Reza Zarrab'ın ifadelerinde 2. gün!
ABD'deki Hakan Atilla davasının üçüncü duruşmasında tanık koltuğunda oturan Reza Zarrab ifadelerine ikinci gün devam etti. İlk duruşmada hapishane kıyafeti giydirilen Zarrab'ın bu sefer şık bir takım elbiseyle mahkeme salonuna gelmesi dikkat çekti.
ERDOĞAN'IN ADINI VERDİ!
Hakan Atilla'nın yargılandığı davada tanık olan Rıza Sarraf mahkemede yerini aldı. Jürilerin salona girmesiyle bugünkü duruşmaya başlandı. Reza Zarrab bugünkü duruşmada açıkça dönemin Başbakanı olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın adını vererek, talimatlar verdiğini iddia etti. Öte yandan Zafer Çağlayan'dan izinsiz hiç bir iş yapmadığını söyleyen Zarrab, şirketinin hesaplarını Çağlayan'ın bizzat kontrol ettiğini ileri sürdü.
CEZAEVİNDE TEHDİT EDİLDİM
Duruşmayı izleyen ABD'li gazeteci Adam Klasfeld, Zarrab'ın halen FBI gözetiminde olduğunu söylediğini, gerekçe olarak ise hapishanede kendisine yönelik tehditleri gösterdiğini aktardı.
Savcı: Neden FBI koruması altına alındın?
Zarrab: Güvenlik nedeniyle, cezaevinde aldığım tehditler nedeniyle...
HİNDİSTAN, ÇİN, GÜNEY KORE, JAPONYA VE İTALYA DA AMBARGOYU İHLAL ETTİ İMASI
Zarrab bu sorunun ardından İran'daki bağlantıları konusuna geçti. ABD'li gazeteci Katie Zavadski, Zarrab'ın ilk gün çizdiği şema üzerinden daha fazla açıklama yaptığını aktardı. Zavadski, Sarraf'ın İran'a yönelik yaptırımların Hindistan, Çin, Kore, Japonya ve İtalya tarafından da ihlal edildiğini ima ettiğini söyledi. Sarraf, Zafer Çağlayan'ın özel kalemi Onur Kaya ile aralarında geçen, Çağlayan'ın da bahsedildiği bir telefon tapesine ilişkin konuştu.
Söz edilen tapede, Onur Kaya ve Sarraf, Zafer Çağlayan'dan söz ediyor. Sarraf, "İran heyetiyle Zafer Çağlayan'ın katılacağı bir toplantı ayarlayacaktık." dedi. Çağlayan ve NIOC, Petrol Bakanlığı ve Sermayeh Bankası yetkililerinin katıldığı toplantılar düzenlediklerini söyledi.
ÇAĞLAYAN İLE İRANLILAR ARASINDA TOPLANTILAR
Reza Zarrab, İranlılar ile Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'ın bir çok toplantı düzenlendiğini aktarırken, geç kaldığı bir toplantıda Trafik Şube Müdüründen nasıl yardım aldığını ayrıntısını paylaştı.
Zarrab: Zafer Çağlayan ve İranlılar arasında birçok toplantı yapıldı, ben de katıldım.
Zarrab: Bir toplantıya geç kalıyordum. İstanbul Trafik Şube Müdürü'nden oraya ulaşabilmek için trafik şeridini kullanma izni istedim.
Zarrab Halkbank’la toplantısına ilişkin: “Daha önce söylediğim gibi NICU ve NIOC yetkilileri İran’dan geldiler. Buna karşın İran petrol bakanı bu toplantıya katılmadı.
Zarrab: Zafer Çağlayan ve İranlılar arasında defalarca görüşme gerçekleşti. Bunlara ben de katıldım.
Savcı: Bu toplantılarda Halkbank’tan kim vardı?
Zarrab: Süleyman Aslan ve aynı zamanda Mehmet Hakan Atilla
TOPLANTILARDA SIZINTI KORKUSU
Zarrab, Halkbank ve İranlı yetkililer arasındaki görüşmelerden birinde, "toplantıya katılanların bu planların medyaya sızmasından endişe edildiğini" dile getirdiğini ifade etti.
"HİNDİSTAN'DA ÖDEMEYİ HALKBANK ÜZERİNDEN YAPTI"
Zarrab, İran'dan alınan doğalgaz ve petrolün ödemesinde sadece Türkiye'nin değil, Hindistan'ın ödemelerinin de Halkbank üzerinden geçirildiğini itiraf ederek, ambargonun delinmesine bir ülkeyi doğrudan dahil etmiş oldu.
Savcılık Zarrab'a Özgür Eker adlı bir kişiyle yaptığı telefon görüşmelerinin dökümünü sordu.
Zarrab ise Arap Türk Bankası'ndan Halkbank'taki hesaba para transferi yapıldığını, bu yolla İran'ın Hindistan'daki parasının Halkbank'a getirildiğini söyledi.
Zarrab: Süleyman Aslan, İran'ın ulusalararası ödemelerine aracılık yapamayacaklarını, ancak mevcut sistemle transferlere devam edebileceklerini söyledi. Mevcut sistem derken beni işaret ediyordu."-
Zarrab: (Aslan'ın söylediğini kastederek) Para bu bankaya gidecek, oradan sana gelecek, senden de bana gelecek.
PARANIN ÇIKIŞ NOKTASININ SAKLANMASI İÇİN ARAYA BİR BANKA DAHA SIKIŞTIRILIYOR
Davayı takip eden Adam Klasfed, Hindistan ve Arap Türk Bankasının araya nasıl sıkıştırıldığı anlatan Zarrab'ın ifadelerini şöyle anlattı:
"Hindistan'dan paralar Halkbank'a; Halkbank'tan da Arap Türk Bankası'na gönderiliyor. Buradan da Zarrab'ın hesabına aktarılıyor, altına çevriliyor ve ticarette kullanılıyor. Zarrab araya Arap Türk Bankası'nın sokulmasının gerekçesini ise "Paranın çıkış noktasını saklamak" diyerek izah etti."
İRANLILARIN HİNDİSTAN TALEBİ
Duruşmada Halkbank ve İranlı yetkililer arasındaki bir başka toplantının ayrıntılarını anlatan Zarrab, söz konusu toplantıda İranlılar baskı yaparak, Halkbank üzerinden uluslararası ödemeleri yapabilmeyi istediklerini söyledi.
Davayı takip eden gazeteci the Daily Beast muhabiri Katie Zavadski bunu şöyle aktardı:
"İlk istek, İran Ulusal Petrol Şirketi NIOC'un Hindistan'daki parasının Halkbank'taki NIOC hesabına yatırılmasıydı. Daha sonra NIOC kendileri adına uluslararası ödemelere aracılık etmesini istedi. Şemadaki bazı adımları atlamak istiyorlardı. Hint şirketi bir Halkbank hesabı açacaktı. Hindistan'daki ham petrol aracısı parayı doğrudan Halkbank hesabına yatıracaktı. Daha sonra para başka bir Türk bankasına gdecekti Daha sonra Zarrab bu bankadan bu fonları altın olarak alacak, nakite çevirecek ve uluslararası ödemeleri yapacaktı."
Halkbank'ın bu yöntemi en tepeden, Süleyman Aslan tarafından kabul edilmişti. Aslan Hintliler için bu hesabın açılmamasını medyaya sızmaması koşuluyla kabul etti.
Zarrab: Halkbank bu anlaşmayı en tepeden, Süleyman Aslan ile kabul etti. Fakat bir tek şartla Hintliler için Halkbank'ta açılan bu hesap medyada duyulursa anlaşma derhal terk edilecekti.
NEDEN TÜRK LİRASI KULLANILDI?
Zarrab paranın Türk lirası cinsinden transfer edilmesinin önemi için şunları söyledi:
Zarrab: Eğer dolar olsaydı, para Arap Turk Bankası’na gitmeden önce ABD’ye gitmesi gerekirdi. Eğer euro olsaydı, Avrupa’ya gitmesi gerekirdi. Türk lirası olduğu için, Türkiye’de kalabildi. Böylece uluslararası mekanizmalar tarafından tespit edilemez, dikkat çekmezdi
ASLAN ALDIĞI RİSKE KARŞI ÇAĞLAYAN GİBİ PARA İSTEMİŞ
Halk Bank müdürü Süleyman Aslan, Reza Zarrab'a aldığı büyük riskten rahatsız olduğunu ve bir şekilde geleceğini garanti altına almak isteğini "Zafer Çağlayan gibi o da para istiyordu" ifadesini kullandı.
Zarrab, "o" diyerek hitap ettiği kişinin Süleyman Aslan olduğunu açıkladı.
Reza Zarrab, Süleyman Aslan'ın "bütün riskleri ben alıyorum" diyerek şikayet ettiğini ve ödeme istediğini açıkladı. Bu durumu da "Kendi geleceğini güvence altına almak istiyordu" diye anlattı.
Zarrab, Aslan'la görüşmesinden sonra Bankadan çıkıp "sağ kolu" Abdullah Happani'yi aradığını ifade etti. Happani ile ilişkili olan Zafer Çağlayan'ın Süleyman Aslan'a para ödenmesi konusunda endişeli olduğunu iddia etti.
Zarrab bunun üzerine, Aslan'a ödeme yapmak için dönemin ekonomi bakanı Zafer Çağlayan'dan izin istediğini ifade etti.
ZAFER ÇAĞLAYAN'DAN İZİNSİZ HİÇ BİR ŞEY YAPAMAZDIM
Zarrab: Zafer Çağlayan şirketimin hesaplarını arada bizzat kontrol ederdi. Ondan habersiz hiçbir şey yapmazdım. Nihayetinde Zafer Çağlayan’dan hiçbir şey saklamadık, onun bilgisi olmadan hiçbir şey yapmayız.
SAVCI O DÖNEM BAŞBAKAN KİMDİ DİYE SORDU
Zarrab, Ziraat Bankası ve Vakıf Bank'ın da bu yöntemle ilgilendiğini söyledi. Bunun üzerine savcıdan dikkat çeken bir soru geldi ve Türkiye Başbakanının o dönem kim olduğunu sordu.
Savcı: Dönemin başbakanı kimdi?
Zarrab: Recep Tayyip Erdoğan
Davayı takip eden gazeteci Adam Klasfeld bu sorunun yöneltilmesini şöyle yorumları: Savcının bu son soruyu neden sorduğu henüz anlaşılamıyor. İleride soracağı başka soruların zeminini hazırlıyor olabilir veya sadece jüriye dönemin siyasi ortamıyla ilgili bilgi vermeye çalışıyor olabilir.
SAVCI SORDU, ZARRAB İLK KEZ ERDOĞAN'IN ADINI VERDİ
Gazeteci Cüneyt Özdemir, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın adının geçtiği bölümü şu ifadelerle anlattı:
"Savcı bazı şeyleri kayda geçirmek amacıyla da sorular soruyor. Örneğin Ziraat Bankası ile Vakıfbank'ın da bu işe girmek istediğini iddia ediyor Zarrab. Bunun üzerine Savcı kim emir verdi diye soruyor. Zarrab da "Başbakan emir vermiş" dedi.
Savcı bu konuyu genişletmeye çalıştı ve Zarrab'a "sen bunu nereden biliyorsun?" diye sordu. Zarrab da "Zafer Çağlayan bunun onayını almış, bunu bana söyledi" diye yanıtladı.
Savcı bunun üzerine, "O dönemin Başbakanı kim?" diye sordu. Zarra da yüksek sesle "Recep Tayyip Erdoğan'dır" dedi.
Sonra bunun devamı gelmedi, soru da sorulmadı ve bu konuşmalar da kayıtlara geçti."
Bu konuyla ilgili kafa karışıklığına neden olan ayrıntıları aşağıdaki haberden ayrıntılı şekilde öğrenebilirsiniz.
RÜŞVET ÇARKINI ATASÖZÜ İLE ANLATTI
Davaya 5 dakikalık kısa ara verildikten sonra duruşma tekrar başladı. Hindistan konusuna tekrar dönülerek Zarrab'a Arap Türk Bankasından Özgür Özer ile sorunun çözülüp, çözülmediği soruldu. Zarrab, bu soruya "çözüldü" yanıtını verdi.
Hindistan ile ilgili sistemin bir de ters versiyonu olduğunu söyleyen Zarrap,"Paralar Arap Türk Bankası'na Euro cinsinden yatırılıyor, ardından TL cinsinden Halkbank'a yatırılıyor" dedi.
Zarrab'ın İranlıların ticareti bankalar aracılığı ile direkt transferler yoluyla yürütülüp, kendisinin aradan çıkarılmak isteneceği konusunda endişeli olduğunu, bunun yaşanmaması için de Süleyman Aslan ile çalıştığını açıkladığını paylaştı.
Zarrab, Süleyman Aslan'ın kendisine, "El eli yıkar, elde yüzü yıkar" dediğini iddia etti. Yargıçın bu cümlenin ne demek olduğu sorusuna ise "Bu, Süleyman Aslan'ın yardımına karşılık rüşvet istediği anlamına geliyor" cevabını verdi.
ZARRABIN ARADAN ÇIKARILMA ENDİŞESİ
Gazeteci Katie Zavadski, Zarrab'ın İranlıların ticareti bankalar aracılığı ile direkt transferler yoluyla yürütülüp, kendisinin aradan çıkarılmak isteneceği konusunda endişeli olduğunu, bunun yaşanmaması için de Süleyman Aslan ile çalıştığını açıkladığını paylaştı.
"ASLAN' RÜŞVET VERMEK ÇAĞLAYAN'A VERMEKTEN ÖNEMLİYDİ"
Zarrab, işlemlerde aradan çıkarılmaktan endişelendiğini anlatıyor. Zarrab, "İranlıların verdiği uluslararası para transferi talimatlarını ben yerine getiriyordum ve İranlılar bunu doğrudan Halkbank'ın yapmasını istiyordu. Halkbank buna razı gelirse, ben ekarte edilecektim." ifadelerini kullandı.
Zarrab: Süleyman Aslan'a rüşvet vermek Zafer Çağlayan'a rüşvet vermekten daha önemliydi. Çünkü her şeyi kontrol eden Aslan'dı.
Zarrab'ın şirketine ait bir iç muhasebe kaydı gösterildi. Belgede İran ticaretiyle ilgili ödenen ve alınan paralar gösterilmiyor. Zarrab, Zafer Çağlayan'a İran ticareti konusunda yüzde 50 ödeme yaptığını iddia etti. Zarrab, "Bu kazançların toplamı hesaplanacaktı" dedi.
Mehmet Hakan Atilla'nın avukatı Cathy Fleming, sunulan yeni tapelere, e-postalara, vb. sürekli itiraz etti. İtirazlara rağmen yargıç bunları kabul etti.
BİRDEN FAZLA KOL SAATİ ALINMIŞ
Zarrab, iç muhasebe kalemlerini açıklıyor. Ödemelerden biri bir kol saati için yapılmış. Bağlamı verilmiyor. Zarrab birçok kol saati aldığını söylüyor.
Açıklanan kayıtlarda başka bir ödemede, 2 milyon Euro'luk tutarın karşısında "nakit" ifadesi ve Süleyman Aslan'ın isminin baş harflerinin olduğu ifade ediliyor.
Zarrab, çok fazla rüşvet ödediğini, kimi zaman ödemeyi yanlış kişilere veya yanlış tutarlarda yaptıklarını söyledi.
HAKAN ATİLLA RÜŞVET TALEP ETMEDİ
Savcının, "Halkbankası'nda başkalarına Levent Balkan ya da Atilla gibi birine rüşvet verip vermediği sorusuna Zarrab, "Hayır, kesinlikle değil" dedi.
Savcı neden rüşvet vermediği sorusuna ise, "Zaten ekonomideki bakana rüşvet vermeye başlamıştım." yanıtını verdi. Zarrab, Atilla'nın rüşvet talep etmediğini de ekliyor.
AYNI SİSTEM BAŞKA ÜLKELERDE DE DENENMİŞ
Zarrab, İran paralarının Türkiye'ye getirilmesi konusunda Halkbank'ta katıldığı toplantıyı anlatıyor. Savcı'nın "Halkbank'ta kurduğun sistemleri diğer ülkelerde de kurmaya çalıştın mı?" sorusuna "Evet, denedik" yanıtını verdi
Savcı: Başka hangi ülkede?
Zarrab: Örneğin Çin'de.
ÇAĞLAYAN'A VERİLEN KOL SAATİ SORUSU
Zarrab'ın çalışanı Rüçhan Bayar'ın Eylül 2012'de gönderdiği bir e-posta değerlendiriliyor. E-postada Türkiye'deki sistemin Çin'de de kurulması için Zarrab'a sunulan bir bilgi veya özet olduğu iddia ediliyor. E-postaya Atilla'nın avukatı "dayanaksız ve şayia olduğu" gerekçesiyle itiraz etti.
Zarrab, Zafer Çağlayan'a yaptığı ödemelerden birinin "kol saati" olarak sunulduğunu anlattı. 2013'te gündeme gelen kol saati olup olmadığı konusunda bir açıklama yapmadı.
MUAMMER GÜLER DE MAHKEME KAYITLARINA GİRDİ
Davaya verilen 1 saatlik aranın ardından duruşma tekrar başladı. Reza Zarrab'ın sorgusu devam ediyor. Savcı, Çin'le ilgili işlemlere ilişkin sorular yönelttiği Zarrab'ın, dönemin İçişleri Bakanının Muammer Güler'in oğlu ile iletişime geçtiğini iddia etti.
Bunun üzerine Zarrab, dönemin içişleri bakanı Muammer Güler'in oğlu Barış Güler'den yardım istediğini söyledi. Barış Güler, o dönem Zarrab'ın şirketinde danışmanlık yapıyordu. Zarrab, Barış Güler ile birebir görüşmeler yaptığını, telefonda konuştuğunu ve Whatsapp üzerinden mesajlaştığını iddia etti.
Reuters: Rıza Sarraf, eski İçişleri Bakanı Muammer Güler'in oğlu Barış Güler'e Çin'deki bankalara referans olması için 100 bin dolar rüşvet ödediğini söyledi
ÇİN, HALKBANK'TA YAPILAN İŞE İZİN VERMİYOR
Zarrab ile ile Rüçhan Bayar arasındaki bir telefon görüşmesine ait tapeden söz ediliyor. Zarrab'ın iddiasına göre Rüçhan Bayar kendisine, Çin bankasında irtibat kurdukları kişinin, "Halkbank'ta yaptıkları işin aynısını Çin'de yapmalarına kesinlikle izin vermeyeceğini" söylemiş.
Davayı takip eden ABD'li gazeteci Adam Klasfeld mahkemeden, "Nihayetinde, bu işi (Çin'de İran'la ilgili ticari işlemleri yapmayı) kotarmak için, bu ülkede Süleyman Aslan'a benzer bir pozisyonda olacak olan Çinli yetkiliye rüşvet vermeleri gerektiğine karar verdiler" bilgisini paylaştı.
Zarrab, Çinlilerin para ticaretinin İran'la ilgili olduğunu anlar anlamaz ticareti durdurduklarını aktardı.
ALTIN TİCARETİNİ ŞEMAYLA ANLATMASINA HAKİMDEN RET KARARI
Zarrab sahibi olduğu Royal Denizcilik Şirketi'ne ilişkin ifade veriyor. Royal Denizcilik Şirketi'nin işlemlerini anlatan bir belge inceleniyor. Zarrab, işlemleri ve ihracat sürecini anlatıyor.
"Elimize ulaşan para tutarına eşdeğer miktarda altın ihracatı yapmamız gerekiyordu" diyen Zarrab'ın şema önerisi hakim tarafından reddedildi.
Mehmet Hakan Atilla'nın avukatı Cathy Fleming yine "şayia ve dayanaksız" olduğu gerekçesiyle ifadeye itiraz ediyor.
Levent Balkan ve Zarrab arasında gerçekleştiği iddia edilen banka işlemine ilişkin bir konuşma gerçekleşiyor.
"ÖNEMLİ KONULARI WHATSAPP ÜZERİNDEN KONUŞUYORDUK"
Savcının "Süleyman Aslan'la Whatsapp üzerinden neleri konuşuyordunuz?" sorusuna Zarrab, "Genel olarak, hassas konuları, özel konuları ve önemli konuları WhatsApp üzerinden konuşuyorduk" yanıtını verdi. Zarrab, Süleyman Aslan'ın, altın ticaretiyle ilgili yaptırımlarda yapılan değişiklikler konusunda kendisini bilgilendirdiğini iddia etti. Savcı, WhatsApp yazışmalarını kanıt dosyasına eklemek istiyor. Atilla'nın avukatı itiraz ediyor ve "sidebar"* talep ediyor.
(*sidebar: avukatların itirazlarını hakimle, jürinin duyamayacağı şekilde konuştuğu alan. Yargıç kürsüsü önünde bulunuyor.)
TÜRKÇE SES KAYITLARI KANIT SAYILDI
Mehmet Hakan Atilla'nın avukatı Fleming, Yargıç Berman ile özel olarak konuşacağı için duruşmaya 5 dakika ara verildi. Hakim Berman duruşmayı yeniden başlattı. Savcılar, Zarrab ile Atilla arasında İran işlemleri konusundaki iddialara ilişkin konuşma başlatmak istiyorlar.
Rıza Zarrab ve Mehmet Hakan Atilla arasındaki telefon görüşmesine ait Türkçe ses kaydı dinlendi. Kayıt kanıt olarak sayılacak.
Zarrab, görüşmede Mehmet Hakan Atilla'nın "İran'dan gönderilen paraların ve bu paraları gönderen şirketlere ait ortaklık yapısını gösteren evrakların Halkbank'a gönderilmesi lazım" dediğini iddia etti. Savunma, çeviriye itiraz etti, konunun "hissedarlarla" ilgili olduğunu söyledi.
Savcı Süleyman Aslan'a ait olduğu iddia edilen bir mesajı yeni bir kanıt olarak sundu. Duruşmada dinlenen Rıza Zarrab ve Mehmet Hakan Atilla arasındaki ses kaydının mahkeme kayıtları arasına girdiği için erişime sunulacağı açıklandı.
Süleyman Aslan'ın mesajda altın ticaretinin sona ereceği konusunda bir uyarı yapıyor, "Gıda, ilaç ve benzer mallara yönelik devasa bir talep var." diye yazdığı belirtiliyor.
*Hatırlatma: Açılış konuşması sırasında savcılar, Halkbank'ın bir noktada altın ticaretine son verdiğini ve İran'la yapılan işlemleri insani yardım olarak göstermeye başladığını söylemişti.
"HAKAN ATİLLA RESMİ EVRAKLARDA YARDIM ETTİ"
Zarrab, "defalarca Hakan Atilla'ya yardım ettik, o da bize yardım etti."dedi. Atilla'nın 2013'te İran'la ticarette kullanılacak bazı "resmi evrakların" onaylanmasına yardımcı olduğunu iddia etti.
YENİ YÖNTEM: GIDA TİCARETİ GÖSTERME
ABD'nin, İran ile altın ticareti konusunda tutumunu sertleştirdiği dönemde, Rıza Zarrab ve Süleyman Aslan, işlemleri "gıda ticareti" olarak gösterme seçeneğini değerlendirdikleri iddia ediliyor.
Rıza Zarrab, altın ticaretinin nasıl sonlandığını anlatıyor. Zarrab, "Nisan 2013'ten itibaren yeni bir yöntem, yeni bir sistem bulmamız gerekiyordu" dedi.
Savcı, Zarrab ile Abdullah Happani arasındaki bir telefon görüşmesini daha kanıtlar arasına eklemek istiyor.
Zarrab, Happani ile yaptığı bir telefon görüşmesini anlattı. Sarraf görüşmeden Happani'ye "Adam bize sahte evrak vermemizi söylüyor" dedi.
Yine Zarrab ile Happani arasında başka bir telefon görüşmesine ait tape dinlendi.
Halkbank'ın "gıda ticareti işlemlerine başlayın" dediği iddia edildi. Zarrab da Happani'ye bunun üzerine "gıda ticareti işlemlerine başlamamız lazım" dediğini aktardı.
Zarrab'a ait Royal Grup'a bağlı Volgam şirketinden bahsedildi.
Zarrab ile Süleyman Aslan arasında geçen bir WhatsApp yazışmasında, "Sayın Genel Müdürüm, gıda işini bugün başlattım" dediği görüldü. Sarraf, "Yani, gıda ticaretini başlatmış olduk" dedi.
AYNI İŞİ YAPAN ALACACI'YI ENGELLEMEK İSTEMİŞ
Reza Zarrab kuyumcu Ahmet Alacacı'yla rekabete dönüşen ilişkisini anlattı. Zarrab, kendisine sorulan bir diğer telefon görüşmesi üzerinden, Ahmet Alacacı isimli kişinin de kendisiyle aynı işi yaptığını ancak kimseden komisyon almadığı için daha düşük fiyat verdiğini ve bu nedenle Alacacı’nın hesaplarını kapatmayı Süleyman Aslan’la görüştüklerini anlattı.
Zarrab, “Ahmet Alacacı kârın bir kısmını Zafer Çağlayan’a verdiğimi ve kendisi kimseye ödeme yapmadığı için benim masraflarımın kendisininkinden daha yüksek olduğunu biliyordu. Bu nedenle Alacacı’nın hesaplarını kapatmayı Aslan’la konuştum” dedi.
HAKİM: TÜRK HAMAMINA GİDEN TERLER
Amerikan gazetecilerin aktardığına göre, Yargıç Richard Berman duruşmaya son vermek istedi.
Ancak savcılar Atilla’nın da adının geçtiği bir mesajı okumak için biraz daha devem etti; Berman bunun üzerine “Türk hamamına giden terler” dedi.
DURUŞMA SONA ERDİ!
Yargıç Berman, yarınki günkü duruşmanın yarım gün süreceğini açıkladı. Duruşma yerel saatle 9.30 ila 14.00 arasında yapılacağı öğrenildi.
Eğer 9.30'da başlarsa bu TSİ ise 17.30'a denk geliyor. Zarrab’ın ifadesiyle devam edilecek duruşmanın 4 saat kadar sürmesi bekleniyor.