Mehmet Tezkan
AKP’nin meselesi başörtü
değil, meselesi başka!
AKP, tırnak içinde başörtüsü ama iyi incelendiğinde şeriat devletinin temellerini atan Anayasa değişikliği teklifi için yeniden harekete geçti…
CHP, İYİ Parti ve HDP’den randevu istedi… AKP/MHP koalisyonu bu konuda muhalefetin kapısını ilk defa çalmıyor. İlk turda yapmak istedikleri değişikliği gizlemişlerdi. Kapılarını çaldık mı, çaldık demek için yapılan görüşmelerdi…
Bir süre sonra AKP/MHP koalisyonunun Anayasa teklifi ortaya çıktı; niyetleri belli oldu.
Niyetleri başörtüsü veya türbanı güvence altına almak değilmiş!
Peki neymiş?
BİR: 6’lı Masa’nın kafasını karıştırmak, birbirlerine düşürmeyi sağlamak…
İKİ: Yasa metnine din devletine yol açan ifadeler koyarak muhalefetin reddetmesin sağlamak. Böylece seçim meydanlarında başörtüsüne tahammülleri yok kampanyası yapmak.
ÜÇ: Meclis’te bir şekilde 360 üzerinde oyu bulurlarsa referandumla seçim sandığını birleştirmek. Referandumu manivela olarak kullanmak.
AKP muhalefet partilerinden randevu istedi. HDP reddetti. Gerekçesi çok anlaşılır ve yerinde.
Diyarlar ki; hakkımızda kapatma davası var, hazine yardımımız bloke edildi. Bu yüzden Anayasa değişikliğini görüşmek için iktidara randevu vermiyoruz.
Haklılar…
AKP Grup Başkan Vekili Özlem Zengin bunun yargının kararı olduğunu, konuyla alakası olmadığını söylemiş. Yargının bağımsız olduğunu ima etmiş...
Hadi canım sen de!..
HDP’ye kapatma davası neden açıldı?
Yanıtını hepimiz biliyoruz, birbirimize yalan söylemenin anlamı yok. Bahçeli istedi diye…
Cumhuriyet Yargıtay Başsavcısı herhalde Bahçeli’nin gönlü olsun diye MHP kongresi öncesine iddianameyi yetiştirdi…
Anayasa Mahkemesi raportörü böyle iddianame olmaz diye rapor yazdı. Anayasa Mahkemesi iddianameyi reddetti. Yargıtay Başsavcısı utanmadı. Yüzü kızarmadı. Cübbesini çıkarmayı düşünmedi.
Üstüne üstlük yetkisi olmadığı halde HDP’nin hazine yardımına bloke konulmasını istedi. Hukuku ayaklar altına aldı.
İşin daha da vahimi; hak ve özgürlüklerin teminatı olan veya olmasını hayal ettiğimiz Anayasa Mahkemesi 7’ye karşı 8 oyla kabul etti…
Dava sürüyor ve HDP daha savunmasını vermedi…
Soruyorum; bütün bu sürece siyaset kurumunun dahili yok mu?
Yok diyen ya kendini kandırıyordur ya karşısındakini kandırmaya çalışıyordur.
Gelelim Meclis’te grubu bulunan diğer iki partinin ne yapacağına. CHP/İYİ Parti Grup Başkanvekilleri bugün bir araya gelerek ortak hareket etme konusunda karar alacaklarmış.
AKP/MHP koalisyonunun getirdiği teklif tam tuzak. Hatırlayalım.
"Hiçbir kadın dini inancı sebebiyle başını örtmesi ve tercih ettiği kıyafetinden dolayı eğitim öğretim, çalışma, seçme, seçilme, siyasi faaliyette bulunma, kamu hizmetlerine girme ile hak ve hürriyetleri kullanmaktan veya kamu veya özel kesim tarafından sunulan mal ve hizmetlerden yararlanmaktan hiçbir surette yoksun bırakılamaz, suçlanamaz ve herhangi bir ayrımcılığa tabii tutulamaz."
Yani ister peçe ister burka. Dini inancım bu diye öğretmen, savcı, hakim, polis, jandarma, 'Anayasal hakkım' diyerek karşınıza bu kıyafetlerin biriyle çıkabilir.
Anayasa metni dini inanç sebebiyle tercih edilen kıyafeti güvence altına alıyor. Dini inancı olmayanın tercih ettiği kıyafet ne olacak? Veya dini inancı tam olup da kıyafeti dönemin iktidarından farklı yorumlayanlar ne yapacak?
Uzatmaya gerek yok. Kıyafet üzerine din inşa eden ülkeler yanı başımızda…
Kıyafet dini yaratmaya çalışanlar…
İşte İran. İşte Suudi Arabistan. İşte Taliban rejimi…
Bence bu maddenin sakıncalı olduğunu, Türkiye’yi ileride Afganistan yapabileceğini AKP’liler de görüyor, biliyor ama siyaseten kullanmak istiyorlar.
Çünkü tutunacakları başka ip kalmadı!
AKP’li Özlem Zengin demiş ki; ‘Başörtüsü konusunu siyasi malzeme dönüştürdüler’…
Ayıptır ya… Siyasi malzeme yapan kim? Gollük pas diyen kim?
Soru şu: CHP/İYİ parti ne karar alır veya almalı?
İYİ parti sözcüsünün şu açıklamasına dikkatinizi çekerek yanıt vereyim… Sözcü Zorlu dedi ki;
‘Bu metinde riskli gördüğümüz, ileride problem yaratacağını düşündüğümüz bazı temel hususlar ifadeler var. Bunların değiştirilmesi gerekmektedir.’
Metin dikkatle satır satır okununca o riskli madde kasıtlı olarak yerleştirilmiş. Muhalefet reddetsin diye. Tuzağa düşsün diye…
O halde evet mi desinler?
Hayır… Hayır desinler…
Tuzağı anlatsınlar, bize Müslümanlık satanlara hadi oradan desinler!
Son nokta: Gelelim başlıktaki ifadeye, dedim ki AKP’nin meselesi başörtüsü değil mesele başka…
Peki ne?
Seçim… Seçimi kazanmak, Saray’ı korumak. Açık ve net değil mi?