Altılı Masa'dan Saraçhane'de demokrasi vurgusu
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun Yüksek Seçim Kurulu (YSK) başkan ve üyelerine 'ahmak' dediği gerekçesiyle açılan davanın dün görülen duruşmasında karar çıktı. Mahkeme İmamoğlu'na 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası ve siyasi yasak verdi.
İmamoğlu hakkında verilen karar tepkilere neden olurken; İmamoğlu İBB'nin Saraçhane'deki binası önüne çağrı yaptı. Bugün Saraçhane'yi vatandaşlar akın akın gelerek doldururken, Altılı Masa'nın liderleri de burada bulundu.
Halka hitap eden İmamoğlu daha sonra Atılı Masa liderlerini sahneye davet etti.
Alanda 7’den 77’ye 212 bin kişinin olduğu öğrenilirken, Saraçhane'de 'Cumhurbaşkanı İmamoğlu' sloganları atıldı.
Kılıçdaroğlu: Adaletin ağacı görkemli ve sağlıklı olacak
Kürsüye ilk çıkan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu oldu. Kılıçdaroğlu konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
11 madde halinde düşüncelerimi sizlerle paylaşacağım. Kısa bir sunuş olacak.
1) Mevlana der ki; adalet kutup yıldızı gibidir. Yerinde sabit durur ve kainat onun etrafında döner. Bugün bizi buraya getiren yaşadığımız adaletsizliktir. Ama hepinizin huzurunda söz veriyorum adalet ya gelecek ya gelecek
(Hak, hukuk, adalet sloganları)
2) Adaleti dağıtacak kişi hukukun üstünlüğü ve vicdani kanaatine göre karar vermek zorundadır. Yani yargıç hukukun üstünlüğü ve vicdani kanaatine göre karar vermek zorundadır. Bu yapılmadığı takdirde adaletsizlik olur.
3) Adaleti dağıtacak kişi kralın sofrasına, sultanın sofrasına, sarayın sofrasına asla oturmayacak. Çünkü sofraya oturan alimin verdiği fetva yanlıştır ve doğru olmaz.
4) Milli irade. 1921 ve 1924 Anayasalarının birinci maddesi şudur; hakimiyet milletindir. Bugünkü diliyle yeni Anayasa'da ve Meclis'in duvarında yazılı olan egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Milletin iradesine bugün darbe vurulmuştur. 16 milyon İstanbullunun iradesine bir yargıç aracılığıyla darbe vurulmuştur. Biz milli iradeyi yeniden ama yueniden inşa edeceğiz.
5) Adalet bugün yaşadığımız Türkiye'de temel bir Türkiye sorununa dönüşmüştür. Çünkü, sokakta herhangi bir vatandaşa sorun bu ülkede adalet var mıdır diye. Emin olun büyük bir kısmı bu ülkede adalet yoktur diyecek. Ama bizler Altılı Masa olarak adalet konusunda kararlıyız ve adaleti bu ülkeye mutlaka ama mutlaka getireceğiz.
(Birleşe birleşe kazanacağız sloganları)
Bugün Türkiye'de hiç kimse kendini güvende hissetmiyor, hukukun üstünlüğü değil üstünlerin hukuku var. Bu manzarayı bitireceğiz.
6) Yargıyı itibarsızlaştıranlar var. Ağacın kurdu kendi içindedir. Uyuşturucu baronlarına ses çıkarmazlar, parti teşkilatından gelenleri hakimlik savcılık koltuğuna oturturlar, çetelerle yan yana gezerler. Bu tabloyu değiştireceğiz. Adaletin ağacı görkemli ve sağlıklı olacak.
7) Zulmün artsın ki tez zeval bulasın. Evet zulüm var öteden beri var. Milletvekillerimiz, gazeteciler tutuklandı. İstanbul İl Başkanımız siyasi yasak kapsamına alındı. Bu tablo zulmün arttığı bir tablodur bu da yakında zeval bulacaklar demektir. Onları göndereceğiz.
8) İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında verilen karar asla ve asla kabule dilemez. Toplumun vicdanı kanamaktadır. Ekrem Başkan hakkında verilen karar bize bir birimlik dahi geri adım attırmayacaktır. Biz Başkanın arkasında duracağız. Çünkü bizim kupon arazi merakımız yok. Her belediye başkanımız halka hizmet eder. Halka hizmet hakka hizmettir.
Hiç kimse Ekrem İmamoğlu'nu İstanbul'a hizmet etmekten alıkoyamaz.
9) Göndereceğiz. Adaletsizliği kural haline getirenleri, milli iradeye darbe yapanları göndereceğiz. Altılı Masa kararlı bu ülkeye huzuru ve bereketi getireceğiz.
10) Hiç kimse unutmasın ve umutsuzluğa kapılmasın bu bir yüz metre koşusu değil. Bu bir maratondur sonuna geldik. 6 ay sonra maraton bitecek. Yeni bir Türkiye'yi göreceksiniz.
11) Asla başınızı öne eğmeyin önümüzde 6 ay kaldı geliyoruz. Siz de haykırın iktidar, iktidar, iktidar.
Kılıçdaroğlu'nun ardından sahneye Ali Babacan çıktı.
Babacan: Biz buradayız halkın yanındayız hakkın yanındayız
Babacan'ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
Biliyorum çok öfkelisiniz. Hepimiz çok öfkeliyiz. Olanları kabul etmiyorum. Bu haksızlığı bu hukuksuzluğu reddediyorum. Ekrem İmamoğlu kardeşime yapılan bu hukuksuzluğu reddediyorum. Daha birkaç ay evvel Canan Hanım'a yapılan hukuksuzluğu reddediyorum. Demirtaş'a yapılan hukuksuzluğu reddediyorum.
İktidarın seçimi kaybettiği belediyelere atadığı kayyumlarla rövanş almasını reddediyorum. İsyanımızı, feryadımızı tüm İstanbul duysun tüm Türkiye duysun diye buradayım. Nedir bu çektiğimiz ya? Devlet gücünü eline geçiren başlıyor aşağıdakileri ezmeye. Üste çıkan alttakini eziyor. Üste çıkan başlıyor zorbalığa. Daha dünün ezileni Sayın Erdoğan üste çıkınca başkalarını ezmeye başlıyor. Sandık günü hep beraber cevabımızı vereceğiz inşallah. Sayılı gün çabuk geçer.
İşte biz bu ülkede yaşanan nöbetleşe zorbalığa karşıyız. Adalet olsun istiyoruz. Bu millet 27 Mayıs'ta, 12 Eylül'de, 28 Şubat'ta, 15 Temmuz'da silahla, topla, tüfekle demokrasiye kastedenleri tarihin tozlu sayfalarına gömmüş bir millettir. Bu millet Nazım Hikmetlere Ahmet Kayalara Necip Fazıllara Halide Ediplere zulmedenleri tarihin tozlu sayfalarına gömen bir millettir. Kendi iradesini görmezden gelenlere de sandıkta gerekli cevabı verecektir.
Biz herkes için adalet, özgürlük demek için buradayız. Türk Kürt hiç fark etmez Alevi Sünni fark etmez. Yıllar sonra kendi iddiasını mücadelesini unutan ve aynı zorlukları başkalarına yaşatan bir zihniyetle karşı karşıyayız. Bunun özü devlet gücünü kullanan süreyle ve hukukla sınırlı olmalıdır.
'Son defa adayım' diyordu ya. Partiyi bırakmam diyor. Yetmiyor. 3 dönemi doldu doldu. Ne zaman ki devlet gücünü kullanan hukuku tanımaz o zaman güç zehirlenmesi olur. Mutlak güç mutlaka yozlaştırır. Tek imzayla yöneten şu anda artık ülkeyi bataklıklara sürüklemekte. Bu ülkeyi bataklığa düşürmüş durumda. Farklı fikirlerden korkmayan bir Türkiye istiyoruz. Biz özgürce konuşan cesur bir Türkiye istiyoruz. Endişeye mahal yok. Biz buradayız halkın yanındayız hakkın yanındayız. Bu meydan yarına nasıl bir ülke bırakacağımıza karar verecek olan meydan. Korku mu? Umut mu? bu meydan verecek kararı.
Uysal: Atanmış hakimlerin verdikleri kararları hep beraber yerle bir edeceğiz
Babacan'ın ardından kürsüye gelen Gültekin Uysal şunları söyledi:
Kalk yiğidim dağ başını duman almış. Aslan payını aslan olmayanlar almış. Aziz İstanbul Fatih'in emaneti kutsal şehir.
Bir tarihi günde buradayız Ay'a ilk ayak basan astronotun dediği gibi. Benim için küçük bir adım ama insanlık tarihi için bir büyük adımdır dediği gibi. Türk milletinin bir önemli yürüyüşünde kilometre taşının bulunduğu noktadayız. Üzüntü içerisindeyim. Bu büyük devlet için bir büyük üzüntü içindeyim. Evlatlarının geleceğini göremeyen annelerin babaların adına üzüntü içindeyim. Bu büyük ülke bu büyük millet bu kadar kötülüğü hak etmiyor.
Zalim zulmünü celladına yaptırırmış. Zalime onun cellatlarına, uçaklarına karşı bir büyük mücadeleyi burada başlatıyoruz. Hep beraber yeter söz milletin diye haykırıyoruz. 2019 yılında aslında Türk demokrasisinin çok partili hayata geçtiğimizden itibaren darbelere rağmen ana kolunu sandıkla ilgili bir büyük tartışma olmamış. Ama 6 Mayıs 2019 Türk demokrasisi için kırılma yaşandığı tarihtir. İstanbul milletin iradesiyle belediye başkanı seçilen İmamoğlu'nun yetkisinin alındığı tarihtir. Ama milli iradenin önüne set çekilmez.
Milli iradenin önüne duvarlar örülmez. Milletin azmi her daim önüne örülmüş duvarları yıkıp atmıştır.
(İmamoğlu'na verilen ceza) Bilsinler ki bu kararın nokta kadar milletin vicdanında milletin vicdanında bir karşılığı yoktur. Bu kararı alanları aldıranları biliyoruz. Herkesin bildiği bir sır. Biliyoruz. Demokrasi ile hukuk ile bu iktidar sahiplerinin ufuklarını gördük. Bakmayın isimlerine Adalet ve Kalkınma Partisi dediklerine adaletleri batalı çok oldu. Onların adaleti deniz feneri davalarında zaten batmıştı.
İşte burada haykırıyorum. Yarınlarda göreceğiz bu ülkenin kaldırım taşlarında İstanbul başta olmak üzere bu kararları alanlar alnı dik bir şekilde dolaşamayacaklar. Nasıl Yassıada'da sizi buraya tıkan irade böyle istiyor diyorlarsa işte bugün de ortadaki bütün çarpıklıkları ifşa edercesine hakim bir karar veriyor.
Zaman zaman bu iktidarın hukuk reformundan bahsettiğini biliyoruz. Bütçe görüşmelerinde TBMM'de de ifade ettim; siz reform yapmayın sizden bir şey beklemiyoruz siz organize kötülük yapmaktan vazgeçin, FETÖ'cülerin size bıraktığı hukuksuzluk yapmaktan vazgeçin.
İşaret fişeğini bugün buradan yaktığımız hukuk mücadelemizin eninde sonunda milletin iradesiyle tarihin tecelli edeceği gün milletimiz iradesini ortaya koyacaktır. Onların tek bir iddiası ve davaları var. Onlar bir kişinin ailesinin ve şürekasının iktdarı ve mutluluğu için kavga veriyorlar. Bizler bugün ne kadar haklı olduğumuz ne kadar doğru olduğumu ortaya çıkıyor. Altılı Masa etrafında bir araya gelenler demokrasi diye bir kavgası var. Korkusuzca yaşama hürriyeti adına bir meselesi var.
Buradan attığınız adımla beraber Büyük Atatürk'ün 16 Mayıs 1919'da Bandırma vapuruyla İstanbul'dan Samsun'a giderken tarihe not düştüğü gibi not düşüyorsunuz.
Kız Kulesi açıklarında Bandırma vapuru silah taşıyor iddiasıyla aranmak istendiğinde büyük Atatürk aranmasına müsaade eder. Bir şey bulamazlar Bandırma vapuru Karadeniz'e açıldığında işte bugün bizim için de kılavuz olan şu tarihi sözü tarihe nakşettirmiştir: Onlar zannediyor ki biz Anadolu'ya mühimmat ve silah götürüyoruz oysa biz Anadolu'ya mühimmat ve silahtan daha önemli bir şey götürüyoruz. Biz Anadolu'ya cesaret ve irade götürüyoruz.
Atanmış hakimlerin verdikleri kararları hep beraber yerle bir edeceğiz.
Ben bugün burada bulunuyor olmaktan dolayı çok mutluyum. Bugün büyük ülkenin her şeyini çalanlar sandığı çalmaya karar verdiler ama bilsinler ki dünümüzü çalanlara yarınlarımızı asla çaldırtmayacağız.
Davutoğlu: Korkmadık, korkmuyoruz, korkmayacağız
Uysal'ın ardından Davutoğlu kürsüye geldi ve şunları söyledi:
Meselemiz sadece Sayın İmamoğlu'nun hak ettiği makamı korumak değildir. Meselemiz İstanbul seçmeninin iradesini korumak Türkiye Cumhuriyeti'nin demokratik değerlerini korumaktır. Yargı bir kez daha siyasallaştı. Altı genel başkan olarak buradayız hepimiz aynı gür sesle insan onuru diyoruz, demokratik hukuk devleti diyoruz. Bu meydan ve bu bina tarihi sahnelere şahit oldu.
Dün akşam İBB'ye girdiğimde hafızamda iki manzara canlandı. Tarih 21 Nisan 1998 28 Şubat şartlarında Sayın Erdoğan'a benzer bir mahkumiyet kararı verilmişti. Ben de o zaman o binadaydım. Ve tarih 15 Temmuz 2016 bu binayı savunmak üzere nice yiğitler Saraçhane'de darbe teşebbüsüne karşı demokrasiyi savunmak için şehit oldular. Yüreğimde bir şeyler düğümlendi. Boğazımda düğümlendi. 21 Nisan 1998'de İBB'de hangi değeri savunduysam 15 Temmuz 2016 akşamı televizyon ekranlarında ulusal ve uluslararası basında hangi değerleri savunduysam yine aynı değerler için buradayım.
Buradan güç sahiplerine sesleniyorum sakın ha sahip olduğunuz mutlak güç sizi aldatmasın geçmişte nice mutlak güç sahipleri aldandılar. 27 Mayıs'ın darbesini yapanlar 12 Mart'ı 12 Eylül'ü 28 Şubat'ı yapanlar zannettiler ki kurdukları vesayet düzeni sürer. Partileri kapattılar siyasetçileri yasakladılar basını yok ettiler. Ama onlar gitti ama milletimizin aşkı kaldı ve kalacak.
O avcunuzda tuttuğunuz güç var ya güç onu kaybetmemek için sıktığınız her anda kordan bir ateş gibi sizi yakar. Milletin vicdanına dönünüz. Dün aldığınız kararla bize masajınız şuysa... Nasıl iki kez seçilmesine engel olduğumuz İBB Başkanını bir kez daha mahkumiyet üzerinden makamından alabiliyorsak 2023 seçimlerine de ipotek koyarız diyorsanız işte buradan bu meydanı dolduran adına değil 85 milyon adına söylüyorum; korkmadık, korkmuyoruz, korkmayacağız.
Sizin tertiplerinize boyun eğmedik eğmeyeceğiz. Hangi siyasi görüşten olursa olsun herkesin hakkını koruyacağız. Sakın seçim sandığı üzerinden siyaseti dizayn etmeye kalkışmayın. Ve yine daha bu konuda hiçbir söz söylememiş olan Sayın Erdoğan'a ve iktidarın sözcülerine sesleniyorum. Sakın ha bize tarafsız mahkeme karar verdi demeyin. İnanmayız.
Çünkü biz sizin rahip davasında, Deniz Yücel davasında, Kaşıkçı davasında o şerefli Türk yargısını nasıl siyasete esir ettiğinizi biliyoruz. Biz bu kararı tanımadık tanımayacağız.
Zor bir döneme giriyoruz. Her birinizin aile kaygısı taşıdığınızı biliyorum. Ama zor dönemlerin hakimleridir tarihe geçenler.
YSK başta olmak üzere seçime giderken hiçbir yargı mensubu baskı altına alınmaz. Ama eğer baskı altına alınırlarsa bilsinler ki o yargı mensuplarının arkasında altı siyasi parti olarak dimdik duracağız. Cesur olsunlar, siyasi talimata teslim olmasınlar.
Buradan toplumsan gerilimi ortaya çıkarmaya çalışan iktidara karşı seçmenlere sesleniyorum. Basiretle davranın. Özellikle iki genel seçime başlarında girdiğim AK Parti seçmenine sesleniyorum. Değerli kardeşlerim sizler vesayete karşı milli irade dediniz. Sakın ha asla tahriklere kapılmayın milli iradeyi esir alanlara karşı sesini yükseltin. Biliyorum o geniş kitlelerin başları öne eğildi ama kaldırsınlar kafalarını biz yeni vesayetler kurmak için emek vermedik desinler Sayın Erdoğan'a ve Beştepe'de oturanlara.
Akşener: Yaşasın hürriyet kahrolsun istibdat
Davutoğlu'nun konuşmasının ardından kürsüye Akşener geldi.
Akşener şunları söyledi:
Burada bir büyük haksızlığın iadesi için toplandık. Yüz yıl önce olduğu gibi bugün de egemenlik kayıtsız şartsız milletindir diyenler burada. Saraçhane'de. Ama o yüz yıl önce verilen o kararın ilkenin iradenin temsilcileri burada.
Saraylara kapandığı anda milletin sesini duymadığı anda biz Saraçhane'deyiz. Bir tiyatroya haksızlığa kara cübbelerini saranlara buradan seslenen İstanbullular diyorsunuz ki Saray sizinse Saraçhane bizimdir.
Diyorsunuz ki; zulüm sizinse sandık bizimdir. 16 milyon İstanbullunun iradesi burada, demokrasi, irade burada. Ekrem kardeşimin yanında.
Gençler diyor ki; yaşasın hürriyet kahrolsun istibdat.
Bu sese kulaklarını kapatsalar da size bize terörist deseler de haksız yere Ekrem kardeşimi cezalandırsalar da bu yürek bu cesaret bu iyilik bu demokrasi aşkı bu sandıkta verilecek cezanın ortaya konduğu irade gösteriyor ki artık 16 milyon İstanbullunun dışında 85 milyon Türkiye'nin de senin yanında olduğunu burada görüyoruz.
Hiçbir haksızlık sonsuza kadar süremez. Geldikleri gibi giderler. Geldikleri gibi gittiler. Geldikleri gibi sizin iradenizle gidecekler.
Tekir: Biz hukuk dışına çıkmamaya kararlıyız
Akşener'in ardından kürsüye Saadet Partisi Genel Başkanvekili Sabri Tekir geldi.
Tekir şunları söyledi:
Saadet Partimizin Genel Başkanı Karamollaoğlu'nun selam ve sevgilerini iletmek üzere aranızdayım. Genel Başkanımız sizinle olmayı çok arzu etti. Küçük bir sağlık sorunu nedeniyle aranızda değil. Üzüntülerini ve selamlarını benim vasıtamla gönderdi. Kendileri adına ve şahsım adına hepinize sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum.
İBB Başkanımız Ekrem İmamoğlu hakkında bir karar verildi. Bu kutlu beldenin şehremini hakkında bir karar verildi. Verilen bu kararı kamu vicdanı asla ve asla hukuki olarak kabul etmemiştir. Bu verilen karar, kamu vicdanında siyasi bir karar olarak algılanmıştır. Tıpkı yıllar önce yine aynı yerde, aynı mekanda bulunan kişi için okuduğu bir şiir nedeniyle verilen bir kararı algıladığı gibi... Ancak herkesin bildiği bir gerçek vardır. Adalet mekanizmasına kişisel ve siyasi hesaplarla müdahale edenler zaman içinde kaybetmişlerdir. Böyle bir müdahale varsa, -kamu vicdanı bunu kabul etmektedir- müdahale edenler yine kaybedeceklerdir. Tarihin akışı böyledir. Tarihin akışını değiştirmek kolay değildir. Tabiat böyle bir akışı birilerinin engellemesine müsaade etmez. Birileri hukuksuzluk yaparken, adaleti çiğnerken biz hukuk dışına çıkmamaya kararlıyız.