Tunç Soyer: Çok karanlık bir dönem, yaraları deşmenin kime faydası var
CHP İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı Tunç Soyer, babası Nurettin Soyer'in askeri savcı olarak görev yaptığı 12 Eylül dönemine ilişkin, "Çok karanlık bir dönem, hiç kimsenin arkasında duramayacağı, hiç kimsenin sahip çıkamayacağı bir dönem. Tekrar bu yaraları açmanın, bu yaraları deşmenin kime ne faydası olabilir?" dedi.
CHP İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı Tunç Soyer, CHP milletvekilleri, İzmir İl Başkanı Deniz Yücel ve ilçe başkanlarıyla birlikte Anıtkabir’i ziyaret etti.
Soyer başkanlığındaki heyet, Aslanlı Yol’dan yürüyerek Atatürk’ün mozolesine geldi.
Soyer’in mozoleye çelenk bırakmasının ardından saygı duruşunda bulunuldu. Daha sonra Misakı Milli Kulesi’ne geçen Soyer, Anıtkabir Özel Defteri’ni imzalayarak deftere şunları yazdı:
“Cumhuriyet Halk Partisi İzmir İl Başkanı, İzmir milletvekilleri ve belediye başkanları olarak, ışığının en çok aydınlattığı kentlerden biri olan İzmir’de seni ve düşünceni, devrimlerini daha iyi anlatmak ve yaymak için canla başla çalışmaya devam edeceğiz. Açtığın muasır medeniyetler yolunun en kararlı takipçileri olmayı sürdüreceğiz.”
Soyer ve beraberindeki heyet, daha sonra saygı duruşunda bulunduğu İsmet İnönü’nün mezarına karanfiller bıraktı.
“ÇOK KARANLIK BİR DÖNEM”
Ziyaret sonrasında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Soyer, kampanyayı Mustafa Kemal Atatürk ile başlatmanın çok heyecan verici ve kendileri için bir gurur meselesi olduğunu belirtti.
Seçim sürecinde izleyecekleri stratejilere işaret eden Soyer, İzmir’de başka bir siyasetin mümkün olduğunu, bunu bütün Türkiye’ye göstermeye başladığını söyledi.
Soyer, bir gazetecinin “İzmir’de İYİ Parti ile ittifak yapıldı ama İl Başkanlığı’ndan size yönelik tepkiler var. Yine MHP ve AK Parti kanadından babanız Sayın Nurettin Soyer ile ilgili eleştiriler var. Bunlara bir yanıtınızın olur mu?” sorusu üzerine şunları söyledi:
“Bu, hakikaten 40 yıl öncesinde kalmış aslında. Artık tarihçilerin muhasebesini yapması gereken bir konu. Bunu bugünün Türkiye’sinde bir siyasi enstrüman olarak, bugünün siyasi tartışmalarına bir malzeme olarak kullanmak kimseye yakışmıyor diye düşünüyorum. Dahası çok karanlık bir dönem, hiç kimsenin arkasında duramayacağı, hiç kimsenin sahip çıkamayacağı bir dönem. Çok acılar yaşandı, kardeş kanı döküldü. Şimdi tekrar bu yaraları açmanın, bu yaraları deşmenin kime ne faydası olabilir? Ülkücüler, solcular, birbirlerini kestiler, birbirlerini vurdular, öldürdüler. Şimdi bunları hatırlayalım mı? Buradan tekrar ‘ülkücüler kim, solcular kim’ tartışmasını mı başlatalım. Ben çok yanlış buluyorum. Hiç kimseye de yakıştıramıyorum. Bugün dünyanın, Türkiye’nin, kentlerimizin önünde bambaşka konular var, bambaşka bir gelecek var. Biz artık şu faslı bir tarafa bırakıp bu paçadan çekiştirmeci siyaset anlayışından vazgeçip
gerçekten performans üzerinden, başarı üzerinden, vizyon üzerinden siyaset yapmanın yolunu açalım.”