Özgür Özel: 31 Mart'ta Sarı Kartı Gösterin, Kırmızı Işığı Yakın, 'Biz yokuz' Demenin Zamanı Geldi
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “İğneden ipliğe her şeye zam gelen bir sürecin içindeyiz. Bundan sonraki süreçte artık hep beraber, bu sorunları çözmek için bu iktidara bir dur demeliyiz. AKP’li de olsan MHP’li de olsan şu hissiyatı yaratmaman lazım. Yahu emekliyi bu kadar zora koydum, yine oyunu aldım. Hayvancılık bitti ama yukarı köylerden oylar geldi. Efendim, siftahsız esnaf borcunu ödeyemiyor ama oyunu esirgemiyor. Ben bir taraftan bu kadar işsizlik yarattım, bu kadar memnuniyetsizlik yarattım ama oylara gelince yine oyları topladım derlerse, 1 Nisan günü yapacak bir şey yok. Çünkü artık 3-4 sene seçim yok. 1 Nisan’dan bir gün sonra dövünmekle olmaz. Ama bir gün önce 31 Mart’ta yapacak bir şey var. Sarı kartı gösterin. Kırmızı ışığı yakın. Artık emeklinin, emekçinin, hayvancılıkla uğraşanın artık 'Bizim sesimizi duyun yoksa biz yokuz' demenin zamanı geldi. Bunu demeyenlerin bundan sonra acı reçeteyi içeceğinden, bundan sonra kemeri yine bizlerin sıkacağından kimsenin şüphesi olmasın” dedi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, bugün Artvin’de miting yaptı. Özel’e, Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan, CHP Artvin İl Başkanı Orhan Yusuf Atan ve Artvin Belediye Başkan Adayı Bilgehan Erdem eşlik etti.
Özgür Özel, şöyle konuştu:
“HOCANIN SAĞ OMZUNDA MANSUR YAVAŞ’IN ELİ, SOL OMZUNDA EKREM İMAMOĞLU’NUN ELİ OLACAK”
“Artvin’e gelince tabi Artvin’de önemli bir mevzu var. Türkiye’de Adalet ve Kalkınma Partisi seçmeninin en çok şikayet ettiği husus, özellikle kadın seçmenin evlatlarının iyi eğitim almadığı hususu. Türkiye’de yüzde 27 AK Partili kadın seçmen ‘Çocuğum iyi eğitim alıyor diyor. Bu oran Artvin’de yüzde 15’e düşmüş. Yüzde 85 eğitimden memnun değil. Rakamlara da maalesef yansıyor, 81 il içinde eğitimdeki başarı açısından Artvin’in durumu nasıl oluyorsa en sondan bir önceki yerde yer alıyor. Artvin’de büyük bir eğitim ve öğretimden memnuniyetsizlik sorunu var. Biz bir profil araştırması olarak baktığımızda Artvin, okuyan nüfusu, Cumhuriyet’in değerlerine bağlılığı, kültür düzeyi ile bu sonucun hiç olmaması gereken bir noktada. Bunun için CHP, Artvin’de belediye başkan adayı olarak gösterdiği hocamız Bilgehan Erdem’in bu konuyu en öncelikli meselesi yapacağına, bu konuda yerel yönetim ne yapabiliyorsa onun çok daha ötesinde inisiyatif alacağına, Artvin’in beklentisine Bilgehan hocanın iyi geleceğine yürekten inanıyorum. Hocanın yapacak çok işi var. Onları ayrı ayrı konuşuruz. Ama hoca Artvin’in eğitimi, öğretiminde, çocuklar için kreşte, gençler için halk dershanelerinde ya da çocuklarımızın yurt içi ve yurt dışı yaz ve kış kampında, nasıl bir proje geliştirirse bakın hocanın iki omzu var. Hocanın bu sağ omzunda bundan sonra Mansur Yavaş’ın eli olacak. Hocanın sol omzunda Ekrem İmamoğlu’nun eli olacak. Kardeşim, hoca önemli işler yapacak. Sağında Mansur Bey, solunda Ekrem Bey. Sen neredesin, tam arkasındayım.
“BİRİLERİ ARTVİN’E ARTVİN’İN İPİNİ ÇEKMEYE GELİYOR”
Bir başka mesele, ben hocanın maden meselesindeki duruşunu çok yakından takip ettim. Çok takdir ettim. Sevgili Uğur Bayraktutan, il yönetimimiz, ilçe yönetimlerimiz Cerrahtepe konusunda önemli bir mücadele verdiler. Ben madencilik işini bilirim. Aslında o mücadele o kadar önemli bir noktaya geldi ki bakın, eğer CHP’nin ve çevrecilerin tutumu olmasaydı, Cerattepe’de altın madeni çıkarılırken açık liç uygulaması olacaktı. Aynı İliç’teki gibi. Şu anda kapalı madencilik var. Aşağıda emekçiler çalışıyor. Yukarıda nakliyeciler, içinde cevher olan, çıkan toprağı ulaştırıyorlar. Şu anda burada siyanür yoksa bu mücadelenin sonucunda yok. Ama bu maden bambaşka bir niyet içinde. Hepiniz biliyorsunuz. Bu maden açık ocağa dönüştürülmek isteniyor. Açık ocak olursa ne olur söyleyeyim. Bir, madende iki asgari ücretli istihdam, kapalı ocakta var, açıkta yok. Açık ocakta zaten madenci yok, dozerci var. Dozerle alıyor, bir tarafa yığıyor. Üç, bir yere götürmek yok, nakliye yok. Oluşan yığının üstüne geliyorlar, siyanürü döküyorlar. Aşağıdan altını toplayıp gidiyorlar, siyanürle, arsenikle sizin suyunuzu baş başa bırakıyorlar. Şimdi AK Parti belediye başkan adayı arıyor, Artvin’de yaşayanların şansı yok. Ankara’da kriter koymuşlar. Artvin’e kökü Artvinli birini koyun ama Artvin’de soyu, sopu, evladı, torunu, dedesi, ninesi olmasın. Niye Artvin’e ihanet edecek birisi Artvin’de yaşıyor olamaz. Açık ocağa dönüştürmeye onay verecek. Set çekmeyecek birinin evrak üstünde Artvinli ama çocuklarının, ailesinin başka bir yerde olması lazım. Bugün AK Parti’nin Artvin’e koyduğu belediye başkanını ve koymadığı aday adaylarını bir de böyle düşünsün Artvinliler. Birileri Artvin’e Artvin’in ipini çekmeye geliyor. Hoca olursa ne olur, hoca olursa bugüne kadarki tutumu neyse o olur.
“KİMSENİN GELİP ARTVİN’E SİYANÜRLÜ SU İÇİRMESİNE İZİN VERMEYİZ”
Biz olursak kimse işsiz kalmaz. Kimse aşsız kalmaz, kimsenin düzeni bozulmaz ama kimsenin gelip Artvin’e siyanürlü su içirmesine, Artvin’i perişan etmesine, asit yağmurları yağmasına asla izin vermeyiz. Biz buradayız. Hoca burada. Çoluğunu, çocuğunu düşünen Bilgehan hocanın arkasında duracak. Artvin’in geleceğini düşünen Bilgehan hocanın arkasında duracak. Kağıt üzerinde Artvinli olup, dışarıdan ithal adaylarla Artvin’in başına bela getirmeye ya da öyle bir belanın gelmesi için oyları bölmeye, Artvin’e ihanet etmeye kimsenin hakkı yoktur. Bu böyle bilinsin. Şimdi tabi bir Faruk Çelik gerçeği var. Artvinli mi, burtvinli mi, Şanlıurfalı mı? Her taraflı. O da geldi dışarıdan burada, adayları geldi dışarıdan burada. Vali gibi geliyorlar, her şeyi biliyorlar. Bir de çıkmışlar Kemalpaşa’da vatandaşımızı tehdit ediyorlar. Diyor ki ‘Eğer bize oyu vermezsen size hizmet gelmez’ diyor. Sen Artvinli olsan, yüz yüzden utanır, insan insandan utanır. İnsan kendi hemşehrisini tehdit etmekten utanır. Ben Manisalıyım. Manisa’da belediye seçimlerinde yarışıyoruz. Seçim bitiyor. Seçilen bütün belediye başkanlarını arıyorum. Benim yapacağım ne varsa ama MHP’li ama AK Partili, kendi memleketim için olacağı için artık siz benim gözümde partinizin değil şehrinizin belediye başkanısınız, hepimizin belediye başkanlarısınız diyorum. Büyükşehirlerimizden bir katkı olacaksa buradayız. Ankara’da yapacak bir şeyin varsa buradayım diyorum. Hatta diyorum başkanım bir şey istersin, sizinkiler yapmaz, sen söyleyemezsin söyle ben eleştiririm, işini gördürtürüm diyorum. Ama bu gelmiş Kemalpaşa’da Artvinlileri tehdit ediyor. Oy vermezsen hizmet yok diye. Hadi canım sende. Artvin’in havasında, insanlarının yüreğinde senin tehdidine boyun eğecek birini görüyor musun burada? Yazıklar olsun sana.
“BİR EMEKLİ DEĞİL HER EMEKLİ, BİR SEFER DEĞİL HER AY, BİR ALTIN DEĞİL 5,5 ALTIN KAYBEDİYOR”
Bir yandan tabi Artvin’e gelince emekliden bahsetmek lazım. Biliyorsunuz, emekli meselesi ile özel ilgileniyorum. Artvin’de 42 bin emekli var. 44 bin çalışan var. Neredeyse başa baş. İlk başlarda çıktım, emekli konusunu anlatıyorum. Meydanlara bakıyoruz. Emekliler var ama yeteri kadar yok. Olsa da sesleri yok. Çağrı yaptım. Gelin dedim, birlikte olalım. Birlikte mücadele edelim. Hakkınızı birlikte alalım. Emekliler sesimi duymaya, seslerini duyurmaya, meydanlara koşmaya başladılar. Sonra bütün siyasi liderler emekli konuşmaya, gazeteler emekli manşeti atmaya, televizyonlar emeklinin durumunu konuşmaya başladılar. Şimdi Artvin’den sesleniyorum. Emekliler bir el kaldırsın da görün. Kaç para alıyorsunuz? Türkiye’nin her yanında sayın il başkanım, bu Türkiye’nin en büyük korosu. Emekli korosu. Türkiye’nin en acıklı türküsünü çağırıyorlar. 10 bin lira türküsü. Niye çünkü iktidar, 3 Kasım 2002’de geldiğinde en düşük emekli maaşı 1,5 asgari ücretti. Öyle mi? Hiç size ilişmeseler, dokunmasalar, düzeninizi bozmasalar, bugün 1,5 asgari ücret 26 bin lira. Ama kaç para alıyoruz? 10 bin lira. Geldikleri gün en düşük emekli maaşı şu çarşıdaki kuyumcudan 8 tane çeyrek altın alıyordu. Bugün 10 bin lira en düşük emekli maaşı 2,5 çeyrek altın alıyor. Geldikleri günden bugüne 5,5 çeyrek altın kayıp var. Allah için düşünün. Bir emekli cebindeki bir çeyrek altını düşürse, bütün Artvin’i dört dolaşır, benim altın nerede kayboldu diye. Bir emekli değil her emekli, bir sefer değil her ay, bir altın değil 5,5 altın kaybediyor. Sadece bu iktidarın yaptıklarından dolayı. Peki o altını arayacak mısınız? Nerede kaybettiyseniz orada bulunur bir şey. Siz bunu bir seçim sandığında kaybettiniz. İlk seçim sandığında hep beraber bulacağız o altınları. Bir başka hesabı var bu işin. Yeri gelmişken hem adını analım, hem buradan bir selam yollayalım. Emekliler bayram ikramiyesi alıyor değil mi? Kimin sayesinde, Kemal Kılıçdaroğlu sayesinde. 2015 7 Haziran’da Kemal Bey dedi ki ben her emekliye 2 bayramda birer ikramiye vereceğim. Dediler veremezsin. 7 Haziran’da seçimi kaybettiler. 1 Kasım gelirken biz de vereceğiz dediler. Sonra 3 yıl, kulaklarının üstüne yatıp, 6 ikramiyenizi söz verdikleri halde ödemediler. 2018’de biz bir maaş diyorduk, bin lira verdiler. Biz beğenmedik, itiraz ettik. O beğenmediğimiz bin lira, o gün kıyma 42 lira 24 kilo kıyma alıyordu. Şimdi 2 Nisan-4 Nisan arası emekli ikramiyeleri yatacak. 3’er bin lira. 5 bekleniyordu, 3. Al 3 bin lirayı git kasaba, 6 kilo dana kıyma. 24 kilo nerede, 6 kilo nerede? 30 iftar, sahur, sonra bayram sofrası. 18 kilo kıyma, iftarınızdan, sahurunuzdan, bayram sofranızdan. Evladınızın, torununuzun kursağından, sizin lokmanızdan eksik edilmiştir. Bugün insanlar birbirini iftarda ağırlamak, en önemli gelenektir. İnsanlar korkuyor, biri beni iftara çağırırsa diye. Çağırırsa onun da onu çağırması lazım. Bir iftar sofrası bin lira. Sadece 6 yılda, sofranızdan, dolabınızdan, mutfağınızdan 18 kilo kıymayı eksik ettiler. Böyle bir haksızlığa Türkiye’de bırakın, dünyada uğrayan başka bir grup yok.
“BEŞLİ ÇETEYE VAR, EMEKLİYE YOK”
Ama siz yalnız değilsiniz. Tam 18, 5 milyon kişisiniz. Siz ailelerinizle, yakınlarınızla isterseniz her şeyi değiştirirsiniz. Diyorum ki emekliye emekli kart verelim. Elektrik, su, telefon indirim yapalım. 7’şer bin lira seyyanen zam uygulayalım. Diyor ki para yok. Ne kadar paraya ihtiyaç var bunun için. 700 milyara yakın, 690 milyar lira. Para yok diyor, öbür tarafta İliç’teki madenin vergi borcu varmış, silmiş. 222 milyon lira. Beşli çeteye, saray müteahhidine, geçiş garantisine derken 2024’te vazgeçtiği veriler toplamı size verilecek para kadar. Yani beşli çeteye var, emekliye yok. Saray müteahhidine var, İliç’teki altın şirketine, yazlık saraya, kışlık saraya, uçan saraya, yüzen saraya var. 1500 odalı saraya var. Emekliye gelince yok. Kusura bakma Tayyip Erdoğan, 31 Mart’ta emekliden de sana oy yok. Umudunu şuna bağlamış. Geçen gün soruyorum. O böyle yapıyor. Tayyip Erdoğan’a oy var mı, yok diyorsunuz ya, yok diyorsunuz montaj yapmışlar. Var diyorlar. Diyor ki Özgür Özel sordu, işte Antalya’daki emekliler oy vereceğini söyledi. O yüzden oy vermeyecekseniz, elinizle gösterin, A haber görsün. Emekliye para yok diyen Tayyip Erdoğan’a oy var mı? Oy vermeyecekler elini kaldırsın. Oy verecek emekli varsa arar da durursun.
Bir başka husus tabii ki hayvancılık. Hayvancılıkta 2023 yılında 34 bin ton et ithal etmişler. Artvin’e yapılabilecek en büyük kötülük. 2024’te 600 bin baş sığır getireceklermiş, Artvin’e yapılabilecek en büyük kötülük. Et fiyatlarında yüzde 90 artış var ancak hayvancılıkla uğraşanın bıçak kemiğe dayanmış noktada. Bir tarım ülkesi olmamıza rağmen tarım ve hayvancılığa yüzde 1 sağlanacak destek, kanun gereği 264 milyarken, bunun sadece 85 milyarını verip, 170 milyarını da kur korumalı mevduata verenler, bu parayı geçiş garantili köprüye verenler, hepinizin ihtiyacı olan refah seviyesini bugünkü noktaya kadar getirdiler.
“İSTANBUL’DAN BURAYA BİLET FİYATLARI BAYRAM İÇİN OLDUĞUNDA 1500-1600 LİRAYA ÇIKTI”
Sarp Sınır Kapısı’nın yarattığı sorunu biliyoruz. Bu konuda hükümetin yapması gereken işler var. Dış politikada atılması gereken adımlar var. İkinci bir sınır kapısı ile ilgili Muratlı Sınır Kapısı ile ilgili beklentiler var. Daha dün kuyrukta olan 1317 TIR’ın durumu ortada. Bu konuda belediye başkanlarımız üzerine düşeni yapacaklar, gayret edecekler. Ancak bu yaşana sıkıntıları görüyoruz. Şavşat Yolu’ndaki heyelan tehlikesinden, Borçka’daki yol, tünel beklentisi ve yaşanan ızdıraptan, geciken yatırımların hepsinden haberdarız. Bir yandan bayram geliyor. Bayramda öğrenciniz var dışarıda, yakınlarınız var dışarıda. Bursa, İstanbul’dan buraya ulaşmak normalde 600-700 lirayken, bilet fiyatları bayram için olduğunda 1500-1600 liraya çıktı. Tayyip Bey’in 3 çocuk yap deyip de onu dinleyenler ailecek bayrama gelip gitseler 16 bin liraya mal oluyor. Bu sıkıntıların hepsi geçen mayıs ayında verin oyu, düşürelim mazotu, düşürelim dövizi diyenler önce 4 bin liralık mazotu 19 lira yapmıştı, düşüreceğiz dediler, bugün 43 lira oldu.
“31 MART’TA YAPACAK BİR ŞEY VAR. SARI KARTI GÖSTERİN. KIRMIZI IŞIĞI YAKIN”
İğneden ipliğe her şeye zam gelen bir sürecin içindeyiz. Bundan sonraki süreçte artık hep beraber, bu sorunları çözmek için bu iktidara bir dur demeliyiz. Burası elbette bir yerel seçim. Adaylar burada. Hepsini tanıyor, biliyor, seviyor ve güveniyoruz. Ancak AKP’li de olsan MHP’li de olsan şu hissiyatı yaratmaman lazım. Yahu emekliyi bu kadar zora koydum, yine oyunu aldım. Hayvancılık bitti ama yukarı köylerden oylar geldi. Efendim, siftahsız esnaf borcunu ödeyemiyor. Ama oyunu esirgemiyor. Ben bir taraftan bu kadar işsizlik yarattım, bu kadar memnuniyetsizlik yarattım ama oylara gelince yine oyları topladım derseler, 1 Nisan günü yapacak bir şey yok. Çünkü artık 3-4 sene seçim yok. 1 Nisan’dan bir gün sonra dövünmekle olmaz. Ama bir gün önce 31 Mart’ta yapacak bir şey var. Sarı kartı gösterin. Kırmızı ışığı yakın. Artık emeklinin sesini duyun, emekçinin sesini duyun, hayvancılıkla uğraşanın sesini duyun, esnafın sesini duyun ve artık bizim sesimizi duyun yoksa biz yokuz demenin zamanı geldi. Bunu demeyenlerin bundan sonra acı reçeteyi içeceğinden, bundan sonra kemeri yine bizlerin sıkacağından kimsenin şüphesi olmasın.
“1 NİSAN’DAN SONRA BU ÜLKEDE CHP, SİZLERİN VERDİĞİ GÜÇLE, DESTEKLE KİM EZİLİYORSA EZİLENİN YANINDADIR”
Ama bir yanda Tayyip Bey’in yıllar önce söz verip de o zaman 80 bin kişiyken, şimdi atamadığı 1 milyon öğretmen var. Var mı burada ailesinde atanmayan öğretmenler? Dünya kadar var. Bu öğretmenlere mülakatsız atama sözü verdiler, Mehmet Şimşek açıklama yaptı, bu sene kimseyi almayacağız diye. Seçimden önce mülakatı kaldıracağız dediler, kaldırmadılar. Staj mağdurlarını, çıraklık mağdurlarını emekli etmediler. Bir yandan işçi emeklisi 7 bin 200 günle, kadınlar 500 günle emekli olabilirken, Bağ-Kur’a 9 bin günü dayattılar, çözeceğiz dediler. Çözmediler. Toplumda kimin derdi varsa, 1 Nisan’dan sonra bu ülkede CHP, sizlerin verdiği güçle, destekle kim eziliyorsa ezilenin yanındadır. Kimseyi karınca gibi ezdirmeyiz, karıncanın kardeşi vardır. Onun da adı CHP’dir. Sözün özü bu seçimde bir tarafta birbirine tutunan, ayakta kalmaya çalışan, korkuyu örgütleyen, güzel söz söylemeyen, tehdit eden, şantaj yapan, depremzedelere bile tehdit yapan, Kemalpaşa’da kendi hemşerilerini hizmet getirmemekle tehdit eden bir korku ittifakı var. O ittifakın adı Cumhur İttifakı. O ittifaktan ayrılan bir parti oldu. Bakın bizden de oldu. Ne diyoruz biz, canınız sağ olsun. Orada geçen mayısta birlikte olduğu Yeniden Refah ayrıldı, Necmettin hocanın oğlu o. Ayrılana kadar iyiydi, şimdi diyor ki ip cambazı bu. Diyor ki zübük bu, dolandırıcı bu, bunlardan hayır gelmez. Eski dosttan düşman olmaz. Dün öptüğü yüze bugün tükürenden, methettiğine bugün küfredenden, dün yol yürüdüğüne bugün iftira atandan, FETÖ’cü diyenden, o diyenden bu diyenden bir şey olmaz. Biz dostumuzu biliriz. Eski dostu düşman etmeyiz.
“SEÇİLDİKTEN SONRA BELEDİYENİN KAPILARINI HER GÖRÜŞTEN ARTVİNLİYE AÇARIZ”
Biz Artvin’de geçen seçimde olduğu gibi bu seçimde de sosyal demokratların oylarını isteriz, milliyetçi demokratların, muhafazakar demokratların, haramdan, yalandan korkan, bunların geldiği yerden geri çekilenlerin oylarını isteriz. Biz Artvin’de insan ayırmayız. Seçildikten sonra belediyenin kapılarını her görüşten Artvinliye açarız. Biz bundan sonraki dönemde Artvin’e hizmet etmek isteriz. Bu süreçte eğer iktidar değişir de buraya Allah göstermesin, açık madene izin verecekler, Artvin’i ranta açacaklar, gelirse biz bundan endişe ederiz. Bunun için Artvin’de bizim ittifakımızın adı Artvin ittifakıdır, Türkiye’de Türkiye ittifakıdır. Türkiye ittifakında kim vardır? Milli takım gol atınca kim ayağa fırlıyorsa, Türkiye ittifakındadır. Filenin Sultanları dünya şampiyonu olunca, İstiklal Marşı okunurken, filenin sultanları ile birlikte kim gözyaşı döküyorsa, kim gırtlağı düğümlenip İstiklal Marşı okuyorsa, Türkiye ittifakında bizimle beraberdir. Renklerimiz ay yıldızlı al bayraktandır. Hepimizin bildiği o güzel renklerdir. Bilgehan Erdem kazanacak, Artvin kazanacak. Türkiye ittifakı kazanacak, Türkiye kazanacak. Siz kazanacaksınız, biz kazanacağız, hep birlikte kazanacağız. Artvin’de Bilgehan Başkan’a, ilçelerimizde Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın partisi altı okun partisi CHP adaylarına desteklerinizi bekliyorum. Onları sizlere emanet ediyorum. Ben size inanıyorum, güveniyorum. Bu seçimi kazanın Artvin’in yüzünü güldürün.”