Düzce akıllara İstanbul'u getirdi: Beklenen deprem 40 kat daha büyük

Düzce akıllara İstanbul'u getirdi: Beklenen deprem 40 kat daha büyük
Düzce'de meydana gelen 5.9 büyüklüğündeki deprem akıllara beklenen büyük İstanbul depremini getirdi. TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası 2. Başkanı Nusret Suna, yapıların büyük bölümünün depremi atlatamayacağını söylerken Yer Bilimci Prof. Dr. Okan Tüysüz ise İstanbul depreminin Düzce'dekinden 40 misli daha büyük olacağını belirtti.

Düzce'nin Gölyaka ilçesinde 5.9 büyüklüğünde deprem meydana gelmesinin ardından beklenen büyük Marmara depremi de tekrar gündeme geldi. İstanbul’un beklenen depreme hazır olmadığını belirten uzmanlar beklenen depremi ve şehrin depreme ne kadar hazırlıklı olduğuna ilişkin halktv.com.tr'nin sorularını yanıtladı.

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası 2. Başkanı Nusret Suna, İstanbul’da 1999 Gölcük depreminden bugüne köklü olarak değişen hiçbir şey olmadığını belirterek “1999’daki yapı stokumuzun üzerine bir miktar daha yapı stoku eklendi. Yapı sayımız oldukça arttı ama yapılanlara baktığımızda karınca hızıyla adım atıyoruz. İstanbul’da yapı stoku oldukça fazla. 2002 senesinden bu yana hem İBB’nin hem de AFAD’ın, resmi kurumlarımızın yapılan oldukça fazla senaryo çalışmaları var. Bu senaryo çalışmalarının sonunda da ne kadar yapının ağır, orta ve az hasar alabileceğini rakamlar belirliyor. Sonuçta bir deprem olacak ve yapılarımızın da büyük bir bölümü bu depremi atlatabilecek güçte değil” dedi.

‘Üçü bir arada çalışmalı’

Yapı stokunun durumunu sorduğumuzda Suna “İstanbul’un yapı stoku artık bir sır değil, biliniyor. O kadar kaçak, ruhsatsız, iskânsız yapımız var. İmar aflarıyla bu yapılar, yapı stoku içerisine dahil ediliyor. Bu yapılar 6 ve 6 üzerindeki büyüklükteki depremlerde her an hasar alabilir. Mühim olan önceliklendirmek lazım. Ağır hasar alacak olan binalar ayıklanıp bir an evvel bunların deprem güvenlikli hale getirilmesi lazım. Bugünkü ortamda vatandaşlarımızın tek başına yapabileceği işler değildir. Bugün ekonomik kıskaç var. Bu ekonomik krizde vatandaşlarımız karınlarını zor doyururken binalarına deprem güvenlikli hale getirebilmeleri için bir ayıracakları bir bütçe yok. Bunun altından ne yerel yönetim ne merkezi yönetim ne de vatandaş tek başına kalkabilir. Burada bu üçlü bir arada çalışmalı” yanıtını verdi.

‘Deprem barınma alanları tespit edilip hazırlanmalı’

Suna, 2018 yılında hazırlanan senaryolara göre 50 bine yakın binanın depremde aniden yıkılacağını belirterek deprem toplanma ve barınma alanlarına dikkat çekti. Düzce’de dün gece halkın sokaklarda olduğunu anımsatan Suna şöyle devam etti:

Gayri resmi olarak 20 milyona yakın nüfusu olan İstanbul’da beklenen deprem gerçekleştiği anda vatandaşlarımızın büyük bir bölümü evine giremeyecek. ‘Deprem toplanma alanlarımız var’ deniyor. Deprem toplanma alanı depremin hemen akabinde ilk sıcak saatlerde ayakta durabileceğimiz, panik anını atlatabileceğimiz, dostumuzla çocuğumuzla buluşabileceğimiz deprem toplanma yeridir. Yıkılan binalara zaten girilemeyecek. Barınma alanı ise o günün akşamından itibaren deprem olduysa bir hafta, 10 gün, 15 gün evi yıkılan, tedirgin olan vatandaşlarımızın barınabileceği yerler olması gerekir. Bu deprem barınma alanları da her an deprem olacakmış gibi olmalı. Yani altyapısı hazırlanmış büyük mekanlar olmalı. Altyapısı olmayan bir yere çadırı kursanız, konteynırları kursanız yaşam orada olabilir mi? Elektrik yok. Suyu yok. Bizim ilgililerden beklediğimiz beklenen bir Marmara depremi için İstanbul’da deprem barınma alanlarının tespit edilip altyapılarının hazırlanması gerekir. Var denilen alanların sayısı ne kadar vatandaşımızı barındıracak.

'23 sene boşa geçti’

Acil olarak ne yapılması gerektiğini sormamız üzerine Suna özetle şu yanıtı verdi:

23 sene boşa geçti ama hiçbir şey çalışmamıza engel değil. Binaların risk durumuna göre yenilenmesi lazım. Depremde yıkılması öngörülen binaların kamu eliyle boşaltılıp deprem güvenlikli hale getirilmesi lazım. Vatandaşlarımızın güvenlikli binalara taşınması lazım. Buradan başlanır. Sonra orta ölçekli, sonra da az hasar alacak binalara geçilir. Bir an evvel başlamak lazım. Geçen gün çök-kapat-tut tatbikatı yapıldı. Bu da gerekli. Depremi içselleştirmemiz lazım. Eğer çök-kapan-tut sağlıksız bir binanın içindeyseniz sizi korur mu? Korumaz. Bunları da öğrenmemiz lazım ama esas mesele yaşadığımız yerlerin deprem güvenlikli hale getirmemiz lazım.”

'40 misli daha büyük'

Yer Bilimci Prof. Dr. Okan Tüysüz, Düzce’deki 5.9 büyüklüğünde depremin 700 bin tonluk dinamitin patlamasına eşdeğer olduğunu belirtmesi üzerine bunun ne anlama geldiğini ve İstanbul’daki beklenen deprem düşünüldüğünde ne ifade ettiğini sorduğumuzda şöyle konuştu:

Depremlerin olması bir enerji boşalması. Böyle bir depremi yaratmak isterseniz kendi başınıza 700 bin ton dinamit patlatmanız lazım. İstanbul’da beklenen deprem 7 büyüklüğünde. 7 veya 7.2 olduğu zaman bunun aşağı yukarı 40 misli daha büyük bir deprem bekleniyor.

Tüm Türkiye’de geçen hafta yapılan deprem tatbikatını sorduğumuzda ise Tüysüz “Tatbikat 23 yılda bir kere yapıldı. Onun da pek başarılı bir tatbikat olduğu söylenemez. Orada insanların yaptığı hareketlere bakınca bunun tatbikat neresinde diye düşünmeden edemedik açıkçası ama elbette ki tatbikat yapılması lazım. Bunların her sene yapılması lazım. Hatta sene içerisinde birkaç kez yapılması lazım. Okullarda, işyerlerinde yapılması lazım. Dolayısıyla tatbikat önemli ama tatbikatı da usulüne göre yapmak lazım. İstanbul olarak bu büyük depreme hiç hazır değiliz. Bunu en yetkili ağızlar bile ifade ediyor. Maalesef İstanbul depreme hazır değildir” dedi.

‘Yol haritasına uymak gerekiyor’

Son olarak Tüysüz’e acil olarak ne yapılması gerektiğini sorduk:

Ne yapılması gerektiği konusunda 23 senedir konuşuyoruz. Bu konuda yapılmış raporlar var ciltler dolusu. Üniversitelerin yaptığı, İBB’nin yaptırdığı raporlar var. Ne yapılacağına dair yol haritası çizilmiş. Yapılmış olan raporlardaki yol haritasına acele olarak uymak gerekir.

Kaynak:Halk TV Haber Merkezi