Modacı Barbaros Şansal: Hukuk ve ekonomiden ziyade liyakat ve ahlak krizi var

Modacı Barbaros Şansal: Hukuk ve ekonomiden ziyade liyakat ve ahlak krizi var
Modacı Barbaros Şansal geçtiğimiz hafta Şanlıurfa’da bir programa katılacaktı. Ancak Urfa’da yaşayan bir kısım gazeteci, siyasetçi ve hükümete yakın sendikacı, Şansal’ı tehdit ederek hedef gösterdi. Gelen tepkiler üzerine Şansal programını iptal etti. Daha öncede tehdit edilerek, linç girişimine maruz kalan Şansal halktv.com.tr’nin sorularını yanıtladı.

Havalimanında linç edilmenizin üzerinden 5 yıl geçti. Ancak yıllar geçmesine rağmen ülkedeki linç girişimleri devam ediyor. Sanatçılar, gazeteciler linç ediliyor. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Linç, işgal, yağma ve ganimet kültürü bu topraklarda yüzyıllardır vardı. Sanırım var olmaya da devam edecek. Organize olduğu aşikâr linç girişiminden sağ çıkmam mucizeydi. Ancak yüce Türk yargısı inandırıcı delil bulamadığından bana saldıran 13 sanık beraat etti. Sadece bir kişiye ufak bir para cezası verildi. Asliye hukuk mahkemesinde açtığım tazminat davasında ise mahkeme sübut delil olmadığını iddia ederek tazminat talebimi ret etti. Yaşadıklarıma ilişkin açılan her iki davayı da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşıyacağız.

Geçtiğimiz hafta Şanlıurfa’da olacaktınız. Ancak etkinliğinizin duyulması üzerine tehdit ve tepki mesajları gelmeye başladı. Kendi ülkenizin bir şehrine gidemiyor olmak size neler hissettirdi?

Bırakın ülkemin bir şehrine giderken tedirgin olmayı yurtdışında bile aynı çirkin davranışlarla karşılaşabiliyoruz. Sanırım son 20 yıldaki kutuplaşmakta olan toplumun hadsizliğinden kaynaklı bu yaşananlar. Üzülüyor muyum? Tabi ki üzülüyorum. Ancak korkuyor muyum? Hayır korkmuyorum. Tüm bu nedenlerden ülkem benim için gittikçe değersizleşen bir yere dönüşüyor.

Sosyal medyada yazdıklarınız binlerce beğeni alıyor. Ancak bir yandan da şikayet ediliyorsunuz. Yazdıklarınız ve konuştuklarınız nedeniyle hakkınızda açılan toplam kaç dava var? Yargılama süreçleriniz ne durumda…

(Gülüyor) Öküz altında buzağı arayanlar mahallenin dedikoducu muhbirleri gibi beni Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi (CİMER) üzerinden şikâyet ediyorlar. Yargılanıyorum ve bu davalardan bazen ufak tefek cezalarda çıkıyor. Mesela dike dike dedim diye hapis cezası verdi yargıç. Edebi ve hukuki bilirkişi artık ne anladıysa. Yahu ben terziyim dikmek mesleğim… Şu an ise hakkımda süren soruşturma ve davalar var. Sanırım 8-10 tane. Avukatım takip ediyor.

‘Hukuk ve ekonomiden ziyade liyakat ve ahlak krizi olduğu kanısındayım’

Türkiye şu an bir hukuk ve ekonomik kriz içerisinde. Siz ülkemizin gidişatını nasıl görüyorsunuz? Sizce bu kriz nasıl son bulur?

Türkiye Cumhuriyeti’nin hukuk ve ekonomik krizden ziyade liyakat ve ahlak krizi olduğu kanısındayım. Yetersiz eğitim, hadsizlik, yolsuzluk, rüşvet almış yürümüş. Rant hilafetinin iktidarı hüküm sürmekte. Ne diyelim umarım düzelir ama düzelme bu en az 25-30 yıl süreceğini düşünüyorum.

‘Üretmeye ve yaratmaya tam gaz devam’

Mesleğe veda ettiniz. Özlüyor musunuz? Zamanınız nasıl geçiyor? Yıldırım bey neler yapıyor, nasıllar?

Sık sık Türkiye’ye geliyorum ancak her geldiğimde aslında biraz daha yabancılaştığımı fark ediyorum. Artık Kıbrıs’ta yaşıyoruz. Yıldırım Mayruk adına yeni bir atölyemiz, butiğimiz ve tekstil sanat galerimiz var. Güvenli ve huzurlu bir coğrafyada yaşamak çok özel tabi Kuzey Kıbrıs’ın emsal hukuku, doğası ve insanının çağdaş ve laik yaşantısı da kreması oluyor.

Ayrıca sık sık dünya başkentlerine yolculuk yapıyorum. Güney Kıbrıs’tan da katılan güçlü dostlarımızla adada kalıcı barış için de mücadele ediyoruz. Bahçeyle uğraşıp ufak çapta tarım da yeni hobilerim arasında. Yine üretmeye, yaratmaya tam gaz devam. Sanırım hayatımdaki en radikal değişiklik ticaret ve yaşamımda para birimimim artık Türk lirası olmaması. En önemli hatırası ise hala sadece TC. kimlik kartı taşıyor olmam.