Mehmet Tezkan
Sosyal demokratlar
Akşener'le barıştı
Sadece İmamoğlu’na destek verdiği için değil…
Sadece 6’lı masanın varlığını korumak için gösterdiği çaba için değil…
Sadece iktidara, Erdoğan’a yönelttiği sert eleştiriler için değil…
Sadece izlediği politika için değil…
Sadece dili, söylemi için değil…
Eee peki ne için diyeceksiniz?
Tanımaya başladıkları için diyebilirim… İzah edeyim…
Sosyal demokrat çevreler, Atatürk’ün yolundan sapma olduğuna inananlar, endişeli çevreler bir süredir Akşener’i radarlarına almıştı. Konuşmalarını izliyor, yaptıklarını takip ediyor, zaman zaman takdir ettiklerini söylüyorlardı.
Ama mesafeliydiler. Soğuk değillerdi ama sıcak da değillerdi…
12 Aralık kırılma gecesi oldu. İmamoğlu’nun kendisine verilen siyaset yasağına tepki göstermek adına Saraçhane’de buluşalım çağrısına geliyorum diyen ilk lider Akşener oldu.
İmamoğlu ile kürsüye çıktı, etkileyici konuşma yaptı. Sosyal demokratların, kuşkuyla bakanların gönül penceresinden girdi.
(Küçük bir parantez. Kılıçdaroğlu’na haksızlık etmeyelim. Almanya’daydı. Gezisini yarıda kesip gece yarısı İstanbul’a geldi.)
13 Aralık’ta, 6’lı masanın Saraçhane buluşmasında da oradaydı. Diğer liderler orta uzunlukta konuşmalarla kendilerini anlatırken Akşener kısa ve özlü konuştu. Samimi davrandı, sonuna kadar İmamoğlu’nun arkasındayım dedi kesti attı…
Alkış aldı…
Ama en çok alkış aldığı konuşma Bostancı-Dudullu metro açılışında oldu. İBB’nin organizasyonuydu, tören alanını doğal olarak CHP tabanı doldurmuştu.
Akşener belki kabul etmeyecek ama devrimci dil kullanması… Sol siyasetçi gibi kafa tutması… Meydan okuması çok etkili oldu.
Örnek ver diyeceksiniz… Metro açılışındaki şu çıkışı:
“13 bin 500 oy farkını halledemediler, seçimi iptal ettiler. Sonra güzelim İstanbul 828 bin oy farkıyla seçti başkanı. Ahmaklara bakın ahmaklara! Ondan sonra da ahmaklığa ahmaklık deyince kızıyorlar. Hadi ben de dedim. Dokunulmazlığım falan yok. Bekleriz”
Bu sözler kafa tutma değil de nedir?
Şu sözleri bugüne kadar kendini merkez sağda konumlayan bir siyasetçinin ağzından duydunuz mu?
“Bugün bize Müslümanlık satanlar hadi oradan. Yuh olsun size, yuh olsun size! Atatürk'ümüze, Cumhuriyet değerlerimize savaş açanlar çok beklersiniz. Hiç merak etmeyin çok az kaldı”
Neye çok az kaldı?
Sandıkla gelecek devrime mi?
Akşener’le sosyal demokratlar arasında buzlar çözüldü. Sıcak bakmaya başladılar, kendilerinden buldular.
Kendileri gibi konuşan, çoğu zaman kendilerinden daha cesur devrimci çıkışlar yapan ama kendini sağda konumlandıran lidere sempati duymaya başladılar…
Barıştılar demem bundan…
Beş yıl önce böyle değildi. Bizzat sahada test ettim. Demokrat çevreler kuşkuyla bakıyordu. Erdoğan ve Bahçeli’den ne farkı var diye soruyordu. Söylediklerini dinlemiyordu. Müthiş ön yargı vardı. Çiller ile özdeşleştirilmişti.
Bugünden geriye bakınca 2018’de Erdoğan’ın baskın seçime neden gittiğini daha iyi anlıyorum. Akşener’in kendini anlatmasına fırsat vermedi. Medya akıl almaz sansür uyguladı, resmen yok sayıldı.
Beş yıl içinde köprülerin altından çok sular aktı. Akşener her türlü barikatı aşarak, her türlü iftirayı göğüsleyerek bu günlere geldi…
Şunu da belirtmeden yazıya son noktayı koymayayım. Cumhurbaşkanı adaylığından feragat ederek, başbakan olacağım demesi de hanesine yazılan artı puanları katlayarak arttırdı.
Önce rejim değiştirelim, tek adam yönetimine son verelim, otokrasiden demokrasiye geçelim sonra yarışırız mesajı demokrat çevrelerin gönlüne giren kapıyı sonuna kadar açtı.