Fikret Bila
Suriye’nin bölünmesi
ABD ve İsrail, Suriye’nin kalıcı olarak bölünmesini hedefliyor.
ABD, Büyük Ortadoğu Progjesi’ni (BOP) açıklarken Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da 22 ülkenin sınırlarının değişeceğini dünyaya duyurmuştu.
ABD ve İsrail bu projeyi kararlı bir şekilde uyguluyor.
Suriye iç savaşının başlamasıyla birlikte ABD, Fırat’ın doğusu ve Suriye’nin kuzeyinde PKK-PYD’ye bir devletçik kurdurdu, bir ordu oluşturmalarını sağladı, eğitti, donattı.
Bugün Suriye’nin kuzeyinde özerk bir PKK-PYD devleti fiilen kurulmuş durumda.
İç savaş çıktığında Türkiye’de iktidar Beşar Esad’ın devrilmesini isteyen ülkeler arasındaydı. Hatta iktidar Emevi Camii’nde namaz kılmayı planlıyordu.
Ancak Esad devrilmedi.
Rusya’nın desteğiyle ayakta kaldı.
Suriye’nin güneyi Rusya’nın, kuzeyi ise ABD himayesinde PKK-PYD’nin kontrolüne girdi.
Suriye fiilen bölündü.
Esat’ı deviremeyen radikal İslamcı silahlı örgütler Türkiye sınırında, İdlib’te toplandılar. Türkiye’nin güvenliğini sağladığı bölgede yoğunlaştılar.
Bu bölgedeki Suriyelilerin Türkiye’ye göç etmeleri teşvik edildi.
El Kaide ve IŞİD’in devamı niteliğindeki Heyet Tahrir eş Şam (HTŞ) İdlib’e hakim hale geldi. Hatta hükümet kurdu, bakanlıklar açtı.
Türkiye HTŞ’yi terör örgütü ilân etti.
Bugün HTŞ’nin Halep’i ele geçirmesini iktidar yanlıları destekliyor, memnuniyet belirtiyorlar.
Türkiye’nin terör örgütü dediği HTŞ’nin Esad’a karşı başarı kazanmasından mutlu oluyorlar.
Oysa IŞİD de Suriye’nin kuzeyinde bazı bölgeleri ele geçirmişti. Sonrasında ise kontrol ettiği bu bölgeleri PKK-PYD’ye devretti.
Yarın HTŞ’nin, kontrol ettiği yerleri PKK-PYD’ye devretmesi Türkiye’deki iktidar yanlılarını şaşırtmasın.
HTŞ’nin Halep’i ele geçirmesi elbette Esad’ı zayıflatan bir gelişme.
HTŞ’nin ABD-İsrail desteğiyle ilerlediği gerçeğinin unutulmaması gerekiyor.
HTŞ ve diğer grupları uzun bir süreden beri yine ABD eğitiyor ve donatıyor. İşine geldiği zaman kullanıyor.
İsrail, Gazze’yi işgal etti.
HAMAS’ın liderlerini öldürerek örgütü geriletti.
Lübnan’nın güneyinde Hizbullah’ın gücünü de zayıflattı.
Lübnan’la ateşkes anlaşmasına vardıktan sonra bu kez gözünü Suriye’ye dikti ve HTŞ’yi harekete geçirerek ABD’nin de desteğiyle Esad’ı sıkıştırmaya başladı.
Bu süreç Suriye’nin kalıcı olarak bölünmesiyle sonuçlanırsa bundan en çok zarar görecek ülke Türkiye olur.
Suriye’nin bölünmesi Türkiye’nin aleyhinedir.
Suriye’nin kuzeyine ABD himayesinde hakim olan PKK-PYD batıya doğru ilerleyip Akdeniz’e çıkmanın yollarını arıyor.
Suriye’de oluşturulan PKK-PYD devletçiği PKK’nın anayasa gibi gördüğü KCK Sözleşmesi’nin nihai hedefinin ilk adımıdır.
KCK Sözleşmesi’nde de yer aldığı gibi PKK’nın nihai hedefi Suriye, Irak, İran ve Türkiye’den koparılacak dört parça üzerinde Birleşik Büyük Kürdistan Devleti’ni kurmaktır.
Esad’ın devrilmesi örgütün bölgedeki hakimiyetini artıracaktır.
Türkiye Suriye konusunda bugüne kadar yanlış yerde durdu.
İç savaşın aşladığı 2011 yılından 2024 yılına kadar Esad’ın devrilmesini bekledi.
Ancak 2024 yılının Haziran ayında Esad’la görüşmek için zemin yoklamaya başladı. Henüz olumlu yanıt alamadı.
Türkiye, Suriye sorununda izlediği yanlış politikadan vazgeçmelidir.
Suriye’nin kalıcı olarak bölünmesi Türkiye’yi de sonraki hedef haline getirecektir.