Kararsızlar gerçekten kararsız mı?

Seçimler üzerine yazılanları okuyorum, zaman zaman TV tartışmalarını dinliyorum, bazen bir restoranda bazen bir kafede yan masadaki hararetli konuşmalara kulak kabartıyorum. Herkes kararsızlardan bahsediyor…

Kararsızların belirleyici olacağını söylüyor…

Yüzde 20 diyen de var, yüzde 25 diyen de…

Yorumlar da şöyle; AKP’den kopanlar var, AKP’nin oy oranı hatırı sayılır biçimde geriledi ama AKP’den kopanlar muhalefete gitmedi. Muhalefet çekim merkezi olamadı.

İktidardan koptular, muhalefet kanadında onca parti var, hiçbirine gitmediler; peki nereye gittiler?

Bu soruya yanıt malum; kararsızlar…

Şunu da iddia eden var; kararsızlar Erdoğan’ın karşısına çıkacak adayı bekliyor. Ya Erdoğan diyecekler ya karşısındaki adaya oy verecekler…

Hal buysa, gerçekten kararsızlar bu nedenle kararsızsa vay Türkiye’nin haline…

Neden mi?

Erdoğan tek adam rejimini savunuyor. Başkanlık modeliyle de kıyaslanamayacak bir rejim bu. Tek kişi her şey… Bakanlıkları geçtim, bütün kurumları kendine bağladı. Halk Bankası’nı da kendi yönetiyor, Çay Kur’u da… BOTAŞ’ı da kendi yönetiyor, PTT’yi de… Say say bitmez…

Hepsini Varlık Fonu’nun bünyesine aldı, kendini de Varlık Fonu Yönetim Kurulu Başkanı olarak atadı.

Tek kişilik hükümet olarak zaten savunma bakanlığını da, sağlık bakanlığını da, milli eğitimi de, ulaştırma bakanlığını da kendi yönetiyor.

Erdoğan’ın rakibi olacak kişi ise (sürpriz olmazsa, büyük ihtimalle Kılıçdaroğlu) ortak akıl rejimini savunuyor. Bakanların da sorumlu olacağı, kurumların kendini yöneteceği sistem kurmak istiyor. Meclis’in ön planda olacağı, yürütmeden hesap soracağı, ülkeyi yöneten kişinin sorumsuz olmayacağı bir düzen öneriyor…

2023 seçimi yol ayrımı… Ya bugünkü rejimden memnunuz diyecekler ya da rejimin değişmesi için oy verecekler.

O halde, rakipler belli olsun ondan sonra kararımı veririm denecek pozisyon yok.

Yani kararsızların kararsız olmalarının gerekçesi yok

‘Kararsızların bir kısmının rejimle falan ilgisi yok. Ülkenin nasıl yönetildiğinden bile habersiz. Son dakikada kendi durumunu düşünüp veya rüzgâra kapılıp oy verecektir’ denilebilir…

Doğru böyle bir kitle var. Son dakikacılar. Ama bunlar yüzde kaçtır?

Yüzde 5, yüzde 7, yüzde 10…

Yüzde 25’lik kararsız kitleden söz ediliyor; dehşet!..

Acaba diyorum kararsızlar gerçekten kararsız mı? Yoksa kararsız mı görünmek istiyorlar?

Neden mi?

Siyasi kaygılar nedeniyledir. Rengim belli olmasın düşüncesiyledir.

Ailesi farklı düşünüyordur. Onların duymasından endişe edebilir.

Memurdur veya kamu kurumunda çalışıyordur.

Kendi görüşüne uymayan partinin yönettiği belediyede işçidir.

Varlık Fonu’nun havuzuna atılan bir kurumda görevlidir.

Kendi değildir de babası, annesi, ağabeyi, ablası kamudadır. Onları düşünüyordur.

Devletten ihale olan özel bir şirkette iyi pozisyondadır.

Oturduğu mahalle rahat konuşmasına izin vermez. Yani mahalle baskısı vardır.

Arkadaş çevresi kendisinden farklı düşünüyordur.

Ama en önemlisi anketöre güveni yoktur… Verdiği cevabın sızmasından korkuyordur.

Giderek sertleşen kutuplaşmaya da dikkatinizi çekerek soruyorum:

Kararsızlar gerçekten kararsız mı?

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Tezkan Arşivi