DİAYDER Başkanı Ekrem Baran: Biz AKP ile de görüşürüz
Terör örgütü PKK/KCK'nın amaçları doğrultusunda faaliyet yürüttükleri iddia edilen Din Alimleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (DİAYDER) üyesi 9'u tutuklu 23 sanık, bugün İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde ilk kez hakim karşısına çıktı. Aralarında dernek başkanı Ekrem Baran'ın tutuklu bulunduğu sanıklar hakkında, "Silahlı terör örgütüne üye olmak" ve "Silahlı terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etme" suçlarından 3,5'er yıldan 15'er yıla kadar hapisle cezalandırılmaları talep ediliyor.
AYM kararını tanımadılar
DİAYDER davasına bakan 14. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı daha önce CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, CHP Milletekili Enis Berberoğlu, Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile Sırrı Süreyya Önder ve Çağdaş Hukukçular Derneği avukatlarına ceza vermişti. Heyet, Anayasa Mahkemesi’nin milletvekilliği düşürülen CHP eski milletvekili Enis Berberoğlu hakkında kararını tanımamış ve kararın "yerindelik denetimi kapsamında kaldığı" gerekçesiyle, yeniden yargılamaya yer olmadığına hükmetmişti.
Büyük çoğunluğu 65 yaş üstü olan sanıkların duruşma salonuna girerken zorlandıkları görüldü. Davanın ikinci duruşması pazartesi günü yapılacak.
Duruşma salonundan notlar
15:52 - Sanık Sefa Mehmetoğlu savunmasında sağlık çalışanı olduğunu ve gece yarısı yapılan bir baskın ile gözaltına alınıp tutuklandığını söyledi. Mehmetoğlu, “8 aydır neden burada olduğumu sorguluyorum. Ben dindar bir cumhuriyetçiyim. Çocukluğumdan beri okumaya çok meraklıyım. Evimde bini aşkın kitap var. Evimden çıkan iki kitap yasaklıymış. Akla gelmeyecek kitaplarım var. Onların arasından ikisinin yasaklı olduğunu ben de yeni öğrendim. Bir harddiskim var. Orada da bir sürü kitap vardı. Onda da yasaklı bir, iki kitap varmış. DİAYDER’in takvimi suçlama konusu. Bu takvim yıllardır çıkıyor. O takvimde dini gün ve geceler hatalıydı. Bunu ilettim. Hocalar benim bir düzenleme yapmamı istediler. Konuya ilişkin Diyanet’ten yararlanmak gerektiğini söyledim. Diyanet’e mail attım. Bu çalışmam karşılığı DİAYDER bana cüzi bir ödeme yaptı. Ümmetçi bir insanım. Bu durum bizi millet birlikteliğine götürüyor. Bu anlayışta bir insanım. Müslümanım ama terörist olduğumu düşünmüyorum. Silah, terör ve örgüt her zaman zıt olduğum konular. Hiçbir örgüt ile iltisakım yoktur. Olsaydı doğruluktan vazgeçmemek için söylerdim. Bir bebek babasıyım. Haksız tutukluluğum nedeniyle birbirimizden ayrıyız. Burada olmam ya büyük bir haksızlık ya da büyük bir yanlışlık. Adaletin tecelli edeceğine inanıyorum” dedi. Sefa Mehmetoğlu’nun avukatlığını ise babası Nuri Mehmetoğlu yaptı.
15:37 - Sanık Enver Karabey: Ben her ne kadar 65 gösterilse de 72 yaşındayım. Bir medrese mezunu olarak kendi köyümde 6 ay fahri imamlık yaptım. Kronik KOAH hastasıyım. Ayaklarımdaki damar tıkanıklığı yüzünden mahkemeye katılamadım. 21. yüzyıla gelmişiz, katıldığımız, yıkadığımız cenazeler suç olarak değerlendiriliyor. Cezaevinde koşulları yerine getiremiyorum, ancak birinin yardımıyla yapıyorum. Tahliyemi talep ediyorum.
15:27 - Sanık Ali Fuat Hatip de savunmasında DİAYDER’in sadece bir yardımlaşma ve dayanışma derneği olduğunu söyledi. Hatip, “İmamlık yaptığım süre içinde cemaatin içinde Ürdünlü, Cezayirli vs. yurttaşlar vardı. Ben o nedenle hutbelerimi Arapça, Farsa, Kürtçe ve Türkçe olmak üzere dört farklı dilde okudum. Okuduğum hutbeler için kimseden talimat almadım. Alimler ailesine mensup bir kişiyim. Çok sayıda camide hutbe okudum. Hutbelerde suç unsuruna rastlanacak bir şey söylemedim. Asla da söylemeyeceğim” diye konuştu.
15:45 - Sanık Nezir Erdemci ise savunmasında, “DİAYDER üyesi değilim. Neden yargılandığımı bilmiyorum. Günlük 15 ilaç kullanıyorum. Cezaevi koşulları da malum. Tahliyemi istiyorum” dedi.
15:21 - Mahkeme başkanı sanığa “ölmüş olan ile şehit arasındaki fark nedir?” diye sordu. Aslan’ın avukatı soruya müdahale ederek böyle bir soru sorulamayacağını, bu durumun tutanaklara geçirilmesini istedi.
14:54 - Mehmet Emin Aslan: Her bireyin kamu kurum ve kuruluşunda çalışma hakkı vardır. DİAYDER Türkiye Cumhuriyeti'ne başvurarak kurulan 10 milyondan daha fazla insana hitap eden dini bir kurumdur. Hiçbir örgütle iltisaklı değildir. Derneğimiz ile ilgili tüm iddialar asılsızdır. Nitekim çağımızda siyasetin iki bloğu arasındaki seçimden dolayı DİAYDER’in alet edilmesini kabul etmiyoruz. Bu ülkenin vatandaşıyız. Bu ülkede çalışmaya hakkımız var. İBB İnançlar Komisyonu bir alım açtı. DİAYDER üyeleri de müracaat ettiler ve Şafi mezhebi için hizmet ettiler. Müracaat esnasında tüm belgeler verildi. Mülakatla değil liyakatle alımlar yapıldı. Arkama bakın, Yargılanan isimlerin 60 ile 90 yaş arası yaşları var. Bunlardan terörist çıkabilir mi? 10 yıldır takip ediliyoruz. Peki neden kolluk tutup bizi yargıya teslim etmedi. İstanbul seçimlerinden sonra yargılandık, terörist ilan edildik.
14:08 - Duruşma verilen aranın ardından yeniden başladı. Sanık Hafit Tunç savunmasında günlük yaptığı konuşmaların iddianameye delil olarak konulduğuna dikkat çekerek iddianamede yer alan iddiaların asılsız olduğunu aktardı.
Duruşmaya ara verildi.
12:25 - Sanık Mehmet İnan: Ben tek başıma DİAYDER aracılığıyla işe girmedim, 4 kişi girdik. Bugüne kadar bir tek aidat ödemedim. Zorunluluk olsa hepimiz öderdik. İkinci bir işe girince vefa borcumu ödemek istedim. Ben diğer işe girmeden önce derneğe yardım etmiyordum. Biz DİAYDER alimleri olarak zaten halk içinde gassallık yapıyoruz, nikah kıyıyoruz. Böyle bir kadro açılınca SSK olmadığı için başvurdum. Hem SSK olsun diye, hem ileride emekli olmak için. Demokratik İslam Kongresi adına hiçbir toplantıya katılmadım.
'AK Parti belediye başkanı ve milletvekilinden aldığım plaketim vardır'
AK Parti belediye başkanı ve milletvekilinden aldığım plaketim vardır. AK Parti'nin Halkalı'daki seçim toplantısına, ticaret bakanının yemeğine, Fatma Betül Sayan’ın kahvaltısına katıldım. Şırnak kayyumu şu anki Küçükçekmece kaymakamıyla defaatlen görüştük. Kaymakamlığın sitesinde dahi resimlerimiz vardır. AKP Küçükçekmece Belediye Başkanı ile de bir çok kez bir araya geldik.
12:18 - Sanık Mehmet İnan savunma yaptı. İnan, “Dernekte toplanan hiçbir para tarafımca toplanmadı. Halktan gelen para camiye namaz kılmaya gelen kişiler aracılığı ile işletiliyor. Derneğin hiçbir siyasi parti ile ilişkisi yoktur. İBB ile ilgili olarak ise kadro açıldığı ve açılan kadroların bazılarının Şafi mezhebine yönelik kişiler alınacak olduğunu duymam ve başvurarak sınavı kazanmamla alakalıdır” dedi.
Örgüte finans sağlandığı iddiasına da değinen İnan bunun gerçek olmadığını derneğin sürekli yardıma muhtaç olduğunu söyledi.
12:15 - Ekrem Baran müdafi avukat Fırat Epözdemir söz aldı. İddianamede yer alan kimi Kürtçe kelimelerin sadece terör örgütü tarafından kullanıldığının belirtildiğini aktararak, “Bu kelimeler Diyanetin çıkardığı Kürtçe Kuran’da da var. Ayrıntılı beyanda daha sonra bulunacağız” dedi.
'Biz AKP ile de görüşürüz'
11:44 - İlk olarak DİAYDER Başkanı Ekrem Baran savunma yaptı. Baran, “Kuruluşundan bugüne kimseden talimat akmadık. Hizmetlerimiz yıllara dayanır. Bugün ortaya çıkmamıştır. Derneğimizin cami ve mescitleri vardır. Derneğimiz maddi ve manevi dayanışmayı esas almaktadır. İddianamede KCK ile bağlantılı olduğumuz iddia ediliyor. Derneğimizin KCK ile bağlantısı yoktur. Olamaz da. Üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum. Ben din alimiyim. Üzerime düşeni yapıyorum. Ben 7 yıl Diyanet’te görev yapmış biriyim. Derneğimizin illegal herhangi bir örgüt ile bağlantısı bulunmamaktadır. Biz dinin emrettiğini yaparız. Bizim kuruluşumuz KCK’nin kuruluşunun da öncesine dayanmaktadır” dedi.
“İddianamede katıldığım haber kanallarının örgüt ile irtibatlı olduğu söyleniyor” diyen Baran, “Bu kanallar örgütle irtibatlıysa Türkiye’de nasıl çalışıyor? Türkiye’de çalışıyorsa örgüt ile bir bağlantısı yoktur” diye konuştu.
Derneğin terör örgütüne para aktardığı iddialarına da değinen Baran özetle şunları söyledi: “Derneğimizin harcamaları bellidir. İllegal bir örgüte para göndermeyi bırakın, derneğimizin borcunu bazen üyelerimiz ceplerinden ödüyor. Ayrıca biz bir sivil toplum kuruluşuyuz. Her siyasi parti ile görüşürüz. Onlara taleplerinizi iletiliriz. Biz AKP ile de görüşürüz. Onlardan aldığımız hediyeler oldu. Süleyman Soylu’nun katıldığı bir iftar programına davet edildik. AKP ilçe örgütünden tarafımıza hediye gönderildi. AKP dışında CHP, HDP ve Saadet Partisi ile de görüştük. İBB ile de sivil toplum kuruluşu olarak ilişkilerimiz vardır. İBB çok sayıda dine mesup insanların işe alınacağI duyurusu yapıldı. Biz de şafilere duyurduk. İşe şafi gassallar da alındı. Kendilerine teşekkür ediyorum. İBB’ye yardım yapması İçin 600 ailenin ismini verdik. 300 aileye zaten yardım yapıyormuş belediye. Diğer aileler için bize kart verildi. Biz bu kartları Kürt, Türk, Suni, Alevi ayrımı yapmadan dağıttık. Giresunlu, Bayburtlu ailelere de verdik. Ayrım gözetmeksizin dağıttık. Dini referans alarak dağıttık. Bayburtlu komşularımıza da verdik kartları. Değer ailelerine de dağıtılmış olsa da, çocukları suç işlemiş olsa bile aileleri suç işlememiştir. Biz yalnızca fakirleri düşünerek hareket ettik. Çocukları suç işlemiş insanlara dağıttılar deniyor. Çocuğu suç işlediyse ailenin suçu ne? Bu dava siyasidir. Siyasi çekişmenin yeri yargı değil, sandıktır.”
Birleştirme kararı için usule dikkat çekildi
11:30 - Avukat Banu Güveren söz aldı. Güveren hukuksuz delillere dikkat çekerek, “Bu soruşturmanın başlangıç kaynağı jandarmanın bit tutanağıdır. Bu tutanak yargılamış mahkum etmiştir. Buna dayanarak da iddianame hazırlamıştır. Hiçbir izin almadan araştırma ve inceleme yapılmıştır. İşi daha da ileri götürerek yasa dışı dinleme yapmıştır. Kayda alınan hukuksuz deliklerin ivedikle dosyadan çıkarılmasını, sanıklara bu konuda soru sorulmamasını talep ediyorum” diye konuştu.
11:20- Avukatların talebi duruşma savcısına soruldu. Duruşma savcısı birleştirme kararı verilmesini istedi. Mahkeme başkanı, “Her iki iddianamenin ayrıntılı olarak incelendiğinde ana iddianamenin mahkememizdeki iddialar olduğu” gerekçesiyle avukatların talebini reddetti. Dosyanın kendi mahkemelerinde birleştirilmesine karar verdi.
11:15 - Avukat Fırat Epözdemir, “İstanbul 34. Ağır Ceza Mahkemesi’nin size gönderdiği yazı bir birleştirme önerisidir. Burada yargılanan müvekkillerin fiillerinden daha çok DİAYDER’in fiilleridir. DİAYDER’in fiillerinin yargılandığı başka dosyalarda mevcuttur. Onlardan biri de istanbul 34. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki dosyadır. Usulen sonradan açılan dosya önceki dosya ile birleştirilir. Mahkemenin birleştirme kararıyla birlikte tutuklu sanıklar hakkında tahliye kararı vermesini talep ediyorum” diye konuştu.
11:13- Avukat Acinikli’nin ardından avukat Serhat Çakmak beyanda bulundu. Çakmak DİAYDER üyeleri hakkında mükerrer soruşturma yürütüldüğüne dikkat çekerek birleştirme talebini yeniledi.
‘Birleştirme talebi’
11:02 - Sanık avukatlarından Ayşe Acinikli söz aldı. Acinikli birbiriyle bağlantılı ceza davalarının birleştirilmesi gerektiğine dikkat çekerek, “İstanbul 34. Ağır Ceza Mahkemesi’nde de bu sanıklardan bazıları hakkında açılan bir dava var. Bu dosyanın birleştirilmesi gerekir. İstanbul 34. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dosyanıza sunduğu bir birleştirme talebi de var. Bizim talebimiz bu dosyaların tamamen birleştirilmesidir. İki iddianamede de DİAYDER’in niteliği tartışılırken neden 2 ayrı dosya açıldı bilmiyoruz. İstanbul 34. Ağır Ceza Mahkemesi’nin iddianamesi daha önce açılmıştır. Bizim için dosyanın yerde birleştireceği de önemlidir. Bu dosyanın diğer mahkemede birleştirilmesi gerekir” dedi.
11:55 - 3 sanık duruşmaya Sesli Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katılırken diğer sanıklar duruşmada hazır bulundu. DİAYDER Başkanı Ekrem Baran duruşma salonuna alınırken bazı izleyiciler tarafından alkışlarla karşılandı.
10:50 - Kimlik tespitinin ardından söz alan avukat Fırat Epözdemir bazı sanıklara iddianamenin tebliğ edilmediğini aktardı. Özdemir, dosya kapsamında yer alan ve hukuka aykırı toplanan deliller olduğuna dikkat çekerek sanık savunmalarından önce bu konuya ilişkin beyanda bulunmak istediklerini belirtti.
10:40 - Duruşma kimlik tespitiyle başladı. Sanık savunmaları alınıyor.
HDP Milletvekilleri Hüda Kaya, Ömer Faruk Gergerlioğlu ve CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu duruşma salonunun önünde. Duruşmaya yoğun bir avukat katılımı var.
AKP'liler sıraya girmiş
Din Alimleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneğine (DİAYDER) yönelik hazırlanan iddianamede dernek üyelerinin CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun görüşmesinin suçlama konusu yapılmasının ardından AKP'li birçok isim ile AKP'ye yakın derneklerin DİAYDER üyeleri ile görüştüğü ortaya çıkmıştı.
'Çikolata yollardı'
Bu açıklamaların ardından Seyhan Avşar'ın ulaştığı tutuklu olan DİAYDER dosyası yöneticileri sadece Kılıçdaroğlu ve İmamoğlu ile değil çok sayıda AKP'li isim ile görüştüklerini belirtmişlerdi. Yerel seçimler öncesinde AKP Bahçelievler İlçe Başkanının kendilerini İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun da katıldığı bir etkinliğe davet ettiğini belirten dernek yöneticileri, "İlçe başkanı bizi telefonla arayarak davet etti. Biz bu davete yoğunluğumuz nedeniyle katılamadık. Ayrıca bu ilçe yöneticileri bizlere sürekli çikolata vs. yollardı. Saadet Partisi yöneticileri de bizi ziyaret ederdi. Okçular Vakfı ile Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) yöneticileri de bizi ziyaret edenler arasındaydı. Bizde iadeyi ziyaret yapacaktık. Ancak pandemi koşulları nedeniyle erteledik. Bir sivil toplum kuruluşu her siyasetten insanla görüşebilir" ifadelerini kullanmışlardı.
'Yoksullara dağıtıldı'
İBB tarafından verilen yardım kartları konusuna da değinen yöneticiler, "İBB'ye 600 yoksul yurttaşın adının yazdığı bir isim listesi verdik. İBB bu isim listesinden 300'üne zaten yardım yapıyormuş. Diğer 300 kişi ise tamamen yoksul insanlar. Aralarında Sinoplu olan da var, Sivaslı olan da... Kartlar yoksullara dağıtıldı. Tüm süreci davamızda delilleri ile ortaya koyacağız" demişti.