Çorlu tren katliamı davasında sanıklar konuşuyor: Kaza olmayabilirdi
Artı Gerçek'ten Rıfat Doğan'ın haberine göre, Tekirdağ'da 25 kişinin hayatını kaybettiği, 328 kişinin yaralandığı tren kazasıyla ilgili ikinci duruşma Çorlu 1. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Çorlu Halk Eğitim Merkezi Salonu'nda yapılıyor. Sanıkların TCDD yöneticileri hakkında verdiği ifadeler damhasını vuruyor.
FACİADA YAKINLARINI KAYBEDEN AİLELER: ADALET İSTİYORUZ
Çorlu'daki duruşma öncesi, hayatını kaybedenlerin yakınları ile kazada yaralananlar Santral Parkı’nda toplandı. Faciada hayatını kaybedenlerin fotoğraflarını ve kıyafetlerini taşıyan aileler, 'Çorlu’nun hesabı sorulacak', 'Adalet istiyoruz' sloganlarıyla yürüdü.
Çorlu’daki faciada oğlu Oğuz Arda Sel’i kaybeden Mısra Öz Sel, duruşma öncesi yaptığı konuşmada, “Davanın bir yıl sonra başlaması insanlarımıza verilen değerin göstergesidir. Biz sorumluluğu bulunan herkesin adaletin karşısına çıkmasını istiyoruz. Başka canların yanmaması adına mücadele edeceğiz. Adalet rayların altında kalmasın” ifadelerini kullandı.
Kazada hem anne hem de babasını kaybeden İsmail Kartal, "Gerçekleri gizleyen adalet sistemimiz var. Gerçekler gün yüzüne çıkarılmaya mahkumlar. Adalet saraylarınız yerin altında kalsın. Bu çocukların hakkını ödeyemeyeceksiniz. Hayatımın sonuna kadar bu davanın peşini bırakmayacağım. Dört kişinin sorumlu olduğuna sizler de inanmıyorsunuz. Koltuklarınız çok rahat ama o adalet hepimize lazım olacak" dedi.
'ADALET RAYLARIN ALTINDA KALMASIN'
Faciada kızı Bihter Bilgin’i kaybeden Zeliha Bilgin de yaptığı konuşmada, "25 can için kanımızın son damlasına kadar mücadele edeceğiz. Adalet size de lazım olursa bizleri daha iyi anlayacaksınız. Adalet rayların altında kalmasın istiyoruz" diye konuştu.
Çorlulu aileler ve avukatları Halk Eğitim Merkezi önünde biraraya geldi. Avukatlar sadece iddianamede ismi olan mağdurların duruşmaya girebileceği yönündeki mahkeme kararını proetso etti. Avukatların mahkeme heyetiyle görüşmesinin ardından girişlere izin verildi.
CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek' Muharrem Erkek, CHP İstanbul Milletvekili Ali Şeker, CHP Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer, Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Erkan Baş, HDP İstanbul Milletvekili Ahmet Şık davayı takip ediyor. Davayı takip eden bir diğer isim Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile işine son verilen Veli Saçılık.
MAHKEME İDDİANEMANİN İADE EDİLMESİ TALEBİNİ REDDETTİ
Mağdur ailelerin avukatı Can Atalay, “Hakkımızda soruşturma yürütülürken, bizi darp eden polisler hakkında halen bir işlem yapılmadı. Kapının kilitlenmesi emrini veren görevliler hakkında bir soruşturma yok. 3 avukat sınırlamasından vazgeçilmeli, bu sizin yetkiniz değil. Bundan rücu edilmesini talep ediyoruz" dedi.
Mağdur ailelerin avukatı Gökmen Yeşil, sanık Çetin Yıldırım mahkeme başkanı olmadan ifadesi alındı. Mahkeme bu yönüyle evrakta sahtecilik yaptı. Bununla ilgili bizim dilekçemiz önünüzde. 149/2’ye göre 3 avukatla sınırlaması anayasaya aykırıdır. Bizim için uygulanabilir mi? Yargılamaya konu bir örgüt suçu mudur? Sanıklar kamu görevlileridir. O zaman suçlu devlettir. Eğer öyle değilse biz mi suçluyuz. Böyle de olmadığına göre bu uygulanamaz. Evrensel hukuk kurallarına, hak aramaya aykırıdır ve rücu edilmesini istiyoruz” diye konuştu.
Mağdur ailelerin avukatlarından Mürsel Ünder, hazırlanan ve sadece dört sanık hakkında ceza istenen iddianamenin eksiklikler barındırdığını belirterek iade edilmesini talep etti.
Mahkeme heyeti ise iddianamenin iade edilmesi yönündeki talebi de reddetti.
Avukat Mürsel Ünder taleplerini okurken mahkeme başkanı "avukat bey sadede gelin" dedi. Ünder ise 14 aydır bugünü beklediklerini belirterek elindeki talepleri okumaya devam etti.
SANIK KURT: BANA İKAZ YAPILMADI, YOL BEKÇİSİ OLSAYDI BELKİ O KAZA OLMAZDI
TCDD 1'inci Bölge Müdürlüğü Halkalı 14'üncü Demiryolu Bakım Müdürlüğü'nde Demiryolu Bakım Müdürü olarak görev yapan sanık Turgut Kurt, savunma yaptı. Kurt, hayatını kaybedenlere allahtan rahmet yakınların baş sağlığı diliyorum. Görevli olduğum bölge Halkalı Muratlı arası. Olay yeri ile 130 kilometre mesafe var. Yağmurdan haberimden yoktu. Bana bir ikaz yapılmadı dolaysıyla bir işlem yapamadım. Kaza olduğunda ikaz yapıldı. Haydarpaşa Gar Lojmanlarındaydım kaza olduğunda. Benim dışımda diğer çalışanlara da yağış bilgisi gelmedi. Savcılığın bana atfettiği suç iddiasını kabul etmiyorum. Köprülerin bakımı yapılmıştır. Raporları düzenlenmiştir. Yıllardır atamalar yapılmamıştır. Olması gereken iki yol bekçisi yok, orası yıllardır boş duruyor. Ben yıllarca yazı yazdım ancak bu konuyla ilgili yazı yazmak hoş karşılanmaz. Yol bekçisi olsaydı belki o kaza olmazdı. Bilmiyorum belki olurdu. Zamanında 9 yol bekçisi vardı şimdi ne yazık ki yok. Yol bekçileri bu hatların hafızasıdırlar. O yoldaki her türlü sorunu bilirlerdi.
Ek önlemler alınmadı. Teknolojik destek verilmedi. Uyarıcı sinyaller konulmadı. Herhangi bir çalışma yapılmadı. Bununla ilgili çalışma yapacak genel müdürlüktür. Ben bir çalışanım.
'YAPTIĞIM UYARILARA RAĞMEN HİÇ BİR ÇALIŞMA YAPILMADI'
Meteoroloji ile protokol yapmak benim görevim değil. Yağışla ilgili bana hiçbir bilgi gelmedi. Gözle gördüklerimizi çözmeye çalışıyorduk. Yol öçlüm aletlerimiz var. Bunlar genel müdürlüklerin emriyle gelirler ve senede iki defa ölçüm yaparlar" dedi.
Hakimin soruları üzerine Kurt şu yanıtları verdi:
Demiryoluyla ilgili eksikler olduğunda mühendislerimiz var onlar ön inceleme yapıyor. Biz de yol bakıma servisine bildiriyoruz. Bizim doğrudan o sorunla ilgili harcama yapmamız yasak. Menfezde bir sorun görmedim. Bütün kanallar açıktı bir sorun görmedim. Yol bekçisiyle ilgili taleplerime yanıt alamadım. Kazadan sonra meteoroloji ile iletişime geçilmesi konusunda bir talepte bulundum. Ancak bununla ilgili de bir çalışma yapılmadı.
O gün yağış beklemiyordum. Hava açıktı. Kazadan hemen sonra bölgeye intikal ettim. Bizim defterlerimiz var, menfezler herhangi bir sorun yaşandığında onu sicile işliyoruz. Bu menfezle ilgili daha önce bir sorun yaşanmamıştı. Muratlı tarafında bir menfezde sorun yaşanmış, heyelan olmuş ve tren heyelana çarpmış. Kazadan sonra da eski usüllerle her şey devam ediyor."
TELAPLERİNE KARŞILIK DAİRE BAŞKANINDAN AZAR İŞİTMİŞ
Sanık Turgut Kurt, "Meteoroloji için sarı turuncu uyarı işaretleri talep ettim, vardiya için dört operatör 24 işçi talep ettim ancak bakım Daire başkanı Fahrettin Yıldırım 'nasıl böyle bir şey yapıyorsunuz. Neden böyle bir şey yaparsanız' diye karşılık verdi. O Mümin Karasu’yu o da bizi fırçalıyor. Bu bir silsiledir. 'Bana bir uyarı yapılmadı ki kontrol edeyim. Bilirkişi raporunda çelişkiler var. Yapısal sorunlar var' dedi. Mustafa Karaşahin en son Halkalı hattında çalıştı. Danışman olarak görev alıyor. Onun bilirkişi olarak çalışmaması gerekiyordu. Onun kontrolünde yeni yapılan menfezler daha kötü yapılıyor. Benim ve altımdakilerin ihmali yok” yanıtı üzerine avukatın “üstündekilerinizin mi var” sorusuna “onu bilemiyorum” dedi. Sorumluluklar varsa yukarıdadır. Daha önce söylediğim isim isim kimler olduğunu. İfademde söyledim. Amirlerimi ve sorumluluklarını da söyledim."
Balast tutucu duvarın kazadan sonra yapıldığını kaza bölgesine ve üç kilometre ileride başka bir bölgeye yapıldığını belirten Kurt, "Ben suçsuzum. Görevimin gereklerini yerine getirdiğimi düşünüyorum. Beraatimi talep ediyorum" dedi.
Sanıkların savunmalarının ardından mahkemeye 1 saat ara verildi.
SANIK POLAT: ÜSTLERİMİZDEN BASKI GÖRÜYORDUK
Aranın ardından başlayan duruşmada savunma yapan ikinci sanık Özkan Polat, yol bakım onarım kontrollünü en son 6 Temmuz Cuma günü yaptığını söyledi:
"Ben 18 yıldır Çerkezköy’de muratlı arası demiryolları onarım ve bakım sorumlusu olarak çalıştım. Daha önce malatyadaydım. 8 temmuz pazar günü makas değiştirme denilen 35 metre uzunluğunda yaklaşık 3 tıra yüklenen bir malzemeden sorumluyduk. Makas sökerek işe başladık. Hava sıcaktı, sonra bulutlandı. Akşam üzeri bir aracın kaza yaptığını duydum. Çorlu’ya kadar vardığımızda bir sorun yoktu. Olay yerine vardığımızda AFAD vardı. Menfez çalışmaları konsunda şunu söyleyebilirim: Altı ayda bir muayene yapılır. Menfez 1870’lerden kalma bir menfezdir. Daha önceki muayenelerde de bir sorun yaşamadık. Çerkezköy, Balaban ve Çorlu hattı boyunca görev alıyordum. Bir ekibim vardı. Bunlar ilkokul mezunu, kazma kürek ekibidir. Yol bakım onarım işine bakıyorduk. Kırılan makaslara bakıyor ve değiştiriyorduk. Bakım müdürlüğüne sorunları bildiriyorduk. Sorunların büyüklüğüne göre ya kendimiz ya da bölge müdürlüğüne bildiriyorduk. Doğrudan temin hakkım yok. En son kontrolümü 6 Temmuz Cuma günü yapmıştım. Bir sorun görmedim."
"Dolgunun genişletilmesi lazımdı. Balast (Demiryolu platformunun üzerine serilen ve taşıdığı travers cinsi ile gelen yüke göre belli bir tabaka kalınlığı olan kırılmış, keskin köşeli ve kenarlı taşlar) benim önerdiğim yere yapılsaydı, kaza olmayabilirdi" diyen Özkan Polat, "Olayın olduğu menfeze balast tutucu talep ettik ancak yapılmadı" diyerek ihmalleri dile getirdi.
Gökmen Yeşil'in “Bir kaza anında yaralıların kurtarılmasından diğer acil yardım türlerini de içeren eğitim aldınız mı almadınız mı?" sorusuna yanıt veren sanık Polat, "Hayır almadım" dedi.
Sanık Polat, "Gördüğümüz risk üzerine hatları kapatmamız nedeniyle trenler beklediği için 'hattı hemen açın' şeklinde baskı görüyorduk" dedi.
'TREN HATTI TCDD YABANCI VAGONLARA ÖDEME YAPMAMASI İÇİN ERKEN AÇILDI'
Avukat Taşçı'nın "Neden bu kadar hızlı sürede hat açıldı" sorusu üzerine Polat "Demiryolunun ihtiyacı nedeniyle çünkü Türkiye’de bulunan yabancı vagonlar, ülkede kaldığı sürece TCDD ödeme yapmak zorundadır. Bunun için hattın açılması gerekiyordu" dedi.
Sanıklardan yol bakım işçisi Celaleddin Çabuk, kaza haberi gelmesinin ardında gece yarısı olay yerine gider gitmez hemen hat onarım işine başladıklarını söyledi. Celaleddin Çabuk, yol bekçilerinin önemini dile getirdi:
'YOL BEKÇİLERİ BÖYLE KAZALARI ÖNLÜYORDU'
“Yol bakım onarım işçisiyim. Özkan Polat’tan görev alırım. Yap der yaparım, yapma derim yapmam. Emir dışında çalışan bir personel değilim” dedi. Pazar günü makas atma çalışması yapıyorduk. Saat 17 gibi depoya girdiğimizde kaza haberi geldi. Özkan eve gitmemi söyledi. Üstümü başımı değiştirmemi söyledi. Daha sonra işçileri toplamamı söyledi. Gece 2 gibi olay yerine vardık. Balastları boşaltmadık. Sabaha kadar vagonları boşaltmaya çalıştım. Hemen hat onarım işlerine başladık. Öğlen ifade verdik. Savcıya ifade verdik. Kırık travesleri bir yere dizdik. Yol açma emrini bana Polat verdi. O bana emir vermeden ben işlem yapma yetkisine sahip değilim. 85 yılında yol bekçisi daha sonra 88 yılında yol çavuşu olarak görev yapmaya başladım. Yol bekçilerinin elinde bir fişek vardır. Onu riskin sorununun olduğu yerin 750 metre ilerisine bağlar. O patlar, makinist ileride bir risk olduğunu anlar. Toplam 22 km yol yaparız yaya olarak her gün. Bizim orada 85 yılından beri yol bekçisi olarak görev yapan kimse kalmadı. 5 Ocak ve 9 Mayıs’ta kontrollerimizi yaptık herhangi bir sorun yoktu. Ben orada öyle bir olayla karşılaşmadım."
Avukat Akçay Taşçı’nın "acil durum eğitimi aldınız mı?” sorusuna Çabuk “almadım” cevabını verdi.
"Taş ile ilgili çalışmaya ne zaman başladınız "sorusuna Çabuk, “Sabah başladık. Bir kaç gün çalıştık. 11 Temmuz günü yolu yine hattı açtık” diye konuştu.
'MÜVEKKİLİMİN YARGILANMASI HUKUK SİSTEMİNDE BİR SAYFANIN AÇILMASI ANLAMINA GELİYOR'
"Kendi başına hareket etme yetkisi olmayan imza yetkisi olmayan biri karşınızda yargılanıyor" diyen Celaleddin Çabuk’un avukatı, müvekkilinin yagılanmasına tepki gösterdi:
"Bilirkişilerin TCDD ile bağları belli. Onların raporuna dayanarak hazırlanan iddianame suçlu yaratmak istiyor. 30 yıl devlet demiryollarında çalıştım. Çabuk’un herhangi bir yetkisi yok. Beyanlarına katılıyorum. Benim müvekkilimin şu mahkemede yargılanması Türk hukuk sisteminde bir sayfanın açılması anlamına geliyor."
Sanık Köprüler Şefi Çetin Yıldırım ise bilirkişinin demiryolu mevzuatından haberdar olmadığını öne sürdü:
"Benim görev alanım Edirne Kapıkule’den Eskişehir’e kadar. 738 km. Yaklaşık 250 köprü ve 2500 menfezden tek başıma sorumluyum. İşçim yok, ustam yok, tek başımayım.
Bilirkişi demiryolu mevzuatından yakından uzaktan ilişkisi yoktur."
'MENFEZİ NE ZAMAN KONTROL ETTİĞİMİ HATIRLAMIYORUM'
Kazanın olduğu menfezi ne zaman kontrol ettiniz şeklindeki sorusuna Yıldırım, “Çalışan bir menfezdi. Ne zaman kontrol ettiğimi hatırlamayabilirim” yanıtı verdi.
Yıldırım, “Kazadan bir buçuk yıl önce tespit ettik, balast akıyor dedik. Notlarımızı aldık raporumuz düzenledik. Altı ay sonra geldik. Bazı temizlikler yapılmış ancak kusurları devam ediyordu.Tekrar bir kez daha geldik ancak balast tutucu duvar yine yoktu. Balast tutucu şimdiki gibi yapılsaydı, su bu kadar menfezi kısa sürede götürmeyebilirdi” dedi.
Çetin Yıldırım, “6 ayda bir hazırladığım raporların son üçünde bu menfeze balast tutucu duvar yapılmasını önerdim. Aynı raporlarda 400 menfezde balast tutucu imalatın eksik olduğunu söyledik. Hat bakım kitabına göre acil bakıma ihtiyacı olan çok sayıda menfez var, bunları Genel Müdürlüğe bildirmeme rağmen hiçbiri yapılmadı. Bilecik’te, Edirne’de başka yerlerde var. Hem köprü hem menfez var” diye konuştu.
"KAZANIN OLDUĞU MENFEZLE İLGİLİ ÜÇ KERE RAPOR VERMİŞ"
Yıldırım’ın avukatı ise şunları söyledi: "Devlet demiryollarıyla bağları olan iki kişinin yazdığı bilirkişi raporu üzerine yazılmış bir iddianame nedeniyle karşınızdaki kişi yargılanıyor. Onun da menfezle ilgisi yok. Emir almadan iş yapması mümkün değil. Çeşitli bölgelerde çıplak gözle inceleme yapıyor. Kazanın yaşandığı menfezle ilgili üç kez rapor sunmuş. Genel Müdürlük ihale verecek birini bulamamış ya da ihale yapamamış. Şimdi bu karşınızdaki kişinin ne suçu var? Kimler örtbas etti? Kimler neden buraya gelmiyor? Bunlar açığa çıkarılmalı. Tefrik edilen bir dosya var. Hızlı gitsin diye yapılmış ancak öyle değil aksine burası yavaşlar. O tefrik edilen dosyada buraya eklenmeli. Eklenmezse savcılık soruşturma izni vermeyecek, o sonra Danıştay’a gidecek, oradan dönmesi 5 yıl. Bu dava uzamış olacak. O yüzden bu dosya buraya gelmeli. En alt düzeyde insanlar yargılanıyor. Az önce bir amele burada savunma yaptı, o bu kazanın sorumlusu olarak yargılanıyor. Buna son verilmeli."
Sanık Turgut Kurt’un da avukatı olan Mehmet Ektaş şöyle devam etti:
"Yargılanan bir tane mühendis yok, bu nasıl bir kumpas ve komplo ile karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor. 492 TCDD çalışanı ve sivil vatandaş hayatını kaybetti. Kazaların artmasındaki neden TCDD’deki vurdumduymazlık mıdır? TCDD’deki vurdumduymazlık nedeniyle mi kazalar artmaktadır? Bu bilirkişi raporu bilimsellikten uzak, art niyetli, TCDD ve Ulaştırma Bakanlığı’ndaki bazı kişileri korumak üzerine hazırlanmış bir komplo belgesidir. Yeni bir bilirkişi talep ettim ancak bu rapor talebi reddedildi. Eğer kabul edilmiş olsaydı belki bugün başka birileri burada olacaktı. Bilirkişiler tarafsız ve bağımsız sıfatını hak ediyorlar mı? Bu iki kişi (Mustafa Karaşahin ve Mehmet Sıddık Binboğa) dışında raporda yer alan diğer isimler figürandır. Çok rahatlıkla iddia edebilirim ki, şu anda TCDD bünyesindeki menfezlerin %96’sı Çorlu’da çöken menfezle aynı durumdadır."
DURUŞMA YARINA ERTELENDİ
Mağdurların avukatlarından Gökmen Yeşil, Celaleddin Çabuk dışında diğer üç sanık hakkında tutuklama talep etti. Savcılık tutuklama talebinin reddini talep etti. Mahkeme ise tutuklama talebini reddetti. Mahkeme heyeti duruşmayı yarına erteledi.
Duruşma yarın sabah saat 09.00'da kaldığı yerden devam edecek.
NE OLMUŞTU?
8 Temmuz 2018'de, Edirne'nin Uzunköprü ilçesinden İstanbul Halkalı'ya gitmek üzere hareket eden, 362 yolcu ve 6 personelin bulunduğu yolcu treni, Tekirdağ'ın Çorlu ilçesi Sarılar Mahallesi yakınlarında raydan çıkarak devrildi.
Kazada 7'si çocuk, 25 kişi hayatını kaybederken 328 kişi de yaralandı. Çorlu Cumhuriyet Başsavcılığı'nca kazanın meydana gelmesinde asıl kusurlu bulunan, TCDD 1'inci Bölge Müdürlüğü Halkalı 14'üncü Demiryolu Bakım Müdürlüğü'nde Demiryolu Bakım Müdürü olarak görev yapan Turgut Kurt, Çerkezköy Yol Bakım Şefliği'nde Yol Bakım ve Onarım Şefi olan Özkan Polat, Yol Bakım Şefliği'nde Hat Bakım ve Onarım Memuru olarak görevli Celaleddin Çabuk ile TCDD bünyesinde çalışan ve Mayıs ayındaki yıllık umumi muayene raporunda imzası bulunan, Köprüler Şefi Çetin Yıldırım hakkında 'taksirli ölüme ve yaralanmaya neden olmak suçundan 2'şer yıldan 15'er yıla kadar hapis istemiyle Çorlu 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı.
Faciayla ilgili ‘asıl kusurlu’ bulunan TCDD personeli Turgut Kurt, Özkan Polat, Celaleddin Çabuk ile Çetin Yıldırım’ın ‘taksirli ölüme ve yaralanmaya neden olma’ suçundan 2’şer yıldan 15’er yıla kadar hapis istemiyle yargılanıyor.
"Bütün sorumlular yargılansın" diyen aileler bir yıldır, adliye önlerinde adalet nöbeti gerçekleştirip seslerini kamuoyuna duyurmak için çabaladı. 12 Haziran'da Anayasa Mahkemesi önünde yaptıkları basın açıklaması sırasında ailelere polis müdahale etti.