İbrahim Özkan: Memleketi Emanet Edebileceğiniz İnsanlara Bu Büyükşehirleri Yönetemez Demek Samimiyetsizliktir
Yerel seçimlerde CHP ile iş birliğini savunan İYİ Parti İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Meclisi Grup Başkanvekili İbrahim Özkan, bugüne kadar bir "arka kapı" diplomasisi yürüttüğünü belirterek
"Teşkilatlarımızın motivasyonu ve yükselmesi için elimden geleni yaptım. Ama ortaya çıkan sonuç artık bir çıkmaz sokak. Yapacağımız çok fazla bir şeyin kalmadığını düşünüyorum" dedi. Partide ciddi bir dip dalgası bulunduğunu, insanların mutsuz olduğunu ve yeni istifaların gündeme gelebileceğini söyleyen Özkan, kendisiyle birlikte kesin ihraç talebiyle disipline sevk edilen arkadaşlarıyla pazartesi günü bir araya gelerek son bir değerlendirme yapacaklarını bildirdi.
İBB İYİ Parti Grup Başkanvekili İbrahim Özkan, İBB'nin Saraçhane'deki binasında partisine ait grup odasında basın toplantısı düzenledi. CHP ile iş birliği yönündeki çabaları ve kendisiyle birlikte İYİ Parti'nin 7 İBB Meclis üyesinin kesin ihraç talebiyle disiplin kuruluna sevk edilmesi sürecini anlattı.
İYİ Parti Genel başkanı Meral Akşener'in talebi üzserine istifa ettiği İBB Meclisi Grup Başkanvekilliği görevine arkadaşlarının desteğiyle yeniden seçilmesi süreciyle İBB başkanız Ekrem İmamoğlu'nun hiçbir ilgisi olmadığını da vurguladığı basın toplantısında, İY Parti'nin kurulması sürecindeki zorluklara değindi. Özkan, daha sonra şunları ifade etti:
"SAYIN AKŞENER, 2 GÜN SONRA TAM TERSİ BİR AÇIKLAMA YAPTI"
"Şimdi önümüzde 2024 yılı 31 Mart'ta yapılacak olan yerel seçimler var. Bu seçimlerde iş birliği yönünde bir tavır ortaya ben koydum. Sayın genel başkanımız da aslında 26 Ağustos 2023 tarihinde Afyon Kocatepe’de yapmış olduğu açıklamada yerel seçimlerin dinamiklerinin farklı olduğunu ve yerel dinamiklerle, yerel seçimde iş birliği yapılabileceği yönünde bir mesaj verdi biliyorsunuz. İki gün sonra Fatih Altaylı'nın programında tamamen 26 Ağustos'taki açıklamasından tamamen ters bir açıklama ve hür ve bağımsız olarak seçimlere girilmesi yönünde bir tavır ortaya koydu. Bir sonraki süreçte Genel İdare Kurulu'nda (GİK) seçimlere İYİ Parti olarak tek başımıza gidilmesi yönünde bir tavır ortaya konuldu. Bunu hepiniz biliyorsunuz. Ve ben o dönemden beri iş birliğinin yapılması yönünde gayretler içerisinde oldum."
"TÜRKİYE'NİN DÖRT BİR TARAFINDAN BENİ ARAYARAK İŞ BİRLİĞİ YÖNÜNDE GÖRÜŞ BİLDİRDİLER"
Bu gelişmenin ardından Türkiye'nin dört bir yanından kendisiyle iletişime geçen partililerin beklentisinin CHP ile iş birliği yönünde olduğunu görerek İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ile temas kurarak "İYİ Parti'nin de menfaatlerini koruyarak bir şeyler yapılması gerektiğini" iletittiğini aktardı. Bu arada, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in İYİ parti Genel Başkanı Meral Akşener'i ziyaret ederek GİK kararının tekrar değerlendirilip değerlendirilemeyeceğini sorduğunu hatırlatan Özkan, "Bu görüşmenin ardından aslında bizim tarafın bir teklif beklediği konusunda kanaate varmamak için bir sebep yoktu" dedi.
"ARKA KAPI DİPLOMASİSİ YAPARAK İMAMOĞLU’NA GİTTİM"
Özkan, bunun üzterine bir "arka kapı diplomasisi" yaparak tekrar İmamoğlu'na gittiğini ve daha somut öneriler getirmelerini önerdiğini söyledi. İmamoğlu'nun ise ortada İYİ Parti GİK kararı varken bunun nezaketsizlik olacağını aktardığını ifade eden Özkan, ardından yeniden yapılan GİK toplantısında iş birliğini savunanların sayısının 10 kişi daha arttığını hatırlattı. Bu artışı da dikkate alarak, teşkilatların motivasyonu açısından bu diplomasinin devam ettirilmesi gerektiğini düşündüğünü dile getiren Özkan, tüm bu görüşmeleri konusunda da partisinin İstanbul il başkanını bilgilendirdiğini anlattı.
İSTANBUL'DA 3 KAZANICALACAK BELEDİYE, 14 BELEDİYE BAŞKAN YARDIMCILIĞI TALEBİ
İbrahim Özkan, tekrar bir araya geldiklerinde İmamoğlu'nun beklentilerinin ne olduğu yönündeki soru üzerine "Bakın Sayın Başkanım 2019 yılında bizim İYİ Partimize 4 belediye verdiniz. Bu durum çok ciddi rahatsızlık yarattı. Nerelerdi bunlar? Arnavutköy, Esenler, Bağcılar ve Kağıthane gibi ilçeler. Bu ilçeler AK Parti'nin yoğun oy aldığı ilçeler. Hatta esprili bir şekilde şunu söyledim. 'Bizim aday çıkardığımız yerlerde Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ı İYİ Parti'nin adayı çıkarsak yine kazanamazdık' dedim. Böyle bir paylaşıma benim de gönlüm razı olmaz, partimin de gönlü razı olmaz diye de söyledim" dedi. Özkan, bu görüşmede İYİ Parti'ye üç kazanılacak belediye ve CHP'li 14 belediyede belediye başkan yardımcılığı ve 25 İBB Meclisi üyeliği önerdiğini anlattı. Özkan, İmamoğlu'nun da bu talepleri makul karşıladığını ve konuyu genel başkan ve yetkili organlarla görüşeceğini söylediğini de aktardı.
"'BEŞİKTAŞ’I DAHİ VERSELER BU KONU BİZİM İÇİN BİTTİ' LAFINDAN SONRA SÜRECİN TAMAMEN KAPANDIĞINI GÖRDÜM"
İYİ Parti Grup Başkanvekili Özkan, İmamoğlu ile yaptıoğı görüşmeyi partisinin il başkanına aktardığını ancak onun GİK kararına işaret ederek, bunun dışına çıkamacacaklarını söylediğini ardından da kendisinin o bilinen “Teşkilatlara rağmen siyaset yapılmaz” twitini attığını anlattı. Bu sosyal medya paylaşımının ardından da istifasının istendiğini hatırlatan Özkan, "Tabanda ciddi bir dip dalga var. İstifalar her gün artıyor. İnsanlar mutsuz ve süreci sonuna kadar zorlamamız gerektiğini söylüyorlar. Akabinde ne oldu değerli arkadaşlar? Geçtiğimiz salı günü sabah yine teşkilat başkanımızla bir konuşma daha yaptık. Baktım ki burada tavır çok net. Öyle bir duruma geldik ki Sayın teşkilat başkanımız 'Beşiktaş'ı dahi verseler bu konu biz bizim için bitmiştir' lafından sonra aslında sürecin tamamen kapandığını gördüm ve çok üzüldüm" diye konuştu.
"İL BAŞKANIM BANA ‘SAYIN GENEL BAŞKANIMIZIN GRUP BAŞKAN VEKİLLİĞİ GÖREVİNİ BIRAKMAMI SÖYLEDİ’ DEDİ"
İbrahim Özkan, aynı gün İstanbul'da bulunan İBB'li 52 meclis üyesi ile kahvaltılı bir toplantı yaptığını belirten Özkan, gelişmeleri şu sözlerle anlattı:
"O kahvaltı programında müzakere ettik arkadaşlarımızla. Ekseri kanaat yine işbirliği yapılması yönünde oldu. O kahvaltı programında en son ben konuştum. Çok net bir şekilde, teşkilatların motivasyonunu çıkaracak, yükseltecek ve kazanmak için ortaya konulan, size de anlattığı bu teklifi anlattım ben. Arkadaşlarımız çok beğendi, partimiz adına bir kazanım olduğunu söylediler ve takdirle karşıladılar. O program çıkışında tabii bir telefon trafiği oldu. İl Başkanımız dışarı çıktı, geldi vesaire. Program çıkışında başkanım iki dakika bir konuşalım denildi bana. Ondan sonra Sayın Genel Başkanımızın, grup başkanvekilliği görevini bırakmam konusunda bir telkini olduğu bana söylendi. Ben de gereğini yaparım tabii ki dedim. Sayın Genel Başkanımızın takdiridir. Ne yaptık? Biz de Twitter'dan artık hür ve müstakil bir şekilde düz bir meclis üyesi olarak artık bundan sonra çalışmalarıma devam edeceğimizi söyledim. Ondan sonra o gün akşam yerel yönetimler başkanımızla, büyükşehir meclis üyelerimiz arasında bir toplantı yapıldı. Tüzüğümüzün 56'ncı maddesi çok açık. Meclis üyeleri, milletvekilleri kendi aralarında başkan vekilini seçer.
"'BU GENEL MERKEZE KARŞI BİR BAŞKALDIRI, BİR İSYAN OLARAK ALGILANIR, BİZİ İHRAÇ EDERLER' DEDİM"
Yine burada toplandık arkadaşlarımızla. Ben de arkadaşlarıma dedim ki '2 gün daha İBB Meclisi var. Bu meclis sürecinde sizler bir grup başkanvekili seçmelisiniz. Partimizin muhakkak bir başkanvekili olmalı. Aday olacak olan arkadaşlar varsa, bu seçimi hemen yapın bugün bitirin ve meclis birazdan başlayacak, meclise geçelim' dedim. Orada soruldu kimse aday olmak istemedi. Ondan sonra Maltepe ve İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi üyemiz Uğur Erkaya Bey 'Başkanım dedi aslında biz aramızda konuştuk size yapılan bu haksızlık aslında. Siz bizim de anlatmak istediğimiz meramımızı anlattınız dediler. Dolayısıyla siz bizi yalnız bırakmak istemiyoruz, sizi aday olarak çıkarıyoruz tekrar dedi. Ben de arkadaşlara dedim ki bakın yani bu konu Türk siyasi tarihinde olan bir konu değil. Teşekkür ederim bu teklifiniz için 'Ama bu genel merkeze karşı bir başkaldırı, bir isyan olarak algılanacak. Eğer böyle bir karar alırsanız bu bir gündem olacak ve bu konunun bir sonucu olacaktır. Bizi partiden ihraç ederler arkadaşlar' dedim. O yüzden herkes alsın eline bir beyaz kağıt ve istifalarını hazırlasın diye de söyledim.
"İBB MECLİSİ ÜYELERİMİZİN YÜZDE 80'İ İSTİFA AŞAMASINDA"
Arkadaşlarım hiç tereddüt etmeden A4 beyaz kağıdı alarak istifalarını bana verdiler. Fakat ben istifaları yürürlüğe koymadım. Hala direnebiliriz, hala partimizin menfaatleri için mücadele edebiliriz hususunu yoğun bir şekilde arkadaşlarıma anlattım. Fakat gelinen nokta öyle bir nokta ki tamamen sürecin tıkandığını görüyoruz. Çünkü her gün birileri istifa ediyor. İşte dün Diyarbakır istifa etti. Bir hafta önce Amasya teşkilatları komple istifa etti. Meclis üyeleri teker teker istifa ediyor. Yani şu an İBB Meclisi üyelerimizin haricinde yüzde 80'i istifa aşamasında değerli arkadaşlar."
"İSTANBUL VE ANKARA'DA ADAY ÇIKARMAMIZ CUMHUR İTTİFAKI'NA YARAYACAK"
Özkan, istifayı düşünen arkadaşlarına "Bu kadar emeği olan kendi ilçelerine, mahallelerine bu kadar hakim olan yerel yönetim tecrübesi bu kadar fazla olan insanların kaybedilmesi partimiz için hiç iyi olmaz" diye telkinlerde bulunduğunu söyledi. Buna rağmen istifanın tek taraflı bir irade beyanı olduğunu hatırlatan Özkan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Durum hiç iyiye gitmiyor. Önümüzdeki haftadan itibaren yoğun bir şekilde iş birliği yapılması yönünde bir karar da ortaya çıkacak. Şu konuyu hiçbir zaman unutmayın. Bizim partimiz 14 Mayıs seçimlerinden önce HDP ile işbirliği ile suçlandı. Ben bunu söylüyorum arkadaşlarıma. Şimdi İstanbul'da ve Ankara'da aday çıkarmamız halinde bu kimin işine yarayacak? Bu Cumhur İttifakı'nın işine yarayacak. Dedim 'Bakın sahada şimdi de AK Parti'yle iş birliğiyle suçlanacaksınız'. İstanbul ve Ankara 25 yılın üzerine kazanılabilme motivasyonudur. Biz bu süreç içerisinde olmak istemiyoruz. Biz partimizin kuruluş ayarlarına dönmesi için mücadele edeceğimizi defalarca söyledim. Ortaya çıkan durum bu. Yani ben partinin bir yetkilisi olmamakla beraber, bakın şimdi muhakkak açıklama yapacaktıktır partimizin yetkilileri. İbrahim Özkan'ı böyle bir yetkisi yoktur. Evet böyle bir yetkim yok ama sıkışan bu durumlarda bir arka kapı diplomasisi yürütülür. Bu diplomasiyi de ben yürütmek üzere bir vazife aldım bir sorumluluk aldım. Hatta kriz olduğu zaman birçok kez sıkıştığı zaman Sayın Genel Başkanım bile bana o konuda övgüyle söz etmiştir. Yani bu konuda çok iyisin, bu arka kapı diploması konusunda çok başarılısın diye defalarca kendisi de bana söylemişti. Benim yaptığım bu. Teşkilatlarımızın motivasyonu ve yükselmesi için elimden geleni yaptım. Ama ortaya çıkan sonuç artık bir çıkmaz sokak. Yapacağımız çok fazla bir şey kalmadığını düşünüyorum."
“PAZARTESİ GÜNÜ SON BİR DURUM DEĞERLENDİRMESİ YAPACAĞIZ"
İbrahim Özkan açıklamasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Özkan, partiden istifayı düşünüp düşünmediği yönündeki soru üzerine "Aslında arkadaşlarımızın bir kısmı mücadele etmememiz gerektiğini artık sürecin tamamlandığını söylüyor. 'Hla mücadele etmemiz gerektiğini söyleyenler' de0 var. Şöyle ki arkadaşlarımız içerisinde 'Bizi tedbirli olarak disiplin kuruluna verdiklerini söylüyorlar ama bize tebliğ edilmiş bir durum yok. Yani bizi ihraç etmek için bize bildirilmiş bir yazılı gerekçe yok. Onu bir görelim' diyen arkadaşlarımız var. 'Görmeden istifa edelim' diyen arkadaşlarımız var. Pazartesi günü arkadaşlarımızla tekrar bir araya geleceğiz. Son bir durum değerlendirmesi yapacağız. Ona göre bir karar vereceğiz" dedi.
“SAYIN İMAMOĞLU’NUN SÜRECE BİR DAHİLİ YOK”
Özkan, bir başka soru üzerine Ekrem İmamoğlu'nun İYİ Parti'deki sürece bir dahlinin olmadığını söyledi. Özkan, şöyle konuştu:
"İl Başkanının bilgisi dahilinde ben Sayın İmamoğluyla süreci yürüttüm. Sayın İmamoğlu da il başkanıyla, gelip parti yetkilileriyle 'Bu teklifi verirseniz bizim partimiz tarafından kabul edilebilirliği daha yüksektir' dedi. Sayın İmamoğlu buna çok yoğun bir şekilde çalıştı. En son pazar günü de görüştüm yine Sayın İmamoğlu ve ekibiyle ve İl Başkanıma sürekli bilgi verdim. O her defasında 'Uğraşma artık yeter' demesine rağmen ben yine kendisine bilgi verdim. Sonunda benim sonuçta benim başkanımdır. Bu bilgiyi sürekli verdim. Bu teklif somutlaşma aşamasındayken işte ben görevden alınmam, Sayın Kavuncu'nun 'Beşiktaş'ı bile verseler artık bizim için yok hükmündedir. Bu saatten sonra benim için bu süreç eğer kabul edilebilirse istifa edebilirim' konusunu söylemesi. Artık sürecin tamamlandığını gösteriyor. Yani burada ortaya çıkan sonuca göre durum bu. Bu konuda Sayın İmamoğlu çok haksız yere suçlanıyor. Bakın Sayın İmamoğlu'nun konudan özellikle sosyal medyada ne bileyim basında, televizyon yorumcuları tarafından bu işi Sayın İmamoğlu tarafından organize edildiği söyleniyor. Böyle kesinlikle bir şey yok yani. Bütün samimiyetimle söyleyeyim bütün arkadaşlarım da konuya şahittir. Sayın İmamoğlu bu karardan sonra beni arıyor. Genel başkanları Sayın Özgür Özel beyefendiyle toplantı halindeyken dışarı çıkıyor, 'Çok geçmiş olsun' diyor. Niye böyle oldu anlamaya çalıştı meseleyi. Sayın İmamoğlu, sürecin işleyişinde, yani benim görevimden alınmam konusunda üzüntülerini bildirdi. Ben de teşekkür ederek kapattım telefonu. Yani Sayın İmamoğlu’nun sürece bir dahili yok. Hatta bizim burada yeniden tüzüğün 56'ncı maddesine göre benim teklif edilerek seçilmem konusunda da Sayın İmamoğlu, 'Partinin bir kararı var bu doğru bir karar olmadı' diye de söyledi bana. Sayın İmamoğlu'nun konudan bir haber. Yani hiçbir alakası yok. Yani bizim tamamen kendi özgür irademizle almış olduğumuz bir karar. Arkadaşlarımızın tavsiyesi Sayın Genel Başkan'a rağmen gözüküyor. Yeniden benim grup başkan ekili seçilmem ondan sonraki disiplin süreci, mesele tamamen budur.”
“SİYASETİMİ İLKELİ BİR ŞEKİLDE YAPMAYA DEVAM EDECEĞİM”
Resmi olarak halen İYİ Parti'nin İBB Meclisi Grup Başkanvekili olduğunu belirten Özkan, "Tedbirli olarak biliyorsunuz disiplin kuruluna verince parti unvanlarını kullanamazsınız. Fakat bize tebliğ edilen bir şey olmadığı için hala Grup Başkanvekili gözüküyorum. Çünkü karar defterinde öyle yazıyor. Aksi bir karar da henüz yok" dedi.
"İHRAÇ EDECEK MADDE BULMAKTA ZORLANIYORLAR"
Partiden disiplin süreci konusunda bir geri adım beklemediğini ifade eden İbrahim Özkan, bir kez daha durumlarını pazartesi günü değerlendireceklerini söyledi. Özkan, “Pazartesi günü bunu netleştireceğiz arkadaşlarımızla konuşarak ne yapmamız gerektiğine bir karar vereceğiz. Bir süreç artık tıkanmışsa bizi ihraç edecekler bunu biliyoruz. Çünkü Türkiye'de siyasi partiler kanunda bir madde olarak ihraç edebilirsiniz ama bizi ihraç edecek madde bulmakta zorlanıldığını biliyorum. Zorlanıldığını biliyorum. Çünkü biz tüzüğe göre hareket ettik arkadaşlar. Seçim yaptılar yani. Parti içi demokrasiyi işlettiler" diye konuştu.
"MEMLEKETİ EMANET EDEBİLECEĞİNİZ İNSANLARA 'BÜYÜKŞEHİRLERİ YÖNETEMEZ' DEMEK SAMİMİYETSİZLİKTİR"
İYİ Parti'nun kuruluşu sürecinde MHP'nin mahkeme karalarıyla ortaya çıkardığı mağduriyete işaret eden Özkan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Mağduriyetle parti kurup yeni mağdurlar yaratarak biz bunu nasıl anlatabiliriz? Bir de şunu ben söylemek istiyorum. Şimdi fikrimiz neyse zikrimiz o olmalı. Zikrimizle fikrimizin ayrıştırdığı yerde bir güven problemi doğar. Dün ülkeyi yönetebileceğini iddia ettiğimiz, bir sene bunu televizyonlarda her yerde dillendirdiğimiz iki belediye başkanı için bugün 'İstanbul ve Ankara'yı yönetemiyor' dememiz çok doğru bir söylem olmaz diye düşünüyorum. Yani memleketi emanet edebileceğiniz insanlara bu büyükşehirleri yönetemez demek samimiyetsizliktir. Ben böyle düşünüyorum. Dün doğru dediğime bugün yanlış dememeye devam edeceğim. Siyasetimi ilkeli bir şekilde yapmaya devam edeceğim. Yani rüzgarın estiği yere göre bir hareket tarzı içerisinde olmayacağım siyaset böyle olmalı. Özü sözü bir olmalı, güven vermeli. Dün doğru dediğine yarın yanlış denmemeli."