Ekonomist Dr. Oğuz Demir: Önümüzdeki günlerde fiyatlarda artış göreceğiz

Virüs en çok sağlığımızı tehdit etse de yaşanan salgının ekonomik boyutları da giderek katlanıyor. Ekonomist Dr. Oğuz Demir Şule Aydın’la Haber Masası’nda artan dolar kurunu ve Türkiye ekonomisini değerlendirdi.

Coronavirüs salgını ekonomik dengeleri etkisi altına aldı. Dolar kuru tarihi zirveye ulaşarak 7,24’ü aştı, işsizlik verileri katlandı. Diğer yandan yetkililer AVM’lerin 11 Mayıs’ta açılacağını duyurdu.

Şule Aydın’la Haber Masası’na bağlanan Ekonomist Dr. Oğuz Demir salgının ekonomik yansımalarını değerlendirdi.

Demir, ekonomik problemleri aşılması için şeffaflığın önemini vurgulayarak şunları söyledi:

“Türkiye ekonomisinin salgından önce de çeşitli sorunları vardı. Ekonomi büyümeye başladığında, bu sene itibariyle ihracat ve ithalat arasındaki fark yani dış ticaret açığındaki artış bizim döviz ihtiyacımız olacağını zaten ortaya koyuyordu. 

Üzerine bir de salgın gelince ilk etapta bütün dünya önce dolara yöneldi. O aşamada TL’nin değer kaybetmesi bir miktar anlaşılabilirdi. 

Peki son 10 gün içerisinde ne oldu? 

Bizim kırılganlıklarımız öne çıktı. Yani Türkiye’de döviz ihtiyacı ve önümüzdeki döneme ilişkin döviz açığının artabilme olasılığının artmış olması, verilerin bunu doğrulamış olması endişeleri bir miktar daha artırdı ve bu seviyelere ulaştık. 

Şeffaflık bu sorunların çözümünde çok önemli. Ekonomimizin yapısal sorunları var. Bu sorunlara ilişkin çözüm önerileri üretmek yerine sorunlar yokmuş gibi davranılarak hareket ediliyor ve bu yatırımcıyı daha çok ürkütüyor. 

"Döviz yumrukla düşmez"

Berat Albayrak, “Biz doları güçlü yumruğumuzla 5 liraya indirdik” demişti. Şimdi yaşanan bu artış neden oldu o halde? Yumruğumuz mu o kadar güçlü değil? 

Döviz yumrukla düşecek bir şey değil. Dövizin düşmesi için ya ülkenizdeki döviz talebini düşürürsünüz ya ülkenizdeki döviz arzını artırırsınız ya da ülkenizin riskini düşürürsünüz. Yumruk atmaktan daha etkili yöntemlerdir bunlar. Döviz arzını nasıl artırırsınız? Dışarıdan yabancı sermaye çekebilirsiniz. Ya ihracatınızı ithalatınızın üstüne çıkarabilirsiniz ya riski düşürürsünüz ya ülkeye yatırımcı gelmesini sağlarsınız ya da ülkenizde para biriminizin Merkez Bankası eliyle güçlü olduğunu gösterirsiniz.

Risk yolunu ise şeffaflıkla birleştirebiliriz. Nasıl hareket ettiğinizi dünyaya gösterirsiniz. Bütün dünyanın kapalı olduğu bir dönemde bizde ithalat bile daha az daralıyor. Dolayısıyla yumruk atmak yerine ekonominin gerçekleriyle sonuç üretmeye çalışmak daha önemlidir. 

"Önümüzdeki günlerde fiyatlarda artış göreceğiz"

Peki vatandaş bu artıştan nasıl etkilenecek? 

Yılbaşından bu yana yüzde 16 civarı değer kaybetmiş bir para birimimiz var. Bu yüzde 16’lık değer kaybı az önce söylediğim ithal mallarla üretim yapan bir ülke için üreticinin maliyetlerinin artması anlamına geliyor. Yani biz bunun sonuçlarını özellikle ithal malla üretim yapan firmaların maliyetlerinde ve dolayısıyla da fiyatlarda göreceğiz. Sokaktaki vatandaş pazara gittiğinde gıdada görecek. Neden? Çünkü gübre ithal, tohum ithal. Markette deterjan aldığında görecek. Çünkü petro-kimya ürünleri ithal. Üreticinin üzerinde maliyet baskısı artmış olacak ve bu da fiyatlara yansıyacak.

"Milyonlarca işsizi iş hayatına nasıl döndüreceğimizi düşünmemiz gerekiyor"

Diğer yandan önümüzdeki hafta AVM’ler açılıyor. Beklenen rahatlama böyle gelir mi? Bundan sonrası için ne yapılması gerekir? 

Bizim normale dönmemiz için AVM’lerin açılması değil her akşam açıklanan verilerin düşmesi gerekiyor. Salgına odaklanmamız gerekiyor. Ekonomideki sorunlar için de bu gerekiyor. Şu an geçim kaygısı içerisinde olan milyonlarca vatandaş var. Bundan sonrası için bizim milyonlarca işsizi yeniden iş hayatına nasıl döndüreceğimizi düşünmemiz gerekiyor.