asıl adamlar firari, onları getirebilirsek siz o zaman görün turpun büyüğünü” cevabını verdiğini iddia etti.”
Yaaaaaa!!!!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ayşenur Arslan Arşivi

Adaletin kestiği parmaklar!

18 Nisan 2025 Cuma 14:36

ROK yalnız değildir!

17 Nisan 2025 Perşembe 15:19

Dünyanın cehaletle imtihanı

16 Nisan 2025 Çarşamba 10:53

Bizden vazgeçtiler!

15 Nisan 2025 Salı 15:24

Kağıttan Kaplan... Miki Maus...

12 Nisan 2025 Cumartesi 15:00

Kumpas heybesindeki büyük turp!

11 Nisan 2025 Cuma 14:56

Ne gün ama!

10 Nisan 2025 Perşembe 14:36

CHP'deki sivrisinekler!

07 Nisan 2025 Pazartesi 14:38