Ekrem İmamoğlu Antalya'da: Bizim mutlaka yeni bir başlangıca ihtiyacımız var

Ekrem İmamoğlu Antalya'da: Bizim mutlaka yeni bir başlangıca ihtiyacımız var
Son dakika... İmamoğlu, Cumhurbaşkanı aday adayı olarak çıktığı yolda dördüncü durak olarak Antalya'ya geçti. Antalya'da İmamoğlu gündeme ilişkin mesajlar verdi.

İBB ve TBB başkanı Ekrem İmamoğlu dün İzmir ve Kayseri'deki çalışmalarının ardından bugün de Adana'ya geçti. İmamoğlu, Adana'da gündeme dair birçok mesaj verdikten sonra Antalya'ya geçti.

CHP'li İmamoğlu Cumhurbaşkanı aday adayı unvanı ile Antalya'da kürsüye kendisi için yazılan şarkı ile çıkarak partililere ve destek verenlerine şu şekilde seslendi:

"Toroslarda eğer bir duman tütüyorsa kimse bu ülkenin geleceğinden şüphe etmesin. Hepinizi saygı ile selamlıyorum. Zor bir mücadelenin içinden geçiyoruz. Mübarek Ramazan ayında bütün dualarımızla güzel bir ay geçmesini istiyoruz. Gençlerimizle, kadınlarla, beyefendilerle her birinizin Ramazan ayını tebrik ediyorum.

Ahlakı, dürüstlüğü, helal lokmayı bırakmışlar, "Halka hizmetin Hakk'a hizmet" düsturunu unutmuşlar, vatandaşa herkese "Yasak" diyorlar. "Ekonomi uzmanıyım" diye geçinenler milletin ocağına incir ağacı dikti. Tarımı ve üretimi bitme noktasına getirdi. Bunlardan Antalya da nasibini aldı.Türkiye'de en fazla gayrimunkul ve kira artışının olduğu il olmuş. Her geldiğimde Expo alanının borç yükünü belediye başkanımız aktarmaktadır. İşte bu akıl "Her şeyi ben bilirim" aklıdır. Sadece Antalya'ya bunu yapmakla kalmadılar. Önce 250 bin dolara sonra da 400 bin dolara ev alanları vatandaş yaptık. Ülkemizin vatandaşlığını ticari bir ürün yaptılar. Bu evleri alanlar 3 sene sonra kar edecek şekilde evleri sattılar. İşte ben buna karşıyım. Başka ülkenin vatandaşının Türkiye vatandaşlığı üzerinden para kazanmalarına karşıyım. Eskiden tayini Antalya'ya çıkan devlet memuru refah seviyesi olan bir şehire gideceği için sevinirdi. Şimdi "Ben o kadar kirayı nasıl ödeyeceğim?" diyerek üzülüyor.

Bizim mutlaka yeni bir başlangıca ihtiyacımız var. Bizim yeni bir kalkınma planına ihtiyacımız var. Ülke olarak şehir şehir sektör sektör patinaj yapan hale dönüştük. Hemen yola koyulmamız lazım. Bu güzel ülke turizm ve tarımın yanısıra teknoloji alanında da büyük bir potansiyele sahiptir.

Adalet sistemi çöktü. Meclis artık neredeyse işlevsiz, herkes adalet istiyor. Biz başarıya yaklaştıkça iktidarın da zulmü artıyor. Bunların yaptıkları şeytanın bile aklına gelmez. İmamoğlu kadar başına taş düşsün. Zannediyorlar ki ben korkarım. Bunlardan var ya korkan onlar gibi olsun. Önce Allah'a sonra milletime güveniyorum. Bir derdiniz varsa ben burdayım, bana gelin. Milleti tehdit etmeyi bırak, gel millete gidelim, buradayım.

"İMAMOĞLU OLMADAN SEÇİME GİRMEK İSTİYORSUN"

Açıkça diyorum, İmamoğlu olmadan seçime girmek istiyorsun. İmamoğlu olmadan yarış meşru olmaz. Bu yargısal tacizlerle seçim ne özgür ne de adil olur. Tek suçumuz onları 4 kez yenmiş olmak. O sandık gelecek bu millet seni tıpış tıpış evine yollayacak..."

"MİLLETİMİZİN BİRİKİMLERİNİ HEBA EDEN AKIL BU AKIL"

"Ekonomi uzmanıyım diye geçinenler izledikleri yanlış politikalarla milletin ocağına ne yazık ki incir ağacı dikti. Tarıma, üretimi, sanayiyi bitirme noktasına getirdi. Bu basiretsizlikten Antalya da nasibini aldı biliyorum" diyen İmamoğlu şöyle devam etti:

"Antalya'nın sorunları, Antalya'nın kişi başına geliri bakın bunlar her şeyi biz yaptık diyorlar ya 2004'te Antalya'da kişi başını gelir ülke ortalamasının 1,3 katıymış. 2019'da 1,16 inmiş. Şu anda 0,85'e gerilemiş yani dünya ilerlerken hatta Türkiye'de dahi kişi başına gelir belli bir seviyeye çıkarken Antalya fakirleşmiş. Varlıklarını ortalama yüzde 40 kaybetmişler. Bu söylediği aslında görünürde insanlarımızın yoksulluğunun net tarifidir. Gelen göçü ekonomiksizlikle buluşturamamış, Türkiye'den ve dünyadan gelen göçle beraber bu şehirde haklı sıkıntılar yaşatılmış. Bakın Türkiye'de en fazla göç alan şehirlerden biri olarak Antalya, Türkiye'de en fazla gayrimenkul anlamında kira atışlarının olduğu üç ilden birisi olmuş. Antalya 2016 yılında 550 milyon dolarlık yatırımla inşa edilen o süreç içerisinde 121 hektarlık bir alan EXPO alanı gibi bir trajedi yaşamış. Her geldiğimde belediye başkanımız orada yapılan bu müsrifliği ve Antalya'ya olan bedelini ve ona bırakılan borç yüküne bizimle paylaşmıştır. Büyük umutlarla hayata geçirilmesine rağmen atıl durumda kalmıştır. İşte bu akıl her şeyin ben bilirim aklı. Milletimizin birikimlerini heba eden akıl bu akıl.

"BAŞKA ÜLKE VATANDAŞININ TÜRKİYE VATANDAŞLIĞI ÜZERİNDEN PARA KAZANMASINI VE KABULLENEMİYORUM"

Bu ülkeyi yönetenler Sadece Antalya ve Batı Akdeniz bölgemizde bunlara yatmakla kalmadılar. Daha da büyük kötülüklere imza attılar. Önce 250 bin dolara, sonra da 400 bin dolara ev alan yabancıları Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı yaptık, doğru mu? Hepiniz hatırlıyorsunuz. Ülkemizin vatandaşlığını ticari bir ürün haline getirdiler. O zaman Türkiye'nin farklı yerlerinden ama özellikle Antalya'da bu evleri alanlar, bunları üç sene daha yüksek fiyata sattı. Hem Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı oldular hem de para kazandılar. İşte ben buna karşıyım. Nedir o? Kendi vatandaşım, kirasını ödeyemezken çocuğunun ihtiyaçlarını karşılayamazken başka ülke vatandaşının Türkiye vatandaşlığı üzerinden para kazanmasını ve kabullenemiyorum. Buna karşıyım.

“İKTİDAR OLMAK İÇİN KOLLARIMIZI SIVIYORUZ”

Demokrasi tarihimizin bu çaptaki ilk büyük önseçimini en yüksek katılımla, en doğru ve en güzel şekliyle tamamlayacağız. Gerçek bir demokrasi şöleni yaşayacağız ve yaşatacağız. ‘Halksız siyaset’ heveslerini kursaklarında bırakacağız. 23 Mart’ta birliğini, dirliğini sağlamış bir CHP olarak, iktidar yoluna çıkıyoruz. Bu parti, Cumhuriyetimizin kurucu gücüdür. Bu ülkede tiranlık rejimi kurmak isteyenlere, ısrarla ve gururla hatırlatacağız: 600 yıllık bir imparatorluk çökerken, 1923 şartlarında dünyanın en devrimci hareketlerinden birini yaratarak, tüm ezilen halklara ilham veren CHP’dir. Millet iradesine ve vatandaşlık esasına dayalı bir devletin inşa edilmesinde CHP’nin imzası vardır. 1970’lerde rahmetli Necmettin Erbakan’ın liderliğindeki Milli Selamet Partisi’yle koalisyon kurarak, ayrışma yerine birleşmenin mümkün olabileceğini, yine biz gösterdik. Kıbrıs Barış Harekatı’nı yaparak hem müttefiklerimize hem de hasımlarımıza, güç ve kararlılık gösteren devletimizin yönetiminde yine CHP vardı. 1980’den sonra, ne yazık ki aynı kabiliyeti gösteremedik. Milletin kabahatinden değil, kendi eksikliklerimizden iktidar olamadık. O uzun yıllar boyunca, başımızdakiler yüzünden, bu devletin ekonomisi tepetaklak oldu. Köklü kurumları zayıfladı, meclisi işlevsizleşti, adalet sistemi çöktü. Çocuğa mikrofon tutuyorsunuz; adalet istiyor, işçiye adalet istiyor iş insanına adalet istiyor. Bürokrat adalet istiyor. Kadınlar adalet istiyor. Bu ülkede herkes adalet istiyor. Ve şimdi, yeniden iktidar olmak için kollarımızı sıvıyoruz. Yine aynı aşkla ama yenilenen bakışımızla, hep birlikte ayağa kalkıyoruz.

"NE DEMEK AVUKATA GEREK YOK?"

Biz başarıya yaklaştıkça, iktidarın da zulmü artıyor. Biz, ‘Milleti birleştirelim, icraatı, hizmeti, liyakati ve refahı yaygınlaştıralım’ dedikçe, iktidarın algı operasyonları peş peşe geliyor. Şimdi de öğrendim ki, çalışma arkadaşlarımızı Emniyet Müdürlüğü’nden arayıp, ‘Savcılık sizi görüşmeye çağırıyor’ diyorlarmış. Arkadaşlarımız, ‘Avukatımı arayıp geliyorum’ deyince, ‘Avukata gerek yok, görüşecek sadece’ diyorlarmış. Ne demek ‘avukata gerek yok’ yahu? Böyle bir uygulama nerede var? Bakın arkadaşımız avukatla adliyeye gitmekte ısrar edince, daveti yapan polise artık ulaşılmaz oluyor. Telefon numarası, Vatan Caddesi’ndeki Emniyet’e ait. Allah aşkına bu nedir? Ben soruyorum size bu nedir? Çalışma arkadaşlarımı ne için davet ediyorsunuz? Hani hukuk devletiydik Sayın Adalet Bakanı? Hukukçu kimliğinle sor bakalım, hangi uygulamaya giriyormuş avukatsız savcı görüşmesi. Bunlar iyice şaşırdılar. Bunların yaptıkları, şeytanın aklına gelmez, şeytanın.

“EKREM İMAMOĞLU KADAR TAŞ DÜŞSÜN BAŞINA SENİN”

Artık biliyorsunuz; aralarında kimi yol arkadaşım, kimi tanıdığım, kimi hiç tanımadığım bir grup insanın mal varlıklarına, banka hesaplarına el koymuşlar. Yeni bir kumpas dalgasıyla, bana ve arkadaşlarıma itibar suikastı yapmaya çalışıyorlar. Malum şahıs, haftalar önce ne demişti hatırlayın; ‘Turpun büyüğü heybede.’ Şunlara bak şunlara; hükümeti, yargısı kolluğu işi gücü bırakmış, benimle ilgili tertipler peşinde. Tek dertleri var; Ekrem İmamoğlu. Ekrem İmamoğlu kadar taş düşsün başına senin. Akıllarınca beni korkutup, yıldıracaklar. Bu haktan ve hukuktan nasibini almamışların hiçbir saldırısından korkmadım, korkmuyorum, korkmayacağım. Bu gayrı meşru tertipler, beni milletime hizmet etme hedefimden milim saptırmayacak. Sesim kısık diye korkacağımı zannediyorsunuz değil mi? Bunlardan var ya şu saçımın telini yerinden kıpırdatacak kadar korkan, onlar gibi olsun. Gayrimeşru tertipler, beni milletime hizmet etme hedefimden milim saptıramayacak. Ben, yürüdüğüm bu yolda, önce Yüce Allah’a, sonra da milletime güveniyorum. Kumpaslarla, entrikalarla, fitneyle, fesatla kurdukları oyunları başlarına yıkacağız. Millet benimle, millet. Bu millet, haklıyı haksızı ayırt etmeyi iyi bilir. Bu millet, günü geldiğinde ‘Yeter artık’ demesini iyi bilir. Çünkü, temel haklarından vazgeçenlerin ne özgürlüğü ne güvenliği ne de refahı hak etmediğini, en iyi bu millet bilir. O yüzden bu millet büyüktür.

"GEL, MİLLETE GİDELİM"

Çok net bir şey söylüyorum: Eğer benim arkadaşlarım, en ufak bir haksızlığa veya hukuksuzluğa karışmışsa, gelin bütün dosyaları açın, bütün belgeleri bilgileri açıkça kamuoyu ile paylaşın. ‘Hodri meydan’ diyorum. Elinizde ne varsa, dökün ortaya. Ama öyle içi boş dosyalarla, uydurma gizli tanık beyanları ile değil; mertçe, hakka ve hukuka uygun olarak dökün. Bir derdiniz varsa, ben buradayım; bana gelin. Milletimle beraber, tam karşındayım. Bırak yan yollara sapmayı, bırak milletin banka hesaplarını bloke edip, mağdur etmeyi. Gel, millete gidelim. Amacınızı biliyorum: İstanbul’a, Türkiye’ye hizmet edemeyelim istiyorsunuz. Ekrem İmamoğlu olmadan seçime girmek istiyorsunuz. Haksız, hukuksuz, gayrı meşru yollarla Ekrem İmamoğlu’nu yarış dışına atarsan, senin gireceğin yarış meşru olur mu? Bu millet, sana o yarışı yaptırmaz. Sen öyle bir yarışa sokturmaz. Sadece bu ülke değil, tüm dünya görüyor kirli tertiplerinizi. Bu kurmaca siyaset yöntemleri ve bu yargısal tacizlerle yapılacak seçim ne özgür seçim olur ne de adil seçim.

“SANDIK GELECEK, BU MİLLET SENİ TIPIŞ TIPIŞ EVİNE YOLLAYACAK”

Her gün, her hafta bize yeni bir sözde suç icat ediyorlar. Oysa ki, 2019’dan beri tek bir suçumuz var: Sandıkta yenilmemek, hep kazanmak. Tek suçumuz bu. Bu suçu işlemeye, seni yenmeye devam edeceğiz. 4 kere yenmiştim, 5’inci kere de yeneceğim. Ne yapsanız nafile. O sandık gelecek, millet seni sandığa gömecek. Sandık gelecek, bu millet seni tıpış tıpış evine yollayacak. Yıkılmayız, korkmayız, yorulmayız. Belki sesimiz kısılır ama bizim sesimiz kısıldığında başka Ekrem İmamoğulları konuşur. Milyonlarca Ekrem İmamoğlu var. Cesaretiniz varsa, karşımıza çıkın. Cesaretiniz varsa, milletin iradesi kararını versin. Hodri meydan.”

Kaynak:Halk TV Haber Merkezi