Akşener'den AKP - HDP görüşmesi yorumu: Bu omurgasızlığı yeneceğiz

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda, AKP ile HDP'nin anayasa değişikliği teklifini görüşmeleriyle ilgili "Beklenen nihayet gerçekleşti. Açılımcılar kumpanyası yeniden seyircisiyle buluşuyor" dedi. Akşener, Erdoğan'ın iktidarda kalmak adına her yolu deneyeceğini belirterek, "Biz aslında bu omurgasızlığı yeneceğiz" ifadelerini kullandı.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu.

Konuşmasına Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ölüm yıldönümünü anmasıyla başlayan Akşener, öğrencilerin yaşadığı beslenme sorunlarına dikkat çekti.

Akşener, Bütçe Komisyonu'na İYİ Parti tarafından gönderilen ücretsiz bir öğün yemek teklifinin reddedilmesiyle ilgili iktidara "Yani iktidar çocuklarımıza 1 doları bile çok gördü. Aile dostu Hariri'nin cebine 24 milyar lira koydu, Ankapark denen ucubeye 14 milyar lira harcadı ama bizim çocuklarımıza 1 doları çok gördü" dedi.

Akşener başörtüsüyle ilgili anayasa değişikliği teklifinin AKP ile HDP arasında görüşülmesiyle ilgili "Beklenen nihayet gerçekleşti. Açılımcılar kumpanyası yeniden seyircisiyle buluşuyor" dedi. Görüşmeyi garipsemediğini belirten Akşener "Biz sayın Erdoğan'ı iyi tanıyoruz, kendisinin sadece koltuğu sallanana kadar var olan vatanseverliğini biz en başından beri biliyoruz" diyerek "Biz aslında bu omurgasızlığı yeneceğiz" ifadelerini kullandı.

Akşener'in konuşmasından satır başları şöyle:

Biz her kasım ayında cephelerde, savaşlarda mücadele ile geçmiş bir gençliği, memleketi kaldırmayla geçmiş yılları vatana millete adanmış ömrü selamlarız. 5 bin yıllık Türk tarihinin en şanlı liderlerinden birini selamlarız. 57 yıllık kısacık ömrüne yüzlerce yılı sığdıran cesur koskoca yüreği selamlarız. İyiler erken gidermiş. Kendimizi kötü hissedişimizin neden bundandır. Mümkün olsa ömrümüzden ömrüne katmayı geçirmeyenimiz yoktur. Biz her 10 Kasım'da Atamızı vefayla, şükranla, özlemle, hüzünle ama dimdik durarak rahmetle anarız. Dünyada ömründen çok daha uzun süre bu kadar samimi, bu kadar canlı duygularla böylesine büyük minnetle anılan başka bir lider var mıdır?

Henüz 38 yaşında 7 düvelin ordularına karşı yaktığı istiklal ateşini, 41 yaşında zafer kazanmış liderin ülkesinde kimsenin umutsuzluğa kapılmasına gerek yoktur. Bugün bambaşka imkanlar var. Mesele Cumhuriyetimize çapsızların musallat olması değil. Ülkemizi ve milletimizi çapsızlardan koruyup kollayabilmek. Tek bir evladımız okula aç gidiyorsa, tek bir anne bu yüzden gözyaşı döküyorsa, iktidar sahipleri saraylarında şatafat içinde yaşamaya, borazanları yalanlar söylemeye, danışmanları 5-10 maaş alıp keyif sürmeye devam ediyorsa orada durup düşünmemiz gerekiyor.

Milletimizin emriyle bize İYİ Parti'yi kurduran, memleketi sokak sokak gezdiren, bize durmayı, dinlenmeyi, yorulmayı yasaklayan kararlığımız bundan. Yapmaya çalıştığımız bunun gereğini yerine getirmektir. Önce millet, önce memleket demekten asla vazgeçmeyeceğiz. Yılmadan çalışacak, sonunda mutlaka başaracağız.

Biz İYİ Parti olarak üç maymunu oynamayacağız. Acı gerçeklerin karşısında susamayız, susmayacağız. Geçtiğimiz günlerde Ankara milletvekilimizle Erzurum milletvekilimiz Bütçe Komisyonu'na bir teklif sundular. İlkokul, ortaokul ve lisede okuyan 16 milyon öğrencimize günde bir öğün yemeğin ücretsiz olarak verilmesiydi. Çünkü çocuğunu okula kahvaltısız göndermek zorunda olan annelerimizin feryadını dinledik.

16 milyon öğrencimiz için talep ettiğimiz miktar yaklaşık 22 lira, 1 dolardan birazcık fazla. Yani iktidar çocuklarımıza 1 doları bile çok gördü. Aile dostu Hariri'nin cebine 24 milyar lira koydu, Ankapark denen ucubeye 14 milyar lira harcadı ama bizim çocuklarımıza 1 doları çok gördü.

İYİ Parti iktidarında ilk işimiz çocuklarımıza günde bir değil, 2 öğünü de ücretsiz sunacağımız rüzgar gülü projemizi hayata geçirmek olacak.

Sefalet Endeksi'nde tarih yazdık ve birinci olduk. İkinci Dünya Savaşı'nın en zorlu zamanlarından bile çok daha kötü durumda olduğumuz ortaya çıktı. Bay Kriz'e göre bunlar iyi günlerimizmiş. Parlamenter sisteme göre daha iyi durumdaymışız. O dönemlerde Türkiye'de istikrar yokmuş, buzdolabı da yoktu, çamaşır makinesini kim buldu acaba? Kim getirdi ki ülkeye, renkli televizyon da yoktu galiba... Rahmetli Özal yerinde dönüyordur.

Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi'ne geçtikten sonra Türkiye'ye istikrar gelmiş, sağlıklı bir ekonomiyle yolumuza devam ediyoruz, Şüpheleniyordum ama artık emin oldum ki biz bu arkadaşla aynı ülkede yaşamıyoruz. Hatta onunla aynı evrende, uzay zaman düzleminde bile yaşamıyoruz. Saray hayatı insanı paralelleştirir. Sayın Erdoğan, bu paralel evrene sığınarak, ülkemizi düşürdüğün durumdan da, milletimizin hayatında sebep olduğun acı gerçeklerden de kaçamazsın, Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi denilen bu ucube sistemin yarattığı yıkımı gizleyemezsin.

Genelde saymamayı tercih ediyorlar, iktidarın bahaneler furyasında 'saymazsak' trendi var. Son yılları saymazsak enflasyon yüzde 8,9'muş. Son yıllarda ne oldu, sistem değişti. Başımıza bela olarak Partili Cumhurbaşkanlığı geldi. Ucube sistemli yılları şimdiden saymamaya başladılar. Kendini 'saymazsak' trendine kendini kaptıranlara söylüyorum; siz muhalefette otururken biz bu ucube sistemden kurtulacağız, sonra zararları telafi edeceğiz. İşte o zaman son 20 yılı saymazsan çok huzurluyuz diyeceğiz. Son 20 yılı saymazsak bolluk-bereket içindeyiz diyeceğiz.

Bu hafta epey bir ziyaretçim oldu, bir arkadaş geldi, hem siyasi hem işadamı birinden bahsetti. Ben de 'Şu kadar parası var diyorlar doğru mu?' Bana dedi ki 'Abla o kadar yok, 300-500 milyon dolardır' arada 200 milyon dolar fark var. Bu ne demek? Paralar o kadar acayip çarpılmış ki, Hazine o kadar derin soyulmuş ki... Şimdi hem bir işadamımsı ve siyasetçi nasıl oluyor da 500 milyon dolara sahip olabiliyor. 200 milyon doları 'saymazsak' 300 milyon doları var ama emin olun, biz o 200 milyon doları sayacağız.

OECD ve Avrupa Birliği ülkelerinde en yüksek enflasyona sahip ülkeyiz. Bu tabloya imza atanlar ne yapıyor? Her zamanki arsızlıklarıyla, akıl ve bilim dışı sözde ekonomi modellerini savunmaya devam ediyorlar.

Kimden bahsettiğimi biliyorsunuz, Bay Kriz'in prensi, iktidarın kara mizahşörü, ayaklı ışık gösterisi, Doçent Doktor Nebati Bakan'dan bahsediyorum.

Geçtiğimiz hafta da akıl dolu açıklama yaptı. '20 yıldır beni enflasyona ezdirdi diyemez' dedi. Bu arkadaş gerçekten saçmalama çıtasını biraz daha yükseltiyor. Hangi ülkede ekmek fiyatları son bir yılda yüzde 95 arttı? Hangi ülkede peynire yüzde 99 zam geldi? Hangi ülkede şeker yüzde 153 zamla karşılandı. Ülkemizdeki çalışanların yüzde 60'nın aldığı asgari ücrete zam yaptılar. Açlık sınırı asgari ücretin yüzde 35 üzerinde kalıyor.

Ülkemizde sadece son 1 yılda kredi borcunu ödeyemeyen kişi sayısı 517 bin artarak 4.2 milyon kişiye ulaştı. Milletimiz artık mont alırken bile bankaya borçlanmaya başladı. Bazı bankalar, mont parası için 36 ay vadeli kredi bile açtılar. Bu acı tablo karşısında Bay Kriz ve saz arkadaşlarını tebrik etmek lazım. Gogol bile bu kadarını yazamadı. Palto hikayesindeki baş karakter bile, palto parasını 6 ayda toplamıştı. Sayın Erdoğan'ın trajik ekonomi masalında bir mont parası için 3 yıllık taksit gerekiyor, işte size vizyon, işte size başarı, işte destansı mücadele.

Beklenen nihayet gerçekleşti. Açılımcılar kumpanyası yeniden seyircisiyle buluşuyor. Kumpanya afişi ve basın bülteni şöyle olmalı 'Cumhuriyet'e karşı el ele omuz omuza.' Yüzyıllık yıkım süreci olan Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı anayasa değişikliği kisvesiyle sokulacak yeni çomaklar ve verilecek yeni hasarların tiyatrosuna hoşgeldiniz. Başı sıkışınca vesayet, başı sıkışınca demokrasi diyenler bir arada. Karşınızda açılımcılar kumpanyası. Zaten hiç ayrılmadılar ki, küsmediler ki, onlar birbirlerine omerta yasalarıyla, kırmızı karanfillerle bağlı. AK Parti ve HDP milletvekilleri sayın Erdoğan'ın direktifleriyle başlayan, anayasa yapım süreci için bir araya gelip oldukça mutlu, sevinçli bir görüntü vermişler, Allah bozmasın. Altılı masanın sağında, solunda, altında, üstünde ararken kendisini nihayet HDP'yi kendi bakan ve milletvekillerinin yanında bulmuş.

Biz bu durumu hiç garipsemedik, çünkü biz sayın Erdoğan'ı iyi tanıyoruz, kendisinin sadece koltuğu sallanana kadar var olan vatanseverliğini biz en başından beri biliyoruz. Hatırlayın; Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi'ni geçirmek için PKK ile yürüttüğü açılım sürecini o başlatmıştı. Oslo'yu o planlamıştı, Habur'da konfetileri o patlatmıştı. İstanbul seçimlerini kazanabilmek için terörist başının mektubunu o okutmuştu. Sayın Erdoğan için, PKK ile masaya oturmak ile PKK'ya karşı mücadele etmek arasında bir fark yoktur. Şimdiye kadar sayın Erdoğan'a iktidarı müjdeleyen şey, açılım süreci olsaydı, geçtim HDP'yi PKK ile müttefik olurdu. Sayın Erdoğan ne demokrasiye ne sivilleşmeye ne çözüme inandı. Onun ve çevresindekilerin bu tür fikirlerle, ideallerle hiç ilgisi yok. Biz 2023 seçimlerinde sanıldığının aksine Sayın Erdoğan'ı yenmeyeceğiz, bir ilkesizliği yeneceğiz. Biz aslında bu omurgasızlığı yeneceğiz.

AK Parti vekilleri, PKK'yla bir tuttukları HDP ile aynı masaya otururken utanmadılar. İşin ilginç tarafı, HDP vekilleri de genel başkanlarını tutukladığı belediyelerine kayyum atadığı için sabah akşam eleştirdikleri, AK Parti ile aynı masaya oturmaktan, zerre utanmadılar. Yaaa görüyor musunuz? Kadere bakın, kimler kimlerle yan yana geldi… Demek ki neymiş, ilkeler değerler hikaye, at pazarlığı şahaneymiş! Bundan sonra kimse milletimize vatan, millet, beka tiratları atmaya kalkmasın! Hele demokrasi, barış hamasetine hiç başvurmasın, bu makyavelist görüşme vesilesiyle artık takke düşmüş, kel görünmüştür. Bizim İYİ Parti olarak tavrımız da, duruşumuz da anlayışımız da nettir. Biz demokrasiden yanayız. Biz millet iradesinin sandığa yansımasından yanayız. Bizi, çocuğunu okula aç gönderen Kürt ananın oyunu alıp, onun derdini çözeceğine 'Apo'ya özgürlük' diye bağıranlarla da, 5 sene boyunca beka edebiyatı yapıp seçimi kaybedeceğini anlayınca terörist başından medet umanlarla da sakın karıştırmayın.

Bu memleketin eşit ve şerefli vatandaşları olan Kürtleri temsile yetkili yegane kişinin Abdullah Öcalan olduğunu söyleyenlerle de, Apo'nun emriyle mıntıka temizliği yapanlarla da sakın karıştırmayın. Bizim için siyaset ya sivil aktörlerle yapılır, ya da yapılan siyaset değildir. Biz bu ülkenin gerçek demokratlarıyız. Biz bu ülkenin gerçek vatanseverleriyiz, biz bu ülkenin gerçek milliyetçileriyiz.

Ekrem İmamoğlu'nun 11 Kasım'da davası var. Ahmaklıkla alınganlık el ele yürüyormuş. 31 Martçılardan olmayız, olmayacağız. İnsanca yaşanan bir Türkiye'yi hep birlikte kuracağız. Bu ucube distopyayı hep beraber ebediyete uğurlayacağız.