Mehmet Şimşek Konuştu, O Sırada Atılan Bu Tweet Gündem Oldu

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, TÜSİAD Yüksek İstişare Toplantısı'nda açıklamalarda bulundu. Mehmet Şimşek, pembe tablo çizerken Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) Başkanı Prof. Dr. Veysel Ulusoy'un attığı tweet gündem oldu.

TÜSİAD Yüksek İstişare Toplantısı'nda konuşan bulunan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek açıklamalarda bulundu.

Şimşek, ülkenin ekonomik durumuna dair adeta pembe bir tablo çizdi. "En zoru geride kaldı" diyen Şimşek, Türkiye'nin 'yüksek milli gelir ülkeler' grubuna gireceğini söyledi.

"MALİYE BAKANI UMUT AŞILIYOR"

Şimşek, konuşurken ENAG Başkanı Prof. Dr. Veysel Ulusoy, attığı tweet gündem oldu.

Ulusoy'un attığı tweet şöyle:

"Maliye bakanı umut aşılamaya çalışıyor. Yapay zekadan, verimlilikten bahsediyor.

Bilmez mi ülkenin battığını.

Bilir, bilir."

1-001.png

Mehmet Şimşek'in açıklamalarından satır başları şöyle:

"Programın temel hedefleri belli. Türkiye'nin yapısal dönüşümü ele alıyoruz. En öenmeli hedeflerimizden bir tanesi sürdürülebilir büyüme hedefleridir.

Bu resimde de göreceğiniz gibi hala yüksek ve çok daha dengeli sürdürülebilir büyüme patikasına doğru Türkiye ekonomisi yol aldı.

Dengesizliklerin giderildiği sürdürülebilir ve kapsayıcı bir büyüme sürecinin arifesindeyiz.

Geçen sene bu vakitlerde iç talep çok güçlüydü. büyümeye 10 puan daha fazla katkı sağlıyordu. Bu da yüksek enflasyon ve cari açık anlamına geliyordu.
İç talebin makul düzeyde devam ettiği ve küresel konjonktürde iyi büyüme patikasıyla karşı karşıyayız.
Diğer programın önemli hedefi sürdürülebilir cari açık.
Geçen sene program öncesi % 6 civarındaydı.
bunu nisan ayı itibarıyla yüzde 2'ye kadar düşürdük. Cari açığın milli gelire oranı yüzde 2.5 altına düşecek büyük ihtimalle.
Yüzde 2.5 altındaki cari açık dış borcun milli gelire oranını aşağı patikaya evirdiği gibi kalıcı rezervin önünü açmaktadır.
Cari açığı endişe kaynağı olmaktan çıkaracağız.

Diğer konu mali disiplinin yeniden tesis edilmesi. Geçen sene büyük depremin etkisi, seçimler, yakın coğrafyadaki sorunların yansıması çok yüksek bütçe açığıyla bizi karşı karşıya bıraktı.
Son 20 yılın bütçe açığın milli gelire oranı yüzde 2.4
Geçen sene tedbir almasaydık açık yüzde 10'a evrilebilirdi.
Biz çok güçlü tedbirler aldık geçen sene. Bütçe açığını iki hane yerine yüzde 5.2 düzeyine çektik. Gelişmekte olan ülkelerin 2023'teki ortalama açığı yüzde 5.5
Türkiye o açıdan AK Parti hükümeti dönemlerinde kendisine benzer ülkelere oranla bütçe disiplini konusunda çok güçlü duruşa sahip olduğunu altını çizmek istiyorum.
Depremin gerektirdiği harcamaları bir kenara bırakırsanız mali disiplinde bir sorun yok. Açığın kendisi bir etki yaratıyor ve enflasyonla mücadelede açığı aşağı çektirdiğimiz takdirde Merkez Bankası'nın elini güçlendirmiş olacağız.
Mali disiplinin tesis edilmesindeki çabamızı borç sürdürebilirliği sorunuyla ilişkilendirmemek lazım. Türkiye'nin AB tanımlı genel devlet borcunun milli gelire oranı yüzde 28.5
Bize benzer ülkelerde bu oran yüzde 70 civarı.
Bu dönemde kur riskini azalttık. Döviz ve altın cinsinden borç stoku içinde payını azaltıyoruz. Borçlanmanın vadesini artırıyoruz.
Kamunun bilançosunu tekrar güçlü şekilde konumlandıracağız.
Türkiye'nin rezerv pozisyonu diğer önemli konu.
Tarihte eşi benzeri görülmemiş bir hızla karşı karşıyayız.

Swap hariç net rezerv -61 milyar dolardan +18 milyar doların üzerine çıkmış durumda.
Rezervlerde arzuladığımız noktaya ulaşmış durumdayız.
Önemli olan bunun kalıcı hale getirilmesidir.
Diğer önemli hedefimiz Kur Korumalı Mevduat'tan çıkıştı. Geçen sene 143 milyar dolarla zirveyi bulan KKM 60 milyar doların altına inmiştir. Temmuz itibarıyla vergi teşviklerini kaldırdığımız için KKM'den çıkış hızlanacaktır.
Türkiye'nin risk priminde dramatik düşüş yaşanmıştır.

Rezervlerdeki artış bazılarının iddia ettiği gibi sıcak para niteliğinde değildi. Rezervlerdeki artışın çok büyük kısmı bizim vatandaşlarımızın ve şirketlerimizin programa olan güveni nedeniyle dövizden TL'ye geçişiyle açıklanır. İkincisi de yine program sayesinde bankalarımızın dış kaynağa yüzde 100 üzerinde ulaşmasıdır.

En zoru geride kaldı. Kolay süreç değil. Tutarlılığı olan güçlü bir program uyguluyoruz.

Önümüzdeki ay çok büyük ihtimalle enflasyon yüzde 60; sonraki ay yüzde 50 civarına; ondan sonraki ay da 50'nin altına inebilir. Ondan sonra yılı Merkez Bankası'nın hedefi olan yüzde 38 civarında kapatmayı ümit ediyoruz. Yüzde 42'ye kadar bir bandımız var.
Gelecek sene hedefimiz enflasyonu yüzde 20'nin altına çekmek.
Bunun için sadece sıkı maliye politikalarının yetmeyeceğini biliyoruz.
Enflasyon beklentilerinde ciddi iyileşme var. Henüz program hedefleriyle tam örtüşmüyor ama önümüzdeki aylarda enflasyondaki ciddi düşüşlerden sonra piyasa beklentileriyle toplumun beklentileriyle hedeflerimiz arasında yakınlık olacağını düşünüyoruz.

Esas konumuz kalıcı refah artışı. Bu sene çok büyük ihtimalle kişi başına milli gelirde Türkiye Yüksek Ülkeler grubuna girecek. 1950'li yıllarda Türkiye, orta gelirli grubuna girdi. İlk defa bu sene Türkiye, orta gelirli ülkeler grubundan çıkıp yüksek gelirli ülkeler grubuna girecek.
Bunun için ne yapacağız? Sürdürülebilir yüksek büyüme, daha adil gelir dağılımı...

Bazı programları, bazı birimleri kapatacağız. Biz bakanlık olarak başladık. Birçok ilçede teknolojiyle vereceğimiz kaliteli hizmeti eskiden el yordamıyla veriyorsak o birimleri kapatacağız. Çalışanları eğiteceğiz, kayıt dışılılıkla mücadele etmek için o arkadaşları görevlendireceğiz."


mehmet-smsek.png