Serpil Yılmaz
Türkiye Cumhuriyeti'nin Bütün Kadınlarına Verilmiş Bir Ödül
Uluslararası bir gelişmişlik göstergesinde ilaç için ilk sıralarda olalım! Nerede….
Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) na katılan 81 ülkeden 15 yaş grubunda 700 bin öğrenci arasında yapılan araştırmada, mükemmel Türkçe okuduğunu anlamada Türkiye’nin puanı 0, yazı ile de sıfır…
Çalışma, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) tarafından yürütülen 2018-2022 PISA sonuçları geçtiğimiz günlerde açıklanmıştı.
OECD ülkeleri içinde terörün finansmanı ve kara para gözlemcisi Mali Eylem Görev Gücü (FATF) tarafından 2021 yılında içerisinde Arnavutluk, Fas, Suriye, Yemen Pakistan ve Güney Sudan'ın da bulunduğu “gri listeye” alınan Türkiye, 2022 yılında da aynı ayıbı taşıdı.
1989 yılında ABD, Japonya, Almanya, Fransa, İngiltere, İtalya ve Kanada’dan oluşan G-7 ülkeleri tarafından kurulan FATF’ın gri listesine gelişmiş ekonomiler arasında giren ilk ülke oldu.
Gerçi bana göre “terörün finansmanı” nda liste başı ABD olmalı. Zira nerede bir terör varsa, orada Amerikan emperyalizminin desteğini görüyoruz.
Dün ekranıma kadınlara yeni yıl armağanı olarak yorumlanan bir ödül haberi düştü.
Bilimde, sanatta, hak ve özgürlükler alanında, ekonomik gelişmişlikte gelmedi bu ödül.
Hollanda Dışişleri Bakanlığı’nca her yıl dünya genelinde insan haklarını koruma, ilerletme ve farkındalık yaratma çalışmalarını desteklemek amacıyla verilen “İnsan Hakları Lalesi” ödülünün 2023 yılında sahibi Av.Hülya Gülbahar oldu.
Gülbahar finale kalan üç kadın arasından seçildi.
Ödüller 14 Aralık 2023 tarihinde Lahey Barış Sarayı'nda gerçekleşen törende, Hollanda Dışişleri Bakanı Hanke Bruins Slot tarafından açıklandı.
Gülbahar’ın “rakipleri” Brezilya’dan Claudelice dos Santos ve Orta Afrika ülkesi Kongo’dan Julienne Baseke’ydi.
Kadın savusunda lider kadınların onurlu mücadeleleri üzerinden üç ülkenin dramını konuşuyor dünya…
Dos Santos, Amazon Ormanları’nda ağaçları korurken 2011 yılında öldürülen kardeşinden aldığı bayrağı yükselten kadın-yaşam hakları savunucusu…
Dos Santos, İngiltere merkezli çevre örgütü Not1More’un Kaz Dağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği ev sahipliğinde bu yıl 4-8 Eylül tarihleri arasında düzenlediği “Uluslararası Orman Savunucuları Konferansı” katılımcılarından da biriydi.
Konferansta Antalya’nın Kızılcık Yaylası’ndaki çam ve sedir ormanlarını taş ocaklarına karşı korudukları için evlerinde silahlı saldırı sonucunda öldürülen Aysin ve Ali Ulvi Büyüknohutçu'nun kızları Emine Büyüknohutçu ile tanışmıştı.
Gülbahar’ın son listede geride bıraktığı bir diğer kadın hakları savunucusu Julienne Baseke, 85 milyon nüfuslu Kongo’da süren iç çatışmalarda yerinden edilen 7 milyon insanın dramını yaşıyor.
Göç en çok kadınları ve çocukları vuruyor. Ülkede artan cinsel saldırılarla mücadele ediyor.
Kongo’da 'Medyada Kadın Derneği'ni (AFEM) ve kadınlara yönelik yayın yapan “Mama Radyo” nun kuruluşunda yer alan Baseke, ülkesinde kadın gazetecilerin güçlenmesine yönelik bir platform oluşturuyor.
En ilkel cinsiyet karşıtlığı coğrafyasında Türkiye’nin anılıyor olması çok korkunç olmakla birlikte; Gülbahar’ın aldığı ödül, ülkede kadınların özgürlük ve eşitlik mücadelesinde aldığı mesafeyi göstermesi bakımından sevindirici olarak da değerlendirilebilir.
Türkiye’de kadın örgütlerinin mücadelesini ortaklaştıran ve bir çatı altında toplayan “Eşitlik İçin Kadın Platformu” (EŞİK) ve “Eşitlik İzleme Kadın Grubu” (EŞİTİZ) da dahil olmak üzere pek çok kadın sivil toplum örgütü kurucuları arasında yer alan Gülbahar, dünya çapında belirlenen insan hakları savunucuları arasından seçiliyor.
Gülbahar ödül töreninde yaptığı konuşmada “Bütün Türkiyeli kadınların o bitmeyen eşitlik mücadelesinin bir parçası olduğum için hepimize verilmiş, Türkiye Cumhuriyeti’nin bütün kadınlarına verilmiş bir ödül olarak değerlendiriyorum” diyor ve kadına yönelik şiddetin siyasal uzantılarına dikkat çekiyor:
“Türkiye’de kadınlara ayrı okul, kadınlara ayrı cami, kadınlara ayrı hastane, kadınlara ayrı otobüs gibi kadınlarla erkekleri ayırmak isteyen bir toplum yaratma mücadelesine karşı çıkıyoruz. Çünkü Türkiye’yi Afganistan yapmak isteyen çok ciddi bir topluluk olduğunu görüyoruz. Buna gender apartheid diyoruz. EŞİK'te Afganistan ve İran’lı kadınlarla dayanışıyoruz. Taliban, İŞİD ya da benzeri örgütlerin yaratmak istedikleri toplumun gender apartheid’ına hep beraber izin vermeyelim diyoruz.”
Ödül töreninde; Gülbahar'ın aktif olarak içinde bulunduğu son dönem yürütülen kampanyalar arasında, pandeminin başında düzenlenen ve kadınların mücadele stratejilerinin tartışıldığı EŞİTİZ Söyleşileri, çocuk cinsel istismarı faillerine af getirilmesini önlemek amacıyla kurulan TCK 103 Kadın Platformu ve Türkiye’nin imzasını çektiği İstanbul Sözleşmesi duruşmalarındaki savunuculuk faaliyetlerine kadar pek çok atıf yapılıyor.
Bruins Slot, Gülbahar’a ödülünü takdim ederken 1948 yılında imzalanan anlaşmaya atıf yapıyor:
“İnsan hakları; savaş, yoksulluk ve iklim değişikliği gibi zamanımızın önemli sorunlarına karşı mücadele etmek için elimizde bulunan en önemli kaynaklardan biridir. Ancak eylem olmadan, insan hakları sadece sözlerden ibaret, sadece İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nden birkaç cümledir.”
75 yıldır şu iki çift lafı belleyemeyen dünyaya da koca bir O. Yazı ile de sıfır!