Özgür Özel: Erdoğan'ın asgari ücret zammını fırsat bilip emekçiyi ezeni ifşa edeceğiz
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Parti Meclisi'nin açılış konuşmasında yaptığı açıklamalarda AKP'nin Suriye politikalarını ve asgari ücreti eleştirdi.
Özel, Suriye konusunda iktidarın 13 yıldır süren politikalarının hatalı olduğunu ve 283 şehit, 4,5 milyon sığınmacı ve 200 milyar dolarlık bir maliyetle sonuçlandığını belirtti.
CHP lideri, bu maliyetin, tüm emeklilere 100 yıl boyunca hak ettikleri maaşı ödeyebilecek büyüklükte olduğunu vurguladı.
Özel, CHP'nin Suriye'nin toprak bütünlüğünü ve demokratik bir rejimi savunduğunu, sığınmacıların ülkelerine dönüşü için uluslararası destek sağlayabileceklerini ifade etti.
Avrupa Birliği'nin sığınmacılar için Türkiye'ye ek 1 milyar dolar verme kararını eleştiren Özel, bu durumu "koyun pazarlığı" olarak nitelendirdi ve iktidarın bu tutumundan utandığını söyledi.
Özel şu ifadeleri kullandı:
- "Maalesef 2024'ün en kötü fotoğrafı Von der Leyen'in Türkiye'de çektirdiği fotoğrafıdır Erdoğan'la. Geçmiş karşımıza "1 milyar dolar daha verelim de sığınmacılar burada kalmaya devam etsin." diyorlar. Kendileri kapıları kapattık, artık başvuru almayacağız falan diyorlar. Türkiye'ye gelen gelsin, kalan kalsın diyorlar.
- Maalesef bizimki de çıkmış o lafı söylettikten sonra, ona orada hani dönüp de bir şey söyleyeceğine, o 1 milyar dolar parayı daha alın. Ya resmen 6 milyar vermiştik, bu kadar sığınmacıyı başınıza dert etmiştik. 1 milyar daha atıyor böyle oradan.
- Böyle ortaya atıyor, önüne atıyor Erdoğan'ın. Bundan ben utanıyorum, biz utanıyoruz. Erdoğan utanmıyor. Ve bundan sonrası ile ilgili bir daha söylüyorum."
"ERDOĞAN'IN ZAMMINI YAPANLARI İFŞA EDECEĞİZ"
Özel, asgari ücretin yetersizliğine de tepki gösterdi. İktidarın asgari ücreti belirlerken işçi ve emeklileri mağdur ettiğini söyleyen Özel, Türk-İş'in asgari ücret tespit komisyonundan çekilmesini olumlu bulduklarını açıkladı.
CHP'nin konuyla ilgili sendikalarla görüşmeler yaptığını ve yarın Tandoğan Meydanı'nda düzenlenecek asgari ücret protesto mitingine kitlesel katılım sağlayacaklarını duyurdu.
Özel, asgari ücretin sadece asgari ücretlileri değil, emeklileri, pazar esnafını ve sokak esnafını da olumsuz etkilediğini belirtti. Ankaralıları Tandoğan Mitingi'ne davet eden Özel, tepkinin gösterilmesi gerektiğini vurguladı.
Özel, bazı işverenlerin asgari ücrete yapılan zammı bahane ederek diğer çalışanlarının maaşlarına yeterli zam yapmamasını eleştirdi ve bu işverenleri ifşa edeceklerini söyledi. Özel, "Buna uyana, karşısında, buna uyanlar karşısında bizi bulur. Emekçinin hakkını vereni sonuna kadar savunacağız ama emekçiyi sefalet ücretine mahkum edeni hele hele hele beyaz yakalıyı, gri yakalıyı, mavi yakalıyı, asgari ücretin üstünde maaş alanları asgari ücrete mahkum etmeye kalkanlara, "Erdoğan'ın yaptığı zammı yapıp yüksek zam yapmamak için organize olanlara" şunu söyleyeceğim: Bunu yapmayanlar bu meseleden olumlu ayrışacaklar. Bunu yapanlar karşısında tüketimden gelen gücünü kullanan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını ilan edeceğiz teker teker. Nasıl yemeğin içine at eti karıştıranlar ilan ediliyorsa Erdoğan'ın yaptığını fırsat bilip emekçiyi ezeni, çalışanını ezeni ifşa edeceğiz ve tüketimden gelen gücümüzü kullanacağız. Bu konuda 1 Ocak olduğunda ilan edeceğiniz zamları yaparken Cumhuriyet Halk Partisi'nin ve Türkiye Cumhuriyeti'nin onurlu vatandaşlarının bunu izlediğini ve buna göre tavır ve tutum içinde olacaklarını hatırlatmak istiyorum" ifadelerini kullandı.
Özgür Özel'in konuşması şöyle:
"900 BİN SURİYELİ BEBEK DOĞDU"
Suriye çok önemli bir gündem. 13 yıl önce Cumhuriyet Halk Partisi'nin yapmış olduğu tüm uyarılara ve 13 yıl boyunca her gün haklı çıkmasına rağmen birileri 13 yılın sonunda ortaya çıkan tablodan kendilerinin haklı, Cumhuriyet Halk Partisi'nin haksız çıktığını iddia ediyor.
Tablo şu: 4,5 milyon sığınmacı yaşıyor. Türkiye'de 900.000 Suriyeli bebek doğdu. 283 şehit verdik. Ve bugüne kadar harcanan para, bize maliyet 200 milyar dolar
O 200 milyar dolar, bütün emeklilere hak ettikleri maaşı 100 yıl verecek kadar para. 1 yıl verecek kadar paranın 100 katı. Ve maliyetin büyüğü şimdi geliyor. Bundan sonra daha büyük maliyetlerle karşılaşacağız.
Biz Suriye'nin toprak bütünlüğünü savunan, Suriye'de demokratik bir rejim inşasını savunan, bu demokrasinin Suriye'de Kürtleri de, Türkmenleri de, Arapları da, Alevileri de, Sünnileri de kucaklamasını savunan, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin artık bir askerin daha burnunun kanamaması gerektiğini hatırlatan ve Türkiye'deki sığınmacıları bir an önce ülkelerine göndermenin takviminin planlanmasını savunan bir çizgideyiz. Bu takvim için de çok paraya ihtiyaç olacak.
Cumhuriyet Halk Partisi olarak mensubu olduğumuz uluslararası kuruluşlar ve sözümüzün geçtiği her yerde bu konuya katkı sağlamaya hazırız.
"1 MİLYAR DAHA VERELİM BURADA KALSINLAR DİYORLAR"
Çünkü hem Avrupa hem dünya bu sığınmacı meselesi için elini taşın altına koymaya değil ama elini cebine atmaya hazır. Maalesef 2024'ün en kötü fotoğrafı Von der Leyen'in Türkiye'de çektirdiği fotoğrafıdır Erdoğan'la. Geçmiş karşımıza "1 milyar dolar daha verelim de sığınmacılar burada kalmaya devam etsin." diyorlar. Kendileri kapıları kapattık, artık başvuru almayacağız falan diyorlar. Türkiye'ye gelen gelsin, kalan kalsın diyorlar.
Maalesef bizimki de çıkmış o lafı söylettikten sonra, ona orada hani dönüp de bir şey söyleyeceğine, o 1 milyar dolar parayı daha alın. Ya resmen 6 milyar vermiştik, bu kadar sığınmacıyı başınıza dert etmiştik. 1 milyar daha atıyor böyle oradan.
Böyle ortaya atıyor, önüne atıyor Erdoğan'ın. Bundan ben utanıyorum, biz utanıyoruz. Erdoğan utanmıyor. Ve bundan sonrası ile ilgili bir daha söylüyorum.
Elini taşın altına sokmayan dünya elini cebine sokmaya hazır ve burada 1 milyara falan fit olmak, mit olmak gibi işler değil, Suriye'nin hızla askeri istikrarını, siyasi istikrarını sağlayıp ekonomik istikrarı için orada ne yapılması gerekiyorsa dünya ile, başta Avrupa Birliği ile birlikte yapmak lazım.
Biz işin bu kısmına katkı vermeye ve umulanın çok ötesinde katkı vermeye hazırız. Cumhuriyet Halk Partisi iktidarda olsa ekonomiyi nasıl yöneteceğini de biliyor, Suriye göç sorununu nasıl yöneteceğini de biliyor. Dünyadaki bütün temaslarımızda aslında bizim önerimizin, dört başı mamur tekliflerimizin karşılık bulduğunu ama Türkiye'den böyle taleplerin değil de bildiğiniz koyun pazarlıklarının geldiğini görüyor.
"DİYOR Kİ BU DİNİ BİR ŞEYDİR"
Çünkü Erdoğan diyor ki: "Bunlar geldiler, biz ensar-muhacir ilişkisindeyiz." Maalesef öyle bir şey diyor ki: "Bu dini bir şeydir. Peygamber Efendimize sahip çıkan Medineliler gibiyiz biz." diyor
İç savaşı tetikleyecek işler oluyor. Ve Lazkiye'de bir saldırı, bir soykırım endişesi var. Burada Silahlı Kuvvetlerimiz eğer Suriye'de bir varlık gösteriyorsa, bu varlığı en çok da Lazkiye'deki Arap Alevilerine karşı o Selefi grupların yapabileceği saldırılar noktasında sadece o bir kravatlıya bir şey söyleyerek değil, gerçekten gerekli tedbirleri alarak yapmaları lazım.
Hatay'da başta olmak üzere orada yaşayan insanların dünya kadar akrabası var. Her gün telefonda ağlayan akrabalarla konuşuyoruz biz hepimiz. Bu konuya da bir kez daha dikkat çekmek istiyorum. Ve bir yandan da şunu hatırlatmak istiyorum:
"ERDOĞAN YOKSULLARA AÇSIN AMA TEHLİKE BÜYÜK DİYOR"
Türkiye'de Erdoğan Türkiye'deki yoksullara sürekli şunu söylüyor:
"Evet açsın, yoksulsun, işsizsin, güvencesizsin ama tehlike büyük. Birazcık daha sabretmelisin." Sürekli sabır telkin ediyor. "Ve benim arkama geçmelisin. Yoksa işte o tehlike dediğinin Cumhuriyet Halk Partisi gelecek, su faturalarını Ankara'da DHKPC'de açacak. İstanbul'da İSPARK'ı PKK'ya verecekler."
Şimdi millet Ankara, İstanbul'dan hareketle önce bunun koca bir yalan olduğunu, sonra "Vatanı böldürecekler." dedikleri CHP'nin bu ülkenin, Türkiye ittifakıyla birliğinin, beraberliğinin sembolü olduğunu, bir zamanlar Özal'ın birleştirdiği dört eğilim, bir zamanlar Tayyip Erdoğan'ın "Partimde herkes var. Hatta Sosyalist Enternasyonale CHP değil bizi alın, solcular da var." diyecek noktadaki Tayyip Erdoğan'ın o hayallerini CHP'nin sandıkta gerçekleştirdiğini gördüler.
CHP, sosyal demokratla muhafazakar demokratları, milliyetçi demokratları, Kürt demokratları hep birlikte kucaklayan, hep birlikte sahiplenen, hepsinden birden oy alabilen, onlarla birlikte genel de iktidar olabilen bir yapı olduğunu 31 Mart'ta gösterdi. 47 yıl sonra birinci parti oldu.
22 yıllık AK Parti iktidarına ilk yenilgisini yaşattı. Türkiye'nin YÜZDE 65'inde, ekonomisinin yüzde 80'inde CHP yönetiyor. Şimdi gelinen bu noktada artık o "Ülkeyi böler." diyenlerin Türkiye'yi kucakladığını, birleştirdiğini ve birlikte bir iktidar kurabildiklerini gördüğü gibi 7 aydır da çok iyi yönettiklerini, belediyelerden memnuniyetin böyle tırmandığını hep birlikte Türkiye gördü, Erdoğan da gördü.
Belediyelerimizi silkeleme, para vermeme, hizmetlerini durdurma çabası bundan. Ama tabii ki gidip metronun vagonunu durduramadığından, tabii ki gidip de belediyenin çöp arabasının önüne yatamadığından, imkanı olsa onu yapacak.
Millet gün geldi onun için tankın önüne yattı. O tankın önüne yatan aziz milletin aldığı hizmetlerin önüne yatmaya çalışıyor, sırf siyasi ikbal uğrunda.
"NAKİT PARAYA ÇULLANIYOR"
Nakit paraya çullanıyor. Nakit para niye var? Sosyal yardım yapmak için var. O hesaplarda o paralar sosyal yardım için var.
Aş için var, aş evi için var. Yoksula et vermek için var. Yoksulun çocuğunun çantasına beslenme çantasını doldurmak için var. Kırtasiye yardımı için var.
Ama o paralara çöküyor. Engel olamayacak. Çıldırmasının sebebi anketteki oyumuz, anketteki memnuniyet oranımız yüzde 58. Seçildiğinden geride olan 250'ye yakın belediyede geride olan bir elin parmaklarından az küçük küçük belediyeler var.
244 belediye seçildiğinden ileride sonuç almış. Ortalama yüzde 58 memnuniyet. Buna çıldırıyor. Şimdi "Tehlike büyük, onlar gelirler." demiyor. Millet "Keşke gelsekler." diyor çünkü. "Vatanı böldürecekler." diyemiyor. "E Türkiye İttifakı" diyor bunlar. Ay yıldızlı al bayraktan almış rengini Türkiye İttifakı diyorlar. "Hepimizi kucakladılar. Seçtik, insan ayırmıyorlar." diyor. "Oy vermedim ama kapımı çalıyor. Hizmet veriyor." diyor. "Destek veriyor." diyor.
Oğluma okulda suyu bedava veriyor İşteyse, seninkiler 15 liraya sattırıyor." diyor.
Bunu da diyemeyince efendim, "Açsın, yoksulsun, işsizsin ama zafer büyük, buna sevinmelisin." Nasıl yani? "Zafer büyük." Nerede? Suriye'de.
13 yıl bu berbat şeyler oldu ama en sonunda benim düşmanım Esad gitti. Ne kurulacak, o da belli değil. Belki de çok kötü şeyler olacak ama "Zafer büyük. Benimle bir buna sevinmelisin." Bir de dürtüyor yanındakileri. "Hadi hadi, iyi anket gösterin."
Maddi ve manevi mobbing uyguladığı birkaç firmanın yayınladığı anketleri dolaşıma sokmak için milyonlar harcıyor ama millet ya bakıyor zafer mafer gördüğü yok.
Milletin gördüğü bir şey var. Oraya "Fetih"e gidenler, "Zafere gidenler", "Zafer yaşattık." diye "Sevinin." diyenler asgari ücretliye hezimeti yaşattılar.
Asgari ücret Türkiye'de yüzde 56. Yani biraz üstünde ve onun da biraz üstünde alanlara baktığınızda yüzde 80'i etkileyen herkesin maaşı asgari ücrete endeksli.
Asgari ücrete 30 verince bütün maaşlar asgari ücretin biraz üstünde alana da 30 veriyor. Hatta daha bile az veriyorlar. Öyle olunca sıkıntı büyük. Çünkü daha az vermesi nereden belli? yüzde 30, 35, 40'larda olan asgari ücretli çıkmış 57'ye. Asgari ücret canavarı gitgide büyüyor.
Belki bu asgari ücretle asgari ücretli sayısı gelecek yıl YÜZDE 65'e çıkacak. Ücretlilerin yüzde 65'ine çıkacak. Ve büyük bir sıkıntı ve büyük bir perişanlık yarattılar. Biz bunu duyduktan sonra, aslında 3 aydır bu niyetlerini biliyorduk. Yani yüzde 50 enflasyon çıkacak ama biz yüzde 25-30'dan verelim. Hedef enflasyonu verelim. Niye? Efendim "Asgari ücret enflasyonu yükseltir." deyip milleti kandırırız. Bu yalana kimse inanmadı.
Merkez Bankası zaten çalışmış. 1 puan asgari ücrete zam yapıldığında binde 0.7 etkisi oluyor. 10 binde 7 etkisi oluyor. Yani çok çok çok düşük bir etkisi var.
"İŞVERENLE ANLAMIŞ ASGARİ ÜCRETİ DAYATIYOR"
Kimse buna inanmadı. Ama bunlar asgari ücreti 22.100 lira yapmak suretiyle milleti 1 yıl daha büyük bir yoksulluğa, açlığa, perişanlığa mahkum ettiler.
Ve bunu duyduktan sonra öncelikle o gece Türk-İş o masaya gitmedi. 50 yıldır en çok üyesi olan sendikaya açık olan o masaya gitmedi.
Çünkü işverenle devlet anlaşmış, dediği asgari ücreti dayatıyor. Ertesi gün de bu görüşmelerden bundan sonra tamamen çekilme kararı aldı. Hiç katılmayacağını açıkladı. Bunu çok olumlu bulduğumuzu ifade etmek isterim. Hemen MYK'mızı topladık. Hemen Parti Meclisi grubumuzu bu salonda meclise gitmeyip, madem "Asgari ücret 30'un altında yokuz." diyoruz,
"Bugün mecliste yokuz ve bu işi konuşuyoruz." dedik, buraya geldik. Sonra benim de dahil olduğum milletvekili grubumuz Ankara'da onlarca merkeze dağıldık ve binlerce kişi ile o gün ilk teması kurduk.
Ve ardından da Türk-İş'i, Hak-İş'i ve Zoom toplantısı ile de DİSK'i ziyaret ederek kurmaylarımızla birlikte bu meseleyi konuştuk.
MİTİNGE DAVET
Yarın yapılacak olan bir miting var. O mitinge biz partimiz adına katılım gösterecektik ama kitlesel katılım göstermeye karar verdik.
Sendikalar da üyelerinin haklarının savunulacağı böyle bir mitinge destek vereceklerini ifade ettiler. Biz yarın saat 13.00'te Tandoğan Meydanı'nda bu asgari ücreti protesto etmek için, 100 kişiden 56'sına sefalet ücreti veren, sefalet ücretinin üzerindeki tüm ücretleri de asgari ücrete mahkum etmeye niyetlenmiş olan bu sefalet ücretini protesto etmek için. Ama pazarda bir şey gördük.
Asgari ücret, sadece asgari ücretliyi kahretmedi. Teyzeyi gördüm. "12.500 lira en düşük emekli maaşı alıyorum. Asgari ücretliye bunu yapan bize ne yapacak anladım." dedi.
"Bize ne yapmaz!" dedi. "Perişan edecek bizi." dedi. "Ayda bir kez et alıyorum. Onu da sizin belediye veriyor." dedi. O teyze, emekliler son derece öfkeli ve son derece endişeli.
Memur emeklisi, işçi emeklisi yüzde 12, yüzde 16 zam geliyor. Bir düzenleme yapılmayacağı, bir arttırım yapılmayacağı belli. "Bizi de perişan edecekler." diyor, tepkili. Pazar esnafı tepkili, sokak esnafı tepkili. Ben Ankara'daki herkese şunu söylüyorum: Ne kadar tepkili olursanız olun, tepkiniz içinizde, evinizde, arkadaşınızla konuşurken oluyorsa bunlar başınıza gelmeye devam edecek.
Onun için yarın o tepkileri göstermeye tüm Ankaralıları ve Ankara'ya ulaşabilme durumunda olan herkesi saat 13.00'te Tandoğan Meydanı'nda bu sefalet ücretine ve krizin yükünü yoksulların, emeklilerin, emekçilerin sırtına bırakan bu politikalara itiraz etmeye, ses yükseltmeye davet ediyorum.
"ERDOĞAN ZAMMI YAPANLARI İFŞA EDECEĞİZ"
Asgari ücret Türkiye'de yüzde 56'larda, 57'lerde çalışanların Avrupa'da bu rakam yüzde 9. Almanya'da yüzde 6. Bu ücretten hemen kopup uzaklaşıyorlar 1 yıl kıdem aldıktan sonra ama Türkiye'de gitgide artıyor bu. Bir Sanayi ve Ticaret Odası başkanının da Sayın Erdoğan'ın verdiği rakama "Hepimiz uyalım." dediğini duyduk. Kendinin adını not ettik.
Çünkü diyor ki: "Erdoğan emekçileri ezmek için işaret fişeğini attı. Hepimiz ona uyalım." diyor.
Buradan onun seslendiği herkese sesleniyorum, kendisiyle bir işim yok. Buna uyana, karşısında, buna uyanlar karşısında bizi bulur.
Emekçinin hakkını vereni sonuna kadar savunacağız ama emekçiyi sefalet ücretine mahkum edeni hele hele hele beyaz yakalıyı, gri yakalıyı, mavi yakalıyı, asgari ücretin üstünde maaş alanları asgari ücrete mahkum etmeye kalkanlara, "Erdoğan'ın yaptığı zammı yapıp yüksek zam yapmamak için organize olanlara" şunu söyleyeceğim:
Bunu yapmayanlar bu meseleden olumlu ayrışacaklar. Bunu yapanlar karşısında tüketimden gelen gücünü kullanan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını ilan edeceğiz teker teker.
Nasıl yemeğin içine at eti karıştıranlar ilan ediliyorsa Erdoğan'ın yaptığını fırsat bilip emekçiyi ezeni, çalışanını ezeni ifşa edeceğiz ve tüketimden gelen gücümüzü kullanacağız.
Bu konuda 1 Ocak olduğunda ilan edeceğiniz zamları yaparken Cumhuriyet Halk Partisi'nin ve Türkiye Cumhuriyeti'nin onurlu vatandaşlarının bunu izlediğini ve buna göre tavır ve tutum içinde olacaklarını hatırlatmak istiyorum.