Onur Yaser Can'ı ölüme götüren süreç için ret kararı! İşkence ve intihara sürükleme iddiaları yok sayıldı

Onur Yaser Can'ı ölüme götüren süreç için ret kararı! İşkence ve intihara sürükleme iddiaları yok sayıldı
Gözaltındaki işkence ve baskı sonucu intihara sürüklenen Onur Yaser Can davasında mahkeme, Yargıtay kararına uydu. Sanık polisler hakkında "belge yok etmekten" suç duyurusunda bulunulmasına hükmedilirken, ailenin "işkence ve intihara sürükleme" suçlamaları yönünden talebi reddedildi. Davanın yalnızca "evrakta sahtecilik" sınırında kalması tepki çekti.

İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşma, 15 yıldır adalet arayan Can ailesi için kritik bir dönemeçti. 2 Haziran 2010 tarihinde Narkotik Şube Müdürlüğü'nde gözaltına alınan ve burada yaşadığı ağır travma sonrası yaşamına son veren Onur Yaser Can'ın davasında, Yargıtay'ın bozma kararının ardından ilk oturum gerçekleştirildi. Mahkeme, dosyayı şekil yönünden inceleyerek sanık polislerin evrak üzerindeki tahrifatlarını yargı konusu yapmaya devam ederken, ölümün asıl nedeni olarak gösterilen kötü muamele iddialarını bir kez daha dosya dışında bıraktı.

onur-yaser-can-iskenceye-14-yil.jpg

MAHKEMEDEN "EVRAK" KARARI, "İŞKENCE"YE RET

Duruşmada savcılık makamı, Yargıtay'ın bozma kararına uyulması yönünde mütalaa verdi. Kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanık polisler hakkında "Resmi belgeyi bozmak, yok etmek ve gizlemek" fiilleri nedeniyle Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunulmasına hükmetti. Bu karar, polislerin evrakları yok ettiğine dair yargılamanın önünü açsa da ailenin esas talebi karşılanmadı. Heyet, avukatların ve Ezgi Sevgi Can'ın, sanıkların "işkence" ve "intihara sürükleme" suçlarından da yargılanması için suç duyurusunda bulunulması talebini reddetti.

EZGİ SEVGİ CAN: BU BASİT BİR HATA DEĞİL ÖRGÜTLÜ SUÇ

Duruşmada söz alan Onur Yaser Can'ın kardeşi Ezgi Sevgi Can, davanın basit bir "tarih-saat hatası" veya "evrak düzenleme" davasına indirgenmesine sert tepki gösterdi. Can, mahkeme heyetine hitaben yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullandı:

"Bu davanın konusu, sanıkların iddia ettiği ve mahkemenizi yıllarca kandırmaya çalıştığı gibi basit bir düzeltme hatası değildir. Olay tarihinde henüz 28 yaşında olan abim Onur Yaser'i intihara sürükleyerek ölümüne sebep olan, 11 adet resmi evrakın içeriğini bozmaya yönelik yoğun kast içeren bir sahtecilik suçudur. Bu, örgütlü bir şekilde işlenen işkence ve onur kırıcı muamele suçlarının devamı niteliğindedir. Annem ve babam hayatta oldukları sürece, insanüstü bir çabayla oğullarına yaşatılan bu suç zincirini tek tek ortaya çıkardılar."

dc073400-03a9-11ee-87ec-8dc159f9.jpg

"DELİLLER EMNİYET TARAFINDAN KARARTILDI"

Ezgi Sevgi Can, emniyetten gelen dijital veriler ve bilirkişi raporlarına dayanarak delillerin bilinçli olarak yok edildiğini vurguladı. Can, "Yeniden yapılan iki ayrı bilirkişi raporuna göre, emniyetin yıllarca oyaladıktan sonra gönderdiği kayıtlarda, Onur Yaser Can'ın adının geçtiği belgelerin büyük kısmına ulaşılamadığı ortaya çıkmıştır. İmaj kayıtlarını teslim alan tutanaklarda yine bu sanıkların imzası var. Deliller bizzat sanıklar tarafından karartılmıştır" diyerek mahkemenin sadece sahteciliğe odaklanmasını eleştirdi.

15 YILLIK HUKUK MÜCADELESİ VE CEZASIZLIK ZIRHI

Onur Yaser Can'ın ölümünden sorumlu tutulan narkotik polislerinin yargılandığı süreç, Türkiye'de "cezasızlık" politikasının sembol davalarından biri haline geldi. İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi, 2019 yılında polisler Salih Bahar ve Soner Gündoğdu'yu "resmi belgede sahtecilik" ve "resmi belgeyi bozmak" suçlarından toplam 6 yıl 5 ay 15'er gün hapse mahkum etmişti.

Yargıtay 11. Ceza Dairesi, 6 yıllık incelemenin ardından "sahtecilik" cezasını onamış, ancak "belgeyi bozmak ve yok etmek" suçundan verilen cezayı usul yönünden bozmuştu. Bugünkü kararla birlikte, polisler hakkında belge yok etmek suçundan yeni bir soruşturma süreci başlayacak olsa da, Onur Yaser Can'ı intihara götüren "işkence" iddiaları bir kez daha yargı duvarına çarpmış oldu.

Kaynak:Halk TV Haber Merkezi