CHP Lideri Özgür Özel, 31 Mart Zaferinin Sırlarını Açıkladı: 'Kilidi Açan Üç Anahtar...'

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Yerel Yönetimler Çalıştayı'nda önemli açıklamalarda bulundu. Özel, "Türkiye ittifakının belediye başkanlarına selam olsun" diyerek konuşmaya başladı.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Yerel Yönetimler Çalıştayı'nda önemli açıklamalarda bulundu. Özel, "Bu seçimde milliyetçi demokratların, muhafazakar demokratların ve tüm Kürt demokratların emeği var. Seçimleri Türkiye ittifakı kazandı, Türkiye kazandı. Türkiye ittifakının belediye başkanlarına selam olsun. Bu sonuçlarla beraber üzerimizdeki yüzde 25'lik cam tavanı tuzla buz ettik" şeklinde ifadelerde bulundu.

Özel'in açıklamasında satırbaşları şöyle:

GURUR YAŞIYORUM

Böyle bir günde 650 kişilik salonda seçilmiş belediye başkanları ve il başkanlarıyla birlikte bu salonu hınca hınç doldurabilmenin, koltuklarında oturan her bir kişinin ilçe seçim kurullarından il seçim kurullarından aldıkları mazbatalarıyla seçilmiş CHP'li olmasının gururunu yaşıyorum.

YÜREKTEN TEŞEKKÜR EDİYORUM

Gün oldu bu parti baraj altında kaldı, gün oldu çelengi il başkanları kendileri taşıdı ama 81 ilde Atatürk'ten emanet bu bayrağı yere düşürmeden bugünlere taşıyan ve onların sayesinde ki babaevi herkesin içine doğduğu, büyüdüğü, başı sıkışan herkesin çorbasının kaynadığını bacasının tüttüğünü bildiği, bir gün ihtiyaç duyarsa kapısının açılacağını bildiği yerdir babaevi. Bu babaevinin tapusu bir kişiye kayıtlıdır, o da Gazi Mustafa Kemal Atatürk'tür.

TÜRKİYE İTTİFAKI KAZANDI

Bu seçimde milliyetçi demokratların payı vardır. Bu seçimde muhafazakar demokratların payı vardır. Bu seçimde tüm Kürt demokratların emeği vardır. Gazete Duvar'ın haberine göre; Seçimleri Türkiye ittifakı kazanmıştır, Türkiye kazanmıştır. Türkiye ittifakının belediye başkanlarına selam olsun. Üzerimizdeki yüzde 25'lik cam tavanı, bu sonuçlarla beraber tuzla buz ettik.

Bundan sonra ölçme-değerlendirmeyi siyasetimizin odak noktası haline getireceğiz. Doğru yapanı örnek göstereceğiz, yanlış yapanı doğruya sevk edeceğiz. İbre yukarı ise devam edeceğiz, aşağıdaysa mutlaka yanlıştan döneceğiz."

Burada o babaevinin çorbası kaynasın diye yıllardır, o babaevine sahip çıkanların, bacası tütsün diye odun kesenlerin, aramızda olmayanları rahmetle, yaşayanları minnetle anarak bizi bugünlere getiren, partimizi 47 yıl sonra birinci parti yapabilmemiz için en kötü günde bu partiye sahip çıkanlara, en zor zamanlarda görevlerini layıkıyla yapıp, en iyi kamu görevlerini liyakatle, şeffaf, açık bir şekilde yapan ve geçmişte yerel yönetimlerde görev alıp bugün bu salonu hınca hınç dolduracak kadar çok mazbatayı almamızı sağlayan tüm belediye başkanlarımıza yürekten teşekkür ediyorum.

TOPLUMUN HER KESİMİNDEN OY ALABİLİYORUZ

Yerel seçimlerin sonunda 14 tane büyükşehri, 21 il merkezini kazanarak toplam 35 ilde belediyeleri kazandık ve en yakın partiden 11 fazla il belediyemiz var. 314 ilçede, 60 beldede, 409 belediyeyi hep birlikte kazandık. Yüzde 38 oy oranına ulaşarak partimizi hep birlikte birinci parti yaptık. Partimiz artık toplumun her kesiminden oy alabilen bir siyasi partidir. Büyük bir başarı elde ettik.

Biz bu yola çıkarken partinin gençlerin ve kadınların partisi olacağını vurgulamıştık.

BİZİM ADAYIMIZA OY VERİYORLAR

AK Partililer bıkmış dön dolaş aynı isimler belediye başkanı, bizim adayımıza oy veriyorlar. CHP'liler nasıl olsa kazanamıyoruz çaresizliğiyle, AK Parti'yi istemeyenler MHP'ye, MHP'yi istemeyenler AK Parti'ye oy veriyor. Seçimi bize, kendi seçmenimiz kaybettiriyor, öğrenilmiş çaresizlik.

KİLİDİ AÇAN ÜÇ ANAHTARI SIRALADI

Gencecik bir ekiple, çok tecrübeli bir ekiple birlikte 80 darbesinden bu yana açılmayan kapıyı açmak için düşünmeye başladık. Geçmişte açılan kapının kilidi mutlaka bir yerlerdedir dedik. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün bıraktığı 3 anahtarı aldık. Birinci anahtar, Mustafa Kemal Atatürk'ün Cumhuriyeti kime emanet ettiğiydi. Atatürk, Cumhuriyeti gençlere emanet etmişti. İşte, gençlik diyerek, gençleşme diyerek, daha çok genç aday diyerek ilk anahtarı soktuk, çevrildi. İkinci anahtar... Cumhuriyet, kadını eşit yurttaş, eşit temsil ve kadına olan güvenle yükselmişti. Çok daha fazla kadınla ikinci kilidi de açtık. Üçüncü kilit... Yine Atatürk, bu ülkenin neden işgale uğradığını çok iyi biliyordu. Fatih Sultan Mehmet, çağ açıp çağ kapatırken, dünyanın en iyi mühendislerini getirip, dünyanın en ileri toplarını döktürüyordu.

Hazerfen Çelebi, Mimar Sinan... Bu ülkenin doğru istikametinin, bir yön olarak batı değil, bilim orada olduğu için, zamanında orada fenne sarıldıkları için, bilime yüzünü dönmüştü. Çağdaş dünyadaki en iyi yönetilen siyasi partiler nasıl yönetiliyorsa, bu süreci öyle yönetmek kararını konuştuk ve uyguladık. Bütün bilgiler üretildi, paylaşıldı, haftalık revizyonlarla her şey ölçme, değerlendirmeyle yönlendirildi. Hepimiz birden, bilime sarılarak ve bilimin söylediğini dinleyerek, gereğini ona göre yaparak kazandık. O yüzden, üçüncü anahtar da bilimsel yöntemlerdi.

TÜRKİYE'NİN GELECEĞİNE YATIRIM YAPILDI

Cumhuriyet'in ikinci yüzyılında Cumhuriyet'in tarihini yeniden yazma fırsatı yakaladık. Yetkiyi kimden aldığımızı biliyoruz. Alınan kredi tüketim kredisi değildir. Alınan kredi düpedüz bir yatırımcı kredisidir. Yatırım için, Türkiye'nin geleceğine yatırım yapıldı. 4 yıl bakacağım nasıl yönetilir diye. Kötü yönetirsen geri çekerler. Her geçen gün iktidara yürüdüğümüzün bilinciyle, ciddiyetiyle ve sorumluluğuyla davranmak zorundayız.

Bi yanda seçim gecesi seçmenin mektubunu balkonda okuyanlar grup toplantısında hikaye okumaya başladı. Seçmenin mesajını anlamadıkları ortada. Seçimleri biz kazandık diyecek kadar seçmene karşı küstahlaşmış ve kibrinden arınamamış bir noktadadır. Erdoğan ile yüz yüze görüşeceğim. Kutuplaşmayı kırmak için adım atacağımıza inanıyorum.

SARI KARTTAN ANLAMAYANLAR VAR

AK Parti seçmeninin protesto ettiği doğrudur ama siz değerli adaylara oy verdikleri de ortadadır. Bir erken seçim talebi olacaksa o şöyle olacak. Sarı karttan anlamayıp ikinci sarı kartı arayanlar var. Bizimkiler CHP'ye oy vermedi diyorlar. Sonuçlar bal gibi ortada. CHP'ye oy veren seçmene sen hainsin diyor. İlk oy vermediğinde hain ilan ediyor. Biz gelene hoş geldin derken onlar gideni kendinden saymamakta. Varsın öyle yapsınlar, varsın milletin mesajını almasınlar. Millet mesajı doğru okuyanlara gereğini yapanlara da diyeceğini bilir. Bir mesaj almama durumu da Antalya Kepez Belediye Başkanımıza yapılan haksız muameledir.

ADIM ATACAĞIMIZA İNANIYORUM

Bir yanda seçim gecesi seçmenin mektubunu balkonda okuyanlar grup toplantısında hikaye okumaya başladı. Seçmenin mesajını anlamadıkları ortada. Seçimleri biz kazandık diyecek kadar seçmene karşı küstahlaşmış ve kibrinden arınamamış bir noktadadır. Erdoğan ile yüz yüze görüşeceğim. Kutuplaşmayı kırmak için adım atacağımıza inanıyorum.

"GAZİ MUSTAFA KEMAL'DEN EMANET ÜÇ ANAHTARI ALDIK, KALENİN KAPISINA DAYANDIK”

Geçen günlerde Bilkent Üniversitesi'nde 700 kişilik bir salonda gençlerle buluştuğunu anlatan Özel, şöyle devam etti:

“Gençler, ‘Seçim başarısı, seçimin formülü, anahtarı neydi’ diye soruyorlardı. Onları şunu söyledim, 12 Eylül darbesi solun, sendikaların, siyasetin, demokrasinin üstünden geçtikten sonra CHP maalesef siyaset kalesinin başarı kapısını bir türlü açamıyordu. Tüm emeklere, tüm iyi niyetli çabalara, gayretlere rağmen açamıyordu. ‘Bu kapıyı nasıl açacağız’ diye gencecik bir ekiple ve çok tecrübeli bir birikimle beraber düşündük. ‘Bir kilit geçmişte açılmışsa mutlaka anahtarı bizde olmalı. Mutlaka bu partinin kurucularından, kurucu kadrolarından, kurucusundan mutlaka bu kilidin anahtarı bir yerdedir. Bu partinin tarihinde o kilit duruyordur’ dedik. Gazi Mustafa Kemal'den emanet üç anahtarı aldık, o kalenin kapısına dayandık. Birinci anahtarı soktuk, çevirdik, açıldı. Birinci anahtar, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün cumhuriyeti kime emanet ettiğinde gizliydi. Cumhuriyet, partinin genel başkanlarına emanet değildi. Kendisi partiyi kurmuştu ama kendinden sonraki genel başkanlara emanet etmedi. Askerdi, Genelkurmay Başkanıydı, Başkomutandı, sonra cumhurbaşkanıydı ama askere emanet etmedi. Ne il başkanlarını bıraktı ne milletvekillerine, ne başkanlarına belediye emanet etti ne kamu görevlilerine... Gazi Mustafa Kemal Atatürk, cumhuriyeti gençlere emanet etmişti. Gençlik, gençleşme, daha çok genç aday diyerek ilk anahtarı soktuk, çevrildi.

"'KADINLARI, SEÇMENİN YARISI OLAN KADINLARA EMANET EDECEĞİZ’ DEDİK. İKİNCİ KİLİT DE AÇILDI”

İkinci anahtar, Avrupa'nın en ileri demokrasilerinden 40 yıl önce, kadına seçme-seçilme hakkı verilmiş. İlk kadın belediye başkanının seçildiği Kocaeli'de şimdi de bir kadın belediye başkanımız var. İlk seçilen kadın milletvekillerinin tedrisatıyla, uyumuyla bizzat ilgilenmiş. Sonra emanete ne kadar sahip çıkmışız? Bugün ne haldeyiz? Ona bir hep beraber bakmak lazım ama cumhuriyet, kadını eşit yurttaş, eşit temsil ve kadına olan güvenle yükselmişti. ‘Çok daha fazla kadın, kadınlarla birlikte olacağız. Kadınları, seçmenin yarısı olan kadınlara emanet edeceğiz’ dedik. İkinci kilit de açıldı. Üçüncü kilit: Gazi Mustafa Kemal, bu ülkenin bir gerçek beka sorunu yaşadığında, işgale uğradığında neden işgal edildiğini gayet iyi biliyordu. Fatih Sultan Mehmet çağ açıp çağ kaparken dünyanın en iyi mühendislerini getirip dünyanın en iyi toplarını döktürüyordu. Galata Kulesi'nden uçan Hezarfen Ahmet Çelebi, çağının en ilerisindeki vizyoner bilim insanlarından bir tanesiydi, maceraperest görünümlü bir muhteşem bilim insanıydı. Mimar Sinanları benimseyen ve bu ülkede bu topraklarda bilime, ilime sarıldığında yükselen Osmanlı'nın 200 yıl matbaadan korktuğunu, donanmayı kişisel bir kapristen 30 yıl Haliç'te çürüttüğünü biliyordu. Ve bu ülkenin doğru bir cumhuriyet olarak doğru istikametini, bir yön olarak değil batı; bilim orada olduğu için, orası fenne zamanında sarıldıkları için, dogmalara sırtını dönüp bilime yüzünü dönen cumhuriyetin başarılı olacağını biliyordu.

"DÜNYADAKİ EN İYİ YÖNETİLEN SİYASİ PARTİLER NASIL YÖNETİLİYORSA SÜRECİ ÖYLE YÖNETME KARARLILIĞINI BENİMSEDİK”

O yüzden aday belirleme yönteminden tutun, kampanyanın tasarımına adayların sahada izlenmesinden tutun, seçim gecesinin yönetimine kadar çağdaş dünyadaki en iyi yönetilen siyasi partiler nasıl yönetiliyorsa bu süreci öyle yönetme kararlılığını konuştuk, benimsedik ve uyguladık. 335 bin tekil anketle aday belirleme sürecine katkı sağladık. Adaylarımızı sahada 665 bin tekil anketle takip ettik. Seçime 10 gün kala risk ve fırsat illerindeki tüm adaylarımıza, ‘Hangi partiden oy alıyoruz, kendi seçmenimizde durum ne’ siyasi parti kırılımlarından tutun, kendini seçmenin tanımlayış şekline göre kırılımlarına kadar; en iyi 5 mahalle, en kötü 5 mahalle... Oradan genelde göremeyeceğimiz, yerelde okunduğunda anlamlı, mahalle kırılımlarına kadar bütün bilgiler üretildi, paylaşıldı. Genel Başkan’ın seçim programı dahil, fırsat ve risk illerine göre planlanıp haftalık revizyonlarla, ölçme-değerlendirmeyle yönlendirildi. Bir basit örnek, Kilis gibi hiç iddiamızın olamayacağı düşünülen bir ilde doğru bir adaylaşma süreci, örgütün sesini dinlemek, oradaki gençlerin sesini dinlemek, doğru bir genç adayı çıkarmak, ardından anketlerle takip ederken adaydaki canlanmayı, adayın Kilis'te gördüğü teveccühü ankette gördüğümüzde öğrenilmiş çaresizliği gördük orada. AK Partililer bıkmış. Dön dolaş aynı isimler milletvekili, belediye başkanı, MHP'liler bıkmış, 5 kişi arasında dönüyor. Bizim genç adayımıza oy veriyorlar. CHP’liler ‘nasılsa kazanamıyoruz’ çaresizliğiyle, iki turlu seçim mantığıyla AK Partiliyi istemeyenler MHP'ye, MHP'liyi istemeyenler AK Parti'ye veriyor. Ve seçimi bize kendi seçmenimiz kaybettiriyor, öğrenilmiş çaresizlikle.

"ŞARKININ SÖZLERİNE KADAR SİYASİ BİR AKLIN MÜDAHALESİ OLDU”

Programa Kilis ekledik. Kilis'e gittik. 45 dakika yağmur altında, Kilisli CHP'lilerle açık açık konuştuk. MHP'liler etraftan izliyordu. Ama elimizdeki anket, kime ne söylememiz gerektiğini söylüyordu. Bir sonraki ankette Kilis mesajı aldı, ‘bu iş oluyor’ dediler. Seçim akşamı ilk haber Kilis’ten geldi. Kilis Belediyesi'ni CHP kazandı. Kilis’i ben kazanmadım, 36 yaşında bir avukat mazbatayı aldı ama o da kazanmadı, örgüt de kazanmadı. Hepimiz birden bilime sarılarak bilimsel bir işin önemine saygı duyarak ve onun gereğini yaparak... O ne diyorsa aday onu yaptı. O ne diyorsa genel başkan bunu yaptı. Doğrusunu yaptık. Kilis ile başladık. Sonu çok iyi oldu. Risk ve fırsat illerinde çalıştık. Gidemediğimiz il başkanları üzüntülerini akşam Türkiye haritasını kıpkırmızıya boyadığımızda hafiflettiler. Bugün gidemediğimiz adaylar belki üzüldüler ama bir sonraki sefer sıra oraya geliyor. O yüzden üçüncü anahtar da bilimsel yöntemlerdi. Örneğin bir reklam şirketine ikna olup, onunla anlaşmayı yapıp kampanyayı onlara falan bırakmadık. Türkiye'deki 20 reklam şirketine çağrı yaptık. 8’i uluslararası ortaklarından dolayı siyasi iletişim yapmayacaklarını söylediler. 12’si ilgi gösterdi. Kendilerine bu siyasi heyet, bilimsel bir çalışmayla ‘Neredeyiz, ne hedefliyoruz, nasıl bir kampanya, riskler ve fırsatlar ne, nasıl bir iletişim istiyoruz’u anlattık. 8 tane konkur aldık. 4 tane finalistten, son 3’nünkinde ben de vardım. Şarkının sözlerine kadar siyasi bir aklın müdahalesi oldu. Reklamcılar siyaset bilmez, siyasetçiler iletişim bilmez. Ama siyasi iletişim reklamcılara da bırakılmayacak kadar, tek başına burnunu dikine gidilmeyecek kadar hassas bir iş. Dünyada nasıl yapılıyorsa öyle yaptık.

Kaynak:ANKA Haber Ajansı