Narin’in çuvalından köyün arazileri çıktı

Uluslararası kurumlar Türkiye’de cinsel suçlarla ilgili “S.O.S” verirken, kız çocukları ana kucağında cinayetlere kurban gidiyor.

Diyarbakır’da Eğertutmaz Deresi’ne atılan çuvalın içinden yalnızca minik Narin Güran’ın cansız bedeni çıkmadı; Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın ajandasına giren Tavşantepe’nin değerli arazileri de çıktı!

Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu (TKDF) Başkanı Canan Güllü’nün de arasında olduğu geniş bir ekiple, Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA), Birleşmiş Milletler Kadın (UN Women) ve Aydın Doğan Vakfı’nın iş birliğiyle, 2023 yılında 9’uncusu düzenlenen “11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü Konferansı”nı izlemek ve konteyner evlerde ihtiyaçları saptamak üzere ziyaret edilen Hatay ilinin sahil beldesi Arsuz’daydık.

Bu köşede 13 Ekim 2023 tarihinde yayımlanan yazımda yer alan, UNFPA Türkiye Temsilcisi Hassan Mohtashami’nin sözleri aynen şöyleydi:

Kalbimin derinliklerine inen bir mesele. Çok mahrem, çok hassas konulara değinmek görevimiz. Politika yapıcılar halk sağlığı birimlerinde bu hizmetlerin verilmesini sağlayabilirler. Cinsel hak ihlalleri gittikçe artıyor.”

Bu cümleler zihnimde asılı kaldı.

Uluslararası kurumların adıyla, sanıyla saptadıkları cinsel suçlarla ilgili Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’ndan ses çıkmadı!

Kız çocukları cinayetlerinin altından cinsel istismar olayının çıkıyor olmasının deprem bölgesi ile sınırlı olmadığını biliyoruz.

Daha dün Tekirdağ’da aile içinde cinsel istismara ve fiziki şiddete uğrayan 2 yaşında Sıla bebek, entübe edildiği hastanede yaşamda kalma mücadelesi veriyordu.

Aynı günlerde bütün Türkiye, Diyarbakır Bağlar ilçesi Tavşantepe mahallesindeki evinden 21 Ağustos’ta ayrıldıktan sonra kaybolan 8 yaşındaki Narin Güran’ın 19. gün Eğertutmaz Deresi kenarına bırakılan çuval içinde bulunan cansız bedeni ile sarsılıyordu.

Minik Narin’i kim/kimler öldürdü? Bu sorunun yanıtı, Tavşantepe Köyü muhtarı ve amcası birinci derecede cinayet şüphelisi Salim Güran, ihbarcı Nevzat Bahtiyar, anne Yüksel Güran, ağabey Enes Güran’ın’ın da aralarında olduğu 9’u tutuklu 22 kişinin yargılanması sonrasında verilecek.

***

2015 yılında, Türkiye’nin 56 ilinde Türkiye Ensest Atlası’nı çıkaran TKDF çalışması büyük tepki toplamış, bunu üzerine Başkan Güllü, “Taciz edenin kim olduğuyla ilgili temel kriter kan bağı olmaktan ziyade, çocuk üzerinde anne-baba gibi otoritesi ve güç ilişkisi bulunan akraba ve hısım grubu da ensest tanımında taciz edenler arasında sayılır. Bu da demektir ki anne, baba, kardeş, dede, teyze, hala, amcaya ek olarak enişte, üvey anne-baba ve üvey kardeşler de bu gruba dahildir.” açıklaması yapmıştı.

Güllü’yü dün aradığımda bu araştırmayı hatırlatıp, Narin olayının “nadir” bir vak’a olmadığını anlatıyordu.

TKDF’nin araştırmasında “Türkiye cinsel istismar vakalarında dünya üçüncüsü, tahminlere göre her beş erkek çocuğundan ve her üç kız çocuğundan biri cinsel istismara uğruyor ve istismarda bulunan çoğunlukla aileden biri.” değerlendirmesi yapılmıştı.

Türkiye’nin dört bir yanında kadın yönelik şiddetle mücadele başta olmak üzere çok sayıda çalışma yürüten Güllü, Tavşantepe Köyü ile ilgili gözlemini de paylaşıyor:

Diyarbakır’ın göbeğinde açlık çekmeyen, ekonomik olarak güçlü bir köy. 1990’lı yıllarda Kalekol olan bir yer. 2016’dan sonra silah yığınağı haline geldi. Muhtarın (Narin davasında birinci derece şüpheli olan amca Salim Güran) köydeki ağırlığı ekonomik ve siyasal gücünden kaynaklanıyor.”

Narin’in annesi Yüksel Güran’ın; aracında minik yavrunun DNA bulgularına rastlanılan Salim Güran ile ilgili “O benim kayınpederim, amcam, abim, çok güvenirim. Onlara çocuğumu bırakırım” gibi açıklamalar yapması, kayınbiraderi üzerinde yoğunlaşan kuşkuları dağıtma çabası olarak okundu.

Yüksel Güran’ın, 3 gündür çocuğu aranırken verdiği röportajlarda sarfettiği “Narin’i getirip bir devlet kapısına atın, ne istiyorsanız veririz. Mala değer mi?” sözleri üzerinde fazla durulmadı.

Annes Güran’ın aramanın yapıldığı ilk günlerde yayımlanan videodaki anlatısı, Halktv yorumcusu İsmail Saymaz, Halktv muhabirleri Ferit Demir ve Dilan Alp’in yayınlarında dikkat çektiği zaman bilgilerine odaklanma gereğini ortaya çıkarıyor.

Şöyle ki: “Kaynımın oğlu evlenecekti. Narin düğüne giderken gelinlik giymek istiyordu. Ne zaman bana gelinlik alacaksın diye beni sıkıştırıyordu. Saat 1’de yemek yedik. Artık Kur’an kursuna gitme, geç oldu dedim. O da ‘4 saat sürüyor, yetişirim’ dedi. Yemek yedik, bulaşık yıkandı falan saat 2’ye gelmiş olabilir. Kursa gitmek üzere yola çıktı. İmam, kurstan sonra Narin’in mor eteğini çıkartmış, siyah şortu ve t-şhot’ü ile gördüğünü söyledi.”

***

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Göktaş’ın köye yaptıkları ziyaret sonrası köylülerin, 21 Ağustos’tan beri “bağlı” olan dillerinin çözülmesinin nedeni ortaya çıktı.

Mahkeme sonucu, mahalle sınırları içinde kalan değerli Hazine ve tarım arazilerinin geleceğini belirleyecek.

Cinayet mahallindeki haberleri izleyen gazetecileri ilk kez davet ederek, röportaj vermeye köylülerin “Suçlu kimse cezasını çeksin”, “Onlarla bu köyde yaşamayız, aramıza kabul etmeyiz” sözleri, AKP’nin Tavşantepe tasarımının ipuçlarını veriyor.

Tavşantepe’yi Diyarbakır’da başka bir yere taşımak da dahil olmak üzere yeni bir kentsel tasarım masada…

Bu sözlerden anlıyoruz ki köylüler bundan böyle cinayete ilişkin “gereken” açıklamaları yapmaktan kaçınmayacaklar.

Dün de basın açıklaması yapan köyün yaptığı “dış güçler” yorumu iktidar tutumu ile paralellik gösteriyor.

Cinayete iştirak etmekten tutuklu itirafçı mahkum Nevzat Bahtiyar’ın arkasında Türk bayrağı ve Tevhid bayrağı olan bir resmi sosyal medyasında paylaşması, iktidara şirin gelecek “milliyetçilik-ümmetçilik” örtüsünden medet umduğunu gösteriyor.

Köylülerle, tutuklu yargılanan Salim Güran’ın ve Hazine’nin köydeki arazileri üzerine bir pazarlık yürütülüyor mu? Bu sorunun yanıtı minik Narin cinayetinin neden işlendiğini de ortaya çıkartabilir.

***

AKP Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu’nun "Bizlerin bazen bilmediği bazen de bilip söylemememiz gereken şeyler var. Aile de bizim dostlarımız” sözleri, kamuoyunda soruşturma kapsamında şüpheli konumunda olan kişilerin kollandığı yorumlarına yol açmıştı.

Ensarioğlu bu sözlerinin ardından peş peşe “düzeltmeler” yaptı:

*Soruşturma neticeye ulaşacaktır, bu caniliği yapanlar ve ortak olanlar kimlerse bu ortaya çıkarılacak ve hak ettiği cezaya çarptırılacaktır. Devlet bugüne kadar hiçbir konuda olmadığı kadar meselenin üzerine gidiyor.”

*Narin’in ‘görmemesi gereken’ bir şey gördüğü için, amcası Salim Güran tarafından öldürülmüş olabileceği düşüncesini akla getiriyor.

Lüks marka ithal otomobillerin kullanıldığı Tavşantepe’deki oy dağılımı köyün siyasal kimliği hakkında da bir fikir verebilir.

Tavşantepe Mahallesi’nin 31 Mart 2024 yerel seçim sonuçları: İlçe Belediye Başkanlığı’nda AK Parti birinci (yüzde 65 – 100 oy) DEM Parti ikinci (yüzde 21 – 32 oy), HÜDA Par üçüncü, (yüzde 10 – 16 oy) ve Yeniden Refah Partisi dördüncü (yüzde 2 – 3 oy) parti olmuş.

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Recep Tayyip Erdoğan 119, Kemal Kılıçdaroğlu 50 oy almış.

***

UN Women Europe (Birleşmiş Milletler Avrupa Kadın Birimi) Narin olayı üzerine şu açıklamayı yaptı:

Narin Güran’ın öldürülmesi, kadınlara ve kız çocuklarına yönelik şiddetin sadece bir istatistik olmadığını, harekete geçme çağrısı olduğunu çarpıcı bir şekilde hatırlatıyor. Her kadın ve kız çocuğu için hesap verebilirlik, adalet ve güvenlik talep etmeliyiz; her yerde… Şiddete son verme zamanı ŞİMDİ.

Narin olayıyla birlikte kayıp kız çocukları dosyaları önümüze düşüyor.

Tokat’ta kaybolan 3 yaşındaki Evrim Atış’tan 6 yıldır haber alınamıyor…

Dicle’nin Kelekçe Mahallesi’nde 4 yaşındayken kaybolan Miraç Çelik’in 2020 yılından beri izine rastlanmadı.

Liste uzar gider…

Cezasızlık, ilgisizlik kadın cinayetlerinin kaderi olmuş gibi; arsalar kıymetli değilse…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serpil Yılmaz Arşivi