Olcay Aydilek
Seçimler ve "politik cehennem" öngörüsü...
14 Mayıs seçim sonuçları ne olursa olsun, "hiçbir şey eskisi gibi olmayacak" demek yanlış olmaz... Millet İttifakı'nın kazanması durumunda hızla parlamenter rejime dönülerek, temel hak ve özgürlükler alanında, adaletin yerini bulması için yargıda, eş-dost kuşatması ile itaatin dışladığı liyakati yeniden inşa etmek üzere bürokraside, krizi derinleştiren yoksulluğu yaygınlaştıran heterodoks politikanın boğduğu ekonomide, belli bir ideolojinin dar ve dogmatik anlayışına teslim edilen üniversitede acil adımlar atılması bekleniyor.
Peki ya Cumhur İttifakı seçimi kazanırsa Türkiye'yi ne bekliyor? Bu soruyu, "ufukları kaynaştırıp" daha geniş bir bakış açısıyla yanıtlamak üzere Dokuz Eylül Üniversitesi Felsefe Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğan Göçmen'e sorduk.
ÇIPLAK ŞİDDET
Göçmen, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin önce adım adım kendi iktidarını oluşturduğunu belirterek, "Bu süreçte oluşturduğu ittifaklardan gerçekleştirdiği her aşamada kurtuldu. Yeni ittifaklar oluşturdu. Son olarak başkanlık sistemi ile tek kişi rejimini getirdi. Şimdi yeniden iktidar olursa nihayet istediklerini özgürce gerçekleştirecek" dedi.
Göçmen, AKP'nin politik olarak neleri gerçekleştirmek istediğini görmek için yaptığı seçim ittifakına ve yanına aldığı güçlere bakmanın yeterli olduğunu kaydederek, "Cumhuriyet, demokrasi demektir. Getirilmek istenen, cumhuriyetin kurum olarak tasfiyesidir. Bu durumda siyasetin yerini çıplak şiddet alacaktır" diye konuştu.
HAKLAR VE ÖZGÜRLÜKLER
İnsan ve yurttaş haklarının tamamıyla ortadan kaldırılacağını kaydeden Göçmen, sözlerini şöyle sürdürdü: "Demokratik hukuk sistemi yok edilecektir. Her şey çok daha fazla tek bir kişinin kararına bağlı olacaktır. Kelimesi kelimesine her şey... Sokağınızda yapılacak basit bir düzenleme de mahallenizde yapılacak küçük bir park da tek kişi tarafından kararlaştırılacaktır."
Ülkenin yurttaşlarının partili olanlar ve olmayanlar, inanç bakımından hakim inanca mensup olanlar ve olmayanlar gibi sınıflandırmalara tabi tutulacağını belirten Göçmen, "Kamuda da büyük bir tasfiye gerçekleştirilecektir. İslamcı-Sünni ümmetçi anlayış her şeyde temel olarak alınmaya başlanacaktır. Daha başka bildiğimiz, bilmediğimiz, tahmin ettiğimiz birçok gerici uygulama gündeme gelecektir" dedi.
POLİTİK CEHENNEM
Ülkenin, kısacası, "politik bir cehenneme" dönüşeceğini vurgulayan Göçmen, "Ülkede her şey alınıp satılır hale gelecek, toplumun tüm ahlaki kurumları çökertilecektir" görüşünü dile getirdi.
ADALET VE ÖZGÜRLÜK
Augustinus, "Adalet olmayınca devlet büyük bir çeteden başka nedir ki?" der. Türkiye'nin yaşadığı sorunların en başına mülkün (devletin) temeli olan "adalet" konulabilir mi? Göçmen, sıralama yapılsa Türkiye'nin en önemli yakıcı iki sorununun özgürlük ve adalet olduğunu söyledi.
Özgürlük ve adalet kadar çoğulculuğun da önemli bir yere sahip olduğunu anlatan Göçmen, "Her şeyde olduğu gibi politikada da iyi ve doğru bir karar üretebilmek için çok seslilik olmazsa olmazdır. Kaba tek seslilik ve tek tiplilik vahşetten başka bir şey üretmeyecektir" ifadelerini kullandı.
14 Mayıs seçimlerinde Türkiye'de 60 milyon 904 bin 499 kişi, yurt dışında 3 milyon 286 bin 786 kişi oyunu demokrasi, hak ve özgürlükler, çoğulculuk, yargı bağımsızlığı, işleyen bürokrasi, evrensel değerlerle temas etmiş üniversite ve gençlik parametrelerini de göz önünde bulundurarak kullanacak.
Emma Goldman, "Oy vermek bir şeyleri değiştirseydi yasaklanırdı” diyor. Oy vermek özellikle bu seçimlerde birçok şeyi değiştirecektir. Doğru oy vermek değişimin doğru yönde olmasının önünü açacaktır.