Ekrem İmamoğlu, 'Canımı en çok yakan şey' diyerek açıkladı

'Millet İktidarında Türkiye Konuşmaları' kapsamında Kadıköy Gazhane'de gençlerle bir araya gelen Ekrem İmamoğlu, "Sonu gelmeyen bir kutuplaşmayla karşı karşıyayız. Benim en çok canımı yakan şey" dedi. İmamoğlu, gençlere "Bu seçim normal bir seçim değil. Beni dinleyen 20'li yaşlardaki genç arkadaşlarımın ömürlerinin kalan kısmını etkileyecek bir tercihin arifesindesiniz" sözleriyle seslendi.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı (İBB) ve Millet İttifakı Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu, 'Milletin İktidarında Türkiye Konuşmaları' kapsamında İstanbul Kadıköy Gazhane'de gençlerle bir araya geldi.

Gençlerin umutsuz olduğuna dikkat çeken İmamoğlu, 14 Mayıs seçimlerinin 'tarihi' bir seçim olduğuna dikkat çekti. İmamoğlu, 'canını en çok yakan' şeyin ülkedeki 'kutuplaşma' olduğunu açıkladı:

"Demokrasilerin olmazsa olmazı kabul edilen ifade özgürlüğü ortadan kaldırıldı ve korku iklimi ortalığı sardı. Medyanın baskı altına alınmış olması. Gazetecilerin sıklıkla hapse atıldığı bir ortamın varlığı, iktidara muhalif bir vatandaş varsa düşüncelerini paylaşmaktan korkar hale geldi. Memleket bir başka tehditle de karşı karşıya, sonu gelmeyen bir kutuplaşmayla karşı karşıyayız. Şu inançta bu inançta. Benim en çok canımı yakan şey."

"Normal seçim değil"

Gençlerin ülkeyi terk ettiğine dikkat çeken İmamoğlu, Millet İttifakı olarak buna çözüm bulacaklarını dile getirdi. Devletin kısa zaman toparlayacaklarını ve hızla güçlendireceklerini ifade eden İmamoğlu, 14 Mayıs seçimlerinin 'normal' seçim olmadığını şu sözlerle anlattı:

"Bu seçimde bu ülkeyi kimlerin yöneteceğine değil, ülkenin nasıl yönetileceğine karar verme aşamasındasınız. Kimlerin yöneteceğine değil, nasıl yönetileceğine karar vereceksiniz. Bu başka bir seçim. O yüzden bu seçim normal bir seçim değildir. Bu bir rejim değişikliği seçimidir. Çok önemsemelisiniz. Beni dinleyen 20'li yaşlardaki genç arkadaşlarımın ömürlerinin kalan kısmını etkileyecek bir tercihin arifesindesiniz.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin neden olduğu kişisel ve keyfi idareden en fazla zarar gören adalet sistemimiz ve yargı kurumumuz oldu. Aranızda hukukçular var. Bu sürecin zararını gören insanlar var, tanıyorum. Ben de onlardan birisi olmaya namzet birisiyim. Her an kapımda gezen adaletsizlikle mücadele ediyorum. 15 Mayıs'tan itibaren adalet sistemini de hızla toparlayacak, yargının yeniden bağımsız ve tarafsız olmasını sağlayacağız. Adalet yoksa gerisi boş. Bir siyasi görüşün savcı veya hakimi gibi davranan adalet mensuplarını asla hoş görmeyeceğiz."