Hendek faciasının yıl dönümü: İşveren için işçi canı önemsiz bir ayrıntı

Sakarya Hendek'te geçen yıl 3 Temmuz'da Havai Fişek Fabrikası'nda meydana gelen patlamanın 1. yıl dönümünde mağdurlar ve avukatlar fabrika önünde açıklama yaptı.

Sakarya'nın Hendek ilçesinde geçen yıl 3 Temmuz’da Büyük Coşkunlar Havai Fişek Fabrikası’nda meydana gelen patlamanın yıl dönümünde mağdurlar ve avukatlar fabrika önünde açıklama yaptı.

Avukat Can Atalay, “Hiçbir işin doğasında ölüm yoktur. Risk vardır, tehdit vardır, önlem vardır. Hem buradaki fabrika hem de Türkiye’nin birçok yerindeki işveren için işçi canı önemsiz bir ayrıntı” dedi. 

Hendek’te Büyük Coşkunlar Havai Fişek Fabrikası’nın farklı birimlerinde 3 Temmuz 2020’de patlamalar meydana gelmiş, yedi kişi hayatını kaybederken 127 kişi yaralanmıştı. Patlamayla ilgili açılan davada; aralarında fabrika sahiplerinin de bulunduğu yedi sanık; “bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma” suçlaması ve 2 yıl 8 aydan 22 yıl 6'şar aya kadar hapis cezası istemiyle yargılanıyor.

'Hendek için adalet' pankartı açtılar

Patlamanın yıl dönümünde; hayatını kaybedenlerin yakınları, yaralananlar ve avukatları, fabrika önünde açıklama yaptı. “Hendek İçin Adalet' pankartıyla fabrikaya yürüyen topluluk, iş verenin işçilerin canına değer vermediğini, mücadelelerinin sonuna kadar devam edeceğini belirtti.

'Hiçbir işin doğasında ölüm yoktur'

Av. Can Atalay, bir yıl önce meydana gelen olayı katliam olarak değerlendirip yedi işçinin “göz göre göre öldürüldüğünü” söyledi. Atalay, “Hiçbir işin doğasında ölüm yoktur. Risk vardır, tehdit vardır, önlem vardır. Hem buradaki fabrika hem de Türkiye’nin birçok yerindeki işveren için işçi canı önemsiz bir ayrıntı” dedi.

Av. Gülşen Uzuner ise “Hâlâ patron, nasıl tutuklu olduğuna şaşırıyor. Bize diyorlar ki ‘Garibanın hakkı ve hukuku olmaz.’ Biziz garibanın hakkı, hukuku. Biz hep birlikte el ele tutuşup bu adaleti sağlayacağız” diye konuştu.

'İşçilerin hayatlarını hiçe saydıklarını biliyoruz'

Avukat Seher Eriş de şunları söyledi:

“Patlama göz göre göre gelirken iş verenin önlem almak yerine üretimi artırmayı tercih ettiğini biliyoruz. İşçilerin bir süredir patlama riskine ilişkin endişelerini fabrika sahipleri ve yöneticilere ilettiklerini fakat buna rağmen önlem alınmadığını biliyoruz. İşçilerin ölüme terk edildiğini biliyoruz.

Kâr elde etme hırsıyla işçilerin hayatlarını hiçe saydıklarını biliyoruz. Biz tanıyoruz, biliyoruz bu patron ve sermayedarları. Ama biz işçilerin mücadelelerini de biliyoruz. Biz yaşam için hayatı ilmek ilmek ören bu işçilerin mücadelelerini de biliyoruz, tanıyoruz”

'2014 yılında pazar günü kaynakçı arkadaşımız nasıl ölmüştür?'

Patlamada gözünden yaralanan Hasan Bozdağ ise şöyle konuştu:

“Hiçbir eğitim almadan beni jiletin bölümüne koydular. Engelli arkadaş, makinede çalışabilir mi? Sadece şunu söyleyeceğim. 2014 yılında pazar günü, kaynakçı arkadaşımız burada nasıl ölmüştür? Tüm Türkiye’ye ve devlete sesleniyorum. Pazar günü buradan bir sinek dahi içeri girmez. Bunu Yaşar Coşkun ve Hasan Ali Velioğlu fabrikaya yollamıştır ve spiral ile profil keserken, üretimde unutulan baruta alev sıçraması sonucu patlama olmuştur. Bu ölen arkadaşımıza ise 1 buçuk trilyonluk dava açılmıştır”

'Gelen çay içip gitmiş'

Patlamada hayatını kaybeden Halis Yılmaz’ın babası Muammer Yılmaz, “2004’te ruhsat veriliyor. 2004’ten 2020’ye kadar senede bir kere denetlemeye gelsen o perde betonu görmez misin?  Gelen çay içmiş gitmiş. Benim canım bu bedenimde olduğu sürece o yalancı şahitlerin öbür dünyada da yakalarındayım. En son isteğim ise canıma can kanıma kandır” diye konuştu.

'Bunların hesabını kim verecek'

Patlamada hayatını kaybeden Sabahattin Tepeçınar’ın kardeşi Hatun Tepeçınar, “Biz adalet istiyoruz. Gariban işçiler, konuşamayan işçilerden yedi tanesi burada can verdi, diğerleri ise sustu. Hepsinin etleri, kanları yukarıda. Bunların hesabını kim verecek” diye sordu. Grup, açıklamanın ardından fabrika kapısından içeriye karanfil atarak bölgeden ayrıldı.

ANKA