İşte 84 maddelik teklifin tam metni: AYM ve Meclis güçleniyor, yürütme sınırlanıyor
Altılı masanın hazırladığı Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Anayasa Değişikliği öneri tamamlandı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ve Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, bugün Ankara'daki Bilkent Otel'de düzenlenenen "Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Anayasa Değişikliği Önerisi Tanıtım Toplantısı"na katıldı.
Altılı masanın Anayasa değişikliği önerisi 84 maddeden oluşuyor. Kuvvetler ayrılığının vurgulandığı yeni sistemde yasamanın etkin ve katılımcı, yürütmenin istikrarlı, şeffaf ve hesap verebilir, yargının ise bağımsız ve tarafsız olması hedefleniyor. Uzlaşılan metinde “Güçlü, özgürlükçü, demokratik, adil bir sistem inşa etme kararlılığı içindeyiz” ifadelerine yer veriliyor.
Anayasa önerisini CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu, Demokrat Parti Genel Sekreteri Serhan Yücel, Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Serap Yazıcı, İYİ Parti Genel Sekreteri Uğur Poyraz ve Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kaya tanıttı.
Öte yandan tasarıyı hazırlayan komisyon üyeleri önümüzdeki günlerde medya organlarını, baroları, sivil toplum kuruluşlarını, meslek örgütlerini, iş dünyasını, sendikaları, kadın ve gençlik örgütlerini ziyaret edecek. Ayrıca altı siyasi parti Türkiye genelinde ortak programlar düzenleyerek sivil toplumla bir araya gelecek.
Taslağın tamamı ise şöyle:
CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek:
Sayın Genel Başkanlarımız, Basın Yayın Kuruluşlarının ve Siyasi Partilerin Değerli Temsilcileri,
Ekranları Başında Yarının Türkiye’sine Doğru Atılan Bu Önemli Adıma Tanıklık Eden Saygıdeğer Yurttaşlarımız, Sizleri saygıyla selamlıyorum, bu tarihi toplantıya hoş geldiniz.
Bizler, 28 Şubat 2022 tarihinde yine bu salonda, Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Mutabakat Metnini imzalayan altı siyasi parti olarak, cumhuriyetimizi demokrasi ile taçlandırmak, adaleti tesis etmek, farklılıklarımızı zenginlik kabul ederek bir arada özgürce yaşamak, toplumsal huzuru ve barışı sağlamak, tüm vatandaşların insan onuruna yaraşır bir hayat sürmesini güvence altına almak, çoğulcu, demokratik bir Türkiye inşa etmek ve gelecek nesillere bu değerleri emanet etmek için bugün tarihi bir adım daha atıyoruz.
28 Şubat tarihli mutabakat metnimizi temel alan Anayasa değişikliği önerimizi bugün takdirlerinize sunuyoruz. Yasama, yürütme, yargı, temel hak ve özgürlükler, kamu yönetimi başlıkları altında belirlediğimiz ilkeleri 84 madde içeriği ve 9 başlıkta yaptığımız değişiklikle anayasal güvenceye kavuşturmayı hedefliyoruz.
Bu önerimiz, bir toplumsal sözleşme taslağıdır. Bu niteliğine uygun olarak değişiklik önerilerimizi, demokrasinin asli gereği olan çoğulculuk ve uzlaşma ilkeleri doğrultusunda toplumun tüm kesimleri ile müzakere ettikten sonra seçimlerin hemen ardından Türkiye Büyük Millet Meclisine sunacağız.
Bugün Cumhuriyet tarihimizin en derin krizini yaşıyoruz. Ekonomiden adalete, özgürlükten güvenliğe, eğitimden sağlığa akla gelen her alanda yaşanan bu çok yönlü kriz halinin en önemli sebebi Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi adı altındaki keyfilik, kural tanımazlık, liyakatsizlik ve yozlaşmadır.
Sorun sistemdedir. Sistemle ekonominin doğrudan bağlantılı olduğunu biliyoruz. Örneğin bu ucube sistemde Merkez Bankası’nın bağımsız olamayacağını biliyoruz.
Sistemle adaletin doğrudan bağlantılı olduğunu biliyoruz. Bu ucube sistemde yargının bağımsız olamayacağını biliyoruz. Bu ucube sistemde mahkemede adaletin, gelir dağılımında adaletin, sosyal adaletin ve fırsat adaletinin olamayacağını; adaletin olmadığı yerde de mutluluk olmayacağını biliyoruz.
Bu ucube sistemde üniversitelerin özgür olamayacağını, gençlerin geleceğe güvenle bakamayacağını biliyoruz ve bizler bu ucube sistemden ülkemizi kurtarmak için birlikte çalışıyoruz.
Aynı zamanda, geçmişin dar kalıplarını da reddediyoruz. 12 Eylül darbe hukukunun yarattığı güçsüz bir parlamenter sistemi değil, güçlendirilmiş bir parlamenter sistemi öneriyoruz. Önerimizle mevcut tek adam sistemini sona erdirmeyi, hukuk devleti ve kuvvetler ayrılığı esasına dayanan ve güven veren yeni bir sisteme geçmeyi taahhüt ediyoruz.
Önerimizle Anayasal düzenin temeline “insan onurunu” koyuyoruz. İnsan onuru dokunulmazdır ve anayasal düzenin temelidir. Devlet, insan onuruna saygı göstermek ve onu korumakla yükümlüdür.
Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemle Gazi Meclisi bugün yaşadığı ağır vesayetten kurtaracağız. Yargıyı vesayetten kurtaracağız. Yargının üzerindeki siyasi tahakküme son vereceğiz. Yargının kurucu unsuru savunmayı ve baroları ilk kez anayasal güvenceye kavuşturacağız. Seçilmiş yerel yöneticilerin yargı kararı olmadan görevlerinden uzaklaştırılmalarına son vereceğiz.
Basını, sivil toplum örgütlerini, düzenleyici ve denetleyici kurumları vesayetten kurtaracağız. Cumhuriyetimiz ikinci yüzyılına adım atarken bu topraklara eşitliği, özgürlüğü, adaleti hep birlikte getireceğiz.
Güçlendirilmiş parlamenter sistem, "aş, iş ve ekmek" demektir. Güçlendirilmiş parlamenter sistem, “yolsuzluğun, yoksulluğun ve israfın sona ermesi” demektir, Güçlendirilmiş parlamenter sistem, “Bağımsız ve tarafsız yargının; ifade ve basın özgürlüğünün; can ve mal güvenliğinin önündeki tüm engellerin kaldırılması” demektir. Güçlendirilmiş parlamenter sistem, “kimsenin ötekileştirilmediği, başta gençler olmak üzere bu ülkeye dair sözü olan herkesin özgürce konuşabildiği, özgürce eleştirebildiği ve özgürce yaşayabildiği bir dönemin başlangıcı” demektir.
İşte bu nedenlerle ülkemizin ciddi bir Anayasa Değişikliğine, gerçek bir reforma ihtiyacı vardır. Demokratik bir Anayasanın omuzlarında yükselecek olan Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Türkiye’nin temel sorunlarına çözümün reçetesi olacaktır.
Bizler inanıyoruz ki, önümüzdeki ilk seçimde, otoriter bir sistemden yana olanlar değil, demokrasiden yana olanlar kazanacak; altılı masanın ortak Cumhurbaşkanı adayı, Türkiye’nin 13. Cumhurbaşkanı olacaktır.
Bizler, yeni bir yönetim anlayışı ve yeni bir siyaset kültürüyle, liyakatli kadrolarla ve istişareyle Yarının Türkiye’sini hep birlikte inşa edeceğiz.
Demokratik hukuk devleti için Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemi temel alan Anayasa Değişikliği Önerimiz hayırlı olsun. Her zaman vurguladığımız gibi, bu yeni bir başlangıç ve yeni bir inşadır.
DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu:
Yarının Türkiye’si için atmakta olduğumuz bu tarihi adımın coşkusunu bizlerle paylaşan Aziz Milletimiz, Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Yarının Türkiye’sinde, demokrasimizin kalbi olan Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni güçlendirmek, temsil yeteneğini artırmak, kanun yapma ve yürütmeyi denetleme işlevlerini en etkili şekilde gerçekleştirmesini sağlamak amacıyla Anayasa’da önemli değişiklik önerileri hazırladık.
Hazırladığımız değişiklik önerilerimizi beş başlıkta toplayabiliriz.
İlk olarak, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne giden yolları demokratikleştireceğiz.
Meclisinin temsil gücünü arttırabilmek amacıyla seçim barajını %3’e düşüreceğiz. Siyasi partiler hakkındaki yaptırım hükümlerini Avrupa Konseyi standartları ışığında gözden geçirerek değiştirecek, demokrasinin vazgeçilmez unsuru olan siyasi parti hürriyetini güçlendireceğiz. Altı milyonu aşan Diasporanın doğrudan mecliste temsil edilmesini sağlayacağız. Anayasanın 76.maddesindeki değişiklikle affa uğramış olsalar bile cinsel saldırı, çocukların cinsel istismarı ve kadına yönelik kasten yaralama ve bunun ötesinde de edimin ifasına fesat karıştırma suçlarından hüküm giymiş olanların milletvekili seçilmelerini engelleyeceğiz.
İkinci olarak yasama bağışıklığını güçlendireceğiz.
Dokunulmazlıkların kaldırılması için üye tamsayının salt çoğunluğunu gerekli kılacağız. Yasama dokunulmazlığının istisnaları bakımından belirsizliğe yol açan keyfi uygulamaların önüne geçeceğiz.
Milletvekilliğinin kesin hüküm giyme nedeniyle düşmesini, bireysel başvuru yoluna gidilmesi halinde, Anayasa Mahkemesinin bu konudaki kararına kadar bekletileceğini açıkça düzenleyeceğiz.
Üçüncü olarak, kanun yapım süreçlerini demokratikleştireceğiz.
Bu başlıkta birçok düzenlemeyi üzerinde çalıştığımız meclis içtüzüğünde işleyeceğiz. Anayasa’da ise milletlerarası andlaşmalardan geri çekilmenin Meclisin asli yetkisi olduğunu güvence altına alacağız. Böylece Cumhurbaşkanı, milletlerarası bir sözleşmeden gece yarısı tek başına çıkma kararı veremeyecek.
Bakanlar Kurulu’nun kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisini, yetki kanununa dayanması ve temel hak ve hürriyetlerin kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenemeyeceği şartıyla kabul ediyoruz.
Bakanlıkların, kamu idareleri ve kamu tüzel kişilerinin kanun hükmünde kararnameyle kurulması ve kaldırılması uygulamasına son vereceğiz.
Cumhurbaşkanının kanunları veto etme yetkisine son verecek, bu yetkiyi geri gönderme yetkisi ile sınırlayacağız. Geri gönderilen kanunlar, Meclis tarafından basit çoğunlukla aynen kabul edilebilecek.
Dördüncü olarak, Meclis’in denetim yetkisini güçlendireceğiz.
Şeffaf ve hesap verebilir bir yönetim için hükümete hesap sorulabilmesini sağlayacak araçları artırıp etkili kılacağız. Hükümet, başbakan ve bakanlar hakkında gensoru verme yetkisini tesis edeceğiz. Bu yenilikle, Bakanlar Kurulu aleyhine verilen güvensizlik önergelerine yeni Başbakanın isminin eklenmesini zorunlu kılacağız. Böylece meclis, istikrarın gereği olarak ancak yeni hükümeti kurmakta birleşebilirse mevcut hükümeti düşürebilecektir.
Başbakan ve bakanların görevleriyle ilgili suçlarından dolayı hesap vermeleri amacıyla meclis soruşturmasını kapsamlı bir şekilde düzenleyeceğiz.
Başbakan ve bakanlar hakkında görevine ilişkin suç işlediği iddiasıyla soruşturma önergesi verilebilmesi için gerekli çoğunluğu indirerek denetimi kolaylaştıracağız.
Bir yasama yılında en az 20 gün gündemi muhalefet tarafından belirlenen genel görüşme açılabilmesini açıkça düzenleyeceğiz.
TBMM’nin denetim araçlarından meclis araştırmasını ‘herkesin Meclis Araştırma Komisyonunun davetine uymak zorunda olduğu’ ifadesiyle etkili bir hale getireceğiz.
Beşinci olarak, parlamentoların tarihsel bir kazanımı olan bütçe hakkının devredilmezliği ilkesini tesis edeceğiz.
Vatandaşlarımızdan toplanan vergilerin nasıl harcandığının etkili bir şekilde denetlenebilmesi için Meclis’in bütçe hakkını, Meclis’in devredilemez bir yetkisi ve denetim aracı olarak düzenleyeceğiz.
Meclis bünyesinde Kesin Hesap Komisyonu kuracağız. Komisyonu’nun Başkanı ana muhalefet partisinden olmasını Anayasada açıkça düzenleyeceğiz.
Bugün Türkiye anayasal düzen dışında otoriter bir anlayışla yönetilmektedir. Artık kanun devleti vasfından da ciddi olarak uzaklaşmış bulunuyoruz maalesef. Bu durumda Türkiye'nin demokratları olarak, bizlerin en büyük sorumluluğu; yarınlarımızın demokratik, çoğulcu, adil ve özgür Türkiye’sini hep birlikte inşa ederken, sadece bu kötü sistemi değil, bu kötü sistemle birlikte baskıcı, tek tipçi, otoriter zihniyete de son vermek amacındayız.
Hedefimiz sadece anayasalı bir devleti değil, anayasal devleti tesis etmektir.
Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemle birlikte; tüm farklılıklarımızla, vatandaşlarımızın hiçbir ayrımcılığa ve hiçbir hukuksuzluğa maruz kalmadığı, herkesin kendini birinci sınıf bir yurttaş olarak hissettiği özgürlükçü demokratik Türkiye’yi hep birlikte inşa edeceğiz.
Demokrat Parti Genel Sekreteri Serhan Yücel:
Mevcut anayasanın en problemli, tüm sistemi enfekte eden kısmı “tek adam rejimi” üzerine kurgulanan ‘yürütme’dir.
Mevcut sistemde yürütmenin konforu için yasama ve yargı işlevsiz bırakılmıştır. Anayasanın tek derdi, tek kişiye dikensiz gül bahçesi hazırlamak olmuştur.
Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde, Cumhurbaşkanı tek patron, yürütmenin diğer aktörleri bakanlar ve kurumlar patronun çalışanları, yasama ve yargı bağlı iştirakler haline getirilmiştir.
Bu ucube sistemde, bakanlıklar ve kamu kurumları görev, yetki ve sorumluluklarını ifa ederken anayasa ve kanunlara bakmak yerine, tek bir kişinin iki dudağının arasına bakmak zorundadır.
Mesela, bu sistemde Balıklı Rum Hastanesi’nde çıkan yangına Cumhurbaşkanının talimatıyla müdahale edildiğini bizzat Cumhurbaşkanının sözcüsü açıklar. Mesela, depremde kurtarma çalışmalarının başlaması, orman yangınına müdahale için de Cumhurbaşkanının talimatı gerekir. Mesela, okul, hastane, köprü, ağaçlandırma ihtiyaç olduğu için değil, talimat geldiği için yapılır. Çiftçinin destekleme priminin ödenmesi, esnafa kredi o talimat gelmeden ödenmez, verilmez.
Milletimizin görüşüne arz ettiğimiz Anayasa Değişikliği Önerisinin hayata geçmesiyle birlikte yürütmenin her kademesinden, dört senedir her gün duyduğumuz “Cumhurbaşkanımızın talimatıyla” klişesini artık duymayacağız.
Çünkü yürütmenin tüm unsurları görevlerini yerine getirirken, sorumluluklarını ifa ederken talimatı Anayasadan ve yasalardan alacak. Hazırladığımız Anayasa Değişikliği önerisi ile şeffaf, denetlenebilir,
hesap veren bir yürütmeyi ve yönetimde istikrar ile bütünlüğü yeniden inşa etmeye gayret ettik.
Bu çerçevede; cumhurbaşkanlarının bir dönem ve 7 yıl için seçilebilmesini öneriyoruz. Seçilen Cumhurbaşkanı’nın varsa partisi ile ilişiğinin kesilmesini teklif ediyoruz. Cumhurbaşkanının kanunları veto yetkisini kaldırıyor, kendilerine sadece bir defaya mahsus geri gönderme hakkı tanıyan bir düzenleme yapıyoruz.
Meclis denetimine tabi olmayan, siyasi sorumluluk taşımayan ve hiçbir şekilde hesap vermeyen,
usulsüzlük, yolsuzluk ya da beceriksizlik gibi sebepler ile sorumluluklarını “affını istemekle” yerine getiren, usulsüzlük ve yolsuzluk iddiaları karşısında Yüce Divanda yargılanma hakkı olmayıp, Külliye’den uzaklaştırma cezası ile sorumluluktan kurtulan “Cumhurbaşkanlığı Kabinesi” yerine,
Meclise karşı siyasi sorumluluğu ve Yüce Divan’da aklanma hakkı olan Başbakanlık ve Bakanlar Kurulu’nu Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Anayasa Değişikliği önerimiz ile yeniden kuruyoruz.
Bununla bağlantılı olarak Anayasanın 8. maddesinde yürütmeyi sadece bir “görev” olarak düzenliyoruz.
Önerdiğimiz Anayasal düzende;
- Cumhurbaşkanı, en çok milletvekiline sahip olan partiye hükümeti kurma görevi verecek,
- Bakanlar, başbakan tarafından, TBMM üyeleri arasından veya ihtiyaç halinde milletvekilli seçilme yeterliğine sahip olan Türk vatandaşları arasından seçilecek,
- Başbakan ve Bakanlar bireysel ve kolektif olarak Meclise karşı sorumlu olacak,
- Bakanlar veya hükümet hakkında gensoru verilebilecek,
- Başbakan ve Bakanlara haklarındaki iddialar ile ilgili Meclis Soruşturması açılabilecek, Meclisin sevk kararı vermesi halinde ilgililer Yüce Divanda yargılanabilecek,
- Hükümetin kuruluşu basit çoğunluk, düşürülmesi ise salt çoğunluk ile gerçekleşecek ve hükümet krizlerini önlemek için yapıcı güvensizlik oyu aranacak. Yani yeni hükümet üzerinde uzlaşma sağlanmadan mevcut hükümet düşürülemeyecek, mevcut hükümet düştüğü anda yeni Başbakan görevine başlamış olacak.
Yürütme başlığı altında ele aldığımız diğer bir konu ise Olağanüstü Hal yönetimidir. Değişiklik önerimize göre;
- Cumhurbaşkanının ya da Bakanlar Kurulunun tek başına OHAL ilan etme yetkisi yoktur. Olağanüstü Hal ilan etme yetkisi, Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kuruluna aittir.
- Olağanüstü Hal rejiminin istisnai niteliğinin bir gereği olarak OHAL için öngörülen süreler kısaltılmıştır.
- Olağanüstü Hal rejiminin keyfi bir yönetime dönüşmesine engel olmak için Olağanüstü Hal Kanun Hükmünde Kararname çıkarma yetkisine son verilmiştir.
Altı partinin ortak çalışması ile hazırlanan önerimizin, ülkemizin demokrasi kulvarına girmesine vesile olmasını temenni ediyor; programa iştirak eden, bizleri televizyon başında izleyen herkesi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi Demokrasi Zamanı!
Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Serap Yazıcı:
Bugün sizlere açıklamakta olduğumuz Anayasa Değişikliği Önerimiz, aslında 28 Şubat 2022’de Genel Başkanlarımız tarafından imzalanarak kamuoyuna açıklanan Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Mutabakat Metnini esas almıştır. Bu mutabakat metni özünde Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni kaldırmayı ve yerine Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem'e geçmeyi vaat etmektedir.
Ne var ki Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin yürürlükte kaldığı süre içinde tüm devlet organları ve kurumları zaafa uğramış belki en büyük hasar yargıda ortaya çıkmıştır. Bu nedenle mutabakat metni bir hükümet sistemi değişikliğinin yanında bir hukuk devletini inşa etmek için yargının bağımsızlığını sağlayacak önemli yenilikleri vaat etmiştir.
İşte hazırladığımız öneride yargı mensuplarının bireysel bağımsızlıklarını, diğer yandan yargı kuruluşlarının kurumsal bağımsızlıklarını garanti edecek bazı yeniliklere yer verdik.
Yargı mensuplarının bireysel bağımsızlıklarını güçlendirmek amacıyla anayasamızın 139. maddesine hakimler ve savcılar için coğrafi teminat unsurunu ekledik. Öte yandan hakimler için Hakimler Kurulu, savcılar için Savcılar Kurulu'nun oluşacağı bir yapıya yer verdik. Hakimler Kurulu, hakimlerin özlük hakları konusunda, Savcılar Kurulu ise savcıların özlük hakları konusunda karar verecek. Bu iki organın üye kompozisyonu, üyelerinin seçiminde izlenene yöntem çoğulcu bir yapıyı yaratmayı amaçlamıştır. Öte yandan her iki kurulun da bazı üyelerini seçme yetkisi TBMM'ye tanınmış, böylece bu kurulların demokratik meşruiyet esasına dayanması sağlanmıştır.
Buna ek olarak her iki kurulun da kararları yargı denetimine açılmıştır. Hazırladığımız öneri anayasa tarihimizde ilk defa savunma makamını anayasal bir statüye kavuşturmuştur. Bu çok önemli bir yeniliktir. Böylece yargılama sürecinde savcılık makamı ile savunma makamı eşit statüye kavuşturulacağından hukuk devleti ilkesinin en önemli unsuru olan adil yargılanma hakkı güvence altına alınmıştır. Ve bu hakkında savunma hakkı boyut silahların eşitliği boyutu garanti edilmiştir.
Öte yandan Türkiye Barolar Birliği'nin özerkliği sağlanarak avukatlık mesleğine hak ettiği itibar kazandırılmıştır. Hazırladığımız öneri Anayasa Mahkemesi'nin yapısını, üyelerinin kompozisyonunu seçimlerinde izlenen yöntemi, çalışma unsurlarını yeniden düzenlemiştir. Bugün 15 üyeden oluşan Anayasa Mahkemesi'nin ağır iş yükü dikkate alınarak 22 üyede oluşması sağlamıştır. Halen Anayasa Mahkemesi, iki daire ve bir genel kurul şeklinde çalışmaktadır. Bu yapı ağır iş yükünü karşılayamamaktadır.
Bu sebeple önerimiz Anayasa Mahkemesi'nin dört daire ve bir genel kuruldan oluşmasını sağlamaktadır. Anayasa Mahkemesi'nin yetkilerine yenileri eklenerek anayasanın üstünlüğü ve hukukun üstünlüğünün garanti edilmesi sağlamıştır. Bu bağlamda temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmaların kanunların anayasaya uygunluk denetiminde ölçü-norm olması sağlanmıştır. 2004 yılında anayasamızın 90. maddesine eklenen değişiklik yaptırıma kavuşacaktır.
Öte yandan bu değişiklik ülkemizdeki insan haklarının alanını genişletecek ve Türkiye'nin uluslararası itibarını genişletecektir. Bireysel başvuruların alanı sosyal hakları kapsayacak şekilde genişletilmiştir. Bunun dışında bireysel başvuruların konusunu oluşturan hak ihlalleri eğer Anayasa Mahkemesi'nin denetimine tabii olan normun hukuka aykırılık sorunundan kaynaklanıyorsa Anayasa Mahkemesi, bireysel başvurunu dışında o hukuka aykırılık sorununu inceleyerek sonuca bağlayabilecektir.
Yasama, yürütme ve yargı organları arasındaki yetki uyuşmazlıklarını karara bağlama yetkisi de yine Anayasa Mahkemesi'ne tanınmıştır. Bütün bunlara ek olarak halen anayasamızın, yasama bölümünde düzenlenen Yüksek Seçim Kurulu adıyla ve yerine getirdiği fonksiyonla uyumlu olarak yüksek yargı kuruluşlarını düzenleyen maddeler arasına alınmıştır. YSK, iki daire ve bir kuruldan oluşacaktır. Böylece kurulun aldığı kararla itiraz denetimine konu olabilecektir. Ama çok daha önemlisi YSK'nın seçme-seçilme hakları ve siyasal faaliyetlerle ilgili kararları bireysel başvurulara konu olabilecek, AYM tarafından denetlenebilecektir. Böylece seçim sürecinin hukuk devleti ilkesine uygunluğu garanti edilecektir. Aynı çerçevede Sayıştay, yüksek yargı kuruluşları arasına alınmıştır. Böylece demokrasinin olmazsa olmazı olan yönetimde şeffaflık ve hesap verilebilirlik garanti edilmiştir. Öneri yürürlüğe girdiği takdirde bugün anayasamızın ikinci maddesinde yer alan ve değiştirilmeleri yasaklanan insan haklarına saygılı, demokratik, laik, sosyal hukuk devleti kavramları anayasal düzenimizin temel belirleyicisi haline gelecek. Bu sayede tüm yurttaşlarımız huzurlu bir ortama kavuşacaktır.
İYİ Parti Genel Sekreteri Uğur Poyraz:
Güçlü, kalkınmış ve demokratik Türkiye’nin inşası için hazırladığımız anayasa değişikliği çalışmamızda, temel hak ve hürriyetlerin güvenceye kavuşturulması ve hürriyetler üzerindeki baskılara son vermek için önerilerimizi hazırladık.
Temel hak ve hürriyetler açısından değişiklik önerimizin ruhunu yansıtan ilk düzenleme başlığa ilişkindir. Anayasanın ikinci kısmının başlığını “Temel Hak ve Hürriyetler” olarak değiştirerek otoriter anayasacılık anlayışına karşı demokratik ve özgürlükçü anayasa inşası inanç ve kararlılığımızı vurguluyoruz.
İnsan onurunun dokunulmazlığını ve Devletin buna saygı gösterme ve koruma yükümlülüğü ile temel hak ve hürriyetlerin bütünlüğünü ve yasama yürütme ve yargıyı bağlayıcı olduğunu Anayasanın 12. Maddesine ekliyoruz. Devlete insan hakları ihlallerini önleme ve herkesin haklardan yararlanmasını sağlama yükümlüğünü getiriyoruz.
İnsan haklarına dayanan Devlet düşüncesini daha belirgin kılmak için temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması olan 13. Maddenin kenar başlığını temel hak ve hürriyetlerin üstünlüğü olarak değiştiriyor; madde metnine hürriyetin esas sınırlamanın istisna olduğunu belirten düzenlemeyi ekliyoruz.
Düşünce, kanaat ve ifade hürriyetini tek bir maddede düzenliyoruz. Hiç kimsenin düşüncelerinden ötürü ayrımcılığa tabi tutulamayacağını anayasal ilke olarak belirliyoruz. Bu değişiklik sonucunda ifade hürriyeti, çoğulcu bir demokrasinin gerektirdiği ölçüde genişlemiş olacaktır.
Kamuoyunun özgürce oluşmasını ve medyada çoğulculuğun sağlanmasını Devlete bir ödev olarak yükleyerek basın hürriyeti üzerindeki keyfi uygulamalara son veriyoruz. Toplumun haber alma hakkını koruma ve kamuoyunun serbestçe oluşmasını sağlama amacıyla kişiler ve siyasi partilerin kamu tüzel kişilerinin elindeki kitle haberleşme ve yayım araçlarından hakkaniyet ve adalet ilkesine uygun olarak yararlanma hakkına sahip olduğunu anayasal ilke olarak düzenliyoruz.
Sosyal, Ekonomik Haklar ve Hürriyetlerde önerdiğimiz değişikliklerle müreffeh bir ülke hedefimizin anayasal alt yapısını oluşturuyoruz.
Anayasanın 62. maddesinin başlığını Yurt dışında yaşayan Türkler olarak değiştirerek devletin onların hak ve menfaatlerini koruma, dil ve kültürlerini muhafaza etme ve anavatanla bağlarını geliştirme çalışmaları yapma görevini vurguluyor, devlete tarihi ve kültürel bağlara sahip olduğumuz ülkeler ve topluluklarla ilişkileri gerçekleştirme yükümlülüğü getiriyoruz.
Sosyal ve ekonomik haklar kısmına yeni haklar ekliyoruz. Herkesin sağlık hakkına sahip olduğunu ve hiç kimsenin temel sağlık hizmetlerinden yoksun bırakılamayacağını hükme bağlıyoruz. Çevre hakkı ile çevreyi korumanın, çevre kalitesini yükseltmenin, gıdaların doğallığını sağlamanın devletin bir görevi olduğunu belirtiyoruz. Hayvan hakları da bu değişiklik önerimizde yer alıyor. Devletin doğal hayatı ve hayvanları korumak ile hayvanlara yönelik eziyet ve kötü muamele yapılmaması için gereken tedbirleri alma görevi olduğunu belirtiyoruz.
Milletvekili genel seçimlerinde geçerli oyların yüzde birini alan partilere devletin mali yardımda bulunacağı ve bu yardımın dörtte birinin partiler arasında eşit olarak dağıtılacağı, geri kalan tutarın ise partilerin elde ettikleri oy oranına göre paylaştırılacağı düzenlemesini getiriyoruz.
Demokratik hayatın vazgeçilmez unsuru olan siyasi partiler hakkında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının kapatma davası açabilmesini TBMM’nin iznine bağlıyoruz.
Kapatma kararının ancak odak olma halinde verilebileceği daha yalın olarak düzenlenip odak olma tanımına yoğun, sürekli ve demokratik düzene ciddî tehlike oluşturacak bir şekilde kavramları ile fıkranın son cümlesine yasama sorumsuzluğu kapsamında kullanılan oy, söz ve düşünce açıklamaları odak olmanın tespitinde gözetilemez hükmü ekliyoruz.
Kamu Denetçiliğini düzenleyen Anayasanın 74. maddesinde yapılan değişiklikle kuruma, idarenin eylem ve işlemlerinin hukuka ve hakkaniyete uygunluğunu re’sen veya şikâyet üzerine inceleme ve denetleme yetkisi tanıyoruz. Toplumun geniş kesimlerinin, tarafsızlığına, hakkaniyetine güven duyduğu bir kişinin kamu başdenetçiliği makamına seçilmesi sağlama gayesiyle Kamu başdenetçisinin seçimi usulünü değiştirerek parlamentoya hâkim olan siyasi çoğunluğun seçimi tek başına gerçekleştirmesini engelliyoruz.
Anayasa değişikliğine dair önerimizin demokratik, özgür ve güçlü Türkiye’nin kuruluşuna vesile olmasını diliyor, Aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kaya:
28 Şubat 2022 tarihinde açıklamış olduğumuz Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Mutabakat Metnimizdeki siyasal hedeflerin bir kısmı yasa bir kısmı ise Anayasa değişikliklerini gerektirmektedir.
Sözlerime başlarken mutabakat metnimizdeki Anayasa değişikliklerini gerektiren düzenlemeleri kamuoyu ile paylaşmak üzere düzenlemiş olduğumuz bu tanıtım toplantısına hoş geldiniz diyerek hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Mutabakat Metnimizde yer verdiğimiz diğer başlıklar Kamu Yönetimi ve Siyasi Etik Başlıkları idi. Bu başlıklardaki mutabakatımızın yasa değişikliği gerektiren kısımlarını bilahare sizlerle paylaşacağız. Bu toplantımızda Anayasa değişikliği gerektiren mutabakatları sizlerle paylaşmış olacağız.
Mutabakat metnindeki hedeflerimizden bir tanesi yerel yönetimlerin yetki ve sorumluluklarını artırılması, yerel yönetimlerde demokratik katılım, şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkelerinin hâkim kılınması, merkezi yönetimin yerel yönetimler üzerindeki idari denetiminin sınırlarının açıkça belirlenerek yerindelik denetimi anlamına gelen vesayet uygulamalarına son verilmesi idi. Bunu sağlamak üzere Anayasa’nın 127. Maddesinde bir değişiklik teklifi öngördük. Bu değişiklik teklifimizde görevi ile ilgili bir suç sebebi ile hakkında soruşturma veya kovuşturma mahalli idare organlarını veya bu organın üyelerinin İçişleri Bakanı tarafından görevden uzaklaştırma uygulamasına son veriyoruz. Bu durumdaki geçici olarak görevden uzaklaştırmaya ilişkin tedbir kararlarının kamu yararı bulunması şartıyla İçişleri Bakanının talebi üzerine Danıştay tarafından bir ay süre ile verilebileceğini, bu kararın ayda bir Danıştay tarafından gözden geçirilmesini ve nihai olarak bu kararın 6 ayı geçmemesini öngörüyoruz.
Merkezi idarenin mahalli idareler üzerindeki idari vesayet yetkisinin amacını Anayasada bir şekilde sayarak mahalli idarelerin yetkisini artırıyoruz.
Mutabakat metnimizde kamu yönetimi başlığı altında mutabık kaldığımız bir diğer nokta akademik özgürlük ve üniversitelerle ilgili düzenlemelerdir.
Yükseköğretimde özgür ve çoğulcu bir sistem oluşturarak üniversitelerin bilimsel özerkliklerinin yanında, idari ve mali özerkliklerini de anayasal güvence altına almak, Yükseköğretim Kurulu’nu kaldırarak yerine yetkileri koordinasyon görevi ile sınırlandırılmış, üyelerinin ise demokratik meşruiyet esasına dayanılarak seçildiği üniversiteler arası bir kurul tesis etmek amacı ile Anayasanın 130 ve 131. maddelerinde değişiklik öngördük.
Mutabakat metnimizde kamu yönetimi başlığı altında mutabık kaldığımız bir diğer nokta da Düzenleyici ve Denetleyici Kurumlardı. Bu kurumlardan bir tanesi ve bugün maalesef en tartışmalı hale gelen kurumların başında gelenlerden bir tanesi de Radyo ve Televizyon Üst Kuruludur. Anayasanın 133. Maddesindeki değişiklik teklifimiz ile bu kurulun çoğulculuk, özerklik ve tarafsızlık ilkelerine bağlı olarak çalışmasını temin etmeyi amaçladık.
Bizler, Yarının Türkiye’si için hazırlamış olduğumuz Anayasal Değişiklik önerimizi sizlerle paylaşmış bulunuyoruz. Bu tanıtım toplantımız ile birlikte Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem önerimizi tanıtmak, kamuoyunu bilgilendirmek ve istişare ve müzakere kültürü ile toplumun tüm kesimlerinin önerileri almak üzere bir kısım çalışmaları yapmaya karar verdik. Bu kapsamda başta medya organları, barolar, sivil toplum kuruluşları ile meslek örgütleri, iş dünyası, sendikalar, kadın ve gençlik örgütlerini ziyaret ederek bu çalışmalarımızı kendileri ile paylaşıp destek isteyeceğiz. Aynı zamanda 81 ilde 6 siyasi parti olarak birlikte yapacağımız planlama ile de sivil toplum buluşmalarla bu önerilerimizi aziz milletimiz ile paylaşacağız.
Anayasanın önemsizleştirilmeye, hukuk devleti ilkesinin unutturulmaya, devletin bir parti devleti haline dönüştürülmeye, kurum kültürü ve kurallar sisteminin yok sayılmaya çalışıldığı bu dönemi aziz milletimiz ile birlikte mücadele ederek aşacağımıza ve Cumhuriyetin 1. Yüzyılındaki kazanımlarımızı muhafaza ederek daha ileriye götürerek sorunlarımızı demokrasi kültürü içinde çözerek Cumhuriyeti demokrasi ile taçlandırmaya kararlıyız.
Tanıtım toplantımıza göstermiş olduğunuz ilgi sebebi ile hepinize teşekkür eder, Yarının Türkiye’sinin inşası için hep birlikte çalışmaya devam edeceğimizi ifade ederek saygılar sunarım.