Ahmet Nur Çebi: Her yönetim kendi döneminde verdiği açığı cebinden ödemeli
Beşiktaş Jimnastik Kulübü Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Nur Çebi, Halk TV'de Özlem Gürses ile 20. Saat'e konuk oldu. Çebi, futbola girişinden kulüplerin ekonomik yapılarına kadar pek çok konuda Gürses'in sorularını yanıtladı.
Özellikle futbol ekonomisi konusunda çarpıcı açıklamalarda bulunan Çebi, "Bu paralar artık yok. Covid de geldi zaten bitti artık. Bunu söyleyen ilk başkan benim. Ben camiamın yüzleşmesini istedim" dedi.
İşte Özlem Gürses'le 20. Saat'te Ahmet Nur Çebi'nin anlattıkları:
Nasıl beşiktaşlı oldunuz?
Trabzon doğumluyum. Altı yaşındayken Karabük’e geldik. İşçi şehridir, emekçilerin yoğun olduğu bir şehirdir. Babam da sanayiciydi. Karabük’te Kartaltepe diye bir mahalle var. Şehrin çok yukarısında bir mahalle.
Orada rahmetli Recep Sami Yazıcı vardır, Süleyman Seba zamanında Beşiktaş’ın 2. Başkanı’ydı. Bize zorla forma giydiriyorlardı.
Babam Trabzonspor’da top oynamış, aynı zamanda Karabükspor’un kurucusu.
Bize zorla verdiler ama biz severek giydik o formayı.
Metin-Ali-Feyyaz dönemi vardır. O dönemde altyapı çok iyiydi. İlk gittiğim maç Trabzonspor maçıydı. Çok tribün çocuğu değildim. Karabük’te büyüdüm sonuçta. İstanbul’da çok maça gitme şansım olmadı.
Karabük’te lisede okurken basketbol oynuyordum.
Kulüplerin sahipleri veya yöneticileri, bunun ekonomisini dikkatli şekilde yürütmeyi düşünmüyor. Çünkü kendinin canı yanmıyor. Geliyorlar, popülist politikalar izliyorlar, büyük transferler yapıyorlar… Bunların sonucu oluyor. Para sizin paranız değil nasılsa. Dolayısıyla kulüpler hep borçlanarak ilerlemiş.
Ben Galataspor’da başkan yardımcılığı yaptım. Baya iyi bir takımdı o zaman, 2. Lig’deydi. Şadan Kalkavan abimiz bizi gördü, burası bizim semtimiz bu işi birlikte yürüteceğiz dedi.
Daha sonra Kartalspor’da başkanvekiltiği yaptım. 30 yıl önce.
Başka şeylerle uğraşmak yerine bununla uğraşmayı tercih ettik. Galataspor’da veya Kartalspor’da para kazanmak, ünlü olmak gibi bir durum sözkonusu değildi. Kendi cebimizden para koyuyorduk.
Çok fazla takım mı var?
Öyle diyemeyiz. Her ilçede takım var. O yerde yaşayan insanlar için bir keyif bu. Yayın gelirlerinden bu kulüplere para düşüyor. Bu yetmiyor ama iş adamları yardımcı oluyor o noktada.
Futbol ekonomisi
Süper Lig’den bahsediyorsanız şu anda orada tabii müthiş bir ekonomi dönüyor.
Yaklaşım 100 milyon euro civarında gelirimiz vardır, buna yakın giderimiz olması gerekirken maalesef çok daha üzerinde para harcanmış. Orada biriken borçlar, faiz yüküyle birlikte kulüpleri zor durumda bıraktı.
Hesap verilebilir yapı kurulamamasından dolayı mı oldu bu?
Gelir ve giderinizi her şeyde olduğu gibi futbolda da dengelemek zorundasınız. Bizim kulüplerimizin çok ağır bir amatör spor yükü var. Onlar da amatör olmayı bırakmış yarışmacı olmuşlar. Taraftar baskısı yöneticiyi çok zor durumda bırakıyor. Taraftar baskısı hiç bitmiyor. Taraftarların bir kısmı “Benim kulübüm önemli” derken, bazı taraftarlar “Hayır benim takımım şampiyon olmalı” diyor. Yönetici buna düşmemeli. Taraftar gibi davranmamalı.
Amatörler yarışmacı olmamalı. Amatörler bizim altyapımızdan yetişen voleybolcular, basketbolcular vs. Bizim o çocuklara formalarını verip spor yaptırmamız lazım. Beşiktaş’ta 25 milyon lira gelir var örneğin ama giderler 70-80 milyon lira.
Dünyada böyle bir şey yok. Onların gelirleri var.
Aslında sporcu yetiştirmek, amatör spor yapmak için oluştu bu yapılar.
Bütün kulüpler bu işi bırakmış, mesela basketbolda Fenerbahçe ve Galatasaray yarışıyor… Bunu söyleyince kızıyorlar bana ama anlayacaklar.
Bugün 4 büyük takımın sahibi kim?
Taraftar.
Yoksa bankalar mı?
Bankalara borcumuz var. Bankalar henüz değil. İnşallah da olmazlar. Onların da bize borç vermekten çok mutlu olduğunu sanmıyorum. Onlar da bir şekilde bize bulaşmışlar. Verdikleri mücadele kredilerini geri alabilmek şu anda.
Bu işin içinden nasıl çıkılacak? Başkanlar bir araya geldiğinde çok benzer sıkıntıları konuştuğunuzu sanıyorum… Futbol federasyonu ne yapabilir? Çok mu siyaset girdi içine?
Ben şahsım adına, futbol kulüplerinin politize olduğunu sanmıyorum. Yapmamız gereken çok basit. Bir borcunuz varsa, bir şekilde bunun faizini ödeyeceksiniz, işte ana paraya da bir miktar ödeyeceksiniz. Faaliyetinizi sürdürmeniz gerekiyor. O zaman ya gelirinizi artıracaksınız ya giderinizi azaltacaksınız. Bu paralar artık yok. Covid de geldi zaten bitti artık. Bunu söyleyen ilk başkan benim. Ben camiamın yüzleşmesini istedim. Çok aklıselim insanlar var.
Uzun zamandır divan kurullarında görev almış arkadaşlarımız var. Onlar kulüp düzelsin önce diyorlar. “Gerekirse 2 yıl şampiyona olmayız” diyenler var. Öbür taraftan da genç arkadaşlarımız var, onlar da çok kıymetli. Onlar “Şampiyonluk istiyoruz” diyorlar.
Başka ne yapılabilir kurumsal yapının kurulabilmesi için?
Bir futbol takımının giderlerinin düşmesi kötü futbolcu alacağınız anlamına gelmez. Çok para verdiğinizde çok iyi futbolcu alacaksınız anlamına gelmez.
Yabancı sayısı azaldı bugün...
Yabancı sayısının azalmasını ben de destekliyorum.
Bir de yayıncı kuruluş meselesi var...
Yayın gelirleri konusunda Covid meselesi nedeniyle sıkıntı yaşıyoruz. Yayıncı kuruluş tarafından salgın aleyhimize kullanılıyor. Bugün böyle bir durum öğrendim ben. Yayıncı kuruluş diyor ki “Covid var dolayısıyla biz size yaptığımız eski ödemeleri yapamayacağız. Bu konuda fedakarlık yapmanızı istiyoruz” diyorlar. Halbuki tam zamanı. Zor durumda olan kulüpler, bu sefer de siz bize yardımcı olun. Umarım tatlıya bağlanır, yayıncı kuruluşla aramızda bir sıkıntı var.
Bugün CHP, futbol maçlarının ücretsiz yayınlanması konusunda bir önerge verdi...
Olmaz. O zaman CHP kaynak bulacak. Diyecek ki, “Bunu burdan alın, ücretsiz yayınlayın, karşılığında kaybettiğiniz 450 milyon doları bakanlığın bütçelerinden ödeyeceğiz” demesi lazım.
Haklı, pandemi döneminde keyif alması lazım halkın ama ben maaş ödemeye devam ediyorum. Hiçbiri maaşından vazgeçmedi. O zaman ne yapacağız?
Türkiye’de futbolculara verilen rakamların reel olduğunu düşünmüyorum. İngiltere’de gelirler çok fazla. Bizde durum böyle değil. Biletler bizim 3 katımız, bir forma alıyor bizim 3 katımız. Gelirlerimiz 3’te 1 ama futbolcuya yüzde 50 fazla para veriyoruz.
Türkiye’de futbolculara verilen rakamların reel olduğunu düşünmüyorum. İngiltere’de gelirler çok fazla. Bizde durum böyle değil. Biletler bizim 3 katımız, bir forma alıyor bizim 3 katımız. Gelirlerimiz 3’te 1 ama futbolcuya yüzde 50 fazla para veriyoruz.
Yayıncı kuruluşun matematiğin üzerinde para verdiği iddia ediliyor…
Ben aynı fikirde değilim. Sonuç itibariyle Türkiye’de futbol daha çok sevilmeye başlandı. Eskiden olduğu gibi karı-koca kavga etmek yerine oturup maç izliyor. Dolayısıyla dekoder de çok güzel satılıyor. Bunu fırsata çevirip bundan faydalanmaya gerek yok.
Beşiktaş’ta maaş ödemelerinde sıkıntı yaşanıyor mu?
Sıkıntılarımız var. Çok büyük bir faiz ödüyoruz. Ana borç çok büyümüş. Kurumlar sizden faiz geliri alıyor. Bu doğal. Biz neden o hâle düştük diye tartışmalıyız. Bu faizle işi yürütemeyiz. Ne yapacağımız belli değil. Tüm gelirlerimiz faizlerimizi zor ödüyor.
Nasıl temize çekilecek yanlış kararlar?
Sayın Cumhurbaşkanına da Spor Bakanı’na da izah ettim, dernekler kanunu değiştirilmeli. Gideri gelirden fazla ise bir yönetimin orada bakacaklar “10 lira gelir var, 11 lira harcamışsınız” diyecekler ve kanun diyecek ki yönetim bu bedeli ödeyecektir. Her yönetim kendi dönemindeki açıktan sorumlu olmalı.
Bir sene önce TFF futbolcunuza lisans verir, bunu verirken lisans yönetmeliği diye bir yönetmelik çıkardılar. Bu yönetmeliğe göre “Birinci yıl gelirinizden yüzde 30, ikinci sene yüzde 15 fazla harcayabilirsiniz. Üçüncü sene denk bütçeye gideceksiniz” diyor. Bu uygulama geçen sene başladı. Bir şeyler doğru gitmeye başladı. Asıl sorun, geçmişten gelen ana devasa borcu ne yapacağımız…
Bunun çözümü şu; bu kulüplerin ayakta kalması için makul bir faiz ve 12-13 yıl zamana yaymaları lazım.
Bugün yarın bir Arap şeyhi, Rus oligark ya da Çinli sermayedar gelip “Ahmet Başkan talibiz Beşiktaş’a” dese?
Ben Beşiktaş Genel Kurul üyesi olarak ret veririm. Bunların satılabilmesi için de tüzük gereği genel kuruldan onay gerekiyor. Ben şahsen müsaade etmem. Bir oligarka, bir Arap’a burayı vermek istemem.
Zaten şimdi futbol takımlarının hepsi anonim şirket oldu. Dolayısıyla borsada hisseleri var. Ama biz prensip olarak yüzde 51’i elimizde tutuyoruz.
Bırakmam Seni kampanyası yaptınız. Nasıl yankılandı bu çağrı?
Yaklaşım 300 bine yakın SMS geldi. Ama az tabii. Milyonlarca taraftara baktığınız zaman biraz az olmuş. Topu topu telefonu elinize alıp SMS atıyorsunuz. Şikayet etmiyorum, sadece az olduğunu daha fazlasının mümkün olduğunu söylüyorum. Tabii ki tercihim “Bırakmam Seni” yaz gönder gibi bir kampanya olduğu yönünde algılandı bu. İş adamlarımızdan, iş kadınlarımızdan destek bekliyoruz. Sitemize girdikleri zaman hesap numaralarımıza destek olabilirler. Talebe çocuk 20 lira vermiş, iş adamının yollayacağı 200 bin liradan daha değerli o.
Geçen zarfı açtım, içinden 15 lira çıktı. Ve bir mektup, küçük bir çocuk yazmış. “Bu kadar param var, iPad almak için biriktirmeye başlamıştım” yazmış. Onu müzeye koyduk.
Bu paraları bankalar almak istiyorlarsa, kulüpleri ayakta tutmak zorundalar. Başka yolu yok ki. Benim oynamam lazım, benim oynamam için bana gerekeni vermeleri lazım. Bize diyebilecekleri tek şey tasarruf yapmamız. Biz başladık tasarruf yapmaya. Taraftarım bana gönül koyuyor olabilir ama bunu yapmak zorundayım.
Biz geçen hafta Kayseri’de maç kaybettik, bizim iki genç oyuncumuz var altyapımızdan taraftar tepki gösterdi bu oyunculara. Kardeşim nasıl öğrenecekler bu çocuklar oynamazsa top tutmayı?
Caner Erkin ve Gökhan Gönül’ün durumu ne olacak?
İyi olacak inşallah. Anlaşabilirsek, bizde top oynamaya devam edecekler. Anlaşamazsak, yollarımız istemeyerek de olsa ayrılacak. Biz onların bizimle top oynamasını istiyoruz.
Sergen'i de sorayım o zaman...
Sergen Hoca iyi, çalışıyoruz. Aramızda bir sorun olduğunu söylediler ama öyle bir şey yok. Aynı amacı, aynı gayeyi paylaşıyoruz. Konuşurken ben Lazca ama o da Lazca konuşuyor galiba. Ama aramızda bir sorun yok. Sergen Hoca da Beşiktaş'ın çocuğu.