Fikret Bila
Kılıçdaroğlu’ndan tartışılan danışman ataması için Halk TV’ye özel açıklama: 'Bu mesajlarını bilseydim atamazdım'
Seçimden bu yana Türkiye CHP’yi tartışıyor.
Bunu doğal karşılamak gerekir.
14-28 Mayıs seçimleri Türkiye’nin yönünü Atatürk’ün işaret ettiği aydınlık yola yeniden çevirebilmek için önemli bir fırsattı.
Bu nedenle CHP’nin tartışılması normaldir.
Bu tartışma içinde seçimin kaybedilmesinin tek sorumlusu olmamakla birlikte en çok eleştiri CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na yöneltildi.
Cumhurbaşkanı adayı olduğu için bu da anlaşılabilir bir durum. Ancak bu diğer muhalefet liderlerinin sorumluluğu ve hataları olmadığı anlamına gelmez.
Son olarak Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanlığı seçiminin iki turu arasında yaptığı iki danışman ataması eleştiri konusu oldu.
Özellikle Atatürk’e ve Kılıçdaroğlu’na sosyal medyada hakaret eden Perinaz Yaman’ın danışman olarak atanmasına tepki gösterildi.
Atatürk ve laiklik karşıtı Yaman’ın, cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turundan iki gün önce, 26 Mayıs günü atandığı ve 4 Haziran’da diğer bütün danışmanlarla birlikte görevine son verildiği anlaşıldı.
CHP'deki danışman atamalarına bir tepki de Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın'dan geldi
Kılıçdaroğlu’na dünkü görüşmemizde bu konuyu sordum.
“Sosyal medyada Atatürk’e ve size ağır ifadeler kullanan Perinaz Yaman’ı neden danışmanlığa atadınız” soruma şu yanıtı verdi:
“O günler koşullarında araştırma yapacak zamanım yoktu. Bu mesajlarını bilseydim elbette atamazdım. Bir arkadaşım tavsiye etti. 'AK Parti Kadın Kolları’nda çalışmış. Hayatın gerçeğini görmüş CHP’ye geçmek ve CHP için çalışmak istiyor' dediler. Batman’da desteği olan bir isim, bu ilde katkısı olur diye önerildi. Ben de o günlerde bir gün bir ilde, ertesi gün başka ilde çalışıyorum. Oradan oraya koşturuyorum. İncelemeye zamanım yoktu. Danışmanları bölgelerinde etkili olan isimlerden seçiyorduk ki seçim öncesi gidip orada çalışsınlar. Çoğu bu amaçla alınmıştır. Seçimden sonra da hepsinin görevi bitti. Kamudan gelen danışman arkadaşlarımız hariç.”
Kılıçdaroğlu şöyle devam etti:
“Şimdi çok ağır, ölçüsüz eleştiriler yapıyorlar. Eleştirileri elbette saygıyla karşılıyorum. Ancak nezaket sınırlarını aşmaması lazım. Eğer seçimleri kazansaydık o zaman belki bizim politikamızı yere göğe sığdıramayacaklardı.”
Kılıçdaroğlu’na seçim kampanyasında CHP oy vermeyen muhafazakar kesimlere ulaşma çabasının eleştirildiğini de anımsattım. Bu politikadan beklediği sonucu alıp almadığını sordum.
CHP'den ilk tepki: Görevden alınmış dahi olsa kabul edilemez!
Şu yanıtı verdi:
“CHP’ye uzak toplum kesimlerine ulaşmak ve onları ikna etmek politikamız doğru bir politikaydı. Doğru olmasaydı yüzde 48 oy alamazdık. CHP’nin oyu yüzde 25 olduğuna göre demek ki bu politikanın olumlu katkısı olmuş. Biz toplumda iktidarın yarattığı kamplaşmayı, düşmanlaştırmayı, gerginliği ortadan kaldırmak, bir barış ortamı yaratmak için bu politikaya yöneldik. Her kesimle temasa geçtik. Ben her kesimden kanaat önderleriyle 2,5 yıldır bu barış ortamını, kucaklaşma ortamını sağlamak için görüşmeler yapıyorum. İzlediğimiz politikanın doğru olduğunu düşünüyorum. Bu politika değerlendirilirken CHP’nin Atatürk’ten, laiklikten koptuğu eleştirileri ise haksız eleştirilerdir.”
CHP'de Yeni Bir Danışman Krizi!
Kılıçdaroğlu, CHP’nin sağcılaştığı, Atatürk’ün partisi olmaktan çıktığı, laikliği önemsemediği eleştirine de şu karşılığı verdi:
“Şimdi seçimi kaybetmiş olmanın psikolojiyle böyle eleştiriler yapılıyor. Beklentisi olduğu halde aday olamayanlar, görevlerinden ayrılanlar da bu eleştirileri besliyor. CHP’nin Atatürk’ten kopması, uzaklaşması olabilir mi? Bu mümkün mü? Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti ve CHP’nin kurucu lideri ve dünyanın en büyük devrimcilerinden biridir. Atatürk ilke ve devrimleri de CHP’nin vazgeçebileceği değerler değildir. CHP, çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini oluşturan bu ilke ve devrimlerden vazgeçebilir mi? CHP laiklikten vazgeçebilir mi? Aksine CHP Atatürk ilke ve devrimlerinin, demokratik, laik, hukuk devletinin, insan haklarının, kadın erkek eşitliğinin güvencesidir.”
Kılıçdaroğlu, CHP’nin daha önce ulaşamadığı, temasa geçemediği toplum kesimleriyle irtibat kurmak, CHP’yi ve politikalarını anlatmak, partiyi büyütmek çabasının Atatürk ve laiklikten uzaklaşmak olarak yorumlanmasının gerçeği yansıtmadığını da vurguladı.