Gülşen'in tutuklanmasına yandaşlar bile karşı çıktı

Yandaş gazete yazarları, dört ay önce konserinde kullandığı ifade nedeniyle hedef haline getirilmesinin ardından gözaltına alınan ve sonrasında tutuklanan Gülşen'i köşelerine taşıdı. Yandaş yazarlar bile tutuklamaya karşı çıktı.

Aylardır giydiği kıyafetler ve açıklamaları nedeniyle hedef haline getirilen Gülşen, dört ay önceki bir konserinde İmam hatipliler hakkında kullandığı ifadeler nedeniyle troller tarafından hedef alındı.

Gözaltına alınan ve tutuklanan Gülşen, Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi'ne konuldu. Tutuklamanın hukuksuz olduğuna dair hukukçular açıklama yaparken, sosyal medyada da çok sayıda tepki gösterdi.

Yandaşlar bile karşı çıktı

İktidara yakınlığı ile bilinen birçok gazetenin yazarı Gülşen'in tutuklanmasına karşı ifadelerine köşe yazılarında yer verdi.

'Gülşen, derhal serbest bırakılmalıdır'

Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Hakan, köşe yazısında tutuklamaya ilişkin, şöyle yazdı:

"Gülşen’in tüm imam hatipliler için “sapık” demesine okkalı bir tepki göstermeyenlerin, “Ne var bunda canım, kızcağız küçük bir şaka yapmış” diyerek geçiştirmeye çalışmaları ise...

Daha da fazla rahatsız etti.

Bütün bunlardan dolayı moralim bozukken...

Üstüne bir de Gülşen’in yaka paça tutuklanması geldi.

Karamsarlık ve umutsuzluk kapladı her yanımı.

Bu tutuklamaya hiçbir taktik gözetmeden, hiçbir strateji izlemeden, hiçbir siyasi hesabı aklımın ucundan geçirmeden...

Var gücümle itiraz ediyorum.

Gülşen’in imam hatiplerde okuyan binlerce çocuğa ve imam hatiplerden mezun olmuş binlerce kişiye karşı yaptığı büyük terbiyesizlik karşısında...

Kınamak gibi bir alternatif varken... Öfkeyle itiraz etme hakkı varken... Ayıplama mekanizmaları el altındayken... Utandırmak gibi müthiş bir cezalandırma yöntemi söz konusuyken... Sivil ve örgütlü tepkilerin yolu açıkken....

Polisin, savcının, kelepçenin, hapishanenin devreye girmesi...

Çok ama çok yanlış olmuştur.

Bu yanlıştan dönülmelidir.

Gülşen, derhal serbest bırakılmalıdır."

'Tutuklanması çok aşırı bir refleks değil mi?'

Sabah yazarı Melih Altınok ise tutuklamaya ilişkin yazısında, şöyle dedi:

"Ağzından çıkanı kulağı duymayacak haldeki bu dengesiz, size iltifat etse sevinecek miydiniz? Ayrıca savcıların anında harekete geçmesi ve sabahında polisin Gülşen'in kapısına dayanması, ardından da tutuklanması çok aşırı bir refleks değil mi?

"Bırakalım her önüne gelen insanlara hakaret etsin o zaman" mı diyorsunuz?

İyi de zaten ediyor... Medyadan siyasete Gülşen'in nefret dolu, özcü, faşizan söylemi çok popüler.
Yalnızca dindar insanlara karşı değil... "Çomar" dedikleri Anadolulara, "ayak takımı" gördükleri yoksullara, "Barzo" dedikleri Kürtlere, tehcire tabi tutulmasını istedikleri mültecilere ne hakaretler edildiğini duymuyor musunuz?

Kaldı ki hiçbir sonuç vermeyeceği aşikâr soruşturma süreçleri, reklam kokan hareketlere tenezzül eden bu şöhret budalalarının ve kamuoyunu gerçek gündeminden uzaklaştırıp oyalamak isteyen sığ muhalefetin ekmeğine yağ sürüyor.

Bu cahil, şımarık ilgi müptelalarına bir ders vermek istiyorsanız onlara hak ettiklerini verin, kafa bulup yok sayın."

'Muhafazakârlarla sekülerler birleşip Gülşen'in donundan kahraman çıkarmayı başardı'

Yeni Şafak yazarı İsmail Kılıçarslan, imam hatipliler için aylar önce söylediği sözlerden ötürü tutuklanan şarkıcı Gülşen'in "yeteneksiz" olduğunu belirterek, "Gülşen’in tutuklanması “hukuka uygun bir yanlışlıktır” bana kalırsa. Dikkat: “Adildir” demedim. “Hukuka uygun” dedim. Gülşen’in yaptığı kepazelik konusunda adaletin er ya da geç tecelli edeceğine inanıyor, dahası bunu biliyorum. Ama bu adaletin “verili hukuk” eliyle sağlanmayacağını da biliyorum. Zelil olduğunu göreceğiz. Düştüğü yerden daha da düştüğünü göreceğiz. Buna hiç şüphem yok." diye yazdı.

"Muhafazakârlarla sekülerler birleşip Gülşen’in donundan kahraman çıkarmayı başardı" diyen Kılıçarslan, "Zira muhafazakârımız da sekülerimiz de bir türlü “meselenin ne olduğunu” anlamaya yanaşmıyor. Kızımın okuyacağı, milyonlarca yavrunun okumaya devam ettiği, milyonlarca insanın mezun olduğu okullara “sapık yetiştiren okul” muamelesi yapan kepazeye dünyayı dar etmek, onu ademiyete mahkûm etmek yapılması gereken en temel şeydir ve burada ne sekülerleri alakadar eden bir “yaşam tarzı savunusu” söz konusudur ne muhafazakârların hukuku yardıma çağırmasını gerektiren bir şey vardır ne de hukukun yaptığı doğrudur. Azıcık silkinsek bu işlerin tamamını “sivil inisiyatiflerle” halledeceğiz. Vallaha halledeceğiz." ifadelerini kullandı.

'En ağır ceza da toplumdan, izleyiciden, dinleyiciden olmalı'

Sabah yazarı Şebnem Bursalı ise şunları söyledi:

"Verilen cezanın karşı tarafta yaratacağı mağduriyet üzerinden haklı iken haksız duruma düşmek kimsenin tercihi olamaz, olmamalı.

İşte tam da bu yüzden Gülşen'e "hukuki değil de başka bir ceza verilmesi gerektiğini" düşünenlerdenim. Sanatıyla değil sansasyon ve hakaretleriyle gündemde kalmaya çalışan bu kişiye verilecek en ağır ceza da toplumdan, izleyiciden, dinleyiciden olmalı. Ben kendi adıma bir daha Gülşen dinlememe ve izlememe kararı aldım. Sizin cezanız ne olurdu?"