Onur Alp Yılmaz
Normalleşme: CHP Açısından Fırsatlar ve Riskler
Çok eleştirilse de ben Özel’in normalleşme adımlarını anlamlı bulanlardanım. Bunu Erdoğan’ın samimiyetinden filan bağımsız olarak Özel’in ne yapmaya çalıştığı üzerinden anlamlı buluyorum…
Peki Özel ne yapmaya çalışıyor?
Seçimlerde elde ettiği başarıyla beraber, Özel dönemini geçici ya da istisnai bir dönem olarak gördüğünü farklı şekillerde ifade eden Erdoğan ve Bahçeli’ye kendi meşruiyetini kabul ettirip, “liderler” ligindeki kalıcı yerini almaya...
Ak Parti’nin birinci parti olduğundaki muhalefeti şeytanlaştırıcı tavrına karşı CHP’nin birinci parti olduğunda diyalog kanallarını açık tuttuğunu göstermeye…
Türkiye’nin sorunlarını Erdoğan’ın masasına bizzat bırakıp “Erdoğan iyi, çevresi kötü” stereotipini aştırmaya…
Kılıçdaroğlu döneminden beri kullanılan sevgi dilini seçim başarısının getirdiği meşruiyetle de harmanlayıp “Türkiye’nin yapıcı aktörü” rolünü üstlenmeye…
Bununla paralel olarak yerel seçimlerde Ak Parti’den CHP’ye yönelen seçmeni CHP’de tutmaya…
Erdoğan’la kişisel bir kavgaya tutuşmak ya da kimlikler-arasına sıkışmış bir mücadele vermek yerine sosyal kimlikler üzerinden bir mücadele hattı kurarak Erdoğan ve Ak Parti’yi ayrıştıran iktidar seçmeninde kredi kazanmaya…
Peki bunca pozitif yanı varken buradaki risk nerede?
Yapılan araştırmalar bize gösteriyor ki normalleşmeyi destekleyenlerle desteklemeyenlerin oranı birbirine çok yakın… Tam da bu noktada Özel’in süreçteki tüm yapıcılığına rağmen iktidarın Kobani davası, Gezi vb. süreçlerdeki katılığı iki riske gebe: 1- Normalleşmenin sınırını ve kaderini Erdoğan’ın eline bırakmak, 2- Muhalif tabanda CHP’nin tek taraflı “taviz” verdiği algısının oluşmasına ve normalleşmeye olan desteğin daha da azalmasına neden olmak. İkinci risk arttığı ölçüde, yıllardır muhalifliğin amentüsü olan anti-Erdoğanizm konforuna yaslanmaya yönelip CHP yerine muhalif seçmeni tavlamayı hedefleyen aktör sayısında da bir enflasyon yaşanacaktır.
Tüm bu riskleri bertaraf etmek için CHP’nin hukuk, eğitim, tarım ve ekonomi gibi Türkiye’nin temel meseleleriyle ilgili bir normalleşme haritası açıklamasında fayda var.
Örneğin belli bir tarihe kadar AYM ve AİHM kararlarının uygulanması gibi…
Örneğin mevcut müfredattan vazgeçilip katılımcı bir süreçle gelecek nesillerin işsizlikten mustarip olmalarının önüne geçecek çağdaş bir müfredat hazırlanması gibi…
Örneğin çay ve buğday fiyatlarının ivedilikle arttırılması gibi…
Ya da asgari ücrete ara zam gibi…
Böyle bir politika, hem normalleşmenin işteş bir fiil olduğunu ve CHP’nin tek taraflı taviz vermek gibi bir niyeti olmadığını muhalif seçmene gösterirken hem de iktidarın kendi seçmeni nezdinde daha fazla itibar kaybetmesine neden olabilir. Yine böyle bir politika Ak Parti ve Erdoğan’ı birbirinden ayırmaya meyyal iktidar seçmenine gerçek sorumluyu teşhir edebilir.
Bu da Erdoğan’la kavgaya tutuşmadan onu seçmeni nezdinde itibarsızlaştırmak demektir…