Fikret Bila
Oyun İçinde Oyun
İktidarın yerel seçim stratejisinin, sandıktan önce muhalefeti parçalamak olduğu çok açık biçimde görülüyor.
Muhalefetteki ilk parçalanma 6’lı Masa’nın dağılmasıyla ortaya çıktı.
Özellikle İYİ Parti Lideri Meral Akşener’in ittifaktan ayrılmakla kalmayıp CHP’yi ve eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu sorumlu tutan ağır eleştirileri oldu.
Akşener, iktidardan çok CHP’yi eleştirerek yerel seçimlere hazırlanıyor.
Anlaşılıyor ki İYİ Parti kendine rakip olarak AK Parti veya MHP’ye değil CHP’yi görüyor.
İYİ Parti’nin CHP’ye karşı tutumu bu partiyi AK Parti’ye ve MHP’ye daha yakın bir konuma götürüyor.
İYİ Parti’nin AK Parti’yle işbirliği yapması artık çok zor. Ancak çıkaracağı adaylarla CHP’li adayların seçimi kaybetmelerine neden olabilir.
Bunu aşmanın yolu; İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Mersin başta olmak üzere CHP’nin bütün seçim çevrelerinde sandıkta işbirliğini sağlamayı başarmasıdır.
Başta CHP Genel Başkanı Özgür Özel olmak üzere büyük kent belediye başkanları Ekrem İmamoğlu, Mansur Yavaş, Tunç Soyer, Zeydan Karalar, Vahap Seçer bunun farkındalar.
İktidarın, muhalefet partileri arasındaki ittifakın dağılmasının yanı sıra bir amacının da CHP’nin parçalanması olduğu anlaşılıyor.
“Oyun içinde oyun” dediğim bu.
Son günlerde özellikle Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, CHP liderlerine ilişkin sözleri çok dikkat çekici.
Erdoğan, rahmetli Deniz Baykal ve CHP’nin önceki Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında olumlu ifadeler kullanırken, yeni Genel Başkan Özgür Özel hakkında olumsuz ifadeler kullanıyor,
Örneğin Erdoğan’ın kendi adaylarını tanıtırken Baykal, Kılıçdaroğlu ve Özel hakkındaki şu sözleri dikkate değerdi:
“Deniz Baykal ile pek çok konuda anlaşmazdık ama siyasi birikimini takdir ederdik. Bay Kemal ile çok kavgamız oldu ama onun da kendine göre bir tarzı, üslubu ve misyonu vardı. CHP'nin mevcut Genel Başkanı Özgür efendi ise daha başlamadan listenin en altına yuvarlanmayı başardı."
Bu konuşmadan kısa süre önce, Yalova’daki konuşmasında yine Kılıçdaroğlu’yla ilgili şu değerlendirmesi de dikkati çekiciydi:
"Bay Kemal'i günah keçisi ilan edip, yalnızlığa itip, CHP'nin başına Özgür efendiyi getirenlerin ilk işi bu parti ile bölücü örgütün güdümündeki partiyi DEM'lemek oldu. Dikkat ederseniz yedikleri içtikleri ayrı gitmiyor."
İktidarın Baykal’ı ve Kılıçdaroğlu’nu olumlu sözlerle anarken, Özel’i eleştirmesi CHP’de bir bölünme, kutuplaşma yaratmaya yönelik görünüyor.
Kurultay sonrası CHP’de iç çekişmeyi besleyerek, partide “Baykalcılar,” “Kılıçdaroğlu’cular,” “Özelciler,” “İmamoğlu’cular” gibi çoklu kutuplaşma oluşması kuşkusuz en çok AK Parti’nin işine yarar.
Bu nedenle CHP oyuna gelmemelidir.
Yerel seçimlere birlik ve bütünlük içinde girmelidir.
Parti içi demokrasisi diğer partilere göre gelişmiş olan CHP, seçim öncesi bölünmenin, iç çekişmelerin yanlış olacağını bilecek deneyime sahiptir.
CHP artık kurultayı geride bırakmalı, ileriye bakmalıdır.
İleriye bakarken de önündeki ilk önemli sınavın yerel seçimler olduğunu unutmamalıdır.
CHP, parti içi bütünlüğü sağlayarak, yerel seçimlerde yarışacak adaylarını “kim seçimi kazanır, kim CHP’nin oyunu en fazla artırarak seçilir” sorusuna yanıt arayarak belirlemelidir.
CHP, iktidarın “böl-yönet” oyununa da gelmemelidir.