Müsilaj kabusu daha beter dönüyor
Geçen yıl, ''Müsilaj önümüzdeki yıllarda daha tehlikeli bir durum oluşturacak'' demiştim sözleriyle konuşmaya başlayan Türkiye Tabiatını Koruma Derneği (TTKD) Bilim Danışmanı Dr. Erol Kesici, ''Yapılan çalışmalar sadece yüzeyden toplamaktı. Müsilajın en yoğun kısmı denizin dip kısmı ve kıyılar. Esas müsilaj orada zaten ve oralara kadar inilmedi. Tesadüf değil yeniden çıkması'' dedi.
Erol Kesici / Türkiye Tabiatını Koruma Derneği (TTKD) Bilim Danışmanı Dr. Erol
'Sebebi küresel ısınma değil'
''Müsilaj için hep ''doğa olayı'' denildi, bu doğa olayı değildir. Sebebi küresel ısınmada değil, çünkü bu biyokimyasal bir reaksiyon ve bu reaksiyonun olabilmesi için kirli su ve güneş ışınlarının etkisiyle 14 derece sıcaklık yeterli oluyor. Karadeniz'i, boğazları, denizleri, suları kirletmeseniz bu olayın meydana gelmesi söz konusu değil.
Bunun tohumları denizlerin, boğazların, diğer yerlerin çamurun içerisinde ve kayalıkların bulunduğu yerlerde. Ekolojik çeşitliliği zaten tamamen yok etmişti müsilaj. Canlıların yaşaması için gerekli oksijeni de tüketti ve diğer canlıların larvalarına zarar verdi.''
'Gerekli önlemler alınmadı'
Geçen bir sene içinde gerekli önlemlerin alınmadığını söyleyen Kesici, ''Kesinlikle somut önlemler alınmadı. Kepçeyle bir denizin bir gölün müsilajı temizlenmez. Önce müsilajın ne olduğunu öğrenmemiz gerekiyor. Mutlaka dip temizliği yapılmalı. Marmara denizi, boğazlar bu kadar yoğunluğa, deniz trafiğine ve kirliliğe maalesef tahammül edemez. Denize hiçbir atık atmamamız gerekiyor. Tarımsal, evsel, sanayi atıklarının denizlere erişimi engellenmeli. Bizim bu denizi temizlememiz gerekiyordu. Dip temizliği yapılmadığı için ve hala kirletmeye devam ettiğimiz için müsilajın çıkması sürpriz değil. İstanbul, Marmara, boğazlar bu kadar fazla cazibe merkezi olmamalı. Gidişat çok kötü. Sanayinin nerdeyse tamamı Marmara Bölgesi'ne toplanmış bir durumda. Bu durum uzun yıllarda devam edecek ve gidişat daha da kötü olacaktır. Dipteki görüntülere baktığımız zaman hala müsilajın orada olduğu belli. Müsilajı yapan bakteriler çoğalmış bir durumda. Toprağın içinde gömülü, dağınık bir halde bulunmakta. Alt kısımda tabakalar meydana gelmesi en tehlikeli durumdur, orayı ''çöle'', yaşamsız bir alana dönüştürecektir. Birçok yer de zaten tamamen dönüştürmüştür. Körfezin sanayinin yoğun olduğu yerlerdir buralar''
"Daha önce yapılan çalışmalar üst taraftan toplanan bir geçiştirmeydi" diyen Kesici, müsilajın varlığını koruduğunu söyledi.
'Kötü senaryolar kapıda'
Kötü senaryoların kapıda olduğunu vurgulayan Kesici, balık popülasyonları giderek azaldığının altını çizdi. Denizdeki kirlilik nedeniyle su ürünlerinde de kirliliğin arttığını söyleyen Kesici, artan temizlik maliyetlerine de dikkat çekti.
'Her türlü atık engellenmeli'
"Eğer yeraltında altyapımız olsaydı, biz bu sorunlarla karşılaşmayacaktık. Yeraltı sistemleri kurabilirsiniz. İstanbul'da ister evsel ister tarımsal, her türlü atık engellenmeli" diyen Kesici şöyle devam etti:
''Maliyetten kaçılırsa bu durum çözülemez. Maliyetten kaçıyorlar. Kepçeyle çözülemez. Eğer 'Biz müsilaj sorununu çözdük' diyorlarsa sadece yüzeydekini topladılar. Ama Marmara Denizi'nin, Kuzey Ege'nin olduğu yerde müsilaj hep var zaten.
Belirli yerlerden alınan birkaç örnek orada bize bu mikroorganizmalarının sayısının ve yoğunluğunun ne olduğunu gösterecektir. Ortam koşullarının oluştuğu zamanlarda, güneş ışınlarının çıktığı dönemlerde, su sıcaklığı 14-15 derece olduğu zamanlarda bu mikroorganizmalar koloniler oluşturacaktır.
Gelecek nesillere çok kötü bir Marmara bırakıyoruz.''