Pandemide çocuk istismarı 3 kat arttı

Pandemide çocuk istismarı 3 kat arttı
Çocuk İstismarı ile Mücadele Derneği Başkanı Saadet Özkan, Türkiye’nin çocuk istismarı konusunda sınıfta kaldığını ve salgın nedeniyle evde kalan çocukların pedofililerin hedefi haline geldiğini söyledi.

Salgın nedeniyle evde kalan çocukların pedofililerin hedefi haline geldiği aktaran Çocuk İstismarı ile Mücadele Derneği (UCİM) Başkanı Saadet Özkan, “Avrupa Polis Teşkilatı’na göre pandemide suç örgütlerini altın çağını yaşıyor. Pandemi döneminde çevrimiçi çocuk istismarı üç katına çıktı. Uzaktan eğitim nedeniyle saatlerce internet başında kalan çocuklar özellikle oyunlar aracılığıyla pedofililerin hedefi haline geldi. Evde kalan tacizciler de çocuklara daha kolay ulaşma fırsatı buluyor. Salgın başından beri istismar bildirimleri düştü. Çünkü çocuklar onları görebildiğimiz alanlardan uzaklaştılar. Tek odalı evlerinde yaşadıkları durumu anlatamayan çocuklar var. O yüzden herkes sorumluluğunu yerine getirsin ve bir an önce bu dönemden kurtulalım” ifadelerini kullandı.

"İstismarın birçok türü var" 

Cumhuriyet'ten Seda Tufan'ın haberine göre; Özkan, istismarın sadece cinsel değil birçok türü olduğunu anlatarak, “İstismar, iyi niyetin kötüye kullanılması anlamına gelen bir sözcük. Çocuğa olan istismarın belli başlı biçimlerine bakmak gerekiyor. Fiziksel istismar, yani bir çocuğun rızası olmadan bulunduğu ortamda ona fiziksel şiddet uygulamak. Cinsel istismar var. Bir çocuğu hem fiziksel hem de psikolojik baskıya maruz bırakmak. Psikolojik istismar, çocuğu yapmak istemediği bir şeyi yapmaya razı etmek için duygusal durumundan yararlanarak ona psikolojik baskı yapmak. Bu istismar durumlarının dışında bir de çocuğun ihmali var. Çocuğa duş aldırmamak, onun ihtiyaçlarını gidermemek onun bir birey olduğunu görmezden gelmek gibi tüm bunlar ihmale giriyor ve bizim bunların hepsiyle mücadele etmemiz gerekiyor” dedi.

Kültürümüzdeki ‘rezil olmak’

Çocuk istismarının ortadan kaldırılabilmesi için hukukun üstünlüğü ilkesinin benimsenmesi gerektiğini söyleyen Özkan, “Öncelikle kültürümüzdeki ‘rezil olmak’, ‘çocuğun ileride evlenmesine engel olur’ gibi ürkütücü olan bu durumları ortadan kaldırmamız gerekiyor. Takip ve çocuk koruma sistemini oluşturmamız gerekiyor. Bu durumu ortadan kaldırabilmek için hep birlikte ‘net’ sınırlardan bahsetmemiz gerekiyor” diye konuştu.

“Yüzde 80'i çocukların tanıdığı" 

İstismara uğrayan çocukların rastgele seçilmediğini belirten Özkan, “Özellikle korunmasız olan çocukların tercih edildiğini görmeliyiz. Tuttuğumuz istatistiklere göre istismarcıların yüzde 80’lik bir kısmı çocukların tanıdıkları. Her meslek dalında cinsel istismarcının karşımıza çıkabileceğini unutmamalıyız. Cinsel istismarcılar eylemlerine ulaşabilmek için insanların güvendiği meslekleri, öğretmenlik, din görevlisi, antrenörlük gibi çocukların bulunduğu alanları tercih ederler. Bu alanlarda ruh sağlığı uzmanlarının istihdamını sağlamalıyız. Her okula bir okul avukatı istihdam edilirse, istismar olayları okulda yaşandığında okul müdürleri ‘benim okulum’ diyip olayı kapatamaz” ifadelerini kullandı.

Çocuğunuzda bu davranışları gözlemliyorsanız, dikkat!

Özkan, çocukların yanında ebeveynlerin ve toplumun da eğitilmesi gerektiğini söyleyerek, “Cinsel istismarın çocuk üzerindeki etkilerini anlamak çok önemlidir. Çocukta eğer düşmanlık ve uygunsuz davranışlar varsa, içine kapandıysa, okul başarısında düşme varsa, sebepsiz ağlıyorsa, depresyona girdiyse, kızgınsa, öfkeliyse, ilerleyen yaşlarda madde bağımlılığı, alkol, asosyal yaşantı gibi bu durumlarla karşılaşıyorsak çocuğumuz cinsel istismara uğruyor olabilir. Gözlerimizi açalım ve toplum olarak bunu fark edelim” dedi.

“Çocuk unutmaz" 

Özkan, çocuğa inanmanın ilk adım olduğunu kaydederek, “Bir çocuğun omzuna dahi kötü niyetli dokunduğunuzda bu çocuk bunu ömür boyu unutmaz. Çocuk istismarının çok geniş etkileri vardır. Toplum tarafından gerektiği gibi önemsenmez ancak önemsemek zorundayız. Gizledikçe ve kapattıkça failler bütün etraflarındaki çocuklara kötülük yapmaya başlayacaklar. Herkes bu konudan mesul. Kızıp aşırı tepkiler vermek yerine sakin bir şekilde çocuğun başına ne geldiğini dinleyelim. Çocuğa en şefkatli olmamız gereken o andır” ifadelerini kullandı.

"Sakın bu kelimeyi kullanmayın"

Çocuklara cinsel eğitim vermenin önemini aktaran Özkan, “Sakın 'nasıl yani' kelimesini kullanmayın ve doğru zamanda uygun şekilde cinsel eğitim verin. Eğer veremiyorsanız bir uzmandan destek alarak almasını sağlayın. Bu eğitim çok önemli bir koruyucu bir adımdır. Çocuğa yaşının gerektiği kadar cinsel eğitim vermek zorunludur ve yanlış dokunan biri olduğunda onlar bunu anlar” dedi.

Saadet Özkan UCİM olarak istismar ile mücadelede ellerinden geleni yapmaya hazır olduklarını belirterek şunları söyledi: "Devletimiz çocuklarla ilgili kurumlarında çalışan tüm personele cinsel istismar hakkında eğitim vermeli ve bir kitapçık oluşmalı. Biz de STK olarak elimizden geleni yapmaya hazırız. Çünkü bu tarz eğitimler bizi değiştirecek ve güçlerdirecek. Hep birlikte dünyaya bu işi en aza indirebilecek ülke olduğumuzu gösterelim. Umudumuzu ve mücadelemizi bilinçlendirelim.

Fotoğraf: csgorselarsiv.org