Kaftancıoğlu'nun parti üyeliği düşürülebilir

Yargıtay 3. Ceza Dairesi tarafından 4 yıl 11 aylık hapis cezası onanan CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, hakkındaki karara ve siyasi yasağa ilişkin yorum yapmadı. Perşembeden beri susuyor.

Kimi hukukçular Kaftancıoğlu'nun görevden ayrılmak zorunda olduğunu belirtirken... Kimileri "İl başkanlığında kalabilir" görüşünü savunuyor.

Bu soruyu dün Kaftancıoğlu'na yönelttim. "Bundan sonra nasıl hareket edeceksiniz?" diye sordum.

Kısa bir yanıt verdi.

"Görevimin başındayım" dedi.

Bu, yalnızca Kaftancıoğlu'nun bireysel tutumu değil, CHP'nin de kurumsal yaklaşımı.

Erkek: İl Başkanı olarak kalacak

Cuma günü CHP Merkez Yönetim Kurulu'nda hukuki çerçeveye ilişkin sunum yapan Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, Kaftancıoğlu'nun aldığı cezanın il başkanlığını etkilemediğini savunuyor.

Erkek'e "İl başkanlığında kalmasını engellemez mi?" diye sordum.

Şöyle dedi:

"Engellemiyor. Siyasi partilerde tüzel kişiliği genel merkez temsil eder. Bunlar genel başkan ve merkez yönetim kuruludur. Diyelim, İstanbul'da CHP aleyhine dava açacaksınız, il başkanlığını taraf gösteremezsiniz. Neden? İl ve ilçe örgütlerinin tüzel kişiliği olmadığı için."

Bu karara göre Kaftancıoğlu'nun genel başkanlığa ve merkez karar yönetim kuruluna seçilemeyeceğini, milletvekili ve belediye başkanı adayı olamayacağını anlatan Erkek, "Kaftancıoğlu'nun tweetleri ifade özgürlüğü kapsamındadır. Biz onu İstanbul'un başında tutmaya devam edeceğiz" diye konuştu.

EMEP'li Umut Yeğin örneği

Ne var ki Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın geçen yıl Emek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Umut Yeğin hakkında verdiği karar cumhurbaşkanına hakaretten de cezalandırılan Kaftancıoğlu'nun parti üyesi olamayacağını gösteriyor.

Bir eylemde "Katil Erdoğan" diye slogan atan Yeğin, 2017 yılında Van 6. Asliye Ceza Mahkemesi'nde cumhurbaşkanına hakaretten 11 ay 20 gün hapse çarptırıldı.

Bu ceza 7 bin TL'ye çevrildi.

Cezanın onanması üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na bağlı Siyasi Partiler Sicil Bürosu, 30 Mart 2021'de Yeğin'in parti üyeliğini düşürdü. Gerekçe olarak, Siyasi Partiler Kanunu'nda (SPK) üyeliğe engel sayılan maddeler gösterildi.

Yeğin'in avukatı İlke Işık, Ankara 12. İdare Mahkemesi'ne başvurarak, cumhurbaşkanlığına hakaretin parti üyeliğine engel oluşturmadığını yazdı. Işık, SPK'nin 11/b-4 maddesinde "Türk Ceza Kanunu'nun ikinci kitabının birinci babında sayılan suçların" işaret edildiğini, cumhurbaşkanına hakaretin değil, soykırım ve insanlığa karşı suçların bu kapsama girdiğini savundu.

Ankara 12. İdare Mahkemesi, 31 Mart 2022'de verdiği kararda, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nı haklı buldu. Kararda, SPK'nin 11/b-4 maddesinin 765 sayılı eski TCK'nın ikinci kitabının birinci babındaki suçları içerdiği ve bunların içinde cumhurbaşkanına hakaretin de bulunduğu ifade edildi.

Dün Avukat İlke Işık ile görüştüm.

Işık, Umut Yeğin kararı için "Yargıtay'ın parti üyeliğine engel olmak için uydurduğu bir karardır bu. Muhalif partilerin siyaset yapmasını engellemek için kullanılıyor" dedi.

Işık, bu hafta bölge adliye mahkemesine başvuracağını söyledi.

Ancak yapacağı itiraz, yürütmeyi durdurmuyor.

Yeğin'in EMEP üyeliği düşürüldü.

Yeğin kararı Kaftancıoğlu'nun parti üyeliğinin, dolayısıyla il başkanlığının düşürüleceğini gösteriyor.

Üst düzey AK Partili: 'Seri katil' diyen AK Partili de ceza almalı

Canan Kaftancıoğlu kararı AK Parti'de de tartışılıyor. Cezayı yerinde bulan AK Partili üst düzey yöneticilerinden bir milletvekili ile görüştüm. Sabah gazetesi yazarı Hilal Kaplan'ın da aralarında olduğu AK Partili gazetecilerin geçmişte devleti seri katil olmakla suçlayan ifadeler kullandığını hatırlattığımda "Kim kullanmışsa ceza almalı" dedi.

Kaftancıoğlu kararını nasıl yorumluyorsunuz?

Ceza bu mu olmalı? Tartışılır. Ama dünyanın her yerinde, af ederseniz, "O.Ç." dersen, bu suçtur. Her yerde suçtur.

Devleti seri katil olmakla suçlayan ifadeler iktidar yanlısı gazeteciler tarafından da kullanıldı.

Kim kullanmışsa ceza uygulanmalı. Suç sana göre bana göre olmaz. AK Partili yazar, bilmem ne, onun da cezalandırılması lazım. Aynı ifade ise ceza alır.

Birebir aynı ifade.

Bunu diyen kim varsa aynı cezayı alması lazım.

Tweetler 2013-2014'te atılmış. Soruşturma il başkanı seçildikten, dava 31 Mart'tan sonra açıldı. Siyasi süreçlerle adım adım yürümesi manidar değil mi?

Çok iyi anlıyorum. Bir arkadaşınızın tweetleri yarın il başkanı olduğunda ortaya çıkar mı? Çıkar. Devlet her şeyi bilemez. Böyle düşünmek lazım.

Geçmişte AK Partililer arasında PKK, FETÖ ve IŞİD övgüsü yapanlardan söz edebiliriz. Geriye doğru tarihi yürütürsek, AK Partililerin de aralarında bulunduğu kalabalık benzer suçlamalarla mahkum edilmez mi?

Suçsa edilir, neden edilmesin.

Ama edilmiyor, sadece muhalifler ediliyor.

Canan Hanım hakkında beş suçlama var, ikisinden beraat etmiş. Örneğin Hasan Ocak için "komutan" diyor, bundan ceza almadı. FETÖ meselesine böyle bakmak lazım. Canan Hanım'ın aldığı cezalar hakaretle ilgili. Hasan Ocak'la ilgili davada ceza alsaydı, dediğiniz çok daha farklı olurdu. Küfredersen ceza alırsın.

AK Parti seçime bir yıl kala yol temizliği mi yapıyor?

Temizlesek Canan Hanım'ı mı temizleriz? Canan Hanım'ın bize ne zararı var?

İstanbul seçiminin kazanılmasında rolü var.

Hiç alakası yok. Aksine Canan Hanım'ın kimliği AK Parti'nin lehine. Toplumun kabul ettiği bir CHP'li olsa dediğinizi anlayabilirim.

.

Cahit Özkan yürüyemez, görevi bırakması lazım

AK Parti Grup Başkanvekili Cahit Özkan, en sonunda baltayı taşa vurdu. Geçen hafta Armağan Çağlayan'ın Youtube kanalında, Türkiye ile Birleşik Arap Emirlikleri arasındaki yakınlaşmaya ilişkin yorumu, ilişkileri güç bela onaran hükümeti öfkelendirdi.

'Malkoçoğlu' lakaplı Özkan, şöyle demişti:

"BAE baktı ki Türkiye'ye diz çöktüremiyor. Baktı ki Türkiye'nin istiklalini engelleyemiyor. Baktı ki Türkiye ile birlikte yürümeden bölgesel ve küresel anlamda kendi menfaatlerinin aleyhine bazı şeyler otaya çıkıyor. O zaman BAE, ben böyle okuyorum çünkü, teslim oldu."

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, önceki gün tweet atarak "Grup Başkanvekilimiz Cahit Özkan'ın Türkiye ile BAE ilişkilerine dair beyanları partimizin görüşlerini yansıtmamaktadır" dedi.

Kriz bitmedi.

Özkan'dan istifa etmesi istendi.

Özkan, makamında kalabilmek için Beyaz TV'ye çıktı. Fakat direnişi fayda vermiyor. Görüştüğüm AK Partili üst düzey yetkili şöyle dedi:

"Özkan, yürüyemez artık. Eğer sözcü tarafından revize ediliyorsa bırakması lazım görevi. Bence bırakır."

Önceki ve Sonraki Yazılar
İsmail Saymaz Arşivi