Sancar'dan iktidara dezenformasyonla mücadele önerisi: İletişim Başkanlığı'nı lağvedin

HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmasında Meclis'e götürülen Sansür Yasası'yla ilgili iktidara tavsiyede bulunarak "Dezenformasyon ile mücadele etmek istiyorsanız, yapacağınız ilk iş Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığını lağvetmek" dedi.

HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, partisinin grup toplantısında konuştu. Sancar, iktidarın dezenformasyonla mücadele kapsamında Meclis'e götürdüğü Sansür Yasası'yla ilgili "Dezenformasyon ile mücadele etmek istiyorsanız, yapacağınız ilk iş Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığını lağvetmek. Toplumu yalan ve çarpıtmadan korumanın en önemli adımını atmış olacaksınız" dedi.

Sancar'ın konuşmalarından satır başları şöyle:

10 Ekim katliamı

10 Ekim katliamı içinde bulunduğumuz rejimi kurma girişimlerinin en önemli köşe taşlarındandı. Faşizan rejimler kan ve katliamla inşa edilir. Bu katliam da böyle bir hedefe göre planlanmıştır. Sonrasını düşünürsek aşama aşama bu faşizan rejimin nasıl kan ve katliam üzerine kurulduğunu görebiliriz.

Bu politikaların hedefinin tam da katliamları, toplumu sindirme aracı olarak kullanmak gibi bir zihniyetin ürünü olduğunu bilelim. 10 Ekim, emek, demokrasi ve barışla gerçekleşmiş kitlesel bir buluşmaydı. En temel talep barıştı. Bazı kesimler belki barış kelimesinden hoşlanmıyorlar. Bu iktidarın barış kelimesinden nefret duyduğunu biliyoruz.

Barış talebimiz direnişin sembolüdür

Oysa, aslında barış talebi ve mücadelesi kan ve katliamla kurulmak istenen rejimlere karşı en etkili yoldur. Barış derken kastettiğimizin ne olduğunu herkes iyi anlamalı, biz barış derken tam da bu kan ve katliam, faşizan rejime karşı mücadeleyi esas kılıyoruz. Barış talebimiz o nedenle, zulme zorbalığa karlı güçlü bir direnişin sembolüdür.

Bu iktidar yeni bir rejim inşa ederken yeni bir hafıza da kurma ihtiyacı duyuyordu. Çünkü her yeni rejim yeni bir hafızayla ayakta kalabileceğini düşünür. Oysa, tam da bu noktada bizim yapmamız gereken bu hafıza inşasına karşı çıkmaktır. Bu topraklarda ve dünyada her türlü sömürüye soyguna kaynaklık eden savaş politikalarına karşı büyük bir barış iradesi olmuştur, bu topraklarda da olmuştur.

Savaş ve şiddet hafızası

Sömürüye, talana karşı güçlü bir barış iradesinin ortaya çıkmasının köklerini kurutmak istiyorlar. Böyle bir hafıza inşa ettiklerinde eskiyi unutturabileceklerini düşünüyorlar.

10 Ekim'de katliama giden yolun devlet eliyle nasıl açıldığını gördük, 7 yıldır yargılamaların nasıl bir mizansenle yürütüldüğünü görüyoruz. Bu hafızayı sildiklerinde tarihi yeniden başlatabileceklerine inanıyorlar.

Katliama giden yolu açmak serbest, anma, yas yasak. Bunların temelinde çok daha derin hedefler yatıyor. Karşılarında direnişten vazgeçmeyen, geleceği inşa konusunda kararlılığından zerre taviz vermeyen bizler varız.

'Direniş iradesi iktidarı ürkütüyor'

Bizler burada oldukça, alternatifin gerçek olduğu duygusu yayılıyor. Bize kızgınlıkları, düşmanlıkları da bundan kaynaklanıyor. Saldırılarına yenilerini ekliyorlar. Yüksekova'da pazar günü demokratik eylemde halka saldırdılar, halkın temsilcilerine saldırdılar, vekilleri darp ettiler Habip Eksik arkadaşımızın ayağını üç yerden kırdılar, elimizdeki görüntü bunun planlı olduğunu gösteriyor. Her şey apaçık ortada, düşmanlık politikaları savaş uygulamalarına direniş iradesi ürkütüyor bu iktidarı.

Habip Eksik

Bu düşmanlıkların içerisinde bir tanesi var ki, onların kendileri için ayakta durma sütunudur. Nedir o düşmanlık? Kürt düşmanlığı. Habip Eksik ve diğer vekillerimize hunharca saldırının ve bu tablonun temelinde Kürt halkının iradesine saygısızlık ve korku var. Hiçbir saldırı, bizleri korkutmadı, bizleri ısrardan alıkoymadı, yine başaramayacaklar. Her saldırı onlara daha fazla çürüdüklerini gösterecek bir acizliktir.

Düşmanlıkta sınır tanımıyorlar, sadece siyasal alanı şiddete boğmakla kalmadılar. Toplumu bizzat şiddet arenasına çevirdiler.

Onur Şener'in katledilmesi

Onur Şener'in katledilmesi de bir tesadüf değildir. Her gün onlarca kadının şiddete uğraması bu şiddet toplumunun en açık göstergesidir. Bizler böyle bir toplum içinde yaşamak istemeyen milyonların gerçek umuduyuz.

Şiddet politikasını sınır içinde sınır dışında her türlü araçla sürdürerek ayakta kalmayı hedefliyor bu iktidar. Nagihan Akarsel'in Deniz Poyraz'ın vahşice öldürülmesi de aynı zihniyetin sonucudur.

Kürt düşmanlığının bu iktidarın en önemli özelliği olduğunu hep ortaya koyacağız. AKP Genel Başkanı kendisi söyledi, 'Kürt meselesi diye bir şey yoktur, Kürt meselesi diye üzerimize giydirilmeye çalışılan deli gömleği vardır' Kürt sorununda çözüm, müzakaredir, diyalogdur, mutabakattır, siyaset zeminidir. Bunun dışında hiçbir yol büyük barışa götürmez.

'Alternatif HDP'dir'

En son konuşması gereken kişi fırsat buldukça suçlarını örtecek manevralara başlıyor, AKP'ye destek sunan sevgili kardeşlerimize sesleniyorum. Bu kadar pislik, her türlü suçla irtibat, çeteleşme zihniyeti İçişleri Bakanlığı'na hakimken, sizlerin vicdanı sızlamıyor mu? AKP'ye destek veren kardeşlerimizde de bu rahatsızlık var, alternatifsiz değilsiniz. Hiçbir insan bu ülkede seçeneksiz değildir. Alternatif HDP'dir. HDP'nin kurduğu ittifaklardır. Büyüttüğü ortak mücadeledir.

Cemevlerinin bakanlığa bağlanması

Bu iktidarın ayakta kalmak için başvurduğu manevraların neler olabileceğini biliyoruz, bunları boşa çıkarmak da hepimizin ortak görevidir. Şimdi bir Alevi programı, proje hazırlıyorlar. Bütün Alevi kurumlarını, cemevlerini Kültür ve Turizm Bakanlığı'na bağlı bir birim tarafından yönetmeyi planlıyorlar. Bu iktidar, Alevilerin eşit yurttaşlık talebini dikkate almıyor. Alevilerin binbir emekle oluşturdukları öz kurumlarına kayyum atamaya çalışıyor. Biz biliyoruz ki Alevi halkı da bu oyunları görüyor. Alevilerin tek talebi var, eşit yurttaşlık. Cemevlerini ibadethane olarak göreceksin. Kendi kurumlarını kendi iradeleriyle düzenleme hakkı tanıyacaksın.

Onun dışında atacağınız her adım kendi kontrolünüzde bir Alevilik yaratmak hesabı olacaktır. Tek bir söz yeter, Gelin canlar bir olalım, bu zulme karşı hileci, oyuncu, kumpaslarla hakları gasbetmeyi kurnaz şekilde yapabilen iktidara karşı duralım.

Sansür yasası

Sansür yasası... Zaten baskılar artmış gidiyor, zaten medyayı tekellerine almışlar, kalan birkaç mecrayı da susturup böylece hiçbir itirazın duyulmayacağı bir toplum düzeni yaratacaklar. Dezenformasyon yasası diye bir şey getirdiler. Dezenformasyon ile mücadele etmek istiyorsanız, yapacağınız ilk iş Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığını lağvetmek. İletişim Başkanlığı'nı lağvedin toplumu yalan ve çarpıtma her türlü bilgi ve haberden korumanın en önemli adımını atmış olacaksınız. İstediğiniz yasayı getirin hakikat inatçıdır, mücadele güçlüdür. Kararlılık ve irade varsa, hakikat kendini ifade edecek yolları yaratır. Hakikat de o yollardan çıkacak ve sizin yalan düzeninizi mutlaka bozacak, sona erdirecektir.