Onur Alp Yılmaz
Muharrem İnce’nin Siyasi İntiharı
Seçim sürecinde her birimizin hafızasında yer ettiği gibi Muharrem İnce, iktidar blokunu eleştirmek yerine muhalefet blokunu, hem de iktidarın diliyle, yani “terörle iş tutma” söylemiyle hedef tahtasına oturtmuştu. Bunun İnce ve Memleket Partisi açısından da maliyeti ağır olmuş ve özellikle masada yaşanan krizin ardından anketlerde oyu %7’nin üzerine çıkan Memleket Partisi de Cumhurbaşkanlığında oyu %10’ları aşan Muharrem İnce de büyük bir hayal kırıklığı yaşamıştı.
Peki, bunun nedeni neydi? Yani ne olmuştu da İnce ve Memleket Partisi’nin oyu bir anda bu seviyelere ulaşmış, ancak sonrasında yeniden dip seviyelere düşmüştü? Bunun için ilk olarak İnce ve partisine yönelen oyun sebepleri ve kimlerden geldiği üzerinde durmak gerekir. İnce’ye ve Memleket Partisi’ne masadan kalkmasıyla beraber İYİP’e “Muhalefetin içindeki truva atı” gözüyle bakan ya da daha yumuşak da olsa onu aynı noktadan “İktidarın işine yarayan şeyler yapan” aktör olarak görmeye başlayan CHP’ye mesafeli, ancak AK Parti’ye mutlak suretle karşı olan İYİP’li seçmenin yöneldiğine şahit olduk.
İnce ve partisine yönelen diğer seçmen grubu ise CHP’ye uzun süredir ehven-i şer olarak oy verenlerdi. Bu grup da “Kılıçdaroğlu adaylığını dayattı ve masanın uyumunu bozdu” algısından kaynaklı olarak “Alternatifsiz değiliz, MP ve İnce var” diyerek buraya doğru bir geçiş sergiledi.
Ancak İnce’nin iktidardan çok muhalefeti eleştiren bir tavır göstermesinin yanında muhalefete karşı dayatmacı, uzlaşmaz tutumu ile iktidar diline yaklaşan bir söylem benimsemesi yukarıda bahsi geçen sebeplerle Millet İttifakı’ndan uzaklaşan seçmenlerin yine aynı sebeplerle bu sefer MP ve İnce’den uzaklaşıp geri dönmelerine sebep olmuştu.
Bugün ise İnce, garip bir şekilde hem de İYİP’in Millet İttifakı’ndan kopmasıyla beraber yukarıda ifade ettiğim “CHP’ye mesafeli, ancak Ak Parti’ye mutlak suretle karşı” seçmen açısından oluşan boşluğu doldurmak için kendisi ve partisi açısından bulunmaz bir fırsatın oluştuğu bir dönemde yine aynı hatayı yapıyor. Ayrıca bu hatalara ek olarak, basit bir pazarlık diliyle seçmen gözünde “ufak pazarlıkların adamı” durumuna düşüyor. Bu da tahmin edilebileceği üzere siyasi intihar anlamına geliyor. İnce, İYİP’in yarattığı boşluğa talip olup siyasette kalıcı bir yer edinme şansı varken siyasi kariyerini bir belediye için lütufkar olmuş, onu da alamayıp öfkelenmiş başarısız bir lider olarak anılacağı dramatik bir sona doğru ilerliyor.