Murat Yetkin: Bahçeli, Erdoğan’ı prangalamış bulunuyor
Gazeteci Murat Yetkin, siyasetteki son gelişmeler ışığında Cumhur İttifakı ile Millet İttifakı arasındaki farkları ele alırken, birinin stratejik diğerinin ise taktik ittifak olduğuna dikkat çekti.
Yetkin’in “Son günlerde bir Cumhur İttifakı – Millet İttifakı tartışması aldı yürüdü ki bu da siyasetin geleceği bakımından önemli. O nedenle kolaycı yaklaşımlardan uzak durup dikkatlice tahlil etmekte yarar var” dediği ‘Cumhur İttifakı stratejik, Millet İttifakı taktik önemde’ başlıklı yazısından bir bölüm şöyle:
Burada iki soruya yanıt aramak resmi daha iyi görmemize yardımcı olabilir:
1-Cumhur İttifakı mı, Millet İttifakı mı dağılmaya daha yakın?
2-Cumhur İttifakının mı, yoksa Millet İttifakının mı dağılması siyaseten daha kalıcı sonuçlara yol açar?
Yanıtlarını birlikte verelim.
Millet İttifakının, Saadet Partisi ve Demokrat Parti gibi destek unsurlarıyla birlikte dağılması hem daha kolay, hem daha önemsiz. Kılıçdaroğlu bu rahatlıkla Davutoğlu ve Babacan’a da zamanında Akşener’e yaptığı öneriyi yapabiliyor. Millet İttifakına yarın başka partiler de katılabilir, masada herkese yer var görünüyor. Millet İttifakı velev ki çatırdasa ve hatta dağılsa dahi bunun Türkiye’deki ekonomi ve siyasetin gidişi üzerinde kalıcı bir etkisi olacak gibi durmuyor; en azından şu anda.
Millet İttifakı taktik amaçlarla kurulmuş bir oluşum. Erdoğan’ın Bahçeli ile ittifak kurması üzerine Kılıçdaroğlu da Akşener’e teklif götürdü, o da kabul etti ve bu her ikisinin de işine yaradı bugüne dek. Ortak bir ideolojik zemini de Erdoğan’ın iktidardan uzaklaştırılması, olmuyorsa Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde değişikliğe zorlanması amacıyla kurulmuş bir güç birliği. O kadar.
Oysa Cumhur ittifakı öyle değil.
Cumhur İttifakı belki kuruluş aşamasında değil, ama geldiği aşamada stratejik bir ittifak. Turgut Özal’ın zamanında Türk siyasetine dahil ettiği “Türk-İslam sentezi” ifadesinin Erdoğan tarafından -kendisi hiç söylememiş olsa da bir tür “İslam-Türk sentezi” ifadesinde vücut bulmuş hali. Ortak ideolojik zemini var. Bu zemin belki en somut şekilde Alparslan Türkeş’in MHP’nin temel taşlarından biri olarak ortaya koyduğu “Milli devlet, güçlü iktidar” sloganında ifadesini buluyor.
Çatlaması zor ama bir çatladı mı da…
Öte yandan Bahçeli, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçişte, 2017 halk oylamasında verdiği stratejik destekle Erdoğan’ı yüzde 50+1 formülü ile kendisine adeta ayağından prangalamış bulunuyor. Bunu da 2018 seçimlerinde kanıtladı, Erdoğan’a kendi desteği olmaksızın seçilemeyeceğini gösterdi. Bahçeli artık kendisini Erdoğan iktidarından ayrı düşünmüyor. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu istifa ediyor, AK parti yetkililerinden önce Bahçeli “Olmaz öyle şey” çıkı yapıyor. CHP’liler Berat Albayrak’ın ekonomi politikasına vuruyor, AK Partililerden, hatta Cumhurbaşkanı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’dan önce Bahçeli savunuyor. Bu stratejik ilişkidir.
Stratejik İlişkiler, güçlü ve uzun vadeli çıkar birliklerini gerektirir. Bakın, aradaki derin sorunlara, S-400/F-35 meselesinden Suriye’de PKK’ya yardım ve Fethullah Gülen sorunlarına rağmen, ABD ile Türkiye arasındaki krizler kopmaya yol açmıyor. Çünkü ilişki stratejik, ortak çıkarlar uzun vadeli.
Erdoğan ve Bahçeli’nin ortak çıkarları iktidardan düşmemek. Erdoğan da Bahçeli de bunun Türkiye’yi sadece siyasi ve ekonomik bakımdan değil, artık zihinsel olarak da değiştirme projesi olduğunu saklamıyorlar. Evdeki hesabın çarşıya uyup uymayacağı bilinmez, muhtemelen uymaz, ama niyet bu. Bu ittifak gerçekten dağılırsa, kalıcı siyasi ve ekonomik sonuçları olacaktır.
Dolayısıyla Cumhur ve Millet ittifaklarını birbiriyle kıyaslamak, elma ile armutu kıyaslamak gibidir; biri stratejik, diğer taktiktir.
Stratejik ittifaklar zor çatlar, ama çatladı mıydı da, bir daha eskisi gibi olmaz.