Saray'dan Mehmet Şimşek'e tam destek

Saray'dan Mehmet Şimşek'e tam destek
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek hakkında çıkan iddialara ilişkin ilk defa net konuştu.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, ekonomim.com'a konuştu. Cevdet Yılmaz, yabancı yatırımcıları Yatırım Danışma Konseyine davet ettiklerini hatırlatıp, “Önümüzdeki dönemde yeni müjdelerin gelmesini bekliyoruz. 28 Eylül'de yapılacak Yatırım Danışma Konseyine yabancı yatırımcıları davet ettik” dedi.

Yılmaz, Merkez Bankası'nın faiz indirimi hakkında da, "Siyaseten şunu söyleyebilirim yüksek enflasyonda iyi bir şey değil yüksek faizde iyi bir şey değil" ifadelerini kullandı.

Yılmaz, Mehmet Şimşek'in ekonomi programını savunurken tek başına kaldığı iddiaları hakkında da ilk kez çok net konuştu. Yılmaz, Şimşek'e Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın tam desteği olduğunu söyledi.

Çinli elektrikli otomobil markası BYD hakkında eleştiriler, Instagram sansürü ile ilgili de konuşan Yılmaz'ın röportajında öne çıkan sorular ve yanıtlar şöyle:

"Enflasyon 40’lı rakamlara doğru gelirse 50 ile 45 filan olursa bir faiz indirimi söz konusu olur mu?"

"Bu tartışmalara açıkçası girmek istemiyoruz. Merkez Bankamızın bileceği iş, enflasyon raporunda dolayısıyla gidişatı görecekler enflasyonun ana eğilimindeki gidişata bakacaklar bunu söylüyorlar. Beklentilere bakacaklar şartlara bakacaklar ve buna göre karar verecekler ama siyaseten şunu söyleyebilirim yüksek enflasyonda iyi bir şey değil yüksek faizde iyi bir şey değil. Sonuçta orta vadede ikisini de daha düşük seviyelere taşımayı hedefliyoruz, inşallah bunu da başaracağız 2026’da tek haneli enflasyon hedefimiz var geçmişte 2013’te Türkiye bunu yakalamıştı. 2013 Mayıs’ta faizler 4.5’a kadar düşmüştü, enflasyon 6.2’lerdeydi dolayısıyla Türkiye bunu geçmişte başardı tekrar başaracağız."


"Ekonominin koordinasyonunu nasıl görüyorsunuz, sorun var mı? Zaman zaman Mehmet Şimşek’in kabinede programı savunmakta yalnız kaldığı iddiaları gündeme geliyor..."

"Hiç öyle bir şey yok! Başından beri çok güçlü bir koordinasyonumuz var. Sayın Cumhurbaşkanımızın çok güçlü bir siyasi desteği var. Bu program hükümetin programı. Tabii ki destek var ve bir daha söylüyorum güçlü bir destek var. Zaten destek olmadan hiçbir program bir anlam ifade etmez. En güzel programı da hazırlasanız raflarda kalır. Siyasi irade ve bir de toplumsal sahiplenme bence. Bir programın için en temel iki faktör. Bu program için her ikisinin de olduğuna inanıyorum.

Türkiye'nin farklı kesimlerinin programa desteği olduğu gibi siyasi desteği de güçlü. Cumhurbaşkanımız da zaten çeşitli vesilelerle bunun altını çiziyor. Koordinasyona da gelecek olursak; Ekonomi Koordinasyon Kurulu var. Orada; sadece seçim ayında aksattık. Her ay toplanıyoruz. Hiç aksatmadık. Orada bütün meseleleri tartışıyoruz. Bir kısmı iç tartışma, bir kısmı kamuoyuna yansıyor.

Doğal olarak her bakanlık kendi üstüne düşen işleri en üst düzeyde yapmak ister. Mesela ulaştırma bakanlığı daha fazla yol, köprü yapmak ister. Eninde sonunda Maliye ve Hazine Bakanlığı’ndan talepler olur. Herkes kendisiyle ilgili daha fazla kaynak arzu eder. Bunlar iş yapmak için ortaya çıkan çekişmelerdir. Çok da doğaldır. Biz hükümet olarak birçok toplantılar da yapıyoruz. Her toplantımızı da kamuoyuna duyurmuyoruz."


"BYD’ye verilen sözler TOGG’u çok rahatsız etti ve epey tartışıldı…"

"Ben bir sıkıntı görmüyoru, orada Türkiye’nin çok geniş bir pazarı var ihracat imkanları var. Bir tek firma ile gidebilecek bir durumumuz yok. Bizim geleneksel otomotiv sektörümüzde de zaten halihazırda birçok firma var. Türkiye otomotivde yedek parçası ile ihracatı ile çok iyi durumda. Dolayısıyla bu elektrikli otomotiv dönemine de güçlü bir şekilde geçiş yapmak durumundayız. Burada yerli milli firmalarımız her zaman öncelikli orada hiç tereddüt yok. Tek bir firma ile de Türkiye elektrikli otomobil sürecine gidemez çok sayıda firma olmalı. Hem iç pazarda ithalatı engelleyici olur bu hem de ihracat imkanları sunar. Nitekim BYD ile ilgili de ciddi bir ihracat bağlantılı bir model sözkonusu."

"Ama ithalat kapısını da erken açmıyor muyuz?"

"Yatırım sürecinde belli bir sınırlı sayıda imkan, kota veriliyor. Onun da mantığı şu: Sonuçta bu işler bir network geliştirme ile ilgili. Bir yatırım yaptığınızda yatırım bitti üretime başladınız ama istasyonlarınız yoksa, bakım servis ağınız yoksa, bayileriniz yoksa bunu sürdüremezsiniz.

Türkiye bir üretim üssü olsun istiyoruz, kendimizi daha elverişli bir ortam olarak konumlandırmak durumundayız. Avrupa’dan veya başka ülkelerden de gelseler, burada üretip bizim ithalatımız da azalsın, ihracat imkanımız da olsun. Dolayısıyla bu elektrikli araç sayıları önümüzdeki yıllarda çok başka yerlere gidecek. Bir süre sonra belki geleneksel otomotivden bahsetmeyecek hale geleceğiz. İşte bu dönüşümü ne kadar hızlı ve erken yapabilirsek o kadar avantajlı bir konuma sahip olacağız."


"Beklentiler olumluya dönüyor dediniz ama araya Instagram yasağı gibi konular girince nasıl etkiliyor?"

"Gönül ister ki böyle durumlar olmasın ama bir hukuk devletiyiz aldığımız kararlara da küresel şirketlerin uyması lazım bu sadece bizim değil bir çok küresel şirketin sorunu. Sadece bizde değil bir çok ülkede de bu tartışmalar yaşanıyor, küresel düzenleme boşluğu var bu alanda. Hukuk düzeni içinde mahkeme bir karar verdiyse ona herkesin uyması gerekiyor. Kuralı tartışırsınız doğrusunu, eğrisini ama Türk mahkemelerinin verdiği karara saygı duyulması ve hayata geçirilmesi önemli"

Kaynak:Ekonomim