14 Mayıs Ve Boş Tencere Klişesi Üzerine... "Aş Ahlaktan Önce Gelir"

9'uncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in, bir sözü son günlerde sıkça yineleniyor: "Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur." Bazılarına göre, 14 Mayıs seçim sonuçları, Demirel'in uzun yıllara dayanan siyasi deneyiminin ürünü olan bu sözü çürüttü.

Büyük düşünür Aristoteles, politika ile deneyimi doğrudan ilişkilendirir. Çünkü politika, yapıp etme, uygulama sanatıdır. Deneyim de bu anlamda en sarsılmaz, kesin bilgiye açılan kapıdır. Örneğin, anne ve babalar çocuklarını yanan sobaya dokunmaması konusunda uyarır. Çocuk, tüm uyarılara karşın dokunur ve eli yanar. Bu deneyimin ardından bir daha asla yanan sobaya yaklaşmaz.

Şimdi, seçim sonuçlarının Demirel'in sözünün işaret ettiği hakikati çürüttüğü yönündeki klişeye daha yakından bakalım. Evet, bu bir klişe... Tüm klişeler gibi de sorgulanmadığı, eleştiriden geçirilmediği için doğru kabul ediliyor.

EKONOMİ VE POLİTİKA

Lenin, siyasetin yoğunlaşmış ekonomi olduğunu söyler. Politikanın ve politik olanın üzerinde yükseldiği zemin ekonomidir. Kapitalizmde, ekonomi ve politika iki ayrı küre gibi sunulur. Oysa iktidarlar (devlet), asıl olarak bölüşümün yönünü ve toplumsal kesimlerin üretimden alacağı payı tayin eder.
Bu nedenle sol gelenek ekonomi politik bir gerçeklik üzerinden iktisadi ve sosyal olayları eleştirel ve bütüncül bir yaklaşımla ele alır. Adil bölüşüm ilkesini öne çıkartır.

GEREKSİNİMLER ÜZERİNE

İnsanın, doğal ve zorunlu, doğal olan ancak zorunlu olmayan gereksinimleri vardır. İnsan, yemek-içmek, barınmak ve giyinmek zorundadır. Bunlar hem doğaldır hem de zorunludur. Bu ihtiyaçları karşılanmazsa bir süre içinde ölür. Peki, cinsellik... Doğaldır ama zorunlu değildir. Hemen itiraz edilmesin. Bu gereksinim karşılanmazsa psikolojik bazı sorunlar elbette yaşanabilir. Ancak, insan ölmez.
Tarihsel süreç içinde özellikle kapitalizmin gelişmesine koşut olarak arzularla (sınırsız olan) gereksinimler (sınırlı olan) iç içe geçirilmiştir. Bile isteye karıştırılmıştır. Zira, kapitalizm tüketim odaklı bir sistemdir. Sürekli ve her koşulda doğayı yok etme pahasına tüketimi teşvik eder. Kanımca, Türkiye, son yıllarda bunu tüm hücrelerine dek deneyimliyor.

YAŞAMDA KALMAK

İnsanın, bütün çabası yaşamda kalmaktır. Yaşamda kalmak için de gereksinimlerin karşılanması zorunludur. Ekonomi ve tencere bu nedenle vazgeçilmezdir ve tayin edicidir.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, 14 Mayıs seçimleri öncesinde yoksullukla boğuşan vatandaşların doğrudan ceplerine dokunan, birçok alanı kapsayan müjdelerine bir de bu pencereden bakın lütfen.

Yıllardır duymazdan, görmezden gelinen emeklilikte yaşa takılanların sorunlarına el atılması ve EYT Yasası'nın çıkarılması, asgari ücretlilere, 700 bin kamu işçisine, emeklilere yapılan zamlar (emekli bayram ikramiyesinin de bin 100 TL'den 2 bin TL'ye yükseltilmesi) ve yeni zam vaatleri, Karadeniz'de keşfedilen doğal gazın konutlara belli bir süre "bedelsiz" verilmesi bunlardan sadece birkaçını oluşturuyor.

Erdoğan'ın, deprem bölgesine yönelik vaatlerini de anımsayalım. Erdoğan, hemen seçim öncesinde 319 bin konutun 1 yıl içinde hak sahiplerine teslim edileceğini söyledi.

Devlet olanaklarını kontrol eden iktidarın, ağır ekonomik krizin baskısı altındaki vatandaşa ya da belli bir grup seçmene, başka yollardan yardımda bulunduğunu söylemek de yanlış olmasa gerek.

Yazıyı rakamlara boğmak istemem. Ama yazıda işlenen tezi destekleyecek bir veriye dikkat çekmek isterim.

RAKAMLARIN DİLİ

Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın, nisan ayı merkezi yönetim bütçe gelişmelerine bakalım. Türkiye'nin merkezi yönetim bütçe gelirleri nisanda 267 milyar 973 milyon lira, giderleri 400 milyar 444 milyon lira oldu. Bütçe nisanda 132,5 milyar lira, ocak-nisan döneminde 382,5 milyar lira açık verdi.

Merkez Bankası'nın, kriz algısının derinleşmesini önlemek amacıyla döviz kurunu tutmak için arka kapıdan yaptığı, ağır bedelleri olacak milyarlarca dolarlık satışları hiç gündeme getirmiyorum. TÜİK'in, enflasyona, işsizliğe ilişkin inandırıcılıktan uzak, tartışmalı verilerini anımsatmaya bile gerek yok.

Tencerede pişen aşın olması, çorbanın masaya konabilmesi doğal bir varlık olan insan için her zaman temelde olandır. Büyük Alman şairi Bertolt Brecht’in dediği gibi "aş (ekmek) ahlaktan bile önce gelir". Tenceresi ve masasında aşı olan ahlakı düşünür. Tencere temeldir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Olcay Aydilek Arşivi