İsmail Saymaz, Veyis Ateş söyleşisinde perdenin önünü arkasını yazdı

İsmail Saymaz, Veyis Ateş söyleşisinde perdenin önünü arkasını yazdı
Sözcü yazarı İsmail Saymaz, Halk TV ekranlarında Veyis Ateş'le yaptığı programın perde arkasını anlattı.

Sözcü yazarı İsmail Saymaz, Halk TV ekranlarında Veyis Ateş'le yaptığı programın perde arkasını anlattı.

Saymaz'ın bugünkü "Ben ikna olmadım" başlıklı köşe yazısı şöyle:

İşaret fişeğini Sedat Peker yaktı. Habertürk'te, 24 Mayıs günü İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun katıldığı programda soru sorulmasını engellediğini iddia ederek, Veyis Ateş'i suçladı.

Ateş'in Paramount Otel'de bedava konakladığını…

Otel sahibi Sezgin Baran Korkmaz'dan, hukuki ihtilafını çözmek adına para istediğini ileri sürdü. Korkmaz, iddiayı Fatih Altaylı'ya doğruladı.

Sevilay Yılman, bir gün sonra Korkmaz ile Ateş arasındaki konuşmanın ses kaydını dinlediğini belirtti. Kaydın dökümünü kaleme aldı. Bu döküme göre Ateş, Korkmaz'dan 10 milyon Euro istemişti.

Ateş ise susuyordu. İki kez aradım. İddialara yanıt verip vermeyeceğini sordum. Suskun kalacağını söyledi. Çarşamba kendisi aradı ve şöyle dedi:

“Yazı yazmadan önce beni arayıp görüşümü sorduğun için sana konuşmak istiyorum. Canlı yayında baş başa olmak kaydıyla soruları yanıtlarım.”

Bu arada, Ciner Yayın Holding, pazartesi Ateş'ten savunma istedi. Ateş, perşembe istifa etti.

Aynı akşam aradı. Konuşabileceğini söyledi. Cuma günleri Halk TV'de yaptığımız ‘Perdenin Önü Arkası' adlı programda ağırlayabileceğimizi, ancak Halk TV Yayın Yönetmeni Suat Toktaş'tan izin almam gerektiğini vurguladım. Toktaş'ı aradığımda, kendisinin de Ateş'e teklif götürdüğünü öğrendim.

Şöyle kararlaştırdık: Ateş, cuma saat 20-21 arasında konuğum olacaktı.

Aklama suçlaması

Programın ilan edildiği andan itibaren sosyal medyada Ateş'i aklamaya yönelik yayın yapılacağı iddia edildi. Üzerimizde olağanüstü bir baskı oluşturuldu. Bu iklimde kamuoyunun bilgilenmesine katkı sağlamayacağını düşünerek, programdan vazgeçmeyi teklif ettim. Çünkü sütten ağzım yanmıştı. Halk TV yönetimi de endişeliydi. Bir yandan da vazgeçersek “Korktular” denilecekti. Gözü karartıp yayına çıktık.

Saat 20'ye geldiğinde… Milyonlarca insan ekran başındaydı.

Ateş: Söz ettiğim meblağı istiyorlar

Ateş'in bilmediği bir şey vardı: Sabah Korkmaz'ı arayıp varlığından emin olmak için görüşmenin kaydını dinledim. 5-8 Ocak arasında 4-5 telefon görüşmesi yapılmış. Korkmaz, 7 Ocak'ta yapıldığını söylediği 9 dakika 26 saniyelik kaydın 2 dakikalık kısmını dinletti. Ateş araba içerisinde konuşuyor. Yol ve araç sesi konuşma seslerine karışıyor. Ateş, şöyle diyor: “Şu an can yanın yaralı, kızgınsın, öfkelisin, dünyaya ateşe verirsin. Bu tarafın hassasiyet duyduğu şeyi sana iletmek istiyorum.” Ateş, kimi lobi ve kliklerden söz ediyor. Kendini hakem olarak tanıtıyor. Korkmaz, “Masaya sen otur benim yerime?” diye öneriyor.

Ateş “Nasıl istersen” diyor ve şöyle devam ediyor: “Senle ilgili beklenti ve istedikleri ses çıkarmadan bir süre beklemen. ‘Samimiyetini göstersin, gerekeni yaparız (diyorlar).”

Korkmaz, “Samimiyetimizi nasıl göstereceğim abi?” diye soruyor. Ateş, “Söz ettiğim meblağı istiyorlar” diyor. Korkmaz, “10 milyon Euro'yu verdiğim zaman…” diye konuşuyor. Hızlı konuştuğu için “Milyon” ifadesini yutuyor.

Önce inkar, sonra kabul

Yayında Ateş'e, bu görüşmeyi yapıp yapmadığını sordum. “O konuşma bana ait değil” dedi.

“Söz ettiği meblağı istiyormuş” cümlesini reddetti. Oysa kulaklarımla duydum. Ateş'i inandırıcı bulmadığım için “Doğru söylemiyorsun” diye belirttim.

Suç ilişkisi

Ateş, söyleşimizde, Cihan Ekşioğlu'nun davetlisi olarak Temmuz 2020'de Paramount Otel'de kaldığını ve Korkmaz ile tanıştığını söylüyor. Aynı yılın ekim ayında Korkmaz ile bir restoranda karşılaştıklarını anlattı.

Bir sonraki temas, kasım ya da aralıkta telefonla gerçekleşmiş. Korkmaz'ın, “Senden ricam, İçişleri Bakanı beni yanlış anlıyor. Mesajı iletir misin?” dediğini ifade etti. Bu ‘ricayı' ilettiği Bakan Soylu'nun, “Telefonu açmasaydın keşke. Gelsin, yargıya teslim olsun” dediğini belirtti.

Ateş'e “Neden kabul ettin?” diye sordum.“Çoluk çocuğum var, mağdurum” demesine üzüldüğünü anlattı.

“Bu kişi Türkiye'de kara paradan aranıyor” diye hatırlattığımda, “Neyden arandığını bilmiyorum” dedi.

Ateş telefon trafiğine devam etmiş.Savunmasına ikna olmadım. Eylemlerinin gazetecilikle hiçbir ilgisi bulunmuyor. Doğruysa bir suç ilişkisi, bu. Ateş'in suç duyurusunda bulunmasını bu iddiaların aydınlanması bakımından yerinde buluyorum.

SBK ile yüzleşme

Yayının sürprizi, Korkmaz'ın bağlanması oldu. Korkmaz, 10 milyon Euro iddiasıyla sınırlı kalmak kaydıyla katıldı. Ancak Türkiye'de sürmekte olan davasının ayrıntılarına girdi. Türkiye'de aranıyor oluşu, RTÜK tarafından Halk TV'ye yaptırım olarak dönebilirdi. Kendisine uyarıda bulundum. Korkmaz, uyarımı yanlış anlamış olacak ki “İyi akşamlar” diyerek, yayından ayrıldı.

Kasıtlı şekilde susturduğumuz sanıldığı için çok sayıda eleştiri geldi. Yeniden bağlayıp Ateş'le yüzleştirdik.

Korkmaz, 10 milyon Euro iddiasını yineledi. Ateş iddiayı reddetti. Korkmaz'ın elindeki kayıtla savcılığa başvurması gerekiyor. Aksi halde pazarlık için şantaj yaptığı düşünülecek.

Gerçeği, yalnız gerçeği

Peker'in 2 Mayıs'ta ilk ifşaatını yayınladığı günden beri o iddialara ilişkin 13 köşe yazısı yazdım, birden çok söyleşi yaptım ve haber kaleme aldım.

Soylu ile Habertürk'te, Ateş ile Halk TV'de yayınlara çıktım. Onlarca TV ve YouTube programına katıldım. Elimi, bedenimi, hatta başımı taşın altına koydum. Mecbur muydum? Değildim.

Pekala, ben de saçılan iddia yığını içerisinden düşünce dünyama ve meşrebime uygun olanları seçerek, afili yazılar döktürebilirdim.

Zahmete girmeden…

Ellerimi asla kirletmeden…

Paçalarımın çamura bulanmasına izin vermeden…

Yara bere almadan muhalif kalmayı bilirdim.

İstedim ki…

Halk gerçeği, yalnızca gerçeği öğrensin.

Bütün borcumuz onadır.