Fikret Bila
Yeni Anayasa Hazırlığı
İktidar, Türkiye’nin yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğu görüşünü yeniden gündeme getirmeye başladı.
14-28 Mayıs Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili Seçimi’nden önce, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin anayasa değişikliğine değil yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğunu söylemişti.
Erdoğan’ın bu açıklamasından sonra MHP’nin de anayasa çalışması yürüttüğü ve AK Parti’yle ortak çalışmalar yapacağı haberleri kamuoyuna yansımıştı.
31 Mart’ta yapılan yerel seçimlerden sonra ise TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş yeni anayasa konusunu yeniden gündeme taşıdı.
Kurtulmuş, Nisan ayının başında TBMM’deki iftar yemeğinde şöyle konuştu: "Şimdi tekrar, aynen 1921 Anayasası'nda olduğu gibi Türkiye'nin katılımcı, güçlü bir anayasa yapma imkanı bu Meclis'te vardır. Yeter ki iyi niyetle, samimi olarak bu meselenin takipçisi olalım."
Kurtulmuş’un yeni anayasa için 1921 Anayasası’na referans göstermesi önemlidir.
1921 Anayasası, Kurtuluş Savaşı koşullarında Atatürk tarafından çıkarılmış bir anayasadır. Temel amacı egemenliğin Saray’dan alınıp millete verilmesi ve Kurtuluş Savaşı’nın Millet Meclis’i eliyle yürütülmesine hukuki dayanak oluşturmaktır.
Cumhuriyet’in kurulmasına hazırlık anayasasıdır. Nitekim 1 Kasım 1922’da saltanat kaldırılmış egemenlik halka verilmiştir.
Dr. Sinan Meydan’ın yazılarında ve televizyon konuşmalarında sık sık vurguladığı gibi, saltanatı kaldıran meclis kararında, “Teşkilatı Esasiye Kanunu’nu çıkararak onun 1 maddesi ile hâkimiyeti padişahtan alıp millete verilmiştir” ifadesi yer almıştır.
1921 Anayasası’nın temel amacı da budur.
Bu anayasa Kurtuluş Savaşı koşullarında hazırlanmış bir “geçiş dönemi” anayasasıdır. Cumhuriyet’in ilân edilmesinden sonra daha kapsamlı olan 1924 Anayasası hazırlanmıştır.
Siyasal İslamcı ve diğer sağcı partilerin 1921 Anayasası’nı referans almak istemelerinin nedeni bu anayasanın taşıdığı hükümler değil taşımadığı hükümlerdir.
1921 Anayasası’nda laiklik yoktur millet tanımı yoktur, demokrasi ilkesi yoktur, Atatürk ve O’nun ilke ve devrimleri yoktur, kadın-erkek eşitliği yoktur.
Siyasal İslamcı parti ve hareketlerin 1921 Anayasası’na sempatiyle bakmalarının nedeni budur.
Dr. Sinan Meydan, Kurtulmuş’un yaptığı açıklamadan sonra 10 Nisan 2024 tarihli Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan yazısında, iktidarın “Yeni Türkiye” olarak tarif ettiği yapıyı 1921 Anayasası’nın yoksunlukları üzerinde kurmak istediklerini vurguluyor ve bu eksiklikleri şöyle sıralıyor:
“Türk milleti tanımı yoktur. Laiklik yoktur. Devletin rejimi açıkça belirtilmemiştir. Atatürk ilkeleri yoktur. Devletin başkenti Ankara değildir. Devletin resmi dili yoktur. Güçler ayrılığı yoktur. Yargı organları yoktur. Temel hak ve özgürlükler yoktur. Kadınların siyasal hakları yoktur. Üniter bütünlük, ulus devlet yoktur.”
Siyasal İslamcı partilere ve onları destekleyen sağcı partilere cazip gelen bu eksiklikler olabilir.
Ayrıca iktidarın, Anayasa’da bir kişinin iki kez cumhurbaşkanı seçilebileceği hükmünü kaldırmak ve cumhurbaşkanının yüzde 50 artı 1 oyla seçileceğine ilişkin hükmü yüzde 40 artı 1’e indirmek amacıyla yoklamalar yaptığı da haberlere yansıyor.
Parti sayısı bakımından sağcı partilerin çoğunluğu oluşturduğu 6’lı Masa’nın mutabakat metninde de 1921 Anayasası’nın ruhuna atıf yapılmıştı. Bu atıf da eleştirilere konu olmuştu.
Bu eleştirileri o zamanki CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na iletmiş ve yanıtını sormuştum. Kılıçdaroğlu, “öküzün altında buzağı aramasınlar. Anayasa’nın ilk dört maddesi kırmızı çizgimizdir. Biz çağdaş bir anayasa yapmak istiyoruz” yanıtını vermişti.
Anlaşılıyor ki iktidar yeni anayasa hazırlığını tamamladığında Türkiye yeniden 1921 Anayasası’nın eksikliklerini tartışmaya başlayacak.
Türkiye’nin bir anayasaya veya anayasa değişikliğine ihtiyacı var.
Ancak bu ihtiyaç dünyada örneği olmayan bugünkü cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini güçlendirmek için değil aksine parlamenter sisteme dönmek, demokratik, laik, sosyal hukuk devletini yeniden inşa etmek için var.